Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/41 E. 2023/825 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/41
KARAR NO : 2023/825

DAVA : Şirket Hisselerinin Devirlerinin İptali ve Davacı adına Tescili
DAVA TARİHİ : 16/01/2023
KARAR TARİHİ : 22/11/2023

Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından ihtiyati tedbir talepli olarak ibraz edilen ve gerekli-yeterli kısımları:

1-) Müvekkil —– kendisinin 2003 yılında kurduğu —– şirketlerini büyütmüş —— gibi ülkelere ihracat yapan hale getirmiştir. Bu firmalar yurt dışına ürün imalat edip ülkemize döviz girmesini sağlayan tüm vergilerini tam ve zamanında ödeyen ülkemize katma değer kazandıran firmalardır.
Müvekkil beyanına göre, Davalı —- müvekkil —– eski çalışanıdır. Müvekkil —— 68 yaşında YAŞLI VE EK RAPORDA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE hafıza rahatsızlığı dahil rahatsızlıkları olan kimsesiz bir kişidir. Geçirdiği beyin kanaması nedeniyle uzun süre hastanede yatmıştır.Davalı —— Müvekkilin hastalığı ve yaşlılığından faydalanarak Şirketleri üzerine geçirmiştir.
68 YAŞINDA YAŞLI BİRİ OLAN —-SAĞLIK RAPORU EKTE SUNULMUŞTUR, RAPORDA BEYİN KANAMASI GEÇİRDİĞİ, MUHAKEME BOZUKLUĞU OLDUĞU, NOTERDE İŞLEM YAPAMAYACAĞI, AFAZİ hastası olduğu açıkça belirtilmiştir,
—–BU ŞEKİLDE HUKUKİ İŞLEM YAPAMAYACAĞI, ŞİRKET PAYLARINI DEVİR EDEMEYECEĞİ AÇIKÇA BELLİDİR,
2) Davalı —– Müvekkilin hastalığı ve yaşlılığından faydalanılmış olduğundan, daha önce tarafımızca —–.Asliye Ticaret Mahkemesinin—– D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati tedbir talebinde bulunulmuş, ihtiyati tedbir istemimiz kısmen kabul görmüş Şirketlerin 3.kişilere devri yasaklanmıştır.
3) Davacı Müvekkilin, eski çalışanı Davalı —-, Müvekkil —–kandırmış ve şirketlerin payını kendisine devretmesi konusunda vadeli olarak bedeli ödeyeceği vaat ederek; Müvekkilin yaşlılığı ve hastalığından yararlanmış, şirket hisselerini üzerine geçirmiştir.
Müvekkil —- adresinde faaliyet bulunan —-ŞİRKETİ—) ve —–
Şirketlerin tek hissedarı iken Ek-1 de sunulan sözleşmeye dayanarak 26.10.2022 tarihinden başlamak üzere 84 ay aylık ödemeler karşılığı davalıya satmıştır. ( ek 2 de şirketlere ait —- gazetesi sunulmuştur.)
4) Davalı —–Müvekkil——hastalığı ve yaşlılığından yararlanarak, kanuna aykırı olarak çıkar sağlamıştır.
Davalı —–, 3.500.000,00 EURO tutarındaki şirketleri tek kör kuruş vermeden, ödemeye ilişkin hiçbir teminat sunmadan şirketlerin hisselerini üstüne geçirmiştir, şirketleri üstüne geçirdiği sırada Şirketin kasasında 168.000,00 Euro, 3.000.000,00 TL, 350.000,00 Euro değerinde —-gönderilmeye hazır stok mal, 5.000.000,00 TL değerinde arsa, 600.000,00 TL değerinde araç vardır, Şirketin net karı aylık 150.000,00- 300.000,00 EURO arasındadır, Şirketin ne devlete ne de 3.kişiye bir borcu yoktur. Tüm bunlar hiçbir teminat alınmadan, hiçbir peşinat ödenmeden —–tarafından ele geçirilmiştir, hiçbir aklı başında kimsenin, babasının oğlu bile olsa teminat almadan, bu denli bir varlığı peşin ödeme almadan başka birinin üstüne geçirilmesi, Şirketin yönetiminin bırakılması düşünülemez.
5-) Şu husus önemle belirtmek isteriz ki, üretimle ilgili olmayan arsanın şirket devrinde, şirket ile beraber bu kişinin hükümranlığına bırakılması dahi Müvekkilin hastalığından nasıl yararlanıldığını ortaya koymaktadır.
Davalı—- devir anında hiç kimseye borcu olmayan şirketin üzerinde bulunan ARSAYI VE ARAÇLARI devir sonrası hemen başkalarının üstüne geçirmiş şirketin içini boşaltmıştır, bununla da kalmamış KENDİ ÜZERİNDEKİ TAŞINMAZLARI DA başkalarının üzerine geçirmiştir.
Bu durum davalının ödemekle yükümlü olduğu senetlerden birinin ödememesi üzerine, —-İcra Dairesi —-.sayılı dosyasında haciz işlemleri sırasında Şirketler ve Davalı —- üzerinde hiçbir malvarlığı bulunamaması üzerine tarafımızca şirketlerin ve —– tüm malvarlığının başkalarının üzerine geçirilmiş olduğu fark edilmiştir, açıkça bellidir ki —– Şirketii borçlandıracak, içini boşaltacak ve şirketi bırakarak ortadan kaybolacaktır.
6-) Müvekkilin hastalığından yararlanılmış, Müvekkilin Şirketleri ve malvarlığı üzerine tek kör kuruş verilmeden satışları yapılmış adeta üzerine çökülmüştür, PAY DEVRİNE İLİŞKİN NOTER İŞLEMLERİ VE TÜM MASRAFLAR DAHİ MÜVEKKİLE ÖDETİLMİŞTİR. Satışın normal bir satış olmadığı açıktır, Müvekkilin hastalığından ve yaşlılığından faydalanılmıştır.
7) Tarafımızca durum o tarihte şirketlerin ve —- vekili olan Av.—- sorulmuştur, Av.—- beyanında —- satış ile ilgili kendisine danışmadığını, satıştan haberdar olmadığını, satış günü şirkete gittiğini , devir sözleşmesinin imzalanmış olduğunu, satış işlemine şaşırdığını zira çok kısa sürede böyle bir karar verilmesinin olağan olmadığını, bu kadar malvarlığının neden nasıl devredildiğine ilişkin soru sorduğunu —–senet dahi istemiyorum, —- seviyorum dediğini belirtmiş, ancak satışın artık yapılmış olduğu ve imzalanmış olması nedeniyle artık müdahale imkanının kalmadığını sonradan kendisinin ısrarı ile senet alındığını” belirtmiştir.
3.500.000,00 EURO değerindeki şirketin senet dahi alınmadan devredilmesi Müvekkilin hastalığından ve yaşlılığından yararlanılmış olduğunu ortaya koymaktadır.
😎 Müvekkil—- hastalığı ve yaşılığından faydalanılarak, pay devirleri de yapmıştır. İş bu sözleşmede de belirtildiği gibi 26.10.2022 tarihli ilk taksit ödeme pay devirleri içindir.
9-) Müvekkil beyanına göre Davalı 26.10.2022 tarihinde ödeme yapmadığı gibi şirketleri ve içinde bulunana makine parkurunu 3. Kişiye satma gayret ve çabası içinde olduğu tarafımızca öğrenilmiştir. Eski çalışanı Davalı —, hasta ve yaşlı Müvekkil davacı —-kandırmış, şirketi peşin para ile makinelerin hurda fiyatına 3 kişilere satıp gitme gayretindedir.
10-)—– kendi üzerindeki mal varlığını başkalarının üzerine aktarmış olduğu gibi, Şirket’e ait arsayı ve araçları da başkalarının üzerine geçirmiştir. Yukarıda bahsettiğimiz üzere, ne devlete ne de 3.kişilere en ufak bir borcu bulunmadığından Şirketin kredibilitesi çok yüksektir, SON OLARAK ÖĞRENDİĞİMİZ KADARI İLE , ŞİRKET ÜZERİNDEN YÜKLÜ MİKTARDA BANKA KREDİSİ ÇEKİLMEKTEDİR,
Davalı üzerine mal varlığı olmaması sebebiyle alacağımıza kavuşamayacak olmamız nedeniyle sayın mahkemenizden davalının bahse konu şirketlerin BORÇLANDIRILMALARININ ENGELLENMESİNE VE dava sonuçlanıncaya kadar ŞİRKETLERE KAYYIM ATANMASI için ihtiyati tedbir konulmasını talep etme zaruretimiz doğmuştur. SAYIN MAHKEMENİN HUKUKİ KORUMASINA İHTİYACIMIZ VARDIR.
Yukarıda anlatmış olduğumuz üzere;
6100 sayılı HMK m.389/1 uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
6100 sayılı HMK m.389/1’e göre öncelikle mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden endişe edilmesi hallerinde ihtiyati tedbir kararı alınabilecektir. Mevcut durumda meydana gelebilecek değişmeyle kastedilen taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan şey ya da hak üzerindeki değişimlerdir. Açtığımız huzurda görülen işbu davayı kazansak dahi geride hiçbir malvarlığı kalmamış, bankalara borçlandırılmış şirketler kalacak olup, davadan yarar görülmeyeceği zçıktır. .
Davacı Müvekkil açısından mevcut durumu kısaca özetlersek:
1-) 3.500.000,00 EURO değerindeki Şirketler ile kasasında 168.000,00 Euro, 3.000.000,00 TL, 350.000,00 Euro değerinde —- gönderilmeye hazır stok mal, 5.000.000,00 TL değerinde arsa, 600.000,00 TL değerinde aracın tek kuruş alınmadan bir şirketin tek kuruş peşinat alınmadan, hiçbir teminat alınmadan devir edilmesi , devir edilirken tek kör kuruş vermemiş, teminat göstermemiş kişiye şirketin içindeki üretimle ilgisi olmayan 5.000.000,00 TL değerindeki arsanın da devir edilmesi Müvekkilin hastalığı ve yaşlılığından yararlanılmış olduğunu açıkça göstermektedir.
2-) Davalı —–, hiçbir borcu bulunmayan şirketi borçlandırmış, banka kredileri kullanarak çıkar sağlamış, diğer taraftan şirketin içini boşaltmış, arsayı ve araçları başka kişiler üzerine geçirdiği gibi, kendisine ait evi de Müvekkil tarafından uğrayacağı takiplerden kaçınmak için başkalarının üstüne geçirmiştir. Davalı —- amacı bellidir, kendisine çıkar sağlayıp, şirket içindeki malları satıp şirketi içi boş bir halde ortaya bırakmak istemektedir.
3-)Müvekkil hastadır, yaşlıdır, Beyin ameliyatı olmuştur, Sağlık Raporu Dava dilekçemiz ekinde sunulmuştur, sağlıklı düşünen bir insanın yukarıda belirtilen biçimde hayatın olağan akışına aykırı olarak malvarlığını hiçbir bağlantısının olmadığı bir kişiye devir etmesi durumun vehametini ortaya koyduğu gibi İhtiyati Tedbirin gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır,
4-)Şirket Avukatı Av.—– ile görüşmemizde de kendisine satış ile ilgili hiçbir şekilde danışılmadığını, satış işlemine dahil olmadığını, satış işlemi bittikten sonra kendisine haber verildiğini tarafımıza bildirmiştir.
Bu denli büyük bir devirde 68 yaşında olan, hastalığı açıkça belli olan, hastalığı ortada bir kişiden devir için, DEVİR ALANIN DOKTOR RAPORU İSTEMEMESİ DE HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRIDIR,Müvekkilin hasta olduğu noterde işlem yapamayacağına ilişkn rapor dava dilekçemiz ekinde sunulmuştur.
……..
Açıklanan nedenlerle ve fazlaya ilişkin taleplerimiz saklı kalmak kaydıyla şimdilik ;
Yukarıda izah etmiş olduğumuz üzere;—– kendi üzerindeki mal varlığını başkalarının üzerine aktarmış olduğu gibi, Şirket’e ait arsayı ve araçları da başkalarının üzerine geçirmiştir.
Yukarıda bahsettiğimiz üzere, ne devlete ne de 3.kişilere en ufak bir borcu bulunmadığından Şirketin kredibilitesi çok yüksektir, SON OLARAK ÖĞRENDİĞİMİZ KADARI İLE , ŞİRKET ÜZERİNDEN YÜKLÜ MİKTARDA BANKA KREDİSİ ÇEKİLMEKTEDİR,
Davalı malları kaçırmış olduğundan, üzerine mal varlığı olmaması sebebiyle alacağımıza kavuşamayacak olmamız nedeniyle davalının bahse konu şirketlerin BORÇLANDIRILMALARININ ENGELLENMESİNE ve dava sonuçlanıncaya kadar ŞİRKETLERE KAYYIM ATANMASI için ihtiyati tedbir konulmasına,
Davalı Şirket hisselerinin—–devirlerinin iptaline, HissElerin Davacı Müvekkil —– adına tesciline,
…”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılan dava dilekçesinde ileri sürülen sebeplere bağlı olarak davalı şirket hisselerinin davalı —-devirlerinin iptaline ve hisselerin davacı adına tesciline karar verilmesi talep ve dava edilmiş olup, dilekçede belirtilen şekilde tedbir talebinde de bulunulmuştur.
