Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/385 E. 2023/831 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/385 Esas
KARAR NO: 2023/831
DAVA: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/06/2023
KARAR TARİHİ: 23/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … hakkında——— CBS tarafından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, ——— numaralı kararı ile söz konusu ihalenin usulsüz olması nedeniyle iptal kararı verildiğini,16/08/2022 tarihinde tekrar satış işlemleri için satış ihalesi ilanı doğrultusunda taraflarında ——— İdare Mahkemesi tarafından yürütme durdurma kararı verildiğini ve söz konusu satışın tekrardan yapılamadığını, bahsi geçen ihale süreciyle ilgili olarak şirket yönetimine atanan ——— yetkilileri ile ihaleye satılarak satış işleminin tarafı olan ——— Şirketi’nin tacir sorumluluğuna aykırı davrandığının açık olduğunu, hem müvekkili adına hem de şirketler hakkında söz konusu dosyayı konu bakımından söz konusu şirketin ihale yüzünden zarara uğramış olup hem müvekkilinin hem de şirketlerin zarara uğramış olduğunu, müvekkillerin uğradığı munzam zararın tespiti ile, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak müvekkilerine ödenmesine karar verilmesi talep edilmesi zaruriyeti oluştuğunu, müvekkillerinin gece gündüz çalışarak, 30 yıllık emekleri ile bu noktaya getirdikleri, ——– Ekonomisine büyük destek sağlayan güçlü şirketlerin bu noktaya getirilmesinin anlaşılabilir olmadığını, zira şirketlerin gerçek değerlerinin kat- kat altına satılarak neredeyse hiç haline getirildiğini, dolayısı ile iş bu iş ve işlemlerin tüm detayları ile takibinin yapılmasının hukuken zorunlu olduğunu, müvekkillerin eski ortağı olduğu şirketlere ilişkin ticaret ve idare davalar devam etmekte olup, şirketlerin satışının iptali sebebi ile açılan davaların iptal kararı ile nihayete ermesi kuvvetle muhtemel olduğunu, hukuka aykırı biçimde yapılan satışa hiçbir şekilde rıza ve muvaffakatları bulunmadığını, ——– şirketinin usule ve hukuka aykırı olarak yapılan satışı ve ihale işlemleri sebebi ile hem müvekkilinin hem de şirketlerin zarara uğramış olduğunu, müvekkillerin uğradığı zararın ihale tarihindeki gerçek değerinden, ihale bedeli düşülerek kalan bakiye tutar ve bu tutara satış tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte tespiti amacıyla bilirkişiye tevdiini, devamında da tespit edilen tutarın müvekkillere ödenmesini, yargılama harç ve giderlerinin karşı yan üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının ortağı bulunduğu şirketin maruz kaldığını öne sürdüğü sözde zararın tespiti ve tespit edilecek zararın müvekkili davalı ——— şirketi tarafından davacıya ödenmesine hükmedilmesi talepli davasında; müvekkili davalı şirketin pasif husumet ehliyeti, davacının ise aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, bu nedenle huzurdaki davanın öncelikle taraf sıfatı/dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin, Kanun’da veya esas sözleşmede öngörülen yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ederek, şirkete, pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına vermiş oldukları zarar neticesinde, bu kişiler aleyhine açılacak sorumluluk davası esas ve şartları TTK m.553 ve devamı maddelerinde düzenlendiğini, koşulları bulunması halinde böylesi bir talepli davada dahi ödeme yükümlüsü kusuru ile zarara sebebiyet veren yönetim kurulu üyesi, ödenecek yer ise şirket tüzel kişiliğinin kendisi olduğunu, davacı ise huzurdaki dava ile; ortağı bulunduğu ——– şirketinin ——— tarafından ihale yolu ile sözde müvekkil şirkete satıldığından bahisle şirket ihale değeri ile gerçek değeri arasındaki farkın müvekkil davalı şirket tarafından Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin sorumluluğu hukuki sebebine dayalı kendisine tazminat olarak ödenmesi talebinde bulunduğunu, ancak; ne TTK’ da, ne de tbk’da böylesi bir talepli dava türü olmadığını, müvekkilinin davalı ——— şirketi’nin davacının ortağı bulunduğu ——— şirketi Unvanlı şirketin ortağı veya yönetim kurulu üyesi olmadığını, hiç bir zaman da olmadığını, dolayısı ile davacının ortağı bulunduğu ——— şirketinin yönetsel veya ticari nitelikteki tasarrufları nedeniyle bu şirketin maruz kaldığı zararları tazmin etmek gibi bir yüküm veya sorumluluğu bulunmadığını, bunun yanı sıra müvekkili davalı şirketin, ——– şirketi unvanlı şirket hisseleri dolayısı ile davacıya ait hisseleri de edinmediğini, davacının ortağı olduğu şirketi devralmadığını, davacının, halen ——– şirketi unvanlı şirkette ortak sıfatı haiz olup, müvekkili şirkete ——— tarafından yapılan ihale ile satılan şey ise ——— Sağlık Hizmetleri Ticari ve İktisadi bütünlüğü kapsamında kalan bir takım borç, mal ve haklar olduğunu, bu ticari ve iktisadi bütünlüğün müvekkil davalı şirkete ihale yolu ile satışı nedeniyle dava tarihi itibarıyla doğmuş her hangi bir şirket zararı da bulunmadığını, her hangi bir şirket zararının oluşması halinde ise bu zararın tazminini talep etmek hak ve yetkisi de doğrudan ——– şirketi tüzel kişiliğinin kendisine ait olduğunu, bir anonim şirket ortağının, bir yönetim kurulu üyesinin yükümlülüklerini kusurlu davranışı ile ihlal ettiği iddiasıyla şirketin maruz kaldığı zararlarının tazmini talepli davasını yönelteceği kişinin, kanunun açık hükmü uyarınca ancak ve ancak ortağı olduğu tüzel kişiliğin yönetim kurulu üyesi sıfatını taşıyan ve kusurlu olan gerçek ya da tüzel kişi olabileceğini, tazminatın ödeneceği yer ise şirket tüzel kişiliği olabileceğini, müvekkili