Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/19 E. 2023/160 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/19 Esas
KARAR NO : 2023/160

DAVA : Zayi Belgesi Verilmesi
DAVA TARİHİ : 09/01/2023
KARAR TARİHİ : 27/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Zayi Belgesi Verilmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafına —- sicil numarası ve —- kayıtlı ticari işletme ile ilgili olarak, şahıs hesaplarına —-tarihinde — konması üzerine,— kayıtlarında hala aktif gözüken—— firmanın tasfiye işlemlerinin mali müşaviri tarafından yapılmadığı ortaya çıktığını, yapılan tüm araştırmalara rağmen kanuni defter kayıt ve evraklar bulunamadığını, ayrıca firmanın —– dairesi tarafından resen terk edildiğini, yeni dönemde kanuni defterler yaptırılmak istendiğinde ise daha önceki defterlerin bitmiş hali istendiği ancak defterlerin bulunamadığından işlem yapılamadığını, —–sicil tasdiknamesi temin edilmek istendiğinde de —- başkanının görev süresi dolduğundan ilgili belgede temin edilememiştir. Noterden imza sirküleri de çıkarmak istendiğini ancak —– kayıtlarında yönetim kurulu başkanı gözükmediğinden işlemleri yapılamadığını, kanuni olarak işlemlerin sırası ile tamamlanabilmesi için kayıp olarak tespit edilen ——– karar defteri, genel kurul toplantı ve müzakere defterlerinin zayi olduğuna dair taraflarına zayi belgesi verilmesini talep etme zarureti hasıl olduğunu ileri sürerek müvekkili şirkete—-defteri, pay defteri, —— zayi olduğuna dair belgenin verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP : Talep, HMK’nin 382(2)-e maddesi gereği çekişmesizdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, TTK’nın 82/7. maddesi uyarınca, zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir.
TTK’nun 82/1-5 maddesinde her tacirin ticari defterlerini, ———–tablolarını, ———raporlarını, —- ve yıllık faaliyet raporlarını ve bu belgelerin anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak çalışma talimatları ile diğer —- on yıl süreyle saklanacağı düzenlenmiş
TTK’nun 82/7. maddesinde; “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir,” hükmü düzenlenmiştir.
Davada taraf sıfatı (husumet) dava konusu yapılan, maddi hukuktan doğan (subjektif) hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı (husumet) dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Başka bir ifadeyle sıfat, dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilenlerin, maddi hukuk açısından, gerçekte bu niteliği taşıyıp taşımadığıyla ilişkilidir ve esas hakkında verilecek olan kararın içeriğinin belirlenmesi bakımından önem taşır.
Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler şeklen o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası bakımından bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez ve dava sıfat yokluğundan (husumetten), esastan reddedilir. Taraf sıfatının (davacı bakımından Aktif Husumet Ehliyetinin; davalı bakımından, Pasif Husumet Ehliyetinin) yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için (def’i değil) bir itirazdır. Diğer bütün itiraz hallerinde olduğu gibi sıfat yokluğu da ancak dava dosyasından anlaşılabildiği ölçüde hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir. Sıfat yokluğu, bir davada dava şartlarından sonra, yani tahkikat aşamasında incelenir. Sıfat yokluğunun, mümkünse diğer itirazlardan önce incelenmesi gerekir. Çünkü, taraflardan birinin taraf sıfatı yoksa, diğer itiraz ve def’ilerin incelenmesine gerek kalmaz ——-
“…Somut olayda ise, davacı —- ortağı olduğu——-defterlerinin zayi olduğunu, bu nedenle de zayi belgesi verilmesi gerektiğini ileri sürmüş olup eldeki davayı da kendi adına açmıştır. İptali istenen yönetim kurulu karar defteri dava dışı—- İçtihadında da belirtildiği üzere iş bu davanın dava —– tarafından açılması gerekmektedir. Şirketin tek ortağı ve yetkilisi olan davacının bu talep bakımından aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Bu arada, zayi belgesi talep edilen bir şirketin tek ortağının vefat etmiş olması halinde ise mirasçılarının zayi belgesi davası açmakta aktif husumet ehliyetlerinin ve hukuki yararlarının bulunduğunun belirtilmesinde de fayda görülmüştür.
Açıklanan gerekçelerle; davacının eldeki davayı açmakta aktif husumet ehliyeti bulunmadığından ve dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemeyeceğinden, ilk derece mahkemesince esastan karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmamış ve dairemizce sair istinaf sebepleri incelenmeksizin re’sen yapılan inceleme üzerine kararın kaldırılarak davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.” ——
“…Somut olayda, davacı şirket —- karar defteri, —- karar defteri ve ortaklar pay defterlerinin kaybolduğu ileri sürülerek zayi belgesi verilmesi için dava açılmış olup, açılan işbu davada davacının davada taraf sıfatı bulunmamaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 82/7 madde ve fıkrası uyarınca sadece tacirler zayi belgesi isteminde bulunabilirler. Başka bir deyişle eldeki davayı ancak ticari defterler ile belgelerini zayi olduğunu iddia edecek olan dava dışı—- davanın şirket ortağı tarafından açılması nedeniyle yerel mahkemece davacının açılan davada taraf sıfatı bulunmadığından davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden…”—-
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Davacının dava dışı —- davacının bir kısım ticari defter ve kayıtların zayi olduğundan bahisle huzurdaki davayı ikame ettiği, ancak 6102 sayılı TTK’nın 82/7 madde ve fıkrası gereği yalnızca tacirlerin zayi belgesi isteminde bulunabileceği, başka bir deyişle eldeki davayı ancak ticari defterler ile belgelerinin zayi olduğunu iddia edecek olan dava dışı şirket olan —– açabileceği, bu haliyle işbu davanın şirket ortağı tarafından açılması nedeniyle davacının açılan davada taraf sıfatı bulunmadığından davanın aktif husumet yokluğu usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken karar ve ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacının yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK’nın 341/1,342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.