Tensiple birlikte davaya konu edilen hisselerin ticaret sicil kayıtlarına göre toplam 800.000 TL değer dikkate alınarak harç ikmali yoluna gidilerek gerekli ara kararlar oluşturulup tedbir talebinin de harç ikmalinden ve ilgili ara kararların yerine gelmesinden sonra karara bağlanması tensip edilmiştir.
İbraz edilen Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağına göre —–Arabuluculuk Bürosu, Büro dosya numarası —– ve arabuluculuk numarası —– numaralı, 13/11/2022 tarihinde yapılan başvurunun taraflarla ilgili olduğu, tarafların toplantıya iştirak ettikleri ancak anlaşamama nedeniyle 22/12/2022 tarihli son tutanak düzenlendiği belirlenmiştir.
Davalılar vekili tarafından tedbir talepli olarak ibraz edilen ve gerekli-yeterli kısımları:
”…
DİLEKÇEMİZ İÇERİSİNDE YAZILMIŞTIR) AÇIKLAMALAR :
A. USULE İLİŞKİN İTİRAZLARIMIZ :
1. DAVA, KANUNEN ÖDENMESİ ZORUNLU OLAN HARÇ MİKTARI ÖDENMEDEN AÇILMIŞTIR. DAVACININ DİLEKÇESİNDE HARCA DEĞER BEDEL GÖSTERİLMEMİŞTİR.
KONU
Davacının davasının konusu sattığı şirketleri geri, adına tescilidir. Davacının dava dilekçesinin içeriğinden ve delil olarak sunduğu belgeye göre davaya konu $irketler^ taraflar arasında 3.500.000 EURO (ÜÇMİLYONBEŞYÜZBİN) ya alınıp satılmıştır.
Dolayısı ile davanın konusunun değeri şimdilik en az 3.500.000 EURO olup davacı bu bedel üzerinden harcı tamamlamalıdır. Bu nedenle davacıya eksik harç bedelini tamamlaması hususunda kesin süre verilmesini; aksi halde davasının usulden red edilmesini talep ediyoruz.
2. HUSUMET İTİRAZIMIZ VARDIR.
Davanın konusu “—-” ve ” —– alım – satım işleminin iptali ile ve hisselerinin tekrar davacı adına tescilidir. Dolayısı ile davaya konu vakıanın tarafları davacı—- ve müvekkil —– Hukuki işlem bu kişiler arasında gerçekleşmiştir. Dolayısı ile davalı olarak gösterilen Şirketler hukuki işlemin tarafı değil, konuşudurlar. Dolayısı ile iş bu dava şirketlere yöneltilemez. Şirketlerin aktif ve pasif dava ehliyeti yoktur.
3. ARABULUCULUK SON TUTANAĞI KANUNA UYSUN DEĞİLDİR.
Son tutanakta “şirket” olarak hangi şirketin kast edildiği belirli değildir.
4. DAVACI VEKİLİ MÜVEKKİLİ —- HUKUKİ İŞLEM YAPAMAYACAĞINI AÇIKÇA YAZMIŞTIR. BU DURUMDA İŞ BU DAVAYI DAVACI AÇAMAZ, ANCAK VASİSİ AÇABİLİR. DİĞER YANDAN İDDİA DOĞRU İSE ORTADA DAVACININ VERDİĞİ GEÇERLİ BİR VEKALETNAME DE YOKTUR. BU NEDENLERLE DAVACI VEKİLİNİN İDDİALARI DOĞRU İSE DAVACIYA VASİ ATANMALI VE ATANAN VASİ KENDİSİ YA DA VEKALET VERDİĞİ BİR VEKİL İLE İŞ BU DAVAYI TAKİP ETMELİDİR.
Davacı vekili dava dilekçesindeki açıklamalarında müvekkilinin “Beyin kanaması geçirdiğini, muhakeme bozukluğu olduğunu, hukuki işlem yapamayacağını” açıkça yazmıştır. Bu durumda davacının vekiline verdiği vekaletname yok hükmündedir. Diğer yandan idrak kabiliyeti olmayan kişiye hukuki işlemlerini yapabilmesi, bir davada kendisini temsil ettirebilmesi için mutlaka VASİ atanmalıdır. Bu nedenle DAVACI VEKİLİNE BU HUSUSTA SÜRE VERİLMELİ VE SULH HUKUK MAHKEMESİNDEN BU HUSUSTA SAYIN MAHKEMECE TALEPTE BULUNULMALIDIR.
5. DAVACIYA DAVASINI AYDINLATMASI HUSUSUNDA SÜRE VERİLMELİDİR.
Davacı dava dilekçesinde olay örgüsünü, vakıaları tam olarak anlatmamış ve hangi gerekçeye dayandığını açıkça belirtmemiştir. Bu nedenle kendisine süre verilmelidir.
6. ÖDEMEZLİK DEFÜNİ İLERİ SÜRÜYORUZ. Davacı açtığı iş bu dava ile daha önce yerine getirdiği edimini iptal etmek istemiştir. Dolayısı ile bu durumda müvekkilden bundan sonra edimini yerine getirmek zorunda değildir. Verdiği senetleri bedellerini ödeme zorunluluğu ortadan kalkmıştır.
B. İHTİYATİ TEDBİR KARARINA İTİRAZLARIMIZ :
1. Davacı ilk önce 01/11/2022 tarihinde—–Asliye Ticaret Mahkemesinden —– sayılı dosya ile HİSSE DEVİRLERİNİN YASAKLANMASI, BORÇLANDIRICI İŞLEM YAPAMAMASI, KAYYIM ATANMASI hususunda tedbir istemiştir. Bu tedbir taleplerinin tamamı 04.11.2022 tarihli ve —-sayılı Karar (EK-1) ile oy birliği ile reddedilmiştir. Davacı bu kararı istinaf etmiştir. Dosya istinaftan dönmüş ve yerel mahkeme kararı değişmemiştir.
2. Davacı tedbir hususunda ilk başvurusundan sonuç alamayınca bu defa 23.12.2022 tarihinde —– ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE —— D.İŞ sayılı dosya ile başvuru yapmıştır. Davacı bu defa mahkemeden ŞİRKETLERE KAYYIM ATANMASI VE HİSSE DEVİRLERİNİN YASAKLANMASI hususunda tedbir talep etmiştir. Bu defa mahkeme 29.12.2022 TARİH VE —– sayılı KARAR (EK-2) ile KAYYIM TALEBİNİ REDDETMİŞ , HİSSE DEVRİNİN YASAKLANMASI TALEBİNİ KABUL ETMİŞTİR. Davacı kayyım atanma tedbir talebinin reddi üzerine kararı istinaf etmiştir. Bu hususta istinafta verilmiş bir karar yoktur. Bu dosyada hisse devirlerinin yasaklanması hususunda kabul edilen tedbire tarafımızca itiraz edilmiştir. Ancak itirazımız üzerine henüz duruşma açılmamış ve bir karar verilmemiştir.
3. DOLAYISI İLE ÖNCELİKLE DAVACININ SAYIN MAHKEMENİZDEN TALEP ETTİĞİ ŞİRKETLERE TEDBİREN KAYYIM ATANMASI TALEBİ HUSUSUNDA DAHA ÖNCE VERİLMİŞ 2 ADET RED KARARI VARDIR. BU KARARLARDAN BİRİ —- ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN —– D.İS – —–KARAR sayılı KARARI : diğeri —-. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN —-.İS—– KARAR SAYILI KARARIDIR. BU KARARLARIN HUKUKİ GEREKÇELERİ DOĞRUDUR VE KANUNA UYGUNDUR. BU NEDENLERLE ORTAYA YENİ BİR DELİL ÇIKMADIĞINA VE DAVACI YENİ BİR DELİL SUNMADIĞINA GÖRE —–ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARAFINDAN VERİLEN RED KARARININ AKSİNE BİR KARAR VERİLMESİ KANUNA AYKIRILIK TEŞKİL EDECEK VE ADALETİN TECELSİNE ENGEL OLACAKTIR. YENİ BİR GEREKÇE YOKKEN VE DAHA ÖNCEKİ RED KARARLARI İSTİNAF EDİLMİŞKEN YENİ ACILAN DAVADA AYNI TEDBİRİN İSTENMESİ AYNI ZAMANDA DERDESTLİK TEŞKİL ETMEKTE OLUP BU DURUM HMK HÜKÜMLERİNE DE AYKIRIDIR.
4. YİNE ŞİRKETİN BORÇLANMAMASI HUSUSUNDAKİ TALEP RED EDİLMELİDİR. ÇÜNKÜ MÜVEKKİL —– BASİRETLİ BİR TACİR OLARAK TİCARETİNE DEVAM ETMEKTEDİR. BİR ŞİRKETİN ÇALIŞMA SİSTEMİNDE BORÇLANMA VE ALIM- SATIM DOĞAL VE GEREKLİ BÜR İŞLEMDİR. BU İSLEME ENGEL OLMAK ŞİRKETİN TAMAMEN TİCARETİNİN DURMASI ANLAMINA GELİR . BU HALDE İSE HİÇBİR ŞİRKET AYAKTA KALAMAZ VE MECBUREN PİYASADAN SİLİNİR. BU NEDENLE DAVACININ TEDBİR TALEBİNİN KABULÜ HALİNDE MÜVEKKİLİN ŞİRKETLERİ TİCARET YAPAYACAK VE AÇIKÇASI BATACAKTIR. BU HALDE HEM DAVACIYA BORCUNU ÖDEYEMEYECEK HEM DE DAVA İLERİ —- MÜVEKKİL LEHİNE SONUÇLANSA DAHİ ARTIK MÜVEKKİL ŞİRKETLERİNİ CANLANDIRAMAYACAK VE GİDERİLEMEZ ZARARLARA UĞRAMIŞ OLACAKTIR. HUKUK SİSTEMİMİZ BU DURUMA İZİN VERMEMEKTEDİR.
5. HMK 390/3 . MADDESİNE GÖRE TEDBİR TALEP EDEN TARAF, ÖNCELİKLE TEDBİR İSTEMİNE İLİŞKİN DİLEKÇESİNDE DAYANDIĞI İHTİYATİ TEDBİR SEBEBİNİ VE TÜRÜNÜ AÇIKÇA BELİRTMEK VE DAVANIN ESASI YÖNÜNDEN KENDİSİNİN HAKLILIĞINI YAKLAŞIK OLARAK, YASAL DELİLLERLE İSPAT ETMEK ZORUNDADIR. İSPAT ÖLÇÜSÜ İSE, “YAKLAŞIK İSPAT KURALINA GÖRE BELİRLENİR. ANCAK DAVACI. DİLEKÇESİNDE HİÇBİR DELİL SUNMAMIŞ, İDDİALARINI YAKLAŞIK OLARAK DAHİ İSPAT EDEMEMİŞTİR.
6. DAVACININ İDDİALARININ YAKLAŞIK OLARAK İSPATINA DAİR BİR DELİL DOSYADA YOKKEN TERSİNE YAPILAN HUKUKİ İŞLEMİN USUL VE YASAYA UYGUN OLDUĞUNA DAİR DELİLLER TARAFIMIZCA VE BİZZAT DAVACI TARAFINDAN DOSYAYA SUNULMUŞTUR. SONUÇTA ORTADA DEVLETİN RESMİ KURUMU NOTERDE HUKUKA UYGUN ŞEKİLDE YAPILAN BİR NOTER SÖZLEŞMESİ; BU SÖZLEŞME DIŞINDA DA DAVACI —– İLE MÜVEKKİL ARASINDA 26.09.2022 TARİHİNDE İMZA EDİLEN VE ŞİRKETİN AVUKATI VE —– TANIK OLARAK İMZA ETTİĞİ PAY DEVRİ TAAHHÜDÜ VE SÖZLEŞMESİ VARDIR. BU SÖZLEŞMELER AÇIKÇA MÜVEKKİLİN GEÇERLİ BİR HUKUKİ İŞLEM İLE ŞİRKETLERİ SATIN ALDIĞINI DAVACININ İSE KÖTÜ NİYETİNİ ORTAYA KOYMAKTADIR.
………
7. TEDBİR ŞARTLARI OLUŞMAMIŞTIR. ÇÜNKÜ MÜVEKKİL —– ŞİRKETLERİ KANUNA UYGUN ŞEKİLDE SATIN ALMIŞ; VERDİĞİ SENETLER İLE BORCUNU ÖDEMİŞ; VADESİ GELEN SENETLERİN KARŞILIKLARINI BUGÜNE DEĞİN DAVACIYA ÖDEMİŞ; KÖTÜ NİYETLİ HİÇBİR DAVRANIŞTA BULUNMAMIŞ (ÖRNEĞİN ŞİRKETİN HİSSELERİNİ SATMAMIŞ , İÇİNDEKİ ÜRETİME DAİR MAKİNALARI SATMAMIŞ VS. ); ŞİRKETLERİ DAVACIYI KANDIRARAK ALMAMIŞ; ŞİRKETLERİ DEĞERİNDE ALMIŞTIR. DAVACI NE YAZIK Kİ KÖTÜ NİYETLİ OLARAK MÜVEKKİLDEN DAHA FAZLA PARA ALABİLMEK İÇİN HAREKET ETMİŞTİR. DAVACI GERÇEKTEN OLDUĞU BİR AMELİYATI GEREKÇE GÖSTERMİŞTİR. ANCAK BU AMELİYATIN DAVACININ MUHAKEME YETENEĞİNE ENGEL OLMAMASINA RAĞMEN DAVACI BİLEREK BÖYLE BİR KÖTÜ NİYETLİ İDDİADA BULUNMUŞTUR.
