Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/150 E. 2023/565 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/150 Esas
KARAR NO: 2023/565
DAVA: Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ: 03/03/2023
KARAR TARİHİ: 14/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … metal işleme, delme tornalama, birleştirme vs. alanında faaliyet göstermekte olup diğer davacı müvekkili …, —— aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, davaya konu ——- şirketi ——- Şubesi’ne ait 25/05/2022 keşide tarihli, ——- seri numaralı 175.000,00-TL bedelli çeki müvekkili … hatır çeki olarak —— Makine’ye verdiğini, —— Makine de iş yaptığı müvekkili ——– teslim ettiğini, müvekkili ——- davalılardan —— şirketi ile araç satımı için anlaşmış, söz konusu çeki davalıya teslim ettiğini, ancak davalı —— tarafından müvekkiline hiçbir surette araç teslimi yapılmadığını, araç teslim ve satışı olmadığı gibi kötü niyetli olarak çeke el konulduğunu, çekin diğer davalı —— Mobilya’ya verilip aralarında cirolandıktan sonra müvekkilleri aleyhinde icraya konulduğunu, müvekkillerinin —— şirketi ile hiçbir ticari ilişki ya da tanışıklığı olmamakla icra dosyasından sonra bu şirketten haberdar olduklarını, müvekkili çeklerine el koyan şahıslar hakkında taraflarınca ——– Sor. dosyasından suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturma sürecinde, davalıların hadiseyi hukuki ihtilafa sokmak ve suçtan kurtulmak için davalı ——- Mobilya tarafından müvekkili ——- 01.02.2022 tarihinde ——- nolu 236.075,28-TL bedelli fatura kesilmiş olduğu öğrenildiğini, ancak, söz konusu faturanın müvekkili şirkete gönderilmediğini, davalı tarafından aldığı çeke kılıf uydurmak için gerçeğe aykırı fatura düzenlendiğini, ayrıca, faturada belirtilen her ne ise müvekkiline ne bir mal ne de hizmet teslim edilmediğini, müvekkili şirketten alınan çeklerde kötü niyetli olarak icraya konulmuş, müvekkillerinin malvarlığına haciz konulduğunu, müvekkillerinin ve davalıların ticari defterleri incelendiğinde aralarında ticari ilişki olmadığını, davalıları araç, mal ya da hizmeti müvekkili ——– teslim etmediğinin ispatlanacağını, taraflarınca haricen öğrenildiği üzere davalı ——- şirketi gerçeğe aykırı faturalara düzenlemek suretiyle bu şekilde piyasada faaliyet gösterdiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki tacirlerin defter tutma yükümlülükleri uyarınca her iki tarafın ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda ispat edilebileceğini, çekin kambiyo senedi vasfına haiz olması ve verilen çekin vadesinin geçmesi nedeni ile icra takibine konu edildiğinden bedelsiz kalan bu çek için huzurdaki davayı açma zorunluluğu hasıl olduğunu, somut uyuşmazlıkta müvekkilinin edim yükümlülüğünü yerine getirdiğini, ancak davalı şirket satıma konu malı teslim etmediğini, bu sebeple müvekkili şirketin düzenlemiş olduğu çekin bedelsiz kaldığını, müvekkilinden çeki teslim alan ve malı teslim etmeyen davalı ——- şirketi çeki teslim aldıktan sonra, sanki çeki müvekkilinden teslim almamış gibi diğer davalı —— Mobilya kendisinden önceki ciranta gibi göstererek hukuka aykırı olarak çeki ciro zincirine eklediğini, davalı ——- Mobilya ile müvekkilinin en ufak bir ticari ilişkisi bulunmadığını, müvekkili metal işleme, delme, tornalama, makine vs. üzerine kurulu bir şirket olup mobilya üzerine kurulu bir şirket olan davalı ——- Mobilya ile herhangi bir alışverişte bulunmadığını, dolayısıyla müvekkili tarafından dava konusu çekin —— Mobilya’ya tesliminin söz konusu olmadığını, —— Mobilya’nın çek üzerinde ciranta olarak gözükmesinin tek nedeni ——- şirketinin hukuka aykırı olarak —— şirketini ciro zincirine eklemesi ve müvekkiline gerçeğe aykırı fatura düzenlemesinden kaynaklandığını, davalı —— Emlak tarafından dava konusu çek ile ilgili olarak tarafımıza karşı ——- Esas numaralı icra takibi başlatılmış olup takip borçlusu olan müvekkilinin haciz korkusuyla karşı karşıya olduğundan dolayı dosyaya ödeme yapmak zorunda kalacağını, müvekkillerinin borçlu olarak gösterildiği bu takip sonucunda müvekkillerinin haksız ve kötü niyetli bir şekilde mağdur edilme durumu söz konusu olduğunu, İ.İ.K’nın 72. Maddesinin 3. Bendi icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında teminat mukabilinde icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmesinin önlenmesi düzenlediğini, bu maddeye göre borcu olmayan bir parayı ödeme durumu içinde bulunan tarafın mağduriyetini önlemek için getirilen bir düzenleme olduğunu, somut uyuşmazlıkta teslim edilmeyen mal dolayısıyla müvekkili şirket tarafından verilen çeke ilişkin takip başlatıldığını ve haciz korkusu altında olan müvekkili tarafından dosyaya kısmi ödeme yapıldığını, ancak çekin kambiyo senedi vasfına haiz olması ve icra takibine konu edildiğinden ötürü müvekkili şirketin her saniye borcu olmayan bir parayı ödeme tehlikesi altında bulunduğunu, davacı müvekkillerine karşı başlatılan icra takibi doğrultusunda müvekkilleri tarafından şimdiye kadar dosyaya yapılan ve icra veznesinde bulunan ödemelerin, takip alacaklısı olan davalı —— Emlak’a verilmesinin önüne geçilmesi amacıyla İİK’ nin 72. maddesi uyarınca ihtiyat-i tedbir kararı verilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle:Müvekkili şirketin, inşaat ve otomotiv sektöründe başladığı ticari faaliyetine bugün —— genelinde inşaat, otomotiv sektörlerine yüksek hizmet veren —— lider konumda bulunan bir şirket olduğunu, müvekkili şirket ile davalı … ticari ilişki kurulacağı esnada henüz fatura düzenlenmeden şifahen anılı çek avans olarak teslim alınıp 400 adet mebran teslimatı yapıldığını ancak …’nin fatura düzenlenmesi esnasında şirketin faaliyetine son verildiği öğrenildiği ve ticari ilişkiyi sonlanmak zorunda kaldığını, bu ticari ilişki çerçevesinde, müvekkili şirketin 400 adet ——- teslim edip karşılığında dava konusu çeki aldığını, ancak —— adlı şirketin faaliyetine son vermesi nedeniyle müvekkili şirket karşılığında fatura düzenleyemediğini, çek ödemeden men kararı verilmesi nedeniyle ticari defterlerine kaydedemediğini, ancak —— adlı şirket ile aralarında protokol bulunmadığını, müvekkili şirketin çeki ciranta olan ——- teslim aldığını, yasal süresi içinde de bankaya ibraz etmiş olup müvekkili şirketin iyi niyetli kişi konumunda olduğunu, çekin, davacının rızası hilafına verilip verilmediğinin müvekkili şirket tarafından bilinmediğini, çekin arkasında davacıların kaşesinin, T.C. kimlik numarasının ve imzasının bulunduğunun görüldüğünü, davacı yanın müvekkilin çeki ——- araç satımı için anlaşması ile çekin müvekkili şirkete teslim edildiği iddiasının tamamen asılsız olduğunu, müvekkilinin —— adlı firmayı kesinlikle tanımadığını, müvekkili çeki —— adlı şirketten teslim alıp ürünlerini gönderdiğini ancak fatura düzenleme aşamasında firma yetkilileri ortalıktan kaybolmuş ürün bedeli müvekkiline ödenmediğini, dolayısıyla müvekkilinin zarara uğradığını, müvekkili tarafından çeke el konulmuşsa bu hususta ceza yargılanmasının sonucunun beklenilmesi gerektiğini, Savcılık dosyasının bekletici mesele yapılıp huzurdaki davanın bekletilmesi gerektiğini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.Davalı ——- Şti tarafından 6100 Sayılı HMK’nin 322/1 maddesi atfıyla aynı yasanın 126-131 maddeleri kapsamında cevap dilekçesi verilmemiştir. Davalı şirket temsilcisi duruşmalara katılmamış;davalı şirket kendisini vekille temsil de ettirmemiştir. Bu durumda işbu davalının HMK’nin 128.maddesi gereğince davacıların dava dilekçesinde öne sürdüğü vakıaları inkar etmiş sayılmıştır.

DELİLLER:—— Esas Sayılı Dosyası, Davacı Gerçek Kişiye Ait Nüfus Kayıt Örneği, Davacı-davalı Şirketlere Ait Sicil Kayıtları, Çek fotokopisi, Dosyadaki Sair Bilgi Ve Belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI: Dava, 6100 Sayılı HMK’nin 106 ve 2004 Sayılı İİK’nin 72/1-3 maddeleri gereğince Açılmış Menfi Tespit ( Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) İstemine İlişkindir. 6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada; mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde duruşmaya katılan taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, duruşmaya katılan davacılar ve davalı ——- Emlak vekilinin sulh olmak istemediklerini beyan etmeleri üzerine üzerine tahkikata geçilerek deliller toplanıp incelenmiş, tahkikat işlemleri ve incelemeleri yerine getirilmiş ve araştırılacak bir husus bulunmadığı tespit edilerek duruşmada hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Davanın dayanağı——- Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden getirtilerek incelenmiştir. Dosya kapsalı ve icra dosyası üzerinde yapılan incelemede;—— ——- şubene ait Keşidecisi … olan, —— 25.05.2022 keşide yer ve tarihli ,lehtarı ve 1.cirantası —–Şti,2 cirantası —— ,3.Cirantası davalı,——-Şti ve hamili davalı —Şti. Olan 175.000,00 TL bedelli, —— seri numaralı çeke dayalı olarak çekin bankaya süresinde ibraz edilmesi ve ödemeden men yasağı şerhi verilmesine müteakip hamil davalı tarafından diğer davalı ve davacılar aleyhinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı anlaşılmıştır. Davacılardan keşidecinin çeki hatır çeki olarak verdiğini, davacı lehtar cirantanın ise iş karşılığı diğer cirantaya verdiğini, davacı 2. ciranta … ise davalılardan ——-Şti’ne araç alım satımı için verdiğini fakat aracın teslim edilmediğini, … ile ondan sonraki ciranta görünen ——-Şti. arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını ileri sürerek eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere ve iddianın öne sürülüş biçimine göre ; dayanak çekin imzaları inkar edilmemiş kıymetli evrak niteliğinde olduğu, ciro silsilesinin ve işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğu sabit olup, olaya temel ilişkinin değil, kambiyo hukukunun uygulanacağı açıktır. Bu nedenle menfi tespit davası, menfi tespit davasında ispat hakkı ve kambiyo hukukunun gündeme geleceği de tartışmasızdır. Bu nedenle maddi olayın daha iyi anlaşılması için, bir kısım yasal düzenlemelere değinilmesi ve hukuki açıklamalar yapılması uygun olacaktır.Davacı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir .Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir .İspat hakkı ise, adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olup, yasalarımızda düzenlenmiştir. İspatın konusu, uyuşmazlığın çözümünde etkili olan, tarafların anlaşamadığı ve çekişmeli olan vakıalardır. Herkesçe bilinen vakıalar ile ikrar edilmiş olan vakıalar ise, çekişmeli olmadığından ispat konusu değildir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190.maddesi gereğince de, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” Menfi tespit davalarında da, HMK’nin ispata ilişkin genel kuralları geçerlidir. Bu davalarda davacı taraf, borçlu olmadığını iddia ettiğine göre, olumsuz bir durumun ispatı mümkün olmadığından, kural olarak ispat yükü alacaklıya aittir. Başka bir ifade ile, menfi tespit davasında hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü alacaklıdadır. Bununla beraber, davacının iddiasına göre ispat yükünün yer değiştirmesi de mümkündür. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel ilişkiden doğan talep hakkına ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Bu nedenle kambiyo senetleri hakkında açılan menfi tespit davalarında, senedin dayanağı olduğu ileri sürülen hukuki ilişki ile senet metnindeki borç sebebi karşılaştırılarak, ispat yükünün kime düşeceği belirlenir. Kural olarak menfi tespit davasında davacı, dava konusu borcun hiç doğmadığını davalı ile arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını ileri sürerse ispat yükü davalıya aittir. Zira hukuki ilişkinin varlığını ileri süren davalıdır. Ancak davacı hukuki ilişkinin varlığını kabul edip başka bir nedenle geçersiz olduğunu (ya da sona erdiğini) ileri sürerse, bu durumda ise ispat yükü davacıdadır. Davacı bu durumda, varlığını kabul ettiği hukuki ilişkinin sona erdiğini ileri sürmekle ispat yükünü de üzerine almış olur Ne var ki, menfi tespit davalarında ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalı tarafta olmakla beraber, alacak bir senede bağlanmış ise, bu durumda ispat yükü yer değiştirir. Başka bir ifade ile bu durumda senet nedeniyle borçlu olmadığını iddia eden davacı, iddiasını ispat etmek zorunluluğundadır.6102 Sayılı TTK’nin 780. maddesindeki düzenleme şekline göre çek ; kayıtsız şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi içerdiğinden, ödeme vasıtasıdır. ——- Sayılı kararında, “Kural olarak, çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. Bu karinenin aksini iddia eden taraf iddiasını yazılı delille kanıtlamak zorundadır.” tespiti yapılmış olup, —— sayılı ilamı da aynı yönde hüküm içermektedir. Çekin borcun tasfiyesi amacıyla verildiği tanımı ve kambiyo vasfı nazara alındığında, keşidecinin çeki verdiği kişiye ve usulüne uygun ciro işlemi mevcut olduğu taktirde, keşideci ve lehtar ile birlikte ciro silsilesindeki cirantaların son hamile borçlarının varlığının karinesi olduğundan davalı alacaklı çeki ibraz etmekle, alacağının varlığını kanıtlamış olduğundan, çekten dolayı borçlu olmadığını kanıtlamak davacı borçlu tarafa aittir Yukarıda yapılan açıklamalar ve yapılan yargılamaya göre somut olaya gelince; icra takibine konu çekten dolayı borçlu olmadığını ispat yükü davacı/borçlu/keşideci ve diğer davacı cirantalar üzerindedir. Davacıların çek üzerindeki imzalarını inkar etmediği anlaşılmakla kıymetli evrak niteliğindeki çek sebepten mücerret olmakla davacıların ileri sürdüğü iddiayı 6100 Sayılı HMK’nin 201. maddesine göre yazılı belge /senet ile ispat etmesi gerekmektedir. Oysa davacılar iddialarına ilişkin dosyaya hiçbir yazılı belge sunmamıştır. Davacıların tanık dinletme talebi de karşı tarafın muhalefeti ve yasal düzenlemeler nedeniyle reddedilmiştir. Öte yandan davacılar vekili dilekçesinde ticari defterlere dayanmış ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesini talep etmiş ise de ; dava ve takip konusu çekin davalının ticari defterlerine kaydedilmemiş olmasının onu hükümden düşürmeyeceği gibi mücerretlik niteliğini de etkilemeyecek olması, çekin mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik ödeme aracı niteliği taşıması nedeniyle yerinde görülmemiş ve bu yönde bir araştırma yapılmamıştır. Binaenaleyh; davacıların dava dilekçelerinde yemin deliline de dayanmadıkları da anlaşıldığına göre 4721 Sayılı TMK’nin 6. ve 6100 Sayılı HMK’nin 190, 200,201, 225 vd. maddeleri gereğince ispatlanamayan davanın doğrudan reddine karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince tamamen aleyhine hüküm verilen davacılar sorumlu tutulmak suretiyle; 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 2.988,57 TL harçtan mahsubuyla bakiye 2.718,72 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacılara iadesine,
4-)Davalılardan … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davalı … vekili için, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 27.250,00 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak işbu davalıya verilmesine,
5-)Davalı … tarafından kendisini vekille temsil ettirmek dışında (HMK’nin 323/1/ğ) yapılmış başka bir yargılama gideri bulunmadığından işbu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansın yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
7-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin ve davalı … yüzlerine karşı, davalı ——- Şirketi Temsilcisinin yokluğunda; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle ——- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.