Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/905 E. 2023/108 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/905 Esas
KARAR NO : 2023/108

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 11/09/2019
KARAR TARİHİ : 09/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—- müvekkili şirket nezdinde — —- araç ile meydana gelen trafik kazası neticesinde araçta oluşan hasarın giderilmesi için toplam 5.969,36 TL sigortalısına tazminat ödendiğini, T.T.K 1472 gereği sigortacı müvekkilinin sigortalısının kanuni halefi olduğunu, davalı ——- başvuruda bulunulduğunda kazanın trafik poliçesinin vadesinin dışında olduğu iddia edilerek rücu talebinin karşılanmadığını, davaya konu kazanın meydana gelmesinde —-aracın %100 kusurlu olduğunu, bu nedenle müvekkili şirketin yapmış olduğu hasar ödemesinden davalı —- trafik sigortacısı olması nedeniyle diğer davalının da araç maliki ve sürücüsü sıfatıyla sorumlu olduğunu, dilekçe ekinde sunulan —-incelendiğinde poliçenin —-tanzim edildiğini, davaya konu kazanın ise aynı gün —meydana geldiğini, bu nedenle davaya konu kazadan davalı şirketin sorumlu olduğunu, bu nedenle 5.969,36 TL hasar tazminatının ödeme tarihi olan 02.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ve davalı —- müeyyidesi olarak 5 puan fazla faizin, masraf ve ücreti vekalet ile birlikte —-tahsiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVAP/TALEP :
Davalı ——- Özetle; Müvekkili şirketin adresinin —- nedeniyle yetkili Mahkemenin —-Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesi ile birlikte delil ve belgelerin taraflarına gönderilmesine kadar davaya karşı cevap ve delil sunma hakkının saklı tutulmasını, dava konusu kazanın —- düzenlendiğini,——- gerçekleştiğinin poliçe tanzimi esnasında —tarafından biliniyor olması nedeniyle düzenlenen poliçenin geçersiz olduğunu, kaza tespit tutanağında —– bulunmadığının belirtildiğini, davanın —– ihbarının gerektiğini, arz ve izah edilen nedenlerden dolayı davacının talebinin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı —- Beyanında Özetle; Açılan davayı kabul etmediğini, aracına —– meydana geldiğini, tutanaktan anlaşıldığı gibi kusurlu olduğunu kabul ettiğini, ancak kazanın kesinlikle sigorta yaptırdıktan sonra meydana geldiğini, bu nedenle sorumluluğun sigorta şirketinde olduğunu beyan etmiştir. Duruşmada ise önceki yazılı sözlü beyanlarını tekrar ettiğini, olay günü çok yağmurlu olduğu için kaza yaptığını ancak öncesinde sigorta yaptırdığını, sigortacıların aracı kontrol edip fotoğraf çekerek sigorta yaptıklarını, kazaya ilişkin şahitlerinin olduğunu, davanın kendisi açısından reddine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir. Davalı aşamalarda davanın kendisi yönünden reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER : Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk —– Kazası Tespit Tutanağı, —-Kayıtları, Hasar Dosyası, Ödeme Dekontları,—- —- Bilirkişi Raporu, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.
İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLAR:
Dava , 6102 sayılı TTK’nin 1472. maddesi uyarınca davacı —– dava dışı ——–haklarına halef olması sebebiyle sigortalısına ödediği hasar onarım tazminatının; sigortalısının kusuru nedeniyle davalı sigorta şirketinden ve haksız fiili gerçekleştiren malik/sürücü davalı gerçek kişiden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan bir kısım taraf ve taraf vekillerinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanı üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilmiş ve akabinde görevsizlik kararın verilmiştir.—yargı yeri olarak belirlenmesine müteakip tahkikat kaldığı yerden sürdürülüp tamamlanmış ve aynı celsede araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, duruşmaya katılan davacı vekilinin ve davalı gerçek kişinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçirilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Dava şartlarına yönelik yapılan ilk incelemede dosyaya mübrez Arabuluculuk son tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı da anlaşılmıştır.
Davacının aktif dava ehliyeti yönünden 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun “Halefiyet” başlıklı 1472. maddesinde ” (1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa,—- mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. (2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” hükmü bulunmaktadır. Bu durumda somut olayda davacının aktif dava ehliyetinin ve davada hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir.
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir. Bilindiği üzere Haksız fiil ise öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere—- zorunludur” aynı Yasa’nın 85/1. Maddesinde“bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve— teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir. 86/1. Maddesi “işletenin, mücbir sebepten veya zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan, zararlı sonucun ileri geldiğini ispat etmesi şartıyla sorumluluktan kurtulacağı” hükümlerini içerdiği, aynı yasanın 88. maddesinde ise “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” düzenlemesi ile motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, ayrıca birden fazla kişinin zararı tazminat ile yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir. Yine TBK’nin 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” demekle birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Buna göre, araç işletenin sorumluluğunun dayanağı 2918 sayılı KTK’nin 85. maddesi ve sürücünün sorumluluğu ise TBK’nin 49. maddesidir ve aralarındaki ilişki, aynı zarardan çeşitli nedenlerden dolayı sorumlu olma halidir. Zarar gören, zarar miktarının tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların tamamından, dilerse yalnız birinden isteyebilecektir.
——-bir aracın —- işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu —- sigortası türüdür. Bu sebepledir ki, —— sorumluluğu, —– kusurunun bulunması halinde sözkonusu olup poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği yaptırılan—- hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. ——– sorumluluğu 2918 Sayılı KTK’nin 86/1 maddesi gereğince işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru oranında poliçe limitiyle sınırlıdır. Kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları—- Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, —— sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, —– temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden,—— bir aracın —– işletilmesi sırasında,bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması —- kılınan bir ——– türü olduğu anlaşılmaktadır.
—— işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir—- maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi,kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan—- sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim,durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılamaya göre somut olaya gelince ;dava dışı — maliki, sürücüsü —– davacı —– başlangıç ve bitiş tarihli genişletilmiş ——- sigortalı olduğu anlaşılan —- plakalı hususi otomobil ile davalı —- başlangıç ve bitiş tarihli trafik—- davalı —–ve sürücüsü olduğu kapalı —- niteliğindeki araçların karıştığı —– tarihli trafik kazası meydana gelmiştir. Dolasıyla trafik kazası tarihi itibariyle kazaya karışan —- poliçelerinin bulunduğu ve geçerli olduğu anlaşılmış durumdadır. Burada davalı —– kazanın gerçekte—– meydana geldiği , poliçenin ise kazadan sonra düzenlendiğine yönelik savunması ; davalı ——— basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü ve —– düzenlenmeden sigorta edilen aracın bizzat muayene etme yükümlülüğü bulunduğundan ve yükümlüğünün yerine getirilmesi halinde aracın kazaya karıştığının tespit edilmesi mümkün olduğundan itibar edilmemiştir. —, savunmaya uygun bir durumun varlığı halinde; davalı —- aykırı olarak düzenlenen poliçe nedeniyle —- karşı hukuki işlem yapabileceği gibi maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağını gerçeğe aykırı şekilde düzenleyen ilgililer hakkında da hukuki yollara başvurması ve sonuç alması mümkündür. Ne var ki yargılama sırasında dosyaya sadece tek taraflı olarak yürütülen tahkikat belgeleri sunulmuş olup, adli makamlara ilişkin bir bilgi ve belge yansımadığına göre yalnızca sürücü beyanları ve kaza fotoğraflarının çekildiği zamana ilişkin tespitlere; mevcut ——- kaza saatini ve beyanları kapsayan sürücüler tarafından imzalanan tespit tutanağı ve sair deliller ve özellikle ———- işleyişi ve kuralları ile dürüstlük kuralı nazarında üstünlük tanınmamış ve davalı —- kaza tarih ve saati itibariyle geçerli olan poliçeden dolayı sorumlu tutulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Somut olayda trafik kazası sonucunda kazaya karışan araç sürücüleri tarafından maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı düzenlenmiştir. Trafik kazası nedeniyle davacı aracında oluşan hasar nedeniyle kendi —- şirketine başvurmuş ve yapılan onarımlar nedeniyle düzenlenen faturalar doğrultusunda dava dışı —– hasar onarım bedeli ödenmek suretiyle karşılanmıştır. Somut olayda davacı —– araç için ödemiş bulunduğu hasar onarım bedelinin kazadaki davalıya sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusuru iddiası ile hem sigorta şirketine hem de zarar verene müteselsil olarak rücu edilmesinden ibarettir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın temelinin yukarıda anılan trafik kazasındaki sürücülerin kusur durum ve oranı ve esasında hasar onarım bedeli üzerinde yoğunlaştığı, sürücülerin kusur oranının tespiti ve hasar onarım bedellinin net olarak belirlenmesi halinde uyuşmazlığın aydınlanacağı ortadadır. Mahkememizce bu kapsamda dosya alanında uzman bir bilirkişiye verilerek kazadaki kusur ve davalının sorumluluğundaki araç sürücüsüne kusur izafe edilmesi ihtimaline göre araçtaki hasar onarım gideri yönünden de rapor düzenlenmesi istenmiştir. Bilirkişi Makine — dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan raporda özetle ve mealen ;meydana gelen kazada davalı —- % 100 kusurlu olduğu, zarar gören araç için davacı —–tarafından ödenen 5.969,36 TL hasar onarım bedelinin kadri maruf olduğu , —- sonra düzenlendiği ve kaza tespit tutanağına kazanın oluş tarih ve saatinin yazıldığının tespit edildiği yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkememizce bilirkişi raporu taraf ve taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporuna karşı davalı —- tarafından herhangi bir itiraz öne sürülmemiştir. Kaldı ki kusur konusu ve hasar onarım bedeli yönünden esaslı bir tartışma ve uyuşmazlık söz konusu değildir. Davalıların sorumluluğu ise yukarıda yasal düzenlemeler de gösterilmek suretiyle mevcut delillere göre tartışılıp açıklanmıştır. Bu kapsamda dosyaya mübrez poliçeler, kaza tespit tutanağı, hasar dosyası ve ödeme belgeleri ile hasar onarım tazminatı yönünden teyit eden bilirkişi raporu, yine bilirkişi raporunda tespit ve tayin edilen ve mahkememizce yekten benimsenen kusur durum ve oranı gözetildiğinde belirlenen hasar onarım bedelinin olaya ve gerçek zarar ilkesine uygun ve kadri maruf olduğu, davalıların yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler uyarınca gerçek zararı karşılama sorumluğu ve yükümlüğü altında oldukları sonuç ve kanaati oluşmuştur. Binaenaleyh, dosyada mukim benimsenen bilirkişi raporuna, ödeme dekontlarına ve hasar dosyası içeriğine ve özellikle poliçelere göre davacının davasını; TTK, 1472, TBK, 49, 50/1,51/1 KTK,91/1,85/1-son, 86/1,88, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları, TMK, 6 ve HMK, 190. maddeleri nazarında açıkça ispat ettiği tespitiyle beraber, olayda ödeme tarihinden itibaren zarar veren araç ticari nitelikte olduğundan avans faizi uygulanacağı gözetilerek davanın kabulü ile 5.969,36 TL rücuen tazminatın temerrüt/ödeme tarihi olan 02.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan ( davalı —-araç başına maddi 36.000,00 TL poliçe teminat limitiyle sınırlı/sorumlu olması kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1-3 madde v fıkraları gereğince tamamından davalılar müştereken ve müteselsilien sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi—– yargılama gideri kapsamında davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜ ile —- rücuen tazminatın temerrüt/ödeme tarihi olan 02.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan ( davalı —– araç başına maddi —- poliçe teminat limitiyle sınırlı/sorumlu olması kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
2-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 404,77 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 101,95 TL harcın mahsubuyla bakiye 305,82 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile—— ——- davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 101,95 TL peşin harç, 6,40 TL vekalet harcı, 381,20 TL posta masrafı, 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.133,95 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan —–13/1, 13/2 maddeleri uyarınca hesap ve takdir edilen 5.969,36 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekili ile davalı asıl———-yüzlerine karşı, davalı —- vekilinin yokluğunda ;6100 sayılı HMK’nin 341(2) maddesi gereğince karar tarihi itibariyle miktar yönünden—- İstinaf kanun yoluna başvuru sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.