8. UYUŞMAZLIĞIN ESASINI ÇÖZECEK NİTELİKTE BİR TEDBİR KARARI VERİLEMEZ. ŞİRKETLERE KAYYIM ATANMASI VE MÜVEKKİLİN YÖNETİM YETKİSİNİN ELİNDEN ALINMASI İŞ BU DAVANIN DAVACI LEHİNE SONUÇLANMASI İLE AYNI NİTELİKTE BİR SONUÇ DOĞURACAKTIR.
C. ESASA İLİŞKİN İTİRAZLARIMIZ :
Davacı dilekçesinde kimsesiz bir kişi olduğunu iddia etmiştir. ANCAK’-
A. DAVACI KIZI, DAMADI VE TORUNU, KUZENLERİ, YEĞENLERİ VS. OLAN BİRİDİR. HATTA 68 YASINDA AKLİ MELEKELERİNİN YERİNDE OLMADIĞINI İDDİA EDEN DAVACININ BİRLİKTE YAŞADIĞI BİR SEVGİLİSİ DE VARDIR. DAVACI NE YAZIK Kİ SAYIN MAHKEMENİN KENDİSİNE ACIMASINI SAĞLAMAK İSTEMİŞTİR. SAYIN MAHKEMENİZİ DUYGU SÖMÜRÜSÜ YAPARAK YANIUMAYA ÇALIŞMIŞTIR.
B. BU İDDİANIN HUKUKİ BİR MAHİYETİ YOKTUR. HUKUKTA BİR KİŞİ KİMSESİZ İSE HUKUKİ İŞLEM YAPAMAZ DİYE BİR KURAL veyahut başka bir DÜZENLEME YOKTUR.
C. DAVACI DİLEKÇESİNDE HEP 68 YAŞA VURGU YAPMIŞTIR. 68 YAŞ SANKİ 90-100 YAŞMIŞ GİBİ AÇIKLAMADA BULUNMUŞTUR. OYSA Kİ BU YAŞA SAĞLIKLI VE NORMAL BİR YAŞTIR. HALİ HAZIRDA ÜLKEMİZİN SAYIN CUMHURBAŞKANI DA 69 YAŞINDADIR. YAŞI 68 DEN ÇOK BÜYÜK OLAN BİR ÇOK KAMUYA MAL OLAN İNSAN ÖNEMLİ KONUMLARDA ÖNEMLİ İŞLERİ YAPMAYA DEVAM ETMEKTEDİRLER. ÖRNEĞİN—–
Davacı, dilekçesinde sanki müvekkilin kendisini durduk yere şirketleri satma konusunda ikna ettiği intihasını yaratmak istemiştir. Davacı gerçekleri gizlemiş ve olayların nasıl gerçekleştiğini bilerek açıklamamıştır. ANCAK;
OLAYLARIN GELİŞİMİ:
MÜVEKKİL, DAVACIYI UZUN YILLARDIR TANIMAKTADIR. DAVACI ŞİRKETLERİNİ DAHA ÖNCE DE SATMAK İSTEMİŞ ANCAK SATAMAMIŞ ALICI BULAMAMIŞTIR. BU DURUM ÜZERİNE DAVACI ŞİRKETLERİNE ALICI BULMASI İÇİN MÜVEKKİL—-YARDIM İSTEMİŞTİR. ÇÜNKÜ MÜVEKKİL, —- MAKİNA MÜHENDİSLİĞİ MEZUNUDUR. İŞLETME YÜKSEK LİSANSI YAPMIŞ VE UZUN YILLARDIR —— ÜNİVERSİTESİNDE FABRİKA YÖNETİMİ ÜZERİNE DERSLER VERMEKTEDİR. MÜVEKKİL UZUN YILLAR BİRÇOK FİRMADA ÜST DÜZEY YÖNETİCİLİK YAPMIŞ , SANAYİ VE TİCARET ALANINDA UZMAN VE ÇEVRESİ OLAN BİR KİŞİDİR. MÜVEKKİL ŞİRKETLERİN SATIŞI KONUSUNDA DAVACIYA YARDIM ETMEK İSTEMİŞ ANCAK DAVACININ YÜKSEK SATIŞ BEDELLERİ TALEP ETMESİ VE ŞİRKETLERİN SADECE 1 TANE MÜŞTERİYE İŞ YAPMASI ÜZERİNE ŞİRKETLERE MÜVEKKİLİN ÇEVRESİNDE TEKLİF YAPTIĞI HİÇ KİMSE TALİP OLMAMIŞTIR. AYRICA ŞİRKETLERİN SON 3 YILLIK MALİ MÜŞAVİR ONAYLI GELİR TABLOLARI VE BİLANÇOLARINDAKİ RAKAM VE KAYITLAR MÜŞTERİLERİN GERİYE ÇEKİLMESİNE NEDEN OLMUŞTUR. BU DURUM ÜZERİNE DAVACI, MÜVEKKİLE ŞİRKETLERİ SATMAYI TEKLİF ETMİŞ; MÜVEKKİL “ŞİRKETLERİ ALIP ÇALIŞTIRARAK VE BU ŞEKİLDE PARA KAZANARAK SATIŞ BEDELİNİ ÖDEYEBİLECEĞİNİ BU HUSUSU KABUL EDERSE ŞİRKETLERİ SATIN ALACAĞINI ” DAVACIYA SÖYLEMİŞTİR. DAVACI DA BU DURUMU KABUL ETMİŞ VE MÜVEKKİL İLE DAVACI 3.500.000 EURO BEDEL; BU BEDELİN 84 EŞİT TAKSİT HALİNDE ÖDENMESİ KONUSUNDA UZLAŞMIŞLARDIR. BU UZLAŞMA SONRASINDA MÜVEKKİL İLE DAVACI —-. NOTERLİĞİNİN—-YEVMİYE NO’LU VE 26.09.2022 TARİHLİ LİMİTED ŞİRKETLERDE PAY DEVİR SÖZLEŞMESİ (EK-3) İLE RESMİ ALIM-SATIM İŞLEMİNİ YAPMIŞLARDIR.
YİNE BU RESMİ İŞLEM AKABİNDE DE AYNI GÜN DAVACININ MALİ MÜŞAVİRİ VE DANIŞMAN AVUKATININ HUZURUNDA VE TANIKLIĞINDA BİZZAT ŞİRKETİN İŞ YERİNDE ÖDEME PLANINI İÇERİR PAY DEVİR VE TAAHHÜDÜ VE SÖZLEŞMESİ BAŞLIKLI BİR YAZILI BELGEYİ (EK-4) TARAFLAR İMZA ETMİŞLERDİR. BU İMZA SONRASINDA MÜVEKKİL TAAHHÜDÜNE UYGUN ŞEKİLDE 84 ADET HER BİRİ 41.667 EURO OLAN SENETLERİ DAVACIYA TESLİM ETMİŞTİR. ((DAVACI DA ZATEN DİLEKÇESİNDE SENETLERİ ALDIĞINI KABUL ETMEKTEDİR))BU SÜREÇ SONUNDA MÜVEKKİL ŞİRKETTE FİİLEN ÇALIŞMAYA BAŞLAMIŞ VE AYLIK BORÇLARINI ÖDEMEYE BAŞLAMIŞTIR.
3. Davacı vekili —– yaşlı olduğunu ve noterde işlem yapamayacağını iddia etmiştir. ANCAK :
A. BU İDDİANIN HUKUKİ BİR YANI YOKTUR.
B. DAVACIDA HAFIZA SORUNU OLDUĞUNA DAİR DAVACI HİÇBİR DELİL DOSYAYA SUNMAMIŞTIR.
C. DAVACI. BİR İŞ İNSANI OLUP YILLARCA ŞİRKET SAHİBİ OLARAK TİCARETLE İŞTİGAL ETMİŞTİR. DAVACI DA EĞER HAFIZA SORUNU OLSA İDİ BUGÜNE DEĞİN HACİR ALTINA ALINIR, ŞİRKETLERİ YÖNETMESİNE İZİN VERİLMEZDİ.
D. ŞİRKET ALIM- SATIM İŞLEMİ HUSUSUNDA NOTERİN SAĞLIK RAPORU ALMASI HUKUKEN ZORUNLU DEĞİLDİR. ŞİRKET ALIM- SATIMLARINDA SAĞLIK RAPORU ALINMASI GEREKTİĞİNE DAİR HUKUKİ BİR EMREDİCİ DÜZENLEME BULUNMAMAKTADIR. YAPILAN SON KANUNİ DÜZENLEMELERE GÖRE NOTERLER ANCAK DIŞ GÖRÜNÜŞ İTİBARİYLE YETENEĞİNDEN CİDDİ ŞÜPHE DUYULMASI HALİNDE SAĞLIK RAPORU TALEP EDEBİLİRLER. DAVACIDA DA BÖYLE BİR ŞÜPHE DUYULACAK DURUM OLMADIĞI İÇİN VE ZATEN SÜREKLİ NOTERDE İŞLEM YAPTIĞI İÇİN NOTERDE SAĞLIK RAPORU TALEP EDİLMEMİŞTİR Kİ BU DURUM KANUNA UYGUNDUR.
E. ŞİRKET ALIM- SATIMI HAVACININ SÜREKLİ OLARAK ÇALIŞTIĞI —— NOTERLİĞİNDE YAPILMIŞTIR . İŞLEM YAPILAN —– NOTERİ DAVACININ KENDİSİ VE ŞİRKETLERİNİN TÜM RESMİ NOTER İŞLEMLERİNİ YILLARDIR YAPAN NOTERDİR. DOLAYISI İLE DAVACININ GAYET SAĞLIKLI OLDUĞUNU . TİCARETİNE DEVAM EDEN BİR İŞ ADAMI OLDUĞUNU BİLEN BİR NOTERDİR. DOLAYISI İLE — NOTERLİK EĞER DAVACIDA BİR HAFIZA SORUNU VEYA MUHAKEME YETENEĞİNE ENGEL BİR HUSUS OLSA YA DA BİR ŞÜPHE DUYSA İDİ MUTLAKA BUNU BİLİR VE SAĞLIK RAPORU İSTERDİ.
—–TIBBİ BAKIMDAN BEYİN AMELİYATI GEÇİREN İNSANLAR HAFIZA SORUNU GEÇİRMEZLER. GENELDE EL YA DA AYAKLARDA HAREKET KISITLAMASI OLABİLİR.—–BEYİN AMELİYATI GEÇİRMESİ NEDENİYLE OTOMATİKMAN HAFIZASINI KAYBETTİĞİ İDDİASI BU NEDENLE TIBBEN GEÇERLİ OLMAYAN BİR İDDİADIR.
………
4. Davacı vekili —–yaşlı olduğunu, muhakeme bozukluğu olduğunu, Hukuki işlem yapamayacağını iddia etmiştir. ANCAK : —– BUGÜNE DEĞİN ATANMIŞ BİR VASİ YOKTUR. —-ATANMIŞ BİR KAYYIM DAHİ YOKTUR. DOLAYISI İLE ORTADA —–HUKUKİ İŞLEM YAPAMACAĞI KONUSUNDA BİR MAHKEME KARARI YOKTUR. BÖYLE BİR MAHKEME KARARI OLMADIĞINA GÖRE —– TAM EHLİYETLİ BİR KİŞİ OLUP YAPTIĞI HUKUKİ İŞLEMLER KENDİSİNİ BAĞLAR.
B. —– ADINA NE KENDİSİ NE DE BUGÜNE DEĞİN BAŞKA BİRİ VASİ YA DA KAYYIM TALEBİNDE BULUNMAMIŞTIR. BU HUSUS DAHİ TEK BAŞINA YAPTIĞI İŞLERİN HUKUKİ ÖNEM VE MAHİYETİNİ KAVRADIĞINI GÖSTERMEKTEDİR.
C. —– DAVAYA KONU ŞİRKETLERDE HEP TEK YETKİLİ OLMUŞTUR. —– 2017 YILINDA AMELİYAT OLMUŞ VE HUKUKİ İŞLEM YAPMA YETİSİNİ KAYBETMİŞ İSE 2017 YILINDAN SONRA ŞİRKETLERİNİ NASIL YÖNETMİŞTİR, ŞİRKETLERİNİN TİCARİ İŞLERİNİ NASIL YAPMIŞTIR , ŞİRKETTLERİ İLE İLGİLİ TUM HUKUKİ İŞLEMLERİ NASIL YAPMIŞTIR??????? —- AMELİYATI SONRASINDA AMELİYATI ÖNCESİNDEKİ GİBİ TİCARİ İŞLERİNİ BAŞARI İLE SÜRDÜRMESİ SAĞLIĞININ DA AYNEN YERİNDE OLDUĞUNU GÖSTERMEKTEDİR.
