Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/830 E. 2023/589 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/830 Esas
KARAR NO: 2023/589
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/11/2022
KARAR TARİHİ: 21/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket tarafından ——– poliçe numarası ile sigortalanmış olan ———-Şti’ye ait ——— plakalı aracın, 27/11/2020 tarihide müvekkiline ait ——– plakalı araca çarpması sonucu——- ilinin ——– ilçesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, somut olayda ——— Müdürlüğünce 23/09/2010 tarihinde yayınlanan ——— nolu sektör duyurusu uyarınca; bağımsız eksper tarafından araçta oluşan hasar onarım miktarının tespiti yapıldığını, bağımsız eksper raporuyla KDV dahil 48.985,03 TL olarak tespit edildiğini, alacağın belirgin hale gelmesine müteakip arttırım haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL ‘sinin değer kaybı alacağının şimdilik 10,00 TL ‘sinin ticari işlerde uygulanan en yüksek temerrüt faiz oranı üzerinden ve kaza tarihinden, kabul görülmez ise ihtar tarihinden itibaren işletilecek en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tazminine, dava konusu hasar onarım ve değer kaybı bedelinin tespiti için yapılan ekspertiz ücreti masrafının ekspertiz ücretleri tarifesine göre belirlenerek HMK 323/F gereğince ve ——— sayılı kararı gereği yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Her ne kadar dava belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmişse de davaya konu sigorta tazminatının belirlenemez bir alacak olmadığını, davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gerekli olduğunu, davaya konu kaza tarihi tarihi 27.11.2020 olup kaza tarihi itibari ile de müvekkili şirketin kazaya karışan aracın sigortalısı olduğunun belli olduğunu, bu durumda davacıların tazminat yükümlüsünü öğrendikleri tarihi 27.11.2020 olup 2 yıllık zamanaşımı süresi 27.11.2022 de dolduğunu, kazaya karışan her iki araç malikinin de ticari işletmesiyle ilgisi olmayan dolayısıyla “ticari iş” