Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/875 E. 2023/480 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/875 Esas
KARAR NO: 2023/480
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/11/2022
KARAR TARİHİ: 22/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …, müvekkili … cebren 01/10/2018 Tarihli ve 93.000,00 TL bedelli kambiyo senedi imza ettirdiğini, müvekkili ve davalı arasında herhangi bir ticari ilişki mevcut olmamakla birlikte bu hususta davalı tarafın cebren senet tahsil ettiğine dair tesis edildiğini, —— Sayılı hükmü bulunduğunu, davalı tarafın kötü niyetli olarak işbu 93.000,00 TL bedelli senedin bakiye alacağı olan (asıl borçlu tarafından) 78.000,00 TL’sini tahsil etmek amacı ile —— esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı tarafından müvekkilinin iradesini fesada uğratılarak düzenlenen, işbu davanın konusu kambiyo senedinin bedelsizliğinin tespiti ile kambiyo senedinin iptaline karar verilmesi gerektiğini, ihtiyati tedbirin şartlarının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 389/1. Madde hükmü ile genel olarak düzenlendiğini, bu yasa hükmüne göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, izah olunduğu üzere davalı tarafından müvekkiline cebren düzenletilen kambiyo senedinin bedelsiz olduğunu, işbu bedelsiz kambiyo senedine dayalı olarak davalı tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle alacağın tahsili yoluna gidilmesi durumunda müvekkilinin maddi zarara uğrayacağını, halihazırda müvekkilinin ticari hayatı tehlikeye girdiğini, müvekkilinin haklı nedenlerinin ve somut delillerinin gözetilmesinin ve cebren müvekkiline düzenlenerek kötü niyetli olarak tahsil edilmeye çalışılan bedelsiz kambiyo senedi yönünden teminat karşılığında yahut teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini ileri sürerek davalarının kabulü ile davaya konu 01/10/2018 tarihli ve 93.000,00 TL bedelli senedin bedelsizliğinin tespiti ile senedin iptali yönünde karar verilmesine, işbu davaya konu 01/10/2018 tarihli ve 93.000,00 TL bedelli senet yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalının alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı tarafından 6100 Sayılı HMK’nin 322/1 maddesi atfıyla aynı yasanın 126-131 maddeleri kapsamında cevap dilekçesi verilmemiştir. Davalı ön inceleme duruşmasında; ”Ben açılan davayı kabul etmiyorum, benim … ve —— alacağım vardı, bu kişilere ben borç vermiştim, bunun karşılığında bana senet vermişlerdi, senedin günü gelmesine rağmen ödemediler, ben de icraya verdim, daha sonra beni zorla imzalattı diye şikayet ettiler, ben rahatsızlık geçirdiğim için bu davaya cevap veremedim, benim hakkında —– verilen mahkumiyet kararı kesinleşmiştir, ancak benim alacağım bakidir, bu dava da haksızdır, davanın reddine karar verilmesini talep ediyorum” şeklinde beyan ve savunmada bulunmuştur.

DELİLLER: —— Esas sayılı dosyası, ——Sayılı Kesinleşmiş kararı, Bono (Senet) Örneği, Tarafların Aile Nüfus Kayıt Örnekleri, Dosyadaki Sair Bilgi Ve Belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI: Dava, 6100 Sayılı HMK’nin 106 ve 2004 Sayılı İİK’nin 72/1-3 maddeleri Gereğince Açılmış Menfi Tespit (Korkutma ve Tehdit Nedeniyle düzenlenen Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) İstemine İlişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, duruşmaya katılan davacı vekilinin ve davalının sulh olmak istemediklerini beyan etmeleri üzerine üzerine tahkikata geçilerek deliller toplanıp incelenmiş, tahkikat işlemleri ve incelemeleri yerine getirilmiş ve karar duruşmasına katılan taraf davacı vekilinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.Dava; 2004 Sayılı İİK’nin 72. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup; davacı- borçlunun——- Esas sayılı takip dosyasına konu kambiyo senedindeki keşideci/borçluya atfen bulunan imzanın korkutma ile atıldığından kendisini bağlamayacağı iddiası ile davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Senette borçlu olarak gözüken kimse senet borçlusu konumunda bulunmadığının tespiti amacıyla cebri icra tehdidi ile karşı karşıya ise, icra takibinin yapılmasından önce; süresi içinde ödeme emrine karşı imzaya itiraz yoluyla itirazda bulunmayı ihmal etmiş ve takip kesinleşmişse, takibe başlanılmasından sonraki evrede sahtelik davası açabilir, böyle bir sahtelik davası hukukî niteliği itibariyle 2004 sayılı İİK’nin 72’de düzenlenmiş olan menfi tespit davasıdır Menfi tespit davasında ispat yükü ise, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK madde 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir sebeple son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer . Senede karşı mutlak defiler ise senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Yapılan açıklamalardan sonra Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz konusuna değinmek gerekirse, bu husus 2004 sayılı İİK’nin 170. maddesinde düzenlenmiştir. Ancak bu inceleme icra hukuk mahkemelerindeki yapılan incelemeye yönelik olup HMK atfı içerir. Borçlunun, kambiyo taahhüdünün hükümsüz olduğunu ileri sürerek açtığı menfi tespit davası esasında maddi hukuk anlamında bir itiraz sebebine dayanılarak açılmaktadır. Bu kapsamda hükümsüzlük nedenine dayalı menfi tespit davalarında, uyuşmazlık temel ilişkiden değil, doğrudan doğruya kambiyo senetleri hukukundan kaynaklanmaktadır. Bu davalarda, kural olarak, davacının iddiası çoğu kez tüm senet ilgililerine karşı öne sürülebilen mutlak def’îlere dayanmaktadır. Örneğin; kambiyo