Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/434 E. 2023/487 K. 03.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/434 Esas
KARAR NO: 2023/487
DAVA: Alacak (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 23/06/2023
KARAR TARİHİ: 03/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin araç kiralama faaliyeti yürüttüğünü, davalı ile aralarında —— logosu ve kimliği altında sözleşme süre, şart ve kapsamı çerçevesinde ve —-ve —– ili sınırları dahilinde kullanımına verilmesi konusunda 29.05.2013 tarihli —— Sözleşmesi” tanzim edildiğini, akabinde 3 yıllık sürenin sonuna yaklaşılmasına müteakip 31.03.2018 tarihli —– Sözleşmesi” tanzim edildiği, müvekkili şirket tarafından 15.08.2022 tarihinde davalı şirketin elektronik posta adresine “Uzlaşma ve Uzlaşma Yönetimi Protokolü” gönderildiğni, bu uzlaşma protokolü kapsamında mevcut bayilik ilişkisinin sonlandırılarak, müvekkils şirket tarafından hazırlanan yeni bayilik ilişkisi şekil ve şartlarını taşıyan sözleşmenin imzalanması gerektiği, tarafların mutabık olması halinde çalışmaya devam edileceği ve mülkiyeti müvekkil şirkete ait olan araçların 01.11.2022 tarihine kadar iade edilmesi gerektiğine yönelik hak ve yükümlülüklerin bildirildiğini, davalı şirket tarafından Uzlaşma ve Uzlaşma Yönetimi Protokolü kabul edilmediğini ve müvekkili şirkete ait araçlar da iade edilmediğni, davalı şirketin zilyetliğinde bulunan araçları müvekkili şirkete iade etmemesi nedeniyle, müvekkili şirketin, bayilik ilişkisinin sona erdirildiğine yönelik iradesi baki kalmak suretiyle, araçları kendisine teslim edilmediğinden olası zararların engellemek adına ilgili firmaya fatura düzenlemeye devam ettiklerini, ancak davalı şirketin tanzim edilen faturalar karşılığında ödeme yapmaktan imtina etmesi üzerine açık hesaba kaydedilen muaccel borç tutarı günden güne arttığını beyan ederek davanın kabulüne, mülkiyetleri müvekkile ait olan araçların davalıdan alınarak davacıya iadesine, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili şirketin uğramış olduğu maddi zararın şimdilik 100.000,00 TL’lik kısmi alacağın fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkili şirkete ödenmesine, dava sonucunda oluşan yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:Dava, araç kiralama işi yapan davacının, davalı zilyetliğinde bulunan araçlara yönelik alacağı bulunup bulunmadığına dair alacak davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde,bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre tarafların sıfatına veya bir ticari işletme olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari dava olarak sayılan davalar mutlak ticari dava; tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ise nispi ticari davadır.
6100 Sayılı HMK.nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin kurallardan olup, yargılamanın her aşamasında istek üzerine, ya da re’sen gözetilmesi gerekir.
——- sayılı ilamında:”Dava, araç kira sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre; kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda “Sulh Hukuk Mahkemesi” görevlidir.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.Somut olayda; uyuşmazlık kira ilişkisinden kaynaklanmakta olup, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 4/1-a maddesi uyarınca, dava değerine bakılmaksızın davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne aittir. Hal böyle olunca, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. ” belirtilmiştir.Yukarıda belirtilen kanun maddeleri ve anılan içtihatlar ışığında somut olaya gelindiğinde; Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ——sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olduğu, her ne kadar dava dilekçesinde —— sözleşmesine değinilmiş ise de, uyuşmazlığın temelinin, davacının araç kiralama işi yapmasına bağlı olarak, araç kiralamadan kaynaklandığı, kira ilişkisinin varlığı ile buna dayalı alacağın bulunup bulunmadığı Sulh Hukuk Mahkemeleri tarafından değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin —– Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğuna karar vermek gerekmiştir.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 138. Maddesi Gereğince: ”(1) Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. ”Ayrıca her ne kadar iş bu dosyaya henüz ön inceleme günü tayin edilmemiş ise de usulen dinlenmesi mümkün olmayan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş olup, dava şartlarının hakim tarafından yargılamanın her aşamasında resen incelenmesi gerektiğinden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin —– Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
4-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan —– Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına), bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-Süresinde başvuruda bulunulması halinde yargılama harç ve giderlerinin 6100 Sayılı HMK 331/2. maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemede verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde—– Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.03/07/2023