şirketin, davacının ortağı olduğu ———-Ş.’nin yönetim kurulu üyesi sıfatını taşımadığı açık olduğunu, şirketi temsilde ortaklarla arasındaki vekalet ilişkisi nedeniyle Kanun’un yasal sorumluluk yüklediği kişilerden “yönetim kurulu üyesi” sıfatı bulunmayan müvekkili davalı hakkında, TTK 553 v.d maddeleri uyarınca ikame edilen bu davanın pasif husumet (davalı sıfatı) yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı, ——— Sağlık Hizmetleri Ticari ve İktisadi Bütünlüğüne dahil mal ve hakların müvekkilinin davalı şirkete satışı nedeniyle şirketin zarara uğradığını öne sürmekle, böylesi bir talebin davacısı da ancak “Şirket Tüzel Kişiliği” olabileceğinden, davanın aynı zamanda aktif husumet (davacı sıfatı) yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin ———- Şirketi’nin, ——— şirketi unvanlı şirketten farklı ve müstakil kişiliği haiz ——- Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne ——— sicil numarası ile tescilli bir ticaret şirket olduğunu, müvekkilinin hiç bir tarihte davacının ortağı bulunduğu ——— şirketinin ortağı yada yönetim kurulu üyesi sıfatını kazanmadığını, şirketin sevk ve idaresi ile ilgili her hangi bir yetki ve sorumluluğu da bulunmadığını, bu husus her iki şirketin celp olunacak ticaret sicil kayıtları ile subut bulacağını, yapılan ihale ile müvekkili ——— Şirketi’nin, ——– şirketi unvanlı şirket olmadığını, sadece bu şirketin aktif ve pasifinde kısmen yer alan ve ——— tarafından ihale edilen ticari iktisadi bütünlüğe dahil mal, hak ve borçları kısmen devraldığını, ihale şartnamesi ve devamında akdedilen sözleşme hükümleri uyarınca üstlendiği yükümlülüklerin de tamamını ifa ettiğini ve etmeye devam ettiğini, bu husus ——— Sağlık Hizmetleri Ticari İktisadi Bütünlüğü’nün 14.12.2022 tarihinde yapılan ihalesine ilişkin dosya ve kapsamı tüm belgelerin ihaleyi yapan ———– Başkanlığı’ ndan celbi ile subut bulacağını, açıklanan nedenlerle; haksız ve hukuka aykırı davanın reddi ile davacının yargılama harç ve gideri ile ücreti vekalet ödemeye mahkum edilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER : Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanağı, Ticaret Sicil Kayıtları, Nüfus Kayıtları,——— Noterliği’ne Ait ——— yevmiye numaralı ve 26/04/2023 tarihli ihtarnamenin tebliğ şerhli örneği, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:Dava , Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasıdır. 6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince davanın açılış değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak davanın her aşamasında resen değerlendirmeye tabi, başta arabuluculuk dava şartı olmak üzere HMK’nin 114 maddesindeki genel dava şartları ile taraf sıfatı ve hak düşürücü süreye ilişkin hususlar incelenmek ve değerlendirilmek suretiyle ön inceleme duruşması tamamlanmadan taraf sıfatı yönünden aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde tarafların davadaki durum ve konumlarına bakıldığında ; davacının dava dışı ——– ŞİRKETİNİN yönetim kurulu üyesi olduğu, anılan şirketin yönetiminin bilahare ——— geçtiği ve bu kurum tarafından şirketin bazı mal ve haklarının ihale yoluyla satışa çıkarıldığı ve ihale sonucunda davalı şirket tarafından bir kısım hak ve alacakların satın alındığı ve uyuşmazlığın davacının bu işlemler nedeniyle uğradığını öne sürdüğü zararının davalı tarafından tazmin edilmesi istemini içerdiği tespit edilmiştir. Bilindiği üzere taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Yargısal uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukukî koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir ve bu durumda dava ret veya kabul ile sonuçlanır. Başka bir anlatımla dava şartların işin esasının incelenmesine engel teşkil eder mahiyetteyken, bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne girilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Sıfat, ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de teşkil etmediğinden davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur . Açıklanan işbu ilke ve hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun birçok kararında da yer bulmuştur. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığından davalın zarara sebep olduğu ileri sürülen iş ve işlemler yönünden üçüncü kişi konumunda olduğu, maddi hukuka göre davacının davalıdan herhangi bir hak talep edemeyeceği, davalının yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre dava dışı şirkete ait bazı hak ve alacakları ihale sonucu satın almasının davalıyı sorumlu kılmayacağı, mevcut bilgi, belge ve taraf açıklamalarına göre işbu davada davalının taraf sıfatı bulunmadığından; davanın esastan reddine karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince tamamen aleyhinde hüküm verilen davacı sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi ——— bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davada davalının taraf sıfatı bulunmadığından; DAVANIN ESASTAN REDDİNE,
2-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 1.707,75 TL harçtan mahsubuyla bakiye 1.437,90 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. maddeleri ile AÜT uyarınca ——— bütçesinden ödenen 3.200,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davalı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1,7/2 maddeleri uyarınca hesap ve takdir edilen 17.900,00 TL nispi/maktu vekalet ücreti ve 25,60 TL vekalet harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle ———- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/11/2023