Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/433 E. 2023/852 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/433
KARAR NO : 2023/852

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 30/11/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/01/2024

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 19/06/1989 yılında kurulan —–bu dönemde temsil ve ilzamıyla mükellef olan şirkette eşit
hissedarlığı bulunan kurucularından olduğunu, şirketin kuruluş dönemindeki eşit hissedarlarının: Şirket
Yönetim Kurulu Başkanı dava dışı —-şirket Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı müvekkil —-ve şirket Yönetim Kurulu Üyesi dava dışı —- olduğunu, şirketn tüm ortakların
kararı ile konkordato başvurusu yaptığını, —- Asliye Ticaret Mahkemesinin—–
Numaralı dosya ile geçici/kesin konkordato mühleti verilmesi ve konkordatonun onanması istemiyle dava
açıldığını, bu süreçte şirkete komiserler atandığını, Müvekkili ve dava dışı ortaklardan —–
tarafından defalarca Genel Kurul Toplantı Çağrısı yapıldığını, ancak dava dışı —– tarafından
çağrıya uyulmadığını, 2017 yılı olağan genel kurulunun kanunda belirtilen süre içinde
gerçekleştirilememesi nedeniyle müvekkili —- dava dışı —– yönetim kurulu
üyeliğinden istifa ettiğini, müvekkili —– ile dava dışı—– arasında 26/01/2018
tarihinde hisse devir protokolü akdedildiğini, müvekkili —– 14.000.000,00-TL nominal
bedelli %33,33333 oranındaki Şirket hisselerinin % 28,33‘ünün dava dışı şirket ortaklarından —-
kararlaştırılan şekil ve koşullarda devredilmesinin düzenlendiğini, Müvekkiline hisse devir protokolü
kapsamında verilen çeklerin karşılığı olan edimlerin yerine getirilmediğini, bu durumun dava dışı—– Noterliğinin 07/09/2018 tarih ve —–yevmiye numaralı ihtarnamesi bildirildiğini,
yine müvekkiline şirket hakkında bilgi verilmesi için dava dışı—-Noterliğinin
04/04/2019 tarih ve —– Yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, devam eden süreçte
müvekkiline pay bedellerinin ödenmesi suretiyle ortaklıktan çıkmalarına izin verilmesi, aksi halde şirketin
haklı nedenlerle feshine karar verilmesi talebiyle 26/06/2019 tarihinde —– Asliye Ticaret
Mahkemesi nezdinde halen görülmekte olan—– Numaralı davanın açıldığını, devam eden süreçte Dava dışı—– alacaklıları ile anlaşması
neticesinde—– Asliye Ticaret Mahkemesi —– Numaralı dosyasındaki konkordato
talepli davasından 26/08/2020 tarihinde feragat edildiğini, mahkeme tarafından feragat talebi kabul
görülerek 07/12/2020 tarihinde kararın kesinleştiğini, dava dışı şirket ile 12 tane banka arasında
11.06.2020 tarihinde “Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşmeye göre:
“Alacaklı kuruluşlar ile kredi borçlusu ve müteselsil kefil arasında işbu sözleşmede yazılı koşullar dahilinde
sözleşme konusu alacakların tespit edilmesi, teminatlandırılması, yeniden yapılandırılması, bazı alacaklı
kuruluşlar tarafından lehlerine ipotekli olan taşınmazların vefa hakkı tanınmak ve kesin alış suretiyle
alacaklı kuruluşlara devri, yapılandırılacak kredinin ve vefa bedelinin geri ödenmesi” hususlarında
anlaşmaya varıldığını, müvekkilinin dava dışı—-ile davalı arasında akdedilen “Genel Kredi
