Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/426
KARAR NO : 2023/820
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/06/2023
KARAR TARİHİ : 21/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01.08.2020 tarihinde, —- ili istikametinden —- ili istikametinde, müvekkiline ait —– plakalı, —– Model —–marka kamyonet araca malikinin—– olduğu, sürücü —-sevk ve idaresindeki —– plakalı aracın kusur ile arkadan vurmasıyla meydana gelen trafik kazasında, —–. Asliye Ticaret Mahkemesinin —– esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde, müvekkiline 49.189,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkiline ait aracın ağır hasara uğrayarak pert olması sebebiyle kazaya sebebiyet veren —– plakalı aracın sigortacısı—– 04.09.2020 tarihinde ödeme için başvurularına ve sorumluluğuna rağmen ödeme yapmaması sebebiyle paranın dava ve hüküm tarihindeki satın alma gücü dikkate alındığında kaybettiği değerin ve uğranılan munzam zararın ve tazminatın mahkememizce tespit edilerek belirsiz alacak davası niteliğinde olmak ve bilirkişice net miktarının tespiti yapıldığında artırılmak üzere şimdilik 10.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin söz konusu talebe ilişkin kusuru olmadığından haksız davanın reddi gerektiğini, davacının taleplerinin yargılaması sonucu müvekkili şirket ilgili icra dosyalarına ödeme yaparak sorumluluğunu yerine getirdiğini,değer kaybı ve hasar talepleri kaza tarihindeki verilere göre hesaplandığını, davacının kaza tarihinden kısa süre içerisinde gerekli bildirimleri yapmadığını, bunların müvekkili şirkete kusur yükletilecek hususlardan olmadığını beyan ederek haksız, mesnetsiz, usul ve yasaya aykırı davanın usulden reddini, aksi takdirde haksız ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacak nitelikteki talebinin esastan reddi ile yargılama masraf ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller
Tarafların ticaret sicil sorguları dosya arasına alınmıştır.
—–ATM ‘nin—–esas—–karar sayılı dosyası dosya arısana alınmıştır.
Davalı sigorta şirketine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
—— Noterler Birliğine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, 01.08.2020 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı bulunan ——plakalı araç ile davacının malik olduğu —-plakalı aracın çarpışması sonucu, —-Asliye Ticaret Mahkemesinin—— esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde, davacının, varsa alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan munzam zarar alacağının bulunup bulunmadığı hususlarında HMK 107.maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak açılmış 10.000,00 TL maddi tazminat davasıdır.Mahkememizce dava dilekçesi, cevap dilekçesi, gelen müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirilmiştir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29.03.2022 tarih,——sayılı ilamında; “33. Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez. Zira burada zararın olgusunun, HMK’nın 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır. 34. Bu itibarla davacı tarafından ileri sürülen, ülkemizdeki belirli dönemlerde mevcut olan ekonomik olumsuzluklardan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebi, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemez. Zira ülkemizdeki belirli dönemlerde var olan ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, tek başına davacının temerrüt faizi dışında bir zararının varlığının ispatı değildir. Dolayısıyla ekonomik şartlar sebebiyle ortaya çıkan yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki dalgalanma, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma gibi olumsuzluklar, bir karine olarak kabul edilip davacıyı, kendi somut durumuna özgü vakıalarla oluştuğu iddia olunan zararı ispat yükümlülüğünden kurtarmayacağı gibi davacıya bu yönde herhangi bir ispat kolaylığı da sağlamaz. 35. Hâl böyle olunca, TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Burada kanıtlanacak olgular; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarardır. Ancak mahkemece yapılan yargılama sırasında, davacı tarafından yukarıda belirtildiği şekilde bir zarar olgusunun ileri sürülüp yasal çerçevede ispatlandığı söylenemez. 36. Bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen davanın reddine dair direnme kararı, temerrüt faiziyle birlikte davacıya ödenen anapara yanında temerrüt faizini aşan zararın, davacı tarafından kendi duruma özgü şekilde somut olarak ispat edilememiş olması nedeniyle yerindedir. 37. O hâlde, direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gerekmektedir.” belirtilmiştir.
Yukarıda anılan içtihat ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, 21.11.2023 tarihli celsede, dosya kapsamına, davanın mahiyetine, sunulan beyanlara ve içtihatlara bağlı olarak bilirkişi incelemesi yapılmasına yer olmadığına karar verilerek yargılamaya devam edildiği; TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen geç ödemeden kaynaklı munzam zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerektiği, bu olguların, ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olduğu, davacı tarafından az yukarıda belirtilen içtihattaki şekilde bir zarar olgusunun ileri sürülüp yasal çerçevede ispatlandığının söylenemeyeceği ve davacının davasını ispat edemediği anlaşılmakla, belirtilen gerekçelerle sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubuyla bakiye 89,95 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 3.120,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 10.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —– Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.