Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/27 E. 2023/690 K. 23.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/27 Esas
KARAR NO: 2023/690
DAVA: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/01/2023
KARAR TARİHİ: 23/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili, borçlu ——– Şti. bünyesinde çalıştığını, müvekkillerinin işçilik hak ve alacaklarının tahsili amacıyla borçlu şirkete karşı ——- Esas sayılı dosyası ile görülen dava açıldığını, işbu dava sonucunda verilen mahkeme kararının kesinleştiğini, ——— E sayılı icra dosyası ile takibe geçildiğini ve takibin kesinleştiğini, borçlu şirket 1997 yılında kurulduğunu, ve tesisat işleri ile iştigal ettiğini, şirket, binalara ısı makinaları ile tesisat taahhüt işlerini yaparak faaliyet gösterdiğini, müvekkili ise şirkette 02.03.2006-25.10.2015 tarihleri arasında sıhhi tesisat ustası olarak çalıştığını, borçlu şirketin işleri yolunda giderken, hayatın olağan akışına aykırı biçimde işlerde kasten düşüşler yaşandığını, çalışanların mağdur edildiğini, borçlu şirket aleyhine açılan takibe dayalı olarak ——- Talimat sayılı dosyası ile borçlu şirketin adresine hacze gidildiğini, adresin boş olduğunun tespit edildiğini, borçlu şirket faaliyetini sona erdirdiğini, adresini kapatmış olmasına rağmen tasfiye sürecine girmediğini, kayıtlarda hala faal olarak gözüktüğünü, bu durumun davalı yöneticilerin basiretsiz davrandığını, alacaklılarından mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini gösterdiğini, bu nedenlerle; davanın kabulü ile borçlu şirket yöneticilerinin basiretli tacir gibi davranmamasının ve şirket malvarlığını azaltmaları sonucunda doğmuş olan şimdilik 20.000,00.TL maddi zararın şirket tüzel kişilik perdesinin aralanması yolu ile şirket ortaklarının ve yöneticilerinin sorumluluğuna gidilerek belirsiz alacağın/zararın dava tarihinden işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile tazminine, davanın talepleri doğrultusunda kabulüne, davanın neticesinde verilecek kararın tahsilinin sağlanması ve takibin semeresiz kalmaması için davalıların T.C kimlik numaraları ile yapılacak sorgulama sonucu tespit edilecek taşınır ve taşınmaz malvarlığı üzerine teminatsız veya takdir edilecek teminat dahilinde ihtiyaten tedbir konulmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça her ne kadar icra takibine konu işçilik alacağının kesinleşmesi sebebiyle bir hak iddiası bulunmuş ise de ilgili İş mahkemesi dosyasının incelenmesi durumunda şirketin davacı tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, davacının iş yerine alkollü gelmesi sebebiyle sıhhi tesisat işi yapılan site sakinlerinin rahatsızlıkları ve şikayetleri üzerine davacının kendi isteğiyle istifa ettiğini, esasında davacı bir bankta evsiz yatarken ,müvekkili … kendisine acıyarak iş ve kalacak yer sağladığını ama daha sonra davacı işe alköllü gelerek, site sakinlerini rahatsız ettiğini, sadece sitenin sıhhi tesisat işini yapan müvekkili şirketin itibarını zedeleyerek iş yaptığı siteyle iş ilişkisinin sona ermesine sebep olduğunu, davacı taraf, dilekçesinde müvekkillerinin şirket aktiflerini kötü niyetli olarak azaltıp pasiflerini artırdığından bahsetmiş ise de şirket kayıtları incelendiğinde şirketin aktifinde herhangi bir mal satımı söz konu olmadığını ,şirket adına kayıtlı sadece ——– plakalı aracın bulunduğu ,başkaca bir mal varlığı bulunmadığı halende kayıtlı aracın şirket aktifinde yer aldığını, davacı tarafça daha önce de mesnetsiz sebeplerle müvekili … aleyhine ——– sayılı dosyası ticareti usulüne aykırı terk ve ——— sayılı dosyası alacaklıyı zarara uğratmak ve mevcudu eksiltmek suçlamasıyla açılan davalarda sayın mahkemece müvekkili … Beraatine karar verildiğini, davacı açılan davalardan herhangi bir menfaat elde edemeyince bu sefer huzurdaki haksız ve mesnetsiz davayı açtığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla Şirket Tüzel kişiliğin perdesinin aralanması sebebiyle şirket ortak ve yöneticilerinin sorumluluğuna gidilmesi talep edilmiş ise de ticaret sicil kayıtlarında da müvekkilleri … ile … şirkette ortaklık ve yöneticilikleri bulunmadığını, bu nedenlerle; müvekkiller … ile … yönünden şirket ortaklıklarının olmaması sebebiyle davanın öncelikle husumet yokluğundan reddine, huzurdaki işbu davanın belirsiz alacak davası olarak açılması mümkün olmadığından öncelikle usulden reddine, netice itibari ile de usule aykırı ve ayrıca esas yönünden mesnetsiz işbu haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DELİLLER:——- Esas sayılı dosyası, ——– Esas sayılı dosyası, vergi dairesi, emniyet müdürlüğü yazı cevapları.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:Dava, tüzel kişilik perdesinin aralanması ile alacağın tahsili talebine ilişkindir.Somut olayda; işçilik alacağına dair davalının ——– Sayılı ilamı ile davacı … lehine işçilik alacağına hükmedildiği, verilen kararın istinaf incelemesinden geçerek yerel mahkemece verilen kararın kaldırılarak davanın kısmen kabul ve kısmen reddine kesin olarak karar verildiği, yerel mahkemece hükmedilen alacak kalemlerine ilişkin dava dışı borçlu ——– Şti aleyhine takip başlatıldığı, takibin kesinleştiği, ancak tüm takip uğraşlarına rağmen davalı şirkete ait araç ve taşınmaz dahil malvarlığı sorgusu sonucunda herhangi bir mal varlığına ulaşılamadığı, dava dışı şirketin kayden faal görünmesine rağmen yapılan haciz işleminde faaliyet merkezinin kullanılmadığının tespit edildiği, davacı tarafça davalı şirket ortaklarının davacının işçilik alacaklarına kavuşmasını engellemeye çalıştığı, işbu davalıların dava dışı ——– Şti nin tüzel kişilik perdesinin arkasına saklanarak davacının kazanmış olduğu işçilik alacaklarına kavuşmasını engellediklerini öne sürerek davacının hakettiği işçilik alacaklarından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması talebiyle huzurdaki davayı ikame ettiği, davalılar vekili tarafından huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilemeyeceğine ilişkin itirazların öne sürüldüğü görülmüştür. “Belirsiz alacak davası açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır.Alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmelidir. Ne var ki, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesi belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli değildir. Bir davada bilirkişiye başvurulmasına rağmen, davacı, dava açarken alacak miktarını belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamaz. Bu noktada şu da açıklığa kavuşturulmalıdır ki, şartları bulunmadığı halde dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı durumda davacıya herhangi bir süre verilmeden hukuki yarar yokluğundan davanın reddi yoluna gidilmelidir. Çünkü, alacağın belirlenebilmesi mümkün iken, böyle bir davanın açılmasına Kanun izin vermemiştir. Böyle bir durumda, belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar yokluğundan dava reddedilmeli, ek bir süre verilmemelidir. Zira, burada talep açıktır, bu sebeple 6100 sayılı Kanun’un 119/1-ğ maddesinin uygulanarak süre verilmesi mümkün değildir; aslında açılmaması gerektiği halde belirsiz alacak davası açılmış olduğundan, bu konudaki eksiklik de süre verilerek tamamlanamayacağından, dava hukuki yarar yokluğundan reddedilmelidir. Buradaki hukuki yarar, sonradan tamamlanacak nitelikte bir hukuki yarar değildir. Çünkü dava açıldığında o sırada mevcut olmayan hukuki yarar, bunun da açıkça mahkemece bilindiği bir durumda, tamamlanacak bir hukuki yarar değildir. Aksinin kabulü, aslında açık olan talep sonucunun süre verilerek davacı tarafından değiştirilmesi ve bulunmayan hukuki yararın sağlanması için davacıya ek imkan sağlanması anlamına gelecektir ki, buna usûl bakımından imkan yoktur, böyle bir durum taraflar arasındaki eşitlik ilkesine de aykırı olacaktır. Somut olayda, davacının dava dışı şirketten 63.148,13 USD işçilik alacağı olduğu ——- ilamıyla sabittir. Davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktarı kesinleşen mahkeme kararı ile belirli olup buna bağlı oluşan alacağın her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen talep edilmesi ve davalıların sorumluluk oranlarının bilinmemesi alacağı belirsiz alacak davası haline dönüştürmez. Mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının dava dışı şirketten olan alacaklarının ——– sayılı dosyası ile kesin olarak hükme bağlandığı, huzurdaki davanın ikame edildiği tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktarı kesinleşen mahkeme kararı ile belirli olup buna bağlı oluşan alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen talep edilmesi ve davalıların sorumluluk hallerinin bilinmemesi alacağı belirsiz hale getirmeyeceğinden ve bu durumda açılan davanın değeri ve miktarı belirli olduğundan davacının davasını belirsiz alacak davası olarak ikame etmekte hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmakla davanın hukuki yarara ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi madde 3/2 bendinde; ” Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir Benzer konuya ilişkin ——–sayılı ilamında” Buna göre, haklarında açılan davaların reddine karar verilen ve red sebepleri farklı olan davalılar ——— Şti. lehine maktu vekalet ücretinin ayrı ayrı davacıdan tahsili ile ayrı ayrı davalılara verilmesine karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece tek vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur.” şeklinde gerekçelere yer verildiği görülmüştür. Sonuç olarak davalılara karşı açılan davada aynı sebep nedeniyle ret kararı verildiği hususu nazara alınarak tek vekalet ücreti takdir edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının “hukuki yarar yokluğu sebebiyle” dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcının, başlangıçta peşin olarak alınan 341,55 TL peşin harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 71,7‬0‬ TL harcın davacı tarafa iadesine,
4-Davalılar davada kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 3/2 ve 13/2 maddesi gereğince 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalılara ödenmesine,
5-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine; bu konuda Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; ———- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/10/2023