Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/895 E. 2023/584 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/895 Esas
KARAR NO: 2023/584
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/11/2022
KARAR TARİHİ: 21/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Alacaklı müvekkili firma ve borçlu arasında ticari münasebet sebebiyle cari hesap mutabakatından, müvekkili firmanın davalı yandan alacağı bulunduğunu, taraflar arasında 19/08/2022 tarihli hesap mutabakatı yapılmış ve davalı yan müvekkiline 106.277,46 TL borcu bulunduğu hususunu ıslak imzalı ve kaşeli hesap mutabakatı ile kabul ettiğini, ancak müvekkilinin tüm çaba ve girişimlerine rağmen herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine ——- E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibine geçildiğini, ancak borçlu yan haksız ve hukuka aykırı surette ödeme emrine itiraz ettiğini, ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine yargılamanın yıllarca sürdüğü, geçen bu süre içerisinde müvekkilinin alacağını alamama tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu, müvekkili firma alacağının likit bir alacak olduğunu, arz ve izah olunan nedenlerle, 85.277,4 TL asıl alacak yönünden itirazın iptaline ve işbu borca yetecek miktarda davalının menkul, gayrimenkulleri ile 3. Şahıslardaki hak ve alacaklarının uygun bir teminat karşılığı ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından asılsız takip açıldığını davalı tarafından davacı yana borcunu olmadığını, taraflar arasında da cari hesap mutabakatı da olmadığını, davacı tarafça 02.07.2022 ve 28.06.2022 tarihli 2 adet faturalarda dahil olmak üzere 2022 cari hesap uyarınca ürünlerin davalı yana teslim edilmediğini, davacı tarafından haksız olarak takip başlatıldığını, davacı tarafından teslim edilmeyen ürünlerin bedellerini talep ettiğini, resen dikkate alınacak nedenlerle tüm hak, talep, dava ve fazlaya hakları saklı olduğunu, davanın reddine, vekalet ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER :——- Esas sayılı dosyası UYAP içeriği , Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Dava Şartı Son Tutanağı, Ticaret Sicil Kayıtları, Tarafların Vergi Dairesi Kayıtları ve BA-BS Formları, Mutabakat Metni, Ticari Defter ve Belgeler, Faturalar, Bilirkişi Raporu, dosyadaki diğer tüm bilgi ve belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ VE VAKIALARA GÖRE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI :Dava, 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi gereğince açılmış İtirazın İptali ve Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemine ilişkindir.6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle usulü şartlar ve itirazlar incelenmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde esasları, süreci ve hukuki sonuçları açıklanarak daha önce arabuluculuk sürecinden sonuç alınamadığı anlaşılmakla bu kez taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, duruşmada hazır bulunan davacı vekilinin sulh yoluna gitmek istemediklerine yönelik beyanı üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller toplanıp incelenmiş, değerlendirilmiş ve son celse duruşmada hazır bulunan taraf vekillerinden tahkikata ve esasa ilişkin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Öncelikle davaya esas——- Esas sayılı dosyası Uyap sistemi üzerinden getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca tarafların ticaret sicil kayıtları dosyaya kazandırılmış ve bağlı bulundukları vergi dairelerine ayrı ayrı müzekkereler yazılarak tarafların vergi kayıtları ve uyuşmazlığa ait olduğu 2022 yılına ilişkin BA-BS formları celbedilmiştir. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecinin yerine getirildiği ve anlaşma sağlanamaması üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde; ” Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır. Bu hükümden haretketle; takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir…İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında; ——- sayılı dosyasından davalı-borçlu hakkında satış sözleşmesi kapsamında düzenlenen faturalara dayalı olarak icra takibi başlatıldığı ,icra takibe yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş, taraf vekillerince gösterilen deliller toplanmış, tarafların bağlı bulunduğu vergi dairelerinden uyuşmazlığa ilişkin 2022 yılına ait BA-BS formları getirtilmiştir. Taraflar arasında ticari satım ilişkisi bulunduğu ve bu kapsamda faturalar düzenlendiği ,takibin temelinin de fatura alacağından kaynaklandığı anlaşılmakla, 6102 Sayılı TTK’nin 83-85 ve 6100 Sayılı HMK’nin 222. maddeleri kapsamında inceleme gün ve saati belirlenerek taraf şirketlerin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmasına karar verilmiş ve bu minvalde dosya alanında yetkin bir bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi SMMM ——- tarafından tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan işbu rapora göre özetle; “Dava Konusunun; Taraflar arasında bulunan ticari ilişkiden kaynaklı davacının Asıl Alacak 106.277,46 TL, alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, Davacı – tarafından Cari” Hesap – Alacağının tahsili amacıyla ile ——- Esas numarası ile takibe geçtiği, davalı yan tarafından borca itiraz edildiği ve takibin durduğu, Davacı yan tarafından yapılan itirazın iptali talebi doğrultusunda 24.11.2022 tarihinde ——- E. sayılı huzurdaki davanın ikame edildiği belirlendiği, Detaylıca verilen davacı taraf yasal defter ticari münasebet kayıtlarına göre kaydi olarak 70.700,07 TL tutarında Alacaklı olduğu görülmüştür. Detaylıca verilen davalı taraf yasal defter ticari münasebet kayıtlarına göre kaydi olarak 68.777,48 TL tutarında Borçlu olduğu görülmüştür. Davacı tarafın davalı tarafından 2022 yılına ait 15 adet faturaların BA formlarına bildirildiği görülmüştür. Davalı tarafın davalı tarafından 2022 yılına ait 15 adet faturaların BA formlarına bildirildiği görülmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık ödemelerden kaynaklı olduğu taraflar arasında yapılan cari hesap incelemesinde davacı tarafın ticari defterlerinde yer alan 14.355,00Tl’Lik ödemenin davalı tarafın ticari defterlerinde yer almadığı görülmüştür. Davalı tarafından yapılan ödemenin ispat edilmesi dahlinde davalı tarafın davacı yana 68.777,48TL borcu olduğu, Davalı tarafından yapılan ödemenin ispat edilmemesi dahlinde davalı tarafın davacı yana 70.700,07 TL borcu olduğu” yönünde tespit, hesap ve kanaat bildirilmiştir. Mahkememizce işbu rapor taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ve sunulan beyan ve itirazlar da değerlendirilmiştir. Buna göre somut olayda dosyada yer alan her iki tarafın BA-BS formlarına göre taraflar karşılıklı olarak uyuşmazlığa konu döneme ait faturuları Vergi dairelerine beyan etmiş durumdadır. Filvaki davalının da faturaları ticari defterlerina işlediği ve vergi dairesine bildirdiği anlaşılmakla takibe konu borcu ödeme hususunu ispat etmesi gerektiği ortadadır. Buna göre ticari defterlere kaydedilmiş ve vergi dairesine bildirilmiş faturanın akdi ilişkinin varlığını da kanıtladığı kabul edilmektedir. Zira Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Bu açıdan öncelikle malların teslim edilmediğine yönelik savunmanın dinlenebilirliği yoktur. Bu tespitten sonra ise davalı taraf bizatihi davacı defterlerine göre 14.355,00 TL ödeme yaptığını ispat etmiş ve bu durumda kendi ticari defterlerinden de anlaşıldığı üzere bakiye 68.777,48 TL yönünden borçlu olduğu sabit görülmüştür. Görüldüğü üzere kesin delil niteliğindeki her iki taraf ticari defterine göre uyuşmazlık bu şekilde net olarak aydınlanmıştır. Binaenaleyh; davacı şirketin davada gösterilen asıl alacağa ilişkin davasını; TMK’nin 6 ile HMK’nin 190 ve 222/3 maddeleri nazarında her iki tarafın ticari defterlerindeki birbirini doğrulayan kayıtlar, mevcut bilirkişi raporu ve dosyaya mübrez tüm deliller de gözetildiğinde kısmen ispatladığı sonuç ve kanaatiyle; dosyaya sunulan sözü geçen bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli, yeterli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kısmen kabulü ile, icra takip dosyası ve taleple bağlılık ilkesi, TBK’nin 117/1 maddesi gereğince temerrütün icra takibiyle oluşması ve TTK’nin 16/1 maddesine göre tarafların tacir sıfatından dolayı alacağa ticari avans faizi uygulanması gerektiği de denetlenip gözetilerek davalı-borçlunun, —— Esas sayılı takip dosyasının 68.777,48 TL asıl alacak kısmına yapmış olduğu itirazının iptali ile icra takibinin işbu asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %15,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin ( 16,499,98 TL asıl alacak yönünden ) davanın/talebin reddine karar verilmiştir. Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise; Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nin 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda tespit edilen asıl alacağın varlığı ve miktarının tartışmalı olması, yapılan ödemeler ve icra takip miktarı ile, dava edilen miktar arasındaki farklılıklar, davacının kısmen haklılığına toplanan deliller ve yargılama sonucunda hukuki yorumla belirlenmesi , davalının savunması ve ödemeye bağlı olarak bir miktar alacak yönünden istemin reddedilmesi karşısında davalı-borçlu yönünden icra takip dosyasına konu mevcut asıl alacak/borç likit/muayyen olmadığından İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Öte yandan davalı vekilinin, 2004 sayılı İİK’nin 67/2 maddesi gereğince kötüniyet tazminatına yönelik talebi de; davanın asıl alacağa ilişkin olarak kısmen kabulüne karar verilmesi ve hüküm sonucuna yapılan yargılama ve ispat kurallana göre ulaşılması yanında, davacının davalıya ızrar kastıyla ve kötü niyetle takip yaptığına yönelik vaki soyut beyan ve talep dışında hukuki bir tespit ve beyyine bulunmadığından reddedilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden sorumluluk, aynı yasanın 326/2 maddesi gereğince tarafların haklılık durumu esas alınarak belirlenmiştir. Bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi ——- bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de kabul ve ret oranına göre karşılıklı olarak taraflardan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26 ve 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KISMEN KABUL;KISMEN REDDİNE,
2-)2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun ——- Esas sayılı takip dosyasının 68.777,48 TL asıl alacak kısmına yapmış olduğu itirazının iptali ile icra takibinin işbu asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %15,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin ( 16,499,98 TL asıl alacak yönünden ) davanın/talebin REDDİNE,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
4-)Davalının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle tazminat talebinin REDDİNE,
5-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.698,19 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 924,94 TL harcın ve icra dosyasından alınan 531,39 TL harcın mahsubuyla bakiye 3.241,86 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelin kaydına,
6-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen kabul edilen miktar (%0,81) üzerinden hesaplanan 2.516,32 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——- bütçesinden ödenen ret edilen miktar (%0,19) üzerinden hesaplanan 603,68 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-)Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 924,94 TL peşin harç ve 11,50 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 1.017,14 TL harçtan oluşan yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-)Davacı tarafından yapılan 123,00 TL posta ücreti ve 1.500,00 TL Bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.623,00 TL yargılama giderinden davanın kabul (%0,81) ve ret (%0,19) oranına göre 1.308,97 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerine bırakılmasına,
10-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 17.900,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davalı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, 13/2 maddeleri uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 16,499,98 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-)Davalı tarafından vekille temsil dışında (HMK.323/1/ğ) yapılmış başkaca yargılama gideri bulunmadığından işbu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
13-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle ——- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2023