Sözleşmesine müteselsilen kefil olduğunu, bunun akabinde,—-. ile davalı
arasında yukarıda detaylıca bilgilerine yer verilen “Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi” akdedilerek
borçların yeniden yapılandırılması yoluna gidildiğini, bu yolla dava dışı—- – borçlarının vadelendirildiğini, Genel Kredi Sözleşmesi”nden ileri gelen borçlardan kaynaklı olarak
müvekkil aleyhine başlatılmış dava ve takiplere devam olunması neticesinde TBK madde 601’e
başvurulması zaruretinin ortaya çıktığını, TBK madde 601’in “Süreli olmayan kefalette kefil, asıl borç
muaccel olunca, adi kefalette her zaman ve müteselsil kefalette ise, kanunun öngördüğü hallerde,
alacaklıdan, bir ay içinde borçluya karşı dava ve takip haklarını kullanmasını, varsa rehnin paraya çevrilmesi
yoluyla takibe geçmesini ve ara vermeden takibe devam etmesini isteyebilir. Borç, alacaklının borçluya
yapacağı bildirim sonucunda muaccel olacaksa kefil, kefalet sözleşmesinin kurulduğu tarihten bir yıl sonra
alacaklıdan, bu bildirimi yapmasını ve borç bu suretle muaccel olunca, yukarıdaki fıkra hükümleri uyarınca
takip ve dava haklarını kullanmasını isteyebilir. Alacaklı, kefilin bu istemlerini yerine getirmezse kefil
borcundan kurtulur.” şeklinde olduğunu, davalı bankanın öncelikle rehinlerin paraya çevrilmesi yolu ile
tahsilat yapması, rehinlerin paraya çevrilmesi yolu ile tahsilat yapılamadığı takdirde kefile müracaat etmesi
gerektiğini, bu hususların banka 1/7/21 tarihli ihtarla bildirildiğini, Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi ile yapılandırılan, yeni vadelere bağlanan borçların; bir
borcu ortadan kaldırmak sureti ile yeniden düzenlenmesi şeklinde algılanması gerektiğini, Finansal Yeniden
Yapılandırma Sözleşmesi kapsamında asıl borçlu ve alacaklı arasında yapılan taahhütname ve ödeme planı
ile TBK madde 133 uyarınca yeni bir borç doğumu gerçekleştiğinden eski borca ilişkin kefaletler in
hükümsüz kaldığını, yeni bir kefalet sözleşmesi kurulmadığı sürece kefilin borçtan sorumlu
tutulamayacağını, müvekkilinin tesadüfi bir biçimde dava dışı şirket ile davalı banka arasında akdedilmiş
“Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi”nden haberdar olduğunu, bu sözleşmede müvekkilinin
imzasının olmadığını ve kefil olma durumunun olmadığını belirterek müteselsil kefaletinin TBK 601
kapsamında sonlandırılmasına karar verilmesini, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili Banka
ile dava dışı asıl borçlu—–arasında kredi genel sözleşmesi
imzalandığını, davacının işbu sözleşmeyi müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğunu, krediden
kaynaklanan borcun borçlular tarafından ödenmemesi üzerine, borçlulara —- Noterliğinin
08.05.2018 tarih ve —- yevmiye no lu ve—–. Noterliği’nin 17.09.2018 tarih ve —– yevmiye
nolu ihtarnamelerinin gönderildiğini ve borçlular hakkında—- İcra Müdürlüğü’nün
—-. Sayılı ve—-Sayılı dosyaları ile genel haciz yolu ile ilamsız takip başlatıldığını,
davacı tarafından —– Noterliği’nin 27.08.2021 tarih ve—- yevmiye nolu ihtarnamesinin
müvekkili Bankaya 02.09.2021 tarihinde tebliğ edildiğini ve müvekkili Banka tarafından —-
Noterliğinin 27.09.2021 tarih ve —- yevmiye nolu ihtarnamesi ile cevap ve itirazların sunulduğunu,
davacının hisse devir protokolünün (Şirket ortağı—–ile arasında imzalanan) müvekkili banka
alacağı açısından bağlayıcılığının olmadığını, davacının müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla Kredi Genel
Sözleşmesini imzaladığını, Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesinin içeriğinde de belirtildiği üzere FYYS’nin Alacaklı
Kuruluşlar ile Borçlu ve Müteselsil Kefiller arasında akdedilmiş olan kredi sözleşmelerinin geçerliliğini
ortadan kaldırmamakta olduğunu, bu sözleşmenin imzalanmasının kredi borçlusu veya müteselsil kefilin
kredi sözleşmelerinden doğan borçlarını hiçbir şekilde ertelendiği, yenilendiği ve borçların nakledildiği
anlamına gelmediğini,
asıl borçlu şirket tarafından müvekkili banka ile akdedilen Kredi Sözleşmesinin teminatında herhangi
bir ipotek /rehin bulunmadığını, bu nedenle kefiller hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER:—- Asliye Ticaret Mahkemesinin —–esas sayılı dosyasının UYAP içeriği, Hukuk Uyuşmazılıklarında Arabuluculuk Son Tutanağı, Nüfus Kayıtları, Ticaret Sicil Kayıtları, —–İcra Hukuk Mah.—–.dosyası, Genel Kredi Sözleşmesi, 11.06.2020 tarihli finansal yeniden yapılandırma sözleşmesi, Banka Kayıtları, İhtarnemeler, Bilirkişi Raporu, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI:
Dava ,Ticari Nitelikteki Kefalet Sözleşmesindeki Kefilliğin Sona Erdiğinin Tespiti İstemine İlişkidir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince davanın niteliğine ve değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce taraf teşkili sağlanmış , dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle resen gözetilmesi gereken HMK’nin 114 ve 115.maddeleri gereğince dava şartları, taraf sıfatı, hak düşürücü süre ve harç gibi hususlar incelenmek ve değerlendirilmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan taraf vekillerinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanları üzerine tahkikata geçilerek, deliller toplanmış, tahkikat işlem ve incelemelerine tamamlanarak son celsede duruşmaya duruşmaya katılan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları da dinlenip tutanağı yazılmak suretiyle aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
6098 sayılı TBK’nin 601 maddesinde “Süreli olmayan kefalette kefil, asıl borç muaccel olunca, adi kefalette her zaman ve müteselsil kefalette ise, kanunun öngördüğü hallerde, alacaklıdan, bir ay içinde borçluya karşı dava ve takip haklarını kullanmasını, varsa rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçmesini ve ara vermeden takibe devam etmesini isteyebilir. Borç, alacaklının borçluya yapacağı bildirim sonucunda muaccel olacaksa kefil, kefalet sözleşmesinin kurulduğu tarihten bir yıl sonra alacaklıdan, bu bildirimi yapmasını ve borç bu suretle muaccel olunca, yukarıdaki fıkra hükümleri uyarınca takip ve dava haklarını kullanmasını isteyebilir. Alacaklı, kefilin bu istemlerini yerine getirmezse kefil borcundan kurtulur.’ düzenlemesi bulunmaktadır. TBK’nin 133.maddesinde ise ‘Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi ,ancak tarafların bu yöndeki bir iradesi ile olur.’ hükmü düzenlenmiştir.
Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında; davacının dava dışı—– ile davalı banka arasında akdedilen “Genel Kredi
Sözleşmesine müteselsilen kefil olduğu, dava dışı şirket ile davalı banka dahil 12 tane banka arasında
11.06.2020 tarihinde “Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi” imzalandığı ve bu sözleşmeye göre:
“Alacaklı kuruluşlar ile kredi borçlusu ve müteselsil kefil arasında işbu sözleşmede yazılı koşullar dahilinde
sözleşme konusu alacakların tespit edilmesi, teminatlandırılması, yeniden yapılandırılması, bazı alacaklı
kuruluşlar tarafından lehlerine ipotekli olan taşınmazların vefa hakkı tanınmak ve kesin alış suretiyle
alacaklı kuruluşlara devri, yapılandırılacak kredinin ve vefa bedelinin geri ödenmesi” hususlarında
anlaşmaya varıldığı ve böylece davacının dava dışı —–. ile davalı arasında akdedilen “Genel Kredi
Sözleşmesine müteselsilen kefilliğinin son bulduğu ileri sürülmüştür. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş ve taraf vekillerince gösterilen tüm deliller toplanmış, işin niteliği gereği uyuşmazlığın çözümüne etki edecek gereken tüm bilgi ve belgeler ilgili yerlerden celbedilmiştir. Akabinde rapor alınmasına karar verilmiş ve bu minvalde dosya alanında uzmanr bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. —-Bilirkişilik Bölge Kurulu listesinden resen seçilen Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 23.06.2022 tarihli raporda özetle; davalı ile dava dışı şirket arasında imzalanmış olan Finansal Yapılandırma Sözleşmesinin TBK’nin 133.maddesine göre yenileme niteliğinde olmadığı ,bu nedenle davacının müteselsil kefil olduğu genel kredi sözleşmesinden doğan borçlarının ve bağlı haklarının sonu ermediği görüşü bildirilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilerek vaki beyan ve itirazlar da kuşkusuz değerlendirilmiştir. Mamafih, davacının aynı gerekçelerle açmış bulunduğu—–İcra Hukuk Mahkemesinin —- sayılı davasından verilen ilamına karşı yaptığı istinaf başvurusu üzerine —–Bölge Adliye Mahkemesi —-HD tarafından 16/06/2020 tarih —- Sayılı ilamında aynen ‘somut olayda ibraz edilen ve tarafların kabulünde olan 11.06.2020 tarihli finansal yeniden yapılandırma sözleşmesinin dava ve takip dışı kredi borçlusu —– ile davalı alacaklı bankanın da yer aldığı bir kısım bankalar arasında yapıldığı ve —– davalı alacaklı bankadan kullandığı kredilerin ödenmesi için 10 yıl mühlet verildiği ve bir ödeme planının oluşturulduğu, sözleşmede davacı-borçlunun taraf olmadığı, bu durumda dava ve takip dışı kredi borçlusuna verilen mühlet ve ödeme planından davacı-borçlunun yararlanamayacağı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, işbu karara karşı yapılan temyiz başvurusu sonucunda da Yargıtay —-.HD. —-.sayılı ilamıyla kararın onaylandığı tespit edilmiştir. Mahkememizde gerçekleşen vakıalara göre dosyada yapılan incelemede uyuşmazlık konusu yapılan genel kredi sözleşmesi ve yapılandırmanın aynı olaya ilişkin olduğu ve davacının dava dışı şirket ile davalı banka dahil 12 tane banka arasında 11.06.2020 tarihinde “Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi’ne taraf olmadığı açıkça görülmüş ve yukarıda anılan Yargıtay ilamının somut olaya da uygulanmasının mümkün ve gerekli olduğu sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Binaenaleyh; 4721 Sayılı TMK’nin 6. ve 6100 Sayılı HMK’nin 25, 27, 187, 190, 194 nazarında usulüne uygun olarak ispat edilemeyen ve yerinde bulunmayan davanın esastan reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1 maddesi gereğince aleyhinde hüküm verilen davacı sorumlu tutulmuştur. Burada hemen ifade edilmelidir ki; dava hukuken tespit davası olarak nitelendirilmiş ve buna göre maktu harca tabi olduğu kabul edilerek yargılama giderleri maktu harç esas alınarak belirlenmiştir. Öte yandan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri olarak davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddelesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubuyla bakiye 210,55 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına ,
4-)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL maktu vekalet ücretinin ve 8.50 TL vekalet harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Davalı tarafından vekille temsil dışında (HMK’nin 323/1/ğ) yapılmış yargılama gideri bulunmadığından işbu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına) Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; —– Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.