Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/163 E. 2023/900 K. 15.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/163
KARAR NO : 2023/900

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 08/03/2023
KARAR TARİHİ : 15/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından ikame edilen iş bu davada davalılardan—- adresinin —-olması nedeniyle işbu davaya bakmakla —— Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olduğunu, HMK’nin 7/1 maddesine göre,”davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. ” hükmü gereğince her iki davalı içinde Mahkemenin görevli olduğunu, davalı—- ve davalı—– karşı ikame edilen iş bu davada her iki davalı bakımından Mahkemenin görevli olduğunu, davalı borçlular, hem takibe haksız olarak itiraz ettiğini hem de arabuluculuk sürecinden sonuç alınamadığını, yargılamaların uzun sürmesi sebebiyle işbu davanın neticelenmesine kadar davalı borçlulardan —– mal kaçırma ve müvekkilinin işbu dava sonucunda alacağına kavuşamama ihtimali bulunduğunu, davalı borçlu —–dava konusu hasarın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, hasar bedelinden kusuru oranında sorumlu olduğunu, dava dışı sigortalı—- ait—– plakalı aracın Müvekkili Sigorta Şirketi tarafından 07.09.2021-07.09.2022 vadeli, —– nolu Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, 02.04.2022 tarihinde karıştığın kazada sürücü Davalı Borçlu —- sevk ve idaresindeki —– plakalı aracı ile —– Caddesi —– Caddesi istikametine sol şeritte seyrederken önünde seyreden sürücü —– idaresindeki —– plakalı aracı ile sol şeritte önündeki —–plakalı araca temas etmeden durmuş aynı istikametten gelip aynı istikamete seyreden sürücü —– idaresindeki —–plakalı aracıyla —– plakalı araç temas etmeden aynı şerit üzerinde durmuş aynı istikametten aynı istikamete sol şeritte seyir eden sürücü —– idaresindeki ——plakalı aracının ön tampon ve ön kaput kısımlarıyla—– plakalı aracın arka tampon kısımlarına çarparark çarpmanın etkisiyle—– plakalı araç hareketlenerek ön kısımlarıyla önünde bulunan —–plakalı araca çarpması neticesinde çarpmanın etkisiyle —-plakalı araç hareketlenerek ön kısımlarıyla —– plakalı aracın arka tampon ve bagaj kapağına çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, zabta göre —– plakalı aracın KTK 56/1-C , —– plakalı araç maliki davalı —– ise KTK 47/1-D maddesini ihlal etmesi neticesinde kusurlu bulunduğu tespit edildiğini, kaza neticesinde dava dışı Müvekkili sigorta şirketinde sigortalı bulunan —– plakalı araçta oluşan hasar nedeniyle 29.902,86 TL tazminat ödemesi yapıldığını, ancak davalının—–kazada %25 kusuru bulunması sebebiyle işbu kez %25 kusur oranına karşılık gelen 7.475,72 TL rücu edildiğini, davalı sigorta şirketine tutarın ödenmesi için—– ait Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinden talepte bulunulmuşsa da davalı sigorta şirketi tarafından talepleri karşılanmadığını, 29.902,86 TL tazminat ödemesi yapıldığını, ödenen hasar bedelinin tazmini talebiyle öncelikle trafik sigortasının bulunduğu —– talepte bulunulduğunu, ancak sigortalı araç sürücüsünün kusurunun kazada illiyet bağı oluşturmadığı gerekçesi ile talepleri reddedildiğinden işbu davayı açma zarureti hasıl olduğunu, Yargıtay içtihatlarında da vurgulandığı üzere borçlunun borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda olması halinde icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, takibe konu alacak tespit edilebilir nitelikte olup takibin açılmasına ve takibe haksız itirazı neticesinde işbu davanın açılmasına davalının sebebiyet verdiğini, bu sebeple, davalı borçlular aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, ayrıca davalı gerçek kişinin mal kaçırma ihtimaline göre ihtiyati haciz veya davalı gerçek kişinin menkul ve gayrimenkul malları ile banka hesapları üzerine ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, davalılar tarafından —–İcra Müdürlüğü’nün —– Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:
Davalı —– Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle;Dava konusu kazaya karışan—–plakalı araç, müvekkil şirket nezdinde —- numaralı 06.07.2021 – 06.07.2022 vadeli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkil şirketin bu poliçeden kaynaklanan sorumluluğu poliçe teminat limitleri ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru nispetinde olduğunu, müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsü, dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusurlu olmadığından, müvekkili şirketçe başvuran tarafa ödeme yapılmadığını, kaza dolayısıyla talep sahibi tarafından müvekkili şirkete yapılan başvuru üzerine —- nolu hasar dosyası açıldığını ve yapılan incelemeler neticesinde müvekkili şirkete sigortalı aracın sürücüsünün meydana gelen trafik kazasında herhangi bir kusurunun bulunmadığı tespit edildiğini, dolayısıyla, davacı tarafın dava dilekçesinde bahsettiği beyanların dikkate alınması mümkün olmadığını, davacının iddiası somut verilerden uzak ve herhangi somut veriye dayandırılmamış olup yalnızca davacının tek taraflı kanaatiyle kusur tespiti yapıldığını, bu yönüyle, hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz işbu iddialara itibar edilmesinin mümkün olmadığını, başvuru konusu araç —- model —- marka olup, aracın onarımının ekonomik olup olmayacağının aracın rayiç ve sovtaj değeri esas alınmak suretiyle de değerlendirilmesi gerektiğini, ZMM Sigortası Genel Şartları’nın B.2.2.maddesinde sigorta şirketinin ödenecek tazminattan anlaşmalı merkezde uygulanacak iskonto oranını düşebileceği düzenlendiğini, müvekkili şirketin, aracın anlaşmalı servislerde onarılması durumunda en az % 15 – % 20 arasında tedarik ve işçilik iskontolu fiyat alabileceği tartışmasız olduğunu, kaza tarihine göre araç model yılından 3 yılı geçmeyen araçlarda, onarımı mümkün olmayan parçalar orijinali ile değiştirildiğini, dava konusu araç ——model olup, kazanın meydana geldiği 03.04.2022 tarihi itibariyle aracın 19 yaşında olduğu, dolayısıyla aracın model yılından 3 yıllık sürenin geçtiğini, bu kapsamda, orijinal fiyat üzerinden tazminat hesabı yapılmasının hatalı ve hukuka aykırı olduğu, yapılan tazminat hesabının gerçek zarar miktarını yansıtmadığı tartışmasız olduğunu, sigortacılığın temel prensiplerinden olan ‘iyi niyet’ prensibine göre sigortacı almış olduğu belli bir prim karşılığında poliçede yazılı risklerin gerçekleşmesi durumunda ortaya çıkan gerçek zararı gidermekle yükümlü olduğunu, ancak sigortacı bunu yaparken imkanı varsa sigortalıyı veya tazminat alacak hakkı bulunan üçüncü kişiyi mağdur etmeden kendi masraf ve giderini de azaltmaya yarayacak yöntemleri uygulama hakkına sahip olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, bu nedenle kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, bu hususun Yargıtay içtihatlarıyla da sabit olduğunu, müvekkili şirketin dava konusu olaya ilişkin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı sabit olduğundan, müvekkili şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün olmadığını, açıklanan sebepler dolayısıyla, müvekkili şirketin dava konusu olaya ilişkin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığının tespiti ile davanın reddine, davacı tarafın haksız icra inkar tazminat talebinin reddine, davacı taraf aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı —– Cevap Dilekçesinde Özetle; —-İcra Dairesi—–. sayılı dosyasına yetki itirazında bulunduğunu, yetkili icra dairesinin—-İcra daireleri olduğunu belirttiğini,—– icra dairelerinin yetkili olmaması nedeni ile ortada yetkili icra dairesinden gönderilmiş bir ödeme emri de olmadığından Mahkemenin yetkisine de itirazda bulunduklarını, yetkili icra daireleri —–İcra Daireleri ve itirazın iptali davası bakımından da yetkili olan —– Mahkemeleri olduğunu, iş bu davanın, doğrudan açılan bir alacak davası olmayıp, icra takibine yapılan yetkiye ve borca itiraz sonrası durmuş takibe karşı açılmış bir itirazın iptali davası olduğundan Mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine itirazının haklılığının tespiti ile Mahkemenin yetkisizliğine ve ortada yetkili icra bir itirazın iptali davası dairesinden gönderilmiş bir ödeme emri sonrası açılmış olmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER: —– İcra Dairesi’nin —–Esas sayılı dosyası, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanağı, Davalı Gerçek Kişiye Ait Nüfus Kayıtları, Kasko Sigorta Poliçesi, Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı, Ekspertiz Raporu, E-Mail Kayıtları, Kaza Fotoğrafları, Banka Dekontları, ZMMS Sigorta Poliçesi, Hasar Dosyası,—– Noterler Birliği Trafik Tescil Kayıtları, Bilirkişi Kusur ve Hasar Raporu, İbraname, Dosyadaki Sair Bilgi Ve Belgeler.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava , Davacı Sigorta Şirketinin maddi hasarlı trafik kazasına bağlı olarak meydana gelen hasar için dava dışı kasko sigortalısına ödediği hasar tazminatının ; 6102 sayılı TTK’nin 1472. maddesi uyarınca sigortalısının haklarına halef olması sebebiyle KTK’nin 85/1 ve TBK’nin 49 vd maddelerine göre işleten/sürücüden ve KTK’nin 85/son, 86/1, 88/1 maddeleri gereğince ZMMS Poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce taraf teşkili sağlanmış , dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle resen gözetilmesi gereken başta arabuluculuk ve sigortaya başvuru dava şartları olmak üzere HMK’nin 114 ve 115.maddeleri gereğince dava şartları, taraf sıfatı, hak düşürücü süre ve harç gibi hususlar ile icra takibine yapılan yetki itirazı incelenmek, değerlendirilmek ve karara bağlanmak suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan davacı vekilinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanı üzerine tahkikata geçilerek, deliller toplanmış, tahkikat işlem ve incelemeleri kapsamında bilirkişi raporları alınmıştır.
Öncelikle davaya esas —- İcra Dairesinin —– Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu ve vaki itirazlar üzerine takibin durduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.Yargılama devam ederken davacı vekili tarafından UYAP sistemi üzerinden gönderilen 13/11/2023 tarihli dilekçe ile dava konusu tazminatın ödenmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığı, eldeki davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi beyan ve talep edilmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili tarafından yine UYAP sistemi üzerinden dosyaya verilen 17/11/2023 tarihli dilekçe ile davacı ve davalı sigorta şirketleri tarafından düzenlendiği ve davacı vekili tarafından imzalandığı anlaşılan ibraname, feragatname ve makbuz başlıklı sulh protokolünün sunulduğu ve böylece icra takibine konu borcun ödemesinin yapıldığı ve sonrasında icra dosyasına da haricen tahsil beyan edildiği anlaşılmıştır. Dosya ve UYAP kapsamı ile taraf sigorta şirketleri vekillerinin vaki beyanlarına göre taleple bağlılık ilkesi de gözetildiğinde uyuşmazlığın taraflarca sulh yoluyla çözüldüğü anlaşılmış ve buna göre müteselsil sorumluluk esasını göre davanın tüm taraflar yönünden konusuz kaldığı tespit edilerek talep gibi davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden ise aynı yasanın 331/1. maddesi gereğince; takip ve dava konusu borcun davalı sigorta şirketi tarafından ödendiğinin anlaşılmasına göre davanın açılmasına davalıların sebep olduğu açık olmakla birlikte; sunulan sulh protokolünde yargılama giderlerinin de bulunması ve yargılama giderlerine ilişkin aksine bir beyan bulunmaması görülmekle esas yargılama giderlerinin karşılıklı olarak taraflar üzerinde bırakılması gerekmiştir. Ne var ki ; sulh sözleşmesi gereği davalı sigorta şirketince yapılan ödemeye bağlı olarak davanın konusuz kaldığı, buna ilişkin protokolde bir düzenleme bulunmadığının tespit edilmesi karşısında davanın açılmasına davalıların sebebiyet verdiği kabul edildimesi, gerçek kişi davalının tacir olduğuna dair dosyada bilgi ve belge bulunmamasına göre arabuluculuk ücretinden yalnızca davalı sigorta şirketi sorumlu tutulmuş ve bu kapsamda arabuluculuk ücretinin ise davalı sigorta şirketinden alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Dava konusuz kaldığından; DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubuyla bakiye 89,85 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-)Davalılardan —-Şirketi’nin yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-)Davalı —–tarafından yapılmış herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından işbu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesine göre AÜT uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.600,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı sigorta şirketinden alınarak hazineye gelir kaydına,
7-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansınin yatırana iadesine, (Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına ) Dair, tarafların ve ilgili taraf vekillerin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; —– Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.