D. —–DAVAYA KONU ŞİRKETLERİ DIŞINDA —- ŞİRKETİ DE VARDIR!!!!!! VE BU ŞİRKETİN TEK VE TAM YETKİLİSİDİR. BÖYLE BİR SİRKKETİ OLAN, —– BİLEN, —İLETİŞİM KURABİLEN, —-MÜŞTERİ İLE—- KONUŞUP TİCARET YAPAN BİRİNİN AKLİ DENGESİNİN YERİNDE OLMADIĞI İDDİASI HAYATIN OLAĞAN AKISIINA AYKIRIDIR.
5. Davacı vekilinin müvekkilinin 2017 yılında geçirdiği ameliyat sonrasında müvekkilinin noterde yapılan işlemin hukuki mahiyetini kavrayamadığını iddia etmiştir. ANCAK:
DAVACININ 2017 YILINDA GEÇİRDİĞİ AMELİYATIN DAVAYA KONU ŞİRKET ALIM- SATIM İŞLEMİ SIRASINDA DAVACIYI ETKİ LEDİĞİNE DAİR HİÇBİR DELİL, TESPİT YOKTUR. DAVACININ VAR OLDUĞU İDDİA EDİLEN HASTALIĞI, AMELİYATI DAVACININ YAPTIĞI HUKUKİ İŞLEMİN MAHİYETİNİ ANLAMASINA ENGEL OLMAMAKTADIR. BU HUSUSTA BİR TIBBİ TESPİT YA DA BU KONUDA YAZILMIŞ BİR MAKALE DAHİ YOKTUR.
6. Davacı vekili müvekkilinin kandırıldığını iddia etmiştir. ANCAK; —- VE DAVACI ARASINDA NOTER İŞLEMİ SONRASINDA İMZA EDİLEN 29.09.2022 TARİHLİ PAY DEVRİ TAAHHÜDÜ VE SÖZLEŞMESİ (EK-2) DAHİ ORTADA BİR HİLELİ İŞLEM OLMADIĞINI TEK BAŞINA İSPATLAMAKTADIR. BU SÖZLEŞMEYE DAVACININ MALİ MÜŞAVİRİ —– VE AVUKATI —–TANIK OLARAK İMZA ATMIŞLARDIR. MÜVEKKİL HİLELİ İŞLEM YAPMIŞ OLSA SONRADAN BÖYLE BİR SÖZLEŞMEYE İMZA ATMAZ, ATSA DA DAVACININ AVUKATI VE MALİ MÜŞSAVİRİMİ BU İŞLEME DAHİL ETMEZDİ. ŞİRKETİN MALİ MÜŞSAVİRİ VE AVUKATI SONUÇTA ŞİRKETLERİN VE DAVACININ TÜM TİCARİ FAALİYETLERİNİ BİLEN KİŞİLERDİR. BU KİŞİLER ORTADA BİR HİLELİ İŞLEM OLDUĞUNU DÜŞÜNSELER BU SÖZLEŞMEYE İMZA ATMAZLAR. SÖZLEŞMEYİ DAVACININ İMZALAMASINA İZİN VERMEZLER. SÖZLEŞMEYE İTİRAZ EDERLER. HEMEN ERTESİ GÜN HUKUKİ İŞLEMLERE GİRİŞİRLER VE DAVACIYI UYARIRLARDI. MÜVEKKİL O TARİHE KADAR ŞİRKETİN MALİ MÜŞAVİRİ VE AVUKATI İLE HİÇ TANIŞMAMIŞ VE BU KİŞİLERİ HİÇ GÖRMEMİŞTİR.
B. MÜVEKKİL KÖTÜ NİYETLİ OLSA RESMİ OLARAK NOTERDE ŞİRKETLERİ ALDIKTAN SONRA AYRI BİR SÖZLEŞMEYİ DAVACI İLE İMZALAMAZ VE 84 ADET SENEDİ VERMEZDİ. HATTA SENETLERİ VERSE DE ŞAHSI ADINA VERMEZ SADECE ŞİRKETLER ADINA VERİRDİ!!!! ŞİRKETLERİN DE İÇİNİ BOŞALTIR VE BİR KURUŞ DAVACIAY ÖDEMEZDİ!!!!!!!!
C. MÜVEKKİL. ŞİRKETLERİ PİYASA DEĞERİNDE ALMIŞTIR. ŞİRKETLERİN ALIM- SATIM TARİHİNDEKİ PİYASA DEĞERLERİ AŞAĞI YUKARI MÜVEKKİL VE DAVACININ KABUL ETTİĞİ ALIM- SATIM BEDELİ MİKTARINDADIR.
D. MÜVEKKİL, DAVACININ TALEBİ İLE BİZZAT DAVACIYI TANIYAN, BİLEN NOTERDE RESMİ İŞLEMİ YAPMIŞTIR.
E. MÜVEKKKİL NOTER İŞLEMİ SONRASINDA TAAHHÜT ETTİĞİ GİBİ HER BİRİ 41.667 EURO OLAN VE TOPLAM 3.500.000 EURO YAPAN 84 ADET SENEDİ DAVACIYA BİZZAT TESLİM ETMİŞTİR. MÜVEKKİL DAVACIYI KANDIRMIŞ OLSA, KÖTÜ NİYYETLİ OLSA BU SENETLERİ VERMEZDİ. SENETLERİ ALDIĞINI ZATEN BİZZAT DAVACI DİLEKÇESİNDE KABUL ETMİŞTİR.
F. MÜVEKKİL ALIM- SATIM İŞLEMİ SONRASINDA ŞİRKETİ 3. KİŞİLERE SATMAMIŞ, HATTA SATMAYA ÇALIŞMAMIŞTIR. MÜVEKKİL ÇALIŞTIĞI ŞİRKETLERİ BÜYÜTÜP (HATTA BUNUN İÇİN — DÖNÜŞTÜRMÜŞ) BORCUNU ÖDEMEK İSTEMİŞ VE BU DOĞRULTUDA YATIRIMLARA VE ÇALIŞMALARA GİRİŞMİŞTİR. MÜVEKKİL DAVACIYI KANDIRMIŞ OLSA , KÖTÜ NİYETLİ OLSA NOTERDEKİ RESMİ İŞLEMDEN HEMEN SONRA TEDBÎR KONULMADAN ŞİRKETLERİ 3. KİŞİLERE SATARDI!!!!!!!!!
G. MÜVEKKİL ALIM- SATIM İŞLEMİ SONRASINDA VERDİĞİ HER SENEDİ SÜRESİNDE VE EKSİKSİZ ÖDEMİŞTİR. MÜVEKKİL DAVACIYI KANDIRMIŞ OLSA, KÖTÜ NİYYETLİ OLSA BU SENETLERİ ÖDEMEZDİ,
H. TARAFLAR ARASINDA İMZA EDİLEN ADİ SÖZLEŞMENİN EN SON PARAGRAFINDA— BANKASI’NDAKİ HESAPLARINDA BULUNAN TOPLAM 800.000 EURO’NUN ANLAŞMAYA GÖRE —-AİT OLDUĞU KABUL EDİLMİŞ VE BU KİŞİ TARAFINDAN BU PARA ÇEKİLMİŞTİR. (EK-10) DAVACI NOTERDEKİ RESMİ İŞLEM SONRASINDA ŞİRKETLE İLGİLİ YETKİLERİ SONA ERDİKTEN SONRA 30/09/2022 TARİHİNDE 500.000 EURO : 28/09/2022 TARİHİNDE 300.000 EURO. —— ŞUBESİNDEKİ HESABINDAN ÇEKMİŞTİR. MÜVEKKİL KÖTÜ NİYETLİ OLSA NOTERDEKİ İŞLEM SONRASI BU PARAYI DAVACININ ALMASINA BANKAYA TALİMAT VEREREK ENGEL OLABİLİRDİ. DAVACININ YETKİSİ NOTERDEKİ İŞLEM SONRASINDA SONA ERDİĞİ İÇİN MÜVEKKİL İSTEMESE DAVACI BANKADAN PARALARI ALAMAZDI. HATTA SÖZLEŞMEYE BU PARAYA DAİR BİR KAYIT KOYMAZ VE BU PARAYI DA KENDİSİNE ALIRDI!!!!!!!!! MÜVEKKİL KÖTÜ NİYETLİ OLSA 800.000 EURO GİBİ YAKLAŞIK TL OLARAK 16. MİLYON PARAYI ALLABİLECEKKEN ALMAMIŞTIR. BU DURUM KÖTÜ NİYETİN ASLA VE KATİYEN OLMADIĞININ KANITIDIR.
İ. ORTADA HİLELİ BİR İŞLEM OLSA DAVACI ALDIĞI SENETLERİ TAHSİLE GİRİŞMEZDİ. DAVACININ ALDIĞI SENETLERİ TAHSİLATA GİRİŞMESİ KENDİSİNİN DE ORTADA HİLELİ BİR İŞLEM OLMADIĞINI BİLDİĞİNİ GÖSTERMEKTEDİR.
J. MÜVEKKİL DAVACIYI KANDIRMAK İSTESE ŞİRKETLERİN RESMİ ALIM- SATIM İŞLEMİNİ DAVACININ SÜREKLİ ÇALIŞTIĞI—–NOTERLİĞİNDE YAPMAZDI. DAVACIYI BAŞKA BİR NOTERE GÖTÜRÜRDÜ.
7. Davacı dilekçesinin 4. Maddesinde devir tarihinde şirketin kasasında 168.000 EURO, 3.000.000,TL; 350.000 EURO değerinde stok mal ,5.000.000 TL değerinde arsa, 600.000 TL değerinde araç olduğunu iddia etmiştir. ANCAK;
A. SÖZ KONUSU BELİRTİLEN RAKAMLAR DOĞRU DEĞİLDİR.
B. ŞİRKETLERİN YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRİ TARAFINDAN RESMİ KURUMLARA BİLDİRİLEN BİLANÇO KAYITLARI İLE DAVACININ İDDİASININ DOĞRU OLMADIĞI AÇIKTIR. BİLANÇO VE RESMİ KAYITLARA BAKILDIĞINDA İDDİA EDİLEN MİKKTARDA STOK, NAKİT PARA YOKTUR..
C. ŞİRKETE AİT ARSANIN BEDELİ 5.000.000 TL ASLA VE KATİYEN DEĞİLDİR.
D. TARAFLAR ARASINDA İMZA EDİLEN SÖZLEŞMENİN EN SON PARAGRAFINDA —-HESAPLARINDA BULUNAN TOPLAM 800.000 EURO ANLAŞMAYA GÖRE —– AİT OLDUĞU KABUL EDİLMİŞ VE BU PARA BU KİŞİ TARAFINDAN ÇEKİLMİŞTİR.(EK-10) DAVACI NOTERDEKİ RESMİ İŞLEM SONRASINDA ŞİRKETLE İLGİLİ YETKİLERİ SONA ERDİKTEN SONRA 30/09/2022 TARİHİNDE 500.000 EURO : 28/09/2022 TARİHİNDE 300.000 EURO. —— ŞUBESİNDEKİ HESABINDAN ÇEKMİŞTİR. (BU HUSUSTAKANUNİ HAKLARIMIZ SABİTTİR) DOLAYİSİ İLE DAVACI İLE MÜVEKKİL ANLAŞIRKEN BU PARALAR DIŞINDA ŞİRKETE AİT OLAN MALLAR ŞİRKETTE KALMIŞ VE BU MALLARIN DEĞERİNE GÖRE MÜVEKKİL VE DAVACI ALIM SATIM BEDELİNİ BELİRLEMİŞLERDİR. EĞER DİĞER MAL VE ARSA DA İADE EDİLECEK OLSA BU DURUM 800.000 EURODA OLDUĞU GİBİ SÖZLEŞMEYE YAZILIRDI!!!!!!!!!
8. Davacı dilekçesinin 5. Maddesi’nde şirket adına olan arsa ve araçların kaçırıldığını, şirketin boşalttığını iddia etmiştir. ANCAK;
A. ARAÇLAR VE ARSA MÜVEKKİLİN ADINA KAYITLI —— DEVİR EDİLMİŞTİR. DOLAYISI İLE HALEN MÜVEKKİLİNDİR. MÜVEKKİL KÖTÜ NİYETLİ OLSA İLERİ DE TASARRUFUN İPTALİ, MUVAZAA DAVASI İLE KARŞILACAĞINI DÜŞÜNEREK BU ARSA VE ARAÇLARI 3. KİŞİLERE SATARDI YA DA DEVİR EDERDİ. ŞUNU DA İFADE ETMEK GEREKİR Kİ BİR TACİR BAZI MALLARINI SATIP BAŞKACA YATIRIMLAR HER ZAMAN YAPABİLİR. HER MAL SATMAK TACİRİN MAL KAÇIRDIĞI ANLAMINA GELMEZ. DİĞER YANDAN MÜVEKKİL BORCUNU ÖDEDİĞİ SÜRECE HER TÜRLÜ MALDA HER TÜRLÜ TASARRUFU YAPABİLİR. HUKUKEN BUNA BİR ENGEL YOKTUR.
B. MÜVEKKİL DEVİR ÖNCESİNDE SAHİP OLDUĞU HİÇBİR ŞAHSİ MALINI SENETLERİ ŞAHSEN KEŞİDE ETMESİNE RAĞMEN 3. KİŞİLERE DEVİR ETMEMİŞTİR. BU DURUMDA MÜVEKKİLİN BORCUNU ÖDEME NİYETİNDE OLDUĞUNU AÇIKÇA GÖSTERMEKTEDİR.
C. MÜVEKKİL ŞİRKET ADINA OLAN ARAÇ VEYA ARSAYI 3 KİŞİYE SATMIŞ OLSAYDI DAHİ BU DURUM DAVACI LEHİNE DEĞERLENDİRLEMEZ. SONUÇTA MÜVEKKİL BİR TACİRDİR. DOLAYISI İLE TİCARETİ GEREĞİ ŞİRKET ADINA ARSASINI YA DA BAŞKA BİR MALINI SATABİLİR, BAŞKA BİR İŞE YA DA YATIRIM İÇİN HARCAYABİLİR. BU DURUM HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA , TİCARET HAYATINA UYGUN BİR DAVRANIŞTIR.
D. DAVACININ İDDİASININ AKSİNE İYİ BİR YÖNETİCİ VE TACİR OLAN MÜVVEKKİL HIZLA ŞİRKETLERİNİ BÜYÜTMEKTEDİR. MÜVEKKİL ŞİRKETİNE YATIRIMLAR YAPMIŞ VE BAŞKA MÜŞTERİ BULMA ÇABASINA GİRİŞMİŞ , HATTA —– İSİMLİ BİR ŞİRKET KURMUŞTUR.
9. Davacı, şirketin aylık 100-150.000 Euro net kar yapan şirket olduğunu , bu şirketin satılmasının hayatın olağan akışına ayktrı olduğunu iddia etmiştir. ANCAK : —–ŞİRKET PİYASA DEĞERİNİN ÜSTÜNDE BİR BEDEL İLE MÜVEKKİLİM TARAFINDAN SATİN ALINMIŞTIR. ŞİRKETİN ALIM- SATIM TARİHİNDEKİ DEĞERLEMESİ YAPILIRSA BU DURUM AÇIKÇA ORTAYA ÇIKACAKTIR.—–MÜVEKKİL ŞİRKETİ SATIN ALIRKEN ŞİRKET İLE TİCARET YAPARAK VE ELDE EDECEĞİ KAZANÇLARLA ALIM- SATIM BEDELİNİ ÖDEYECEĞİNİ SÖYLEMİŞ —– BU DURUMU KABUL ETMİŞTİR—–ŞİRKET KAR YAPSA DA BU KARI DEVAMLI YAPACAĞINA DAİR BİR KURAL VE KAİDE YOKTUR. BELKİ DE 1 YIL SONRA BU ŞİRKET BATACAK YA DA EKONOMİK SIKINTILARA GİRECEKTİ. BU NEDENLE HALİ HAZIRDAKİ KARIN DEVAMLI YAPILACAĞININ KABULÜ İLE BU DURUMUN LEHE KULLANILMASI MÜMKÜN BİR DURUM DEĞİLDİR.
10. Davacı vekili dilekçesinin 7. Nolu maddesinde davacının eski avukatı ile arasında geçen bir konuşmadan bahsetmiştir. ANCAK :
A. HUKUKTA DUYUMA İTİBAR EDİLEMEZ. BU ŞEKİLDEKİ BEYANIN HUKUKİ BİR DEĞERİ YOKTUR.
B. ORTADA NOTERDE YAPILAN RESMİ SÖZLEŞME VE ADİ YAZILI SÖZLEŞME VARKEN TANIKLA İSPATLANACAK BİR HUSUS DA YOKTUR.
C. DAVACININ ESKİ VEKİLİ SONUÇTA YAZILI SÖZLEŞMEYE TANIK OLARAK İMZA ATMIŞTIR. BU İMZA DAVACININ ESKİ VEKİLİNİN TÜM HUKUKİ İŞLEMLERE ONAY VERDİĞİNİ, ORTADA ABESLE İŞTİGAL BİR DURUM YA DA KANDIRMA OLMADIĞINI BİLDİĞİNİ AÇIKÇA GÖSTERMEKTEDİR.
D. İDDİAYA GÖRE BU KİŞİ ŞİRKETİN SATIŞINA ŞAŞIRDIĞINI, KENDİSİNE DANIŞILMADIĞINI SÖYLEMİŞTİR. ANCAK BİR TACİR MALLARI ÜZERİNDE İSTEDİĞİ GİBİ TASARRUFTA BULUNABİLİR. ŞİRKETİNİ SATIP SATMAMAK KONUSUNDA TACİR, AVUKATI YA DA MALİ MÜŞAVİRİNDEN İZİN ALMAK ZORUNDA DEĞİLDİR.
11. Davacı, dava dilekçesinde —–‘senetleri ödemediğini ve bu nedenle icra takibi yapmak zorunda kaldığını iddia etmiştir. ANCAK GERÇEKLER HİÇ BÖYLE DEĞİLDİR;
A. MÜVEKKİL HER SENEDİ VADESİNDE DAVACIYA ÖDEMEK İSTEMİŞTİR. ANCAK DAVACI TTK 708. MADDDESİNE GÖRE ZORUNLU OLMASINA RAĞMEN SENETLERİ BANKAYA İBRAZ ETMEMİŞTİR. BİLEREK İŞ BU DAVADA HAKLI DURUMA GEÇMEK,LEHİNE KULLANMAK ADINA İCRA TAKİBİNE GİRİŞMİŞTİR, YİNE DAVACI KÖTÜ NİYETLİ DAVRANARAK İBRAZ ETMEDEN SENELERİ İCRAYA KOYARAK MÜVEKKİLİN HAKSIZ SURETTE VEKALETT ÜCRETİ ÖDEMESİ. HAKSIZ SUURETTE TAHSİL CEZAEVİ HARCI ÖDEMESİNE NEDEN OLMUŞTUR.
—-DAVACI 2022 YILI 26.10.2022 VADELİ 41. 667 EURO BEDELLİ SENEDİ İBRAZ ETMEDEN ÖNCE ——İCRA MÜDÜRLÜĞÜNÜN —–ESAS SAYILI DOSYASI İLE TAKİBE KONU ETMİŞ ; HENÜZ 7 GÜN DOLMADAN MÜEKKİL BU DOSYAYA TÜM BORCUNU ÖDEMEMİŞTİR.
—–DAVACI 26.11.2022 VADELİ 41.667 EURO BEDELLİ SENEDİ İBRAZ ETMEDEN —– İCRA MÜDÜRLÜĞÜNÜN —– ESAS SAYILI DOSYASINDAN İCRAYA KONU ETMİŞTİR. BU TAKİBE KARŞI İBRAZ ZORUNLULUĞU YERİNE GETİRLMEDİĞİ VE ÖDEME İÇİN VADE GELMEDİĞİNDEN BAHİSLE TARAFIMIZCA —–. İCRA HUKUK MAHKEMESİNDE —– ESAS SAYILI DAVA AÇILMIŞ; BU DAVA ÜZERİNE —— DAVADAKİ HAKLILIĞIMIZI GÖRMÜŞ VE DAVAYI KAZANACAĞIMIZI ANLAYINCA BU TAKİPTEN 01.12.2022 TARİHLİ DİLEKÇESİ İLE FERAGATETMİŞTİR. FERAGATİ ÜZERİNE AÇTIĞIMIZ DAVA 12.12.2022 TARİH VE —– SAYILI KARAR ÎLE (EK-5) KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞI KARARI İLE NETİCELENMİŞTİR. DAHA SONRA DAVACI AYNI SENET HAKKINDA BİLEREK İHTİYATİ HACİZ KARARI ALMIŞ BU KARARI ——. İcra Müdürlüğü’nün—–Esas sayılı dosyası ile TAKİBE KONU ETMİŞTİR. DAVALI —– YİNE 7 GÜNLÜK SÜREDE DERHAL İCRA DOSYASINA ÖDEME YAPMIŞTIR .
B. MÜVEKKİLİN İCRA DOSYALARINA BORCUNU YASAL ÖDEME SÜRESİNDE YATIRMASI MÜVEKKİLİN İYİ NİYETİNİ YE BORCUNU ÖDEME AMACINDA OLDUĞUNU GÖSTERMEKTEDİR. DAVACININ MAL KAÇIRMA , SENEDİ ÖDEMEME GİBİ İDDİALARI DOĞRU OLSA MÜVEKKİL BU SENETLERİN KARŞILIKLARINI DOSYAYA ÖDEMEZDİ.
C. DAVACI KÖTÜ NİYETLİ OLARAK SENETLERİ İBRAZ ETMEDEN İCRAYA KOYMASI ÜZERİNE TARAFIMIZCA —–. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNDE —– SAYILI DOSYA İLE TEVDİ MAHALLİ TALEBİNDE BULUNULMUŞTUR. ANCAK MAHKEME 21.12.2022 TARİH VE—– SAYILI KARARI (EK-6) İLE KOŞULLARI OLMUŞMADIĞI GEREKÇESİ İLE TALEBİMİZİ REDDETMİŞTİR.
D. YİNE DAVACININ SENETLERİ İBRAZ ETMEYEREK HEMEN İCRAYA KONU ETMESİ NEDENİYLE KENDİSİNE ÖNCE —– NOTERLİĞİNDEN 06.12.2022 TARİH VE —— YEVMİYE NO’LU İHTAR (EK-7) KEŞİDE EDİLMİŞTİR. BU İHTARDA DAVACIDAN SENETLERİN ÖDENMESİ İÇİN ŞAHSİ BANKA HESABINI BİLDİRMESİ TALEP EDİLMİŞTİR. ANCAK KENDİSİ BU İHTARA OLUMLU YANIT VERMEMİŞTİR.
E. YİNE DAVACININ SENETLERİ İBRAZ ETMEYEREK HEMEN İCRAYA KONU ETMESİ VE 26.12.2022 VADELİ 41.667 EURO BEDELLİ SENEDİN ÖDENMESİ HUSUSUNDA—– NOTERLİĞİNDEN 23.12.2022 TARİH VE —–YEVMİYE NO’LU İHTARNAME (EK-8) YOLLANMIŞTIR .
F. YOLLANAN İHTARNAMELER SONRASINDA DAVACI VEKİLİ ELDEN SENETLERİ BANKADA KENDİSİNE ÖDENMESİNİ KABUL ETMİŞ VE 2022 ARALIK, 2023 OCAK VE 2023 ŞUBAT AYLARI SENETLERİ DAVACI VEKİLİNE ELDEN ÖDENMİŞTİR. (EK-9)
G. AÇIKLAMALARIMIZDAN DA ANLAŞILACAĞI ÜZERE MÜVEKKİL BUGÜNE DEĞİN İCRAYA KONULSUN KONULMASIN BÜTÜN VADESİ GELEN SENELERİ EKSİKSİZ ÖDEMİŞTİR. ORTADA BİR MAL KAÇIRMA , KÖTÜ NİYET OLSA MÜVEKKİL BÖYLE HAREKET ETMEZ , BORCUNU ÖDEMEK İÇİN DAVACININ PEŞİNE DÜŞMEZ İHTARLAR YOLLAMAZDI. YİNE AÇIKLAMALARIMIZDAN ANLAŞILACAĞI ÜZERE ORTADA HİLELİ BİR İŞLEM YOKTUR, MAL KAÇIRMA YOKTUR.
12. Davacı vekili müvekkilinin beyanlarına göre davalı —— makine parkurunu 3 .kişiye satma çabasında olduğunu iddia etmiştir. ANCAK : HUKUKTA HERKES İDDİASINI İSPATLAMALIDIR. DUYUMA DAYALI BİR İDDİA KABUL EDİLEMEZ. DİĞER YANDAN MÜVEKKİLİN BÖYLE BİR ÇALIŞMASI OLMAMIŞTIR. İSTESE ŞİMDİYA KADAR MÜVVEKKİL ÇOKTAN ŞİRKETLERİ SATAR VE İÇİNİ BOŞALTIRDI. YİNE ŞİRKETLERİ BOŞALTIP GİTME ÇABASINDA MÜVEKKİL OLSA ; BUGÜNE KADAR HİÇBİR SENEDİ ÖDEMEZDİ. KALDI Kİ ŞUANA KADAR MÜVEKKİLİN ÖDEDİĞİ SENETLERİN TUTARI MEVCUT TÜM MAKİNE PARKURUNUN FİYATINDAN DAHA FAZLADIR. BU HUSUS DAHİ TEK BAŞINA DAVACININ İDDİASINI ÇÜRÜTMEKTEDİR.
13. Davacı vekili davalı —- kredi çektiğini iddia etmiştir. ANCAK; MÜVEKKİL ŞİRKETLER ÜZERİNDEN DEĞİL, ŞAHSEN KREDİ ÇEKMİŞTİR. ZATEN İSTESE DE MÜVEKKİL ŞİRKETLER ADINA KREDİ ALAMAZDI.ÇÜNKÜ HİÇBİR BANKA YENİ SATIN ALINAN BİR ŞİRKET İÇİN SAHİBİNE KREDİ VERMEZ.
E. HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
1. Hile iddiasını ispat yükü davacıya aittir.
2. TBK MADDE 39: ” Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf. yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.” HÜKMÜNE AMİRDİR.
Bu amir hüküm ile İlgili —- tarafından hazırlanan — BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÖZEL HUKUK (MEDENİ HUKUK) ANABİLİM DALI İFA İLE GEÇERLİLİK KAZANAN SÖZLEŞMELER başlıklı yüksek lisans tezinde şu değerlendirmeler yapılmıştır: ” Borçlar Kanunu’nun bu maddesinde düzenlenen icazet, “İradesi hata, hile veya ikrah ile sakatlanan tarafın hukuki muameleyi iptal etmek hakkından feragat etmesidir.” Şeklinde tanımlanmaktadır. Sözleşmeye icazet verilmesi ile birlikte sözleşme yapıldığı tarihten itibaren sıhhat kazanır. İcazet veren taraf, sözleşme ile bağlı hale gelir. Sözleşmeye icazet verilmesi ile birlikte irade sakatlığı ortadan kalkmış savılmaktadır. İcazetten sonra iradeyi sakatlayan nedenlerle dava açılamaz, defi de bulunulamaz. İcazet acık va da kapalı şekilde verilebilir. Kanunen bir yıllık hak düşürücü sonunda icazet verildiği kabul edilebilir. Bir yıllık süre içinde açık icazet verilebileceği gibi, icazetin mutlaka karşı tarafa ulaştırılması gereken bir irade bildirimi şeklinde (açık olarak) yapılması da gerekmez. Bir tarafın iradesinin sakatlandığını bilmesine rağmen edimini yerine getirmesi (ifa), karsı tarafın edimini kabul etmesi (ifayı kabul), veya bir başkasına temlik etmesi yahut üzerine bir hak tesis etmesi, kullanması gibi eylem ve işlemlerde kapalı olarak sözleşmeye icazet vermek anlamına gelir. Sözleşmenin İfasına yönelik davranışlarda bulunma da yine örtülü icazet anlamına gelecektir. Örtülü icazetin söz konusu olabilmesi için iradesi sakatlanan tarafın iradesini bozan sebebi öğrenmesi, buna rağmen edimini yerine getirmesi veya karşı edimi kabul etmesi gerekir. İcazet karsı tarafın hukuk alanına ulaşması ile sonuçlarını doğurur ve icazetten sonra iradesi sakatlanan kişi avm sebeple dava açamaz. defi de bulunamaz. Yargıtay bir kararında, ikrah (korkutma) ile kira sözleşmesini imzaladığını iddia eden ev sahibinin bir yıla yakın bir süre boyunca davalı kiracının kira ödemesini kabul etmesini sözleşmeye örtülü icazet olarak kabul etmiş ve ikrah nedeni ile kira sözleşmesinin feshi amacı ile açılan davanın reddi gerekeceğine hükmetmiştir.
3. Davacı ile — arasında yapılan şirket alım- satımı hukuki işlemi kurucu unsurları ve geçerlilik şartlarını taşımaktadır. Taraf ehliyetini taşıyan,. hukuka ve ahlaka uygun bir sözleşme taraflar arasında yapılmıştır. TBK m. 27/I : “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür” hükmüne amir olup, ortada bu amir hükme aykırı bir sözleşme yoktur.
4. Müvekkil —- hukuka uygun şekilde davacıya ait şirketleri satın almış ve bedellerini senetler ile ödemiştir. Senetler para borcunu ödemek üzere —- tarafından davacıya verilmiş ve dolayısı ile ifa yerine edimdir. Dolayısıyla şirketlerin bedelsiz alındığı kabul edilemez.
5. Davacı 2017 yılında hastalık gecirdigi için noterdeki alım- satım işleminin hukuki anlam ve mahiyetini kavrayamadığını ; ortada hileli işlem olduğunu ve dolayısı ile şirket alım- satım işleminin geçersiz olduğunu iddia etmiştir. Ancak Davacı şirketleri satıp senetleri teslim aldıktan sonra senetleri tahsile girişmiş. hukuki işlemin iptali için derhal dava açmamış ya da başkaca bir hukuki isleme girişmemiştir. Davacının aldığı senet bedellerini tahsile girişmesi SÖZLEŞMELERE KAPALI-ÖRTÜLÜ OLARAK İCAZET VERDİĞİ ANLAMINA GELİR, Bu durum eğer söz konusu hisse alım- satım işlemi basta geçersiz olsa dahi geçerli hale getirmiştir.
………
6. Davacı 2017 yılında hastalık geçirdiği için noterdeki alım- satım işleminin hukuki anlam ve mahiyetini kavrayamadığını ; ortada hileli işlem olduounu ve dolayısı ile şirket alım- satım işleminin geçersiz olduğunu iddia etmiştir. Ancak hileli olduğu iddia edilen noterdeki işlem ile aynı gün davacının avukatı ve mali müşavirinin tanık olarak imzaladığı yazılı belge müvekkil ve davacı ile imza edilmiştir. Dolayısı ile kesinlikle kabul etmemekle birlikte gerçekten ortada noterde yapılan işlem hususunda bir hile olsa dahi davacı aynı gün yapılan diğer yazılı sözleşme ile kendisine karsı hile yapıldığını öğrenmiştin Bu halde davacı hemen alım- satım işleminin iptali hususunda hukuki işlemlere başlaması gerekirken tersine aldığı senetlerin tahsiline girişmiştir. Bu durum davacının ortada hileli işlem olsa dahi(asla ve katiyen kabul etmemekle birlikte) bu işlemi kabul ettiğini BU SÖZLEŞMEYE KAPALI- ÖRTÜLÜ İCAZET VERDİĞİNİ göstermektedir. Bu halde ise artık en başta davacıyı bağlamayan sözleşme davacı bakımından geçerli hale gelmiştir.
7. Davacının ortada hile iddiası olmasına rağmen hileli olduğunu iddia ettiği hukuki işlemin gereklerini yerine getirmesi, bu hukuki işlem nedeniyle ortaya çıkan alacağını tahsile girişmesi söz konusu işleme icazet verdiği anlamına gelir. Davacının hileli olduğunu iddia ettiği hukuki işlem nedeniyle aldığı senetleri tahsil etmesi hem de iş bu davayı açması TMK’nın 2.Maddesi’ne (Dürüst davranma Madde 2 – Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüsttük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. ) açıkça aykırıdır. Oysaki herkes haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. DAVACI İŞ BU DAVAYI AÇARAK YAPTIĞI İDDİALAR DÜRÜSTLÜK KURALINA AYKIRIDIR.
F. İHTİYATİ TEDBİR TALEBİMİZ VARDIR.
1. Davacı kötü niyetlidir. Noterde yapılan resmi işleme, mali müşaviri ve avukatı huzurunda imza ettiği sözleşmeye rağmen şirketleri geri istemektedir. Yine davacı sonradan delil olarak sunduğu sağlık durumuna ilişkin raporu müvekkilden gizlemiştir. Yine davacı yapılan sözleşme gereğince aldığı senetleri de tahsil ederek sözleşmeye icazet verdiği halde iş bu davayı açmıştır.
DOLAYISIYLA HİLELİ İŞLEMİ YAPAN TERSİNE DAVACININ BİZZAT KENDİSİDİR.
2. TBK HÜKÜMLERİNE VE YARGITAY İÇTİHATLARINA GÖRE GEÇERSİZ BİR SÖZLEŞME GEREĞİNCE KARSIKLIKLI İFA VARSA SÖZLEŞMENİN İPTALİ HALİNDE BU İFAYA KONU EDİMLER İADE EDİLMELİDİR.
3. Davacı iş bu dava ile davaya konu şirketlerin tekrar kendi adına tescilini talep etmektedir. Ancak davacı iş bu davası öncesinde davaya konu şirket alım- satımı hususunda müvekkilden şuana kadar 208.335 EURO tahsil etmiştir. Yine bundan sonraki ilerleyen aylarda da iş bu davamız sonuçlanıncaya kadar aylık 41.667 EURO olan senetleri tahsil etmeye devam edecektir ki zaten müvekkil de her ay düzenli olarak senet bedellerini ödemeye hazırdır ve ödemektedir.
4. Ancak iş bu davanın müvekkil aleyhine sonuçlanması ve şirketlerin davacıya iadesi halinde davacı müvekkilden tahsil ettiği bedeller miktarında sebepsiz zenginleşmiş olacaktır.DAVACI HEM ŞİRKETLERİ ALMIŞ OLACAK HEM DE ÇALIŞMADAN PARA ELDE ETMİŞ OLACAKTIR. Davanın kabulü halinde davacı müvekkilden bugüne değin tahsil ettiği ve bundan sonraki aylarda tahsil edeceği senet bedellerini müvekkile iade etmelidir. Bu halde ise müvekkil, ödediği bedelleri iade alma sorunu yaşayacaktır. Davacının üzerine parasal değer taşıyan mal olmaması ya da kötü niyetli aktifini azaltması ve borçlanması halinde müvekkil ödediği bedelleri geri alamayacaktır. Bu durumda ise müvekkilin mağduriyeti ortaya çıkacaktır.
5. BU NEDENLE DAVANIN DAVACI LEHİNE SONUÇLANMASI HALİNDE DAVACI TBK VE YARGITAY İÇTİHATLARINA GÖRE ALDIĞI BEDELLERİ ÖDEMEK ZORUNDA OLDUĞUNDAN MÜVEKKİL —‘ DAVACIYA BUGÜNE DEĞİN ÖDEDİĞİ 208.335 EURO’NUN SAYIN MAHKEMENİZ KASASINA ALINMASINI VE BUNDAN SONRA HER AY ÖDENMESİ GEREKEN SENET BEDELLERİNİN YİNE MAHKEMENİZ KASASINA ÖDENMESİ VE DAVA SONUNA KADAR BU KASADA TUTULMASI YÖNÜNDE TEDBİR TALEBİMİZ VARDIR.
………
SONUÇ VE İSTEM :_Yukarıda açıkladığımız nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve haklarımız saklı kalmak üzere ;
1. İHTİYATİ TEDBİR TALEBİMİZİN KABULÜ İLE;
A- Davacıya bugüne kadar davaya konu iptali İstenen hukuki İşlem gereği ödenen 208.335 EURO’yu mahkeme kasasına depo etmesine, bu hususta kendisine süre verilmesine , bu bedelin kasaya yatırılması halinde dava sonuna kadar mahkeme kasasında tutulmasına,
B- Bundan sonraki aylarda, davaya konu iptali istenen hukuki işlem gereğince davacıya verilen senetlerin vadesi gelecek olanların aylık 41.667 EURO bedellerinin tevdi mahalli olarak mahkeme kasasına müvekkil —– tarafından Ödenmesine ve dava sonuna kadar kasada tutulmasına,
2. DAVACININ İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN REDDİNE,
3. ŞİRKET HİSSELERİNİN 3. KİŞİYE DEVRİNİN YASAKLANMASI HUSUSUNDA —–ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN —–KARAR SAYILI KARARI İLE VERİLEN TEDBİR KARARININ KALDIRILMASINA,
4. DAVACININ DAVASININ REDDİNE,
…”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılan cevap dilekçesinde ileri sürülen savunmalara bağlı olarak davanın reddine ve ileri sürülen şekilde tedbir kararı verilmesine karar verilmesi talep ve dava edilerek karşı tarafın tedbir talebinin de reddine karar verilmesi istenmiştir.
Ön inceleme duruşmasının ötelendiği ilk duruşma olan 26/04/2023 tarihli duruşmada alınan beyanların ve kararların mahiyeti gözetilerek söz konusu tutanağın buraya aynen alınması uygun görülmüş olup 26/04/2023 tarihli duruşma tutanağı içeriği:
”…
Belirli gün ve saatte celse açıldı.
Davacı Vekili —– ile Davalılar Vekili Av. —– ile davalı asıl —- duruşmaya katıldı. Başka gelen yok. Belli yerde açık yargılamaya başlandı.
—–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —- sayılı dosyası üzerinden verilen ihtiyati tedbire ilişkin kısmen kabul kararının kabul edilen kısım yönünden itiraz edilmesi üzerine esas hakkında açılan bu davanın eki olması nedeni ile itirazın bu dosya üzerinden karara bağlanması için dosyanın gönderildiği ve 13/03/2023 tarihinde bu konuda ara karar oluşturularak itiraz duruşmasının bu ön inceleme duruşmasında birlikte yapılmasının karara bağlandığı ve ayrıca redde konu karar yönünden ise bu arada istinaf sürecinin tamamlandığı ve istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğu anlaşıldı.
Hem ön inceleme duruşması ve hem de tedbire itiraz duruşması yönünden olmak üzere tebligatların yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı anlaşıldı.
—–Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —– D.iş Esas ve —– karar sayılı dosyasına yazılan müzekkereye cevap verilmediği, tensiben alınan—– nolu ara karara göre bir beyanda bulunulmadığı, diğer ara kararların yerine geldiği anlaşıldı.
Davacı vekilinden soruldu: dava dilekçemizi, 08/03/2023 tarihli tedbir talebimizi aynen tekrar ederiz, cevapları kabul etmiyoruz, tensiben alınan —–nolu ara karar yönünden bir beyanda bulunmadık zira vesayeti gerektirir bir durum olup olmadığının Mahkemenizce araştırılmasını istiyoruz, dedi.
Davalılar vekilinden soruldu: cevap ve tedbire itiraz dilekçemizi aynen tekrar ederiz, öncelikle harç ikmalinin gözetilmesini istiyoruz, zira davacı tarafın dilekçesine ve dosya kapsamına göre dava değeri 3.500.000 EURO olup, bu değer ihtilaflı değildir, buna göre harç ikmali yapılmasını istiyoruz, ayrıca cevap dilekçemizde ileri sürdüğümüz tedbire ve tevdi mahalli tayinine ilişkin taleplerimizi de tekrar ediyoruz, kayyım atanması talebi istinaftan geçerek sonuçlanmıştır, kayyım atanması talebi yerinde görülmemiştir, yeni bir delil de sunulmamıştır o nedenle davacı tarafın kayyım atanmasına ilişkin tedbir talebinin ve borçlanmamaya ilişkin tedbir talebinin de reddine karar verilmesini istiyoruz, dedi.
Her ne kadar tensiple birlikte ticaret sicil kayıtları esas alınarak toplam dava değeri 800.000 TL üzerinden harç ikmali yoluna gidilmiş ve buna ilişkin tensip ara karar doğrultusunda harç ikmali yapılmış ise de cevap dilekçesine, eklerine ve dosya kapsamına göre toplam dava değerinin 3.500.000 EURO olduğu anlaşıldığından öncelikle bu değer ve konu yönünden soruldu:
Davacı vekili: taraflar arasındaki sözleşmede hisselerin toplam değeri 3.500.000 EURO olarak belirtilmiş olmakla birlikte dilekçelerimizde belirttiğimiz sebeplere de bağlı olarak müvekkil tamamen kandırılmıştır, aslında değer bu miktardan daha da yüksektir, o nedenle değerin mahkemenizce belirlenmesini istiyoruz, şirket ayda 300.000 EURO kar yapan bir şirkettir, dilekçelerimizde belirttiğimiz şekilde sözleşme tarihi itibari ile kasada bulunan nakit para dahi 168.000 EURO, 3.000.000 TL ve 350.000 EURO değerinde —–ihraca hazır stok mal, o tarihe göre 5.000.000 TL değerinde arsa, o tarihte 600.000 TL değerinde olan bir araç söz konusu olup, şirketin tek kuruş borcu da yoktur, sözleşmeden sonra araç ve arsa satılıyor, şirket anonim şirkete çevriliyor, huzurdaki davalı üzerindeki evi de başkasına devir ediyor, bunlar gösteriliyor ki bir hazırlık var ve şirket borçlandırılmaya başlanıyor, ayrıca İstinaf kararı bizim tedbir taleplerimizi dayanaksız bırakan bir karar değildir, bu konularda bizim talebimiz olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurumuz reddedilmiştir, tedbir talebimizin karara bağlanmasını istiyoruz, karşı tarafın tedbir talebi de asılsız ve yersiz olup reddini istiyoruz, müvekkilim hastaneye sevk edilerek rapor alınmasını istiyoruz, bu süre zarfında kayyım atanarak borçlandırma önlensin, dedi.
Davalılar vekili söz aldı: zapta geçen beyana göre de 3.500.000 EURO üzerinden harç ikmal edilmelidir, ayrıca sözleşmenin son maddesine göre belirtilen paraların yani 300.000 EURO ile 500.000 EURO’nun davacıya bırakıldığı sabittir, ileri sürüldüğü gibi hile olsaydı böyle olmazdı, sözleşme altında davacının mali müşaviri ve avukatının da şahitlikleri bulunmaktadır, sözleşme tarihi 26/09/2022 olup, müvekkil kötü niyetli olsaydı bu zamana kadar çoktan hisseleri başkasına devreder veya şirketin içini boşaltabilirdi halbu ki böyle birşey olmamıştır, müvekkil sözleşmeye uygun olarak ödemelerini de bugüne kadar yapmıştır, kötü niyetli olsaydı şimdiye kadar ödediği yaklaşık 250.000 EORU’yu da ödemezdi, halbu ki ödemeleri düzenli olarak yapmaktadır, dedi.
Davalı —– söz aldı: Davacı vekilinin iddialarını tamamen reddediyorum, tümüyle düzmece ifadelerdir, ben şirketleri davacıdan pazarlık yaparak söz konusu 26/09/2022 tarihli sözleşmeye bağlı olarak satın aldım, her türlü yasal koşul neyi gerektiriyorsa onu yaptım, aynı gün noter sözleşmesi yapıldıktan sonra arkasından da şirketin mali müşaviri ve avukatı ile özel bir satış sözleşmesi yaptım, sözleşmede şirketi alma koşulları yazıldı, şirketlere toplam 3.500.000 EURO değer biçildi ve 84 ay vade ile senede bağlandı, arkasından 1 ay sonra davacı daha fazla para koparmak için hukuk yoluna başvurdu, benim hiçbir zaman bir evim olmadı, evim olmadığı için başkasına devretmem de söz konusu olamaz, bu yöndeki iddialar asılsızdır, hiç bir malımı satmadım, şirketleri aldıktan sonra hiç bir malımı satmadığım gibi malım artmış durumdadır, ben borcuma tüm varlığımla kefilim, bu zamana kadar ki sicilimden ödenmemiş hiç bir borcumun olmadığı anlaşılabilir, —- bu husus sorulabilir, şirketin kasasında olduğu ifade edilen paralara ilişkin beyanlar da düzmecedir, şirketin üzerine olan araç —– markalıdır ve doğrudur—– ilçesinde şirket adına arsa vardır bu da doğrudur, zaten şirketin değerini ölçerken bu arsa, araba, şirketin makine parkı ve şirketin ticari faaliyetinden olan kazançları göz önüne alınarak değerleme yapılmıştır, ben bu konularda üniversitede ders veriyorum, öğretim görevlisiyim, iddia edilen tüm değerler şirketler hesaplanırken içine konularak değer hesabı yapılmıştır, diğer husus şirketin ayda 300.000 EURO kar ettiği iddiası asılsız ve böyle bir kar imkansızdır, şirketin son 3 yıllık yeminli mali müşavir onaylı kurumlar vergi beyannamesinin —— Vergi Dairesinden istenmesini talep ediyoruz, şirketin finansal borcu olmamakla birlikte ticari faaliyetinden dolayı tedarikçilere olan borçları söz konusudur, dedi.
Davacı vekili söz aldı: sözleşme altında imzası olan avukatın bu konudaki beyanı dava dilekçemizde 4. sayfada belirttiğimiz şekildedir, bunun gözetilmesini istiyoruz, şirket borçsuz devredildiği halde şuanda bankalardan krediler çekilerek borçlanmıştır, dedi.
Davalı —– söz aldı: aslında davacı bana ——- –” ünvanlı şirketi de sattığı halde devretmedi ve alacağımı da vermedi, bu davaya konu şirketin faaliyetleri de—– söz konusu şirket üzerinden yürütülmektedir, —– şirket devredilmediği ve alacağın ödenmediği için ben bankalardan kredi çekmek durumunda kaldım, kredileri şahsım adına çektim, davalı şirketler adına alınan bir kredi yoktur ancak şirketler benim borcuma kefil olmuştur, benim mal varlığım üzerine ipotek konulmuş olup, ipotekle temin edilen bedel kredi miktarlarından çok fazladır, evim olmadığını söyledim ancak arsalarım vardır, dedi.
Dosya incelendi:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A)Ön inceleme duruşması yönünden:
1-Zapta geçen beyanlara ve dosya kapsamına göre dava konusu değerin en az 3.500.000 EURO olduğu hususu ihtilafsız olduğundan bu dava değerine göre harç ikmali yapılması gerektiğine,
2-Yukarıdaki karara bağlı olarak ön inceleme duruşmasının ötelenmesine,
3-Söz konusu dava değeri 3.500.000 EURO’nun 16/01/2023 dava tarihindeki TL karşılığı 71.342.250 TL üzerinden hesaplanan 4.873.389,09 TL nispi harcın 1/4’ü olan 1.218.347,27 TL’den dava açılırken yatırılan 179,90 TL peşin harç ile ikmal edilen 13.482,10 TL’nin toplamı 13.662 TL’nin mahsubu ile eksik 1.204.685,27 TL harcın yatırılması için davacı vekiline yasa gereği gelecek duruşma gününe kadar kesin süre verilmesine, aksi halde Harçlar Kanununun 30.Maddesi ve HMK.m.150 düzenlemelerine bağlı olarak dosyanın işlemden kaldırılacağına ilişkin kesin süre sonuçlarının davacı vekiline huzuren ihtar edilmiş olduğuna,
4-Davacı vekiline tensiben alınan —– nolu ara karar gereğine bağlı olarak dava sebebini açıklaması ve vesayeti gerektirir bir sebep ise vesayet makamına başvuruda bulunup bu konuda dava hakkında bu dosyaya bilgi vermesi için gelecek duruşma gününe kadar kesin süre verilmesine, aksi halde vesayeti gerektirir bir sebep olmadığı kabul edilerek harcın ikmal edilmiş olması şartına bağlı olarak davanın buna göre yürütüleceğine ilişkin kesin süre sonuçlarının huzuren ihtar edilmiş olduğuna,
5-Yukarıdaki karara göre dava açılıp bilgi verildiğinde müzekkere yazılarak dava dosyasının UYAP içeriğinin istenmesine,
B—–Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —– sayılı dosyası üzerinden verilen tedbire itiraz, davacı vekilinin 08/03/2023 tarihli dilekçede ileri sürdüğü tedbir talebi, davalı vekilinin ileri sürdüğü tedbir ve tevdi mahalli talepleri yönünden:
1-Yukarıdaki A nolu başlık altında belirtilen harç ikmaline ilişkin karar akibetine bağlı olarak gelecek duruşmada ele alınmasına,
…”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.

Davacı vekili tarafından ibraz edilen 20/09/2023 tarihli 2 ayrı dilekçe ile harç ikmali yönünden süre talebinde bulunulmuş ve ayrıca davacının vesayet altına alınıp alınmamasının davayla ilgisi olmadığı da ileri sürülerek vesayet için herhangi bir makama başvurulmadığı, günlük işlerini gördüğü, vesayete gerek olmadığı açıklanmıştır.
Yukarıya aynen aktarılan tutanağın ait olduğu duruşmaya müteakip duruşma olan 20/09/2023 tarihli duruşmaya kadar harç ikmalinin gerçekleşmemiş olmasına bağlı olarak ayrıntısı söz konusu duruşma tutanağına yansıtılan şekilde olmak üzere ve davacı vekilinin harç ikmali için yeniden süre talebi yerinde görülmeyip duruşmada alınan ara kararda belirtilen gerekçelere bağlı olarak reddedilerek dava dosyası işlemden kaldırılmış olup yenilenmesi ihtimalinde harç ikmalinin de gözetilmesi gereğine işaret edilmiştir.
Davacı vekili tarafından 28/09/2023 tarihinde harç ikmali de yapılmak suretiyle 29/09/2023 tarihinde dava yenilemiş olup bu doğrultuda yapılan yenileme tensibine bağlı olarak taraf teşkili sağlanarak tayin edilen 22/11/2023 tarihli ön inceleme duruşmasında alınan beyanlar ve oluşturulan ara kararlar gözetilerek buraya aynen alınması uygun görülen söz konusu 22/11/2023 tarihli ön inceleme duruşmasının gerekli ve yeterli görülen kısımları:
”…
Belirli gün ve saatte celse açıldı.
Davacı Vekili Av. ——ile Davalılar Vekili Av. —–ile davalı asıl —- duruşmaya katıldı. Başka gelen yok. Belli yerde açık yargılamaya başlandı.
Davanın eksik harç da ikmal edilerek yenilendiği, tebligatların yapıldığı ve taraf teşkilinin sağlandığı anlaşıldı.
İhtiyati tedbirle ilgili ara karar yönünden istinaf yoluna gidildiği ve dosyanın BAM’dan istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararla birlikte dönmüş olduğu anlaşıldı.
Dosya kapsamına göre 26/04/2023 tarihli duruşmada alınan B başlığı altındaki hususlar yönünden ve ayrıca ön inceleme duruşmasının bu duruşmada birlikte yapılması gerektiği anlaşılmakla ön inceleme duruşmasına geçildi.
Davanın tensip tutanağında da belirtildiği gibi 6100 sayılı HMK’nın 320’inci maddesi gereğince basit yargılamaya tabi olduğu ve HMK uyarınca dava hakkında HMK’nın 316-322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulünün uygulanması gerektiği anlaşıldı.
HMK’nın 119-121 maddeleri uyarınca dava dilekçesi ve ekleri incelendi, Dava dilekçesi ve eklerinde herhangi bir eksiklik olmadığı görüldü.
HMK’nın 114-115 maddeleri uyarınca yapılan inceleme neticesinde şirketler yönünden aktif ve pasif dava ehliyeti itirazının irdelenmesi gerektiği, sair dava şartlarının mevcut olduğu görüldü.
Şirketler yönünden aktif ve pasif dava ehliyeti itirazı hakkında soruldu:
Davalılar vekili: itirazlarımızı tekrar ediyoruz, dedi.
Davacı vekili: önceki beyanlarımızı tekrarla itirazların reddine karar verilsin, dedi.
Dosya incelendi:
GGD:
Davanın niteliğine, feri taleplere ve dosya kapsamına nazaran yerinde görülmeyen şirketler yönünden aktif ve pasif dava ehliyeti itirazlarının reddine,
oy birliği ile karar verildi. Tefhimle açık yargılamaya devam olundu.
Yukarıda oluşturulan ara karara da bağlı olarak sonuçta HMK 114-115 maddeleri uyarınca yapılan inceleme neticesinde dava şartlarının mevcut olduğu görüldü. Ayrıca davada yukarıda belirtilen sebeple hak düşürücü süre bulunmadığı anlaşıldı. Davalı tarafça ilk itiraz ve zamanaşımı itirazında da bulunulmadığı görüldü. Tefhimle açık duruşmaya devam olundu………
Dosya incelendi:
GGD;
1-Tarafların anlaşamadıkları hususların; davalı şirket hisselerinin —- devirlerinin iptali ve hisselerin davacı adına tescili için gerekli yasal ve maddi şartların söz konusu olup olmadığı hususlarının aydınlatılması noktasında toplandığının tespitine,
……..
26/04/2023 tarihli duruşmada alınan B başlığında yer alan hususlar yönünden soruldu:
Davacı vekili: 08/03/2023 tarihli dilekçedeki tedbir talebimizi tekrar ediyoruz, karşı tarafın tedbire itirazını da kabul etmiyoruz, davalı şirketlerin nevi değişerek —- Oldu, bu da dikkate alındığında tedbirin kaldırılması halinde bu davanın bir anlamı kalmayacaktır, ayrıca tedbirin mahiyeti gereği şirketin işleyişine herhangi bir mani durumu yoktur, tedbirin devamı gereklilik arz etmektedir, dedi.
Davalılar vekili: tedbire itirazımızı, ileri sürdüğümüz tedbir ve tevdi mahalli taleplerimizi tekrar ediyoruz, biz ödemelere devam ediyoruz karşı taraf da ödemelerimizi almaya devam ediyor, Mahkemece farklı bir karar verilmesi durumunda müvekkilimin ödediklerini sebepsiz zenginleşmeye bağlı olarak geri alması gerekecektir, bunun sağlanması için de tevdi mahalli tayini gerekmektedir, dedi.
Davacı vekili söz aldı: önceki beyanlarımızı tekrarla tevdi mahalli tayini söz konusu olduğunda müvekkilim iyice mağdur olacaktır, sağlık raporu dahi olmadan trilyonlar el değiştirmiş ve kör kuruş dahi alınmamıştır, müvekkil mağdurdur, tevdi mahalli tayini kararı verilmesi halinde ödenen paralardan da mahrum kalacak, hem şirket elinden çıkmış hem de para alamamış olacaktır, sebepsiz zenginleşme ihtimalinde şirketler yerinde duruyor, şirketlerden alınabilecektir, bu talebin reddine karar verilmesini istiyoruz, dedi.
Davalılar vekili söz aldı : tevdi mahalli tayin edildiğinde para müvekkilden çıkacaktır ve haklı çıkması halinde davacıya ödenecektir, kendi beyanlarına göre de vesayeti gerektirir bir durum yoktur, yapılan işlem hukuka uygundur ve dava açıldıktan sonra da bu paralar tahsil edilerek sözleşme ayakta tutulmuştur, hukuken geçerli bir sözleşme mevcuttur, dedi.
Davalı —– söz aldı: iddialar doğru değildir, şirket yine —–davacının sahip olduğu bir şirkete mal satmaktadır, o şirket de aslında bana satılacaktı ancak —-şirket bana devredilmedi ve şirketin alacakları da bana ödenmedi, şirket bu durumdan dolayı zora düştü ve ben borçlanmak zorunda kaldım, şuana kadar bütün sözleşme şartlarına uymuş durumdayım, eğer kötü niyetli olsaydım veya hileli iş yapmış olsaydım şirketin kasasında bulunan 800.000 EURO parayı devretmezdim, söylenenler doğru değildir, dedi.
Davacı vekili söz aldı: davalı taraf kendi cebinden para vermiş değildir, şimdiye kadar yapılan ödemeler şirketin gelirlerinden ödenmiştir, 800.000 EURO ise şirketin devri esnasında müvekkil tarafından kendi parası olduğu için alınmış olup, davalıdan alınan bir para değildir, davalının bu parayı yerine koyması gerekir, dedi.
Davalılar vekili söz aldı: 26/09/2022 tarihinde noterde alım satım işlemi yapılıyor ve karşı taraf 300.000 EURO’yu 28/09/2022 tarihinde —- çekiyor ve 30/09/2022 tarihinde ise yine ——500.000 EURO çekiyor, müvekkil kötü niyetli olsaydı bu paraları devirden sonra bu şekilde ödemezdi, dedi.
Dosya incelendi. Hem 26/04/2023 tarihli duruşmada alınan B başlığı altında yer alan hususlar ve hem de davanın esası yönünden davanın aydınlandığı, tahkikatı gerektirir bir husus olmadığı anlaşılmakla tahkikatın bittiği bildirilerek son beyanlar soruldu:
Davacı vekili: öncelikle müvekkilimizin devir tarihi ve öncesi itibariyle temyiz kudretine sahip olup olmadığı ve iradesinin sakatlanıp sakatlanmadığı ile ilgili durumunun tespitini istiyoruz, aksi halde davamızın kabulüne karar verilsin, dedi.
Davalılar vekili: davacı vekili tarafından 20/09/2023 tarihli dilekçe vesayet konusundaki tüm iddialarını bizzat kendileri geri almışlardır, ortada hileli işlem olduğuna dair hiçbir delil yoktur, ortada hileli bir işlem varsa dahi kabul etmemekle birlikte parayı tahsil ederek anlaşma şartlarına uygun olarak sözleşmeyi ayakta tutmuşlardır ve hukuken sözleşme ayaktadır, müvekkilim edimlerini yerine getirmektedir bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istiyoruz, dedi.
Dosya incelendi: Davacı vekilinin zapta geçen talebi yönünden de yapılması gereken bir tahkikat işlemi olmadığı anlaşıldığından yargılamanın bittiği bildirildi.
…”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.

Dava öncesi aşamada tedbir talebine ilişkin olup—– Asliye Ticaret Mahkemesi’nin—–sayılı dosyası üzerinden 29/12/2022 tarihinde verilen —– karar sayılı kararla ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile 50.000 TL teminata bağlı olarak —– davalı şirketlerdeki hisselerini 3. kişilere devrinin tedbiren önlenmesine karar verilmiş olup, söz konusu karara itiraz üzerine—–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/02/2023 tarih ve —–İş sayılı ara kararı ile esas hakkında dava açılması nedeniyle tedbire itiraz değerlendirilmek üzere dosya Mahkememizin bu —– Esas sayılı dosyasına gönderilmiş olup, 13/03/2023 tarihli “ihtiyati tedbire itiraz üzerine duruşma günü tensibine ilişkin ara karar” başlıklı ara karar ile harç ikmaline de bağlı olarak tedbire itirazın da ön inceleme duruşmasında ele alınmasına karar verilmiş olup, yukarıya aynen aktarılan ön inceleme duruşmasında bu konuda gerekli irdeleme yapılarak nihai kararla birlikte bu hususta karara bağlanmıştır.
Celbedilen ticaret sicil kayıtlarına ve tarafların dayandığı “Limited Şirket Pay Devri” sözleşmelerine göre her iki davalı şirketin de 26/09/2022 devir tarihinde “Limited” şirket oldukları ve daha sonra her iki şirketin de anonim şirkete dönüştüğü, ünvanların öncesinin ve sonrasının yukarıda karar başlığında belirtilen şekilde olduğu ve ayrıca her iki şirket yönünden aynı gün ayrı ayrı sözleşmelerle ve ardışık yevmiye numaralarıyla noterde devir sözleşmelerinin yapılmış olduğu belirlenmiştir.
“Pay Devri Taahhüdü Ve Sözleşmesi” başlıklı harici sözleşme de aynı tarihli ve 26/09/2022 tarihli olup, söz konusu noter sözleşmelerine de atıf yapılarak şirketlerin hisse devir bedellerinin kayda göre gösterildiği halde şirketlerin alım-satım bedelinin toplam 3.500.000 EURO olduğu açıklanmıştır.
Sözleşmeler taraflar arasında ihtilaflı olmayıp harç ikmaline esas dava değeri olarak da söz konusu 3.500.000 EURO esas alınmıştır.
UYAP içeriği celbedilen —– İcra dairesinin —–Esas sayılı icra dosyası üzerinden işlem gören takibin davacı tarafından davalılar aleyhine yukarıda belirtilen sözleşmelere göre bağlanan taksitlerden biri olan 03/10/2022 düzenleme ve 26/11/2022 vade, 41.667 EURO bedelli bonoya ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Sözleşmelere göre 26/10/2022 tarihinden başlamak üzere her ay 41.667 EURO aylık bedellerle toplam 84 ayda taksitlerin ödenmesi ön görülmüş olup, buna göre takibin 2. taksite yönelik olduğu değerlendirilmiştir.
Duruşma tutanaklarına yansıyan beyanlara ve dosya kapsamına göre de davalı tarafın sözleşmelere göre taksit ödemeleri devam etmektedir.
Sonuç olarak vesayeti gerektirir bir yön olmamasına ilişkin 20/09/2023 tarihli söz konusu dilekçe içeriği, dava dilekçesi içeriği, dayanılan dava sebebine yönelik farklılık, taraflar arasında ihtilafsız ve kanuni şekle uygun olarak limited şirket devrine ilişkin noter sözleşmeleri, bu sözleşmelere de atıf yapılarak düzenlenmiş olan harici sözleşme, davacı tarafın söz konusu sözleşmelere dayalı olarak verilen 2. takside yönelik bonoyu takibe koymuş olması, çelişkili davranma yasağına ilişkin prensip, bu veriler karşısında ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde yukarıya aynen aktarılan cevap dilekçesinde ileri sürülen savunmaların söz konusu verilere ve dosya kapsamına uygun görülmesi, davanın değeri ve noter sözleşmeleri gözetildiğinde yazılı delile dayalı olması ve yemin deliline dayanılmış ise de HMK. Madde 226 düzenlemesi kapsamında yemine konu olamayacak vakıa niteliği ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde davanın reddine; söz konusu tedbirin kaldırılmasına, kararın mahiyeti ve TTK. Madde 778 atfına da bağlı TTK. Madde 712 düzenlemesi gözetilerek tevdi mahalli tayinine ilişkin talep de dahil olmak üzere taraf vekillerince ileri sürülen ve yukarıya aynen aktarılan dilekçelerinde ayrıntılı olarak belirtilen tedbire ilişkin diğer bütün taleplerin de reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın reddine,
2-Tedbir kararının kaldırılmasına,
3-Davalı tarafın tevdi mahalli tayinine ilişkin talebi ile taraf vekillerinin tedbire ilişkin talepleri olmak üzere sonuçta 26/04/2023 tarihli duruşmada alınan B başlığı altında özgülenen ve yukarıda 2 nolu hüküm fıkrası dışında kalan bütün taleplerin reddine,
4-Peşin harç 179,90 TL, 13.482 TL tamamlama harcı ve 1.204.685,27 TL ıslah harcı adı altında tamamlama harcı olmak üzere davacı tarafça ödenen bu peşin harçların toplamı olan 1.218.347,17 TL’den maktu karar harcı 269,85 TL’nin mahsubu ile artan 1.218.077,32 TL harcın karar kesinleştikten sonra ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan harç ve yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılmış bir gider olmadığından bu konuda başkaca bir karar oluşturulmasına yer olmadığına,
7-Redde konu değer üzerinden davalılar vekili için tarife gereğince hesap ve takdir edilen 1.017.423 TL nispi avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara müştereken verilmesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun madde 18/A-(13) ve (14) düzenlemelerine ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine bağlı olarak Arabulucuk Bürosu tarafından yapılan ve Adalet Bakanlığı Bütçesinden karşılanan 3.200,00 TL zaruri giderin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
9-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,İlişkin olmak üzere taraf vekillerinin ve davalı ——– yüzlerine karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde—– Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.