senedinin zorunlu şekil şartları içermemesi, kambiyo alacağının zamanaşımına uğraması, vadeyi beklemeden istemde bulunulması, ciro zincirindeki kopukluk, başvuru hakkının yitirilmiş olması, senette yazılı kısmi ödeme açıklaması, sorumsuzluk kayıtları ya da bir kambiyo taahhüdünün senet yapma iradesindeki bozukluk nedeniyle sahibini bağlamayacağı yönündeki iddialar hükümsüzlük nedenine dayalı menfi tespit talebine konu oluşturur. Yukarıda açıklanan hususlar ve yapılan yargılamaya göre somut olaya geldiğimizde; davalı tarafından davacı aleyhinde —— sayılı dosyasından 01.10.2018 düzenleme tarihli , borçlu/düzenleyeni …, lehtarı … olan, 01.10.2018 vade/ödeme tarihli 93.000,00 TL bedelli bono/senet nedeniyle Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapıldığı ve takibin derdest olduğu , davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkememizce davalı davaya yanıt vermediğinden hukuken iddianın inkar edildiği kabul edilerek davacı vekili tarafından gösterilen deliller toplanmış ve işin esasının aydınlatılması için gerekli tahkikat yapılmıştır. Evvel emirde davacı icra takibine dayanak senedin korkutma sonucunda imzalandığını öne sürerek işbu hususta davalının yargılandığı ve ——Sayılı kararıyla mahkum edildiği ileri sürüldüğünden işbu dosya ve karar getirtilip incelenmiştir. Yapılan incelemede gerçekten de davalının —— sayılı kararı ile dava konusu senedin zorla imzalatıldığı sabit görülerek hukuki alacağını tahsil etmek amacıyla tehdit suçundan iki yıl hapis cezasıyla cezalandırıldığı ve netice olarak takdiri indirim sonucunda bir yıl sekiz ay hapis cezasına mahkum edildiği ve kararın kesinleştiği tespit edilmiştir. Dava, korkutma ve tehdit nedeniyle düzenlenen bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nin 37.maddesi hükmü uyarınca korkutma nedeniyle yapılan akitler bağlayıcı olmayıp baştan itibaren geçersizdir. Korkutma, bir kimsenin yapmak istemediği bir hukuki işlemi yapmadığı takdirde kendisinin veya yakınlarının zarara uğrayacağı tehdidiyle sözleşme yapılmasına razı olmasını sağlayan haksız eylemdir. 6098 Sayılı TBK’nin 74. maddesi uyarınca yukarıda açıklanan ağır ceza mahkemesinin maddi olayın sübutuna ilişkin vermiş olduğu söz konusu mahkumiyet kararı maddi olgunun tespitine ilişkin olup mahkememizi bağlayıcı nitelikte olduğundan TBK’nin 37. maddesi uyarınca bononun korkutma nedeniyle irade dışı düzenlettirildiği sübuta erdiğinden, davacının davasında haklı olduğu sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Binaenaleyh, davacı tarafından TMK’nin 6 ve HMK’nin 190. maddeleri kapsamında ispatlanan davanın kabulü ile; kısa kararda yer alan yazım hatası —– ibaresi —– olarak düzeltilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 106 ve 2004 Sayılı İİK’nin 72/1 maddeleri gereğince; ——- esas ( Takibin dayanağı 01.10.2018 düzenleme tarihli , borçlu/düzenleyeni …, lehtarı … olan, 01.10.2018 vade/ödeme tarihli 93.000,00 TL bedelli bono/senet nedeniyle) sayılı dosyasından dolayı davacı/borçlu … davalı/alacaklı … borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekmiştir. Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 72/V maddesi gereğince haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle tazminat talebine gelince; 2004 sayılı İİK.nin 72/V maddesine göre, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz düzenlemesi bulunmaktadır. Kötü niyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin haksız ve kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Bu ilkeler uyarınca somut olaya bakıldığında davalının kesinleşen ağır ceza mahkemesi kararından da anlaşılacağı üzere tehdit ve zor kullanarak davacıya imzalattığı senedi icraya koymakta haksız ve doğrudan doğuraya kötü niyetli olduğu ve davacının icra tehdidi altında kalarak başlı başına zarara uğradığının kabulü gerekmiş ve takdiren asıl alacağın( 78.000,00 ) %20’si olan 15.600,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine de karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden ise aynı yasanın 326/1. maddesi gereğince tamamen davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda ihtiyari olarak gidildiği anlaşılan arabuluculuk süreci nedeniyle Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi —— bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek sueritiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın Kabulü ile; 6100 Sayılı HMK’nin 106 ve 2004 Sayılı İİK’nin 72/1 maddeleri gereğince; —— esas ( Takibin dayanağı 01.10.2018 düzenleme tarihli , borçlu/düzenleyeni …, lehtarı … olan, 01.10.2018 vade/ödeme tarihli 93.000,00 TL bedelli bono/senet nedeniyle) sayılı dosyasından dolayı davacı/borçlu … davalı/alacaklı … BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 72/V maddesi gereğince haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle tazminat talebinin kabulü ile, takdiren asıl alacağın( 78.000,00 ) %20’si olan 15.600,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.328,18 TL karar ve ilam harcından; dava açılışında peşin yatırılan 80,70 TL harcın ve tamamlama harcı olarak yatırılan 1.332,04 TL harcın mahsubuyla bakiye 3.915,44 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 1.332,04 TL tamamlama harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 110,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.614,94 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 12.480,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle —— Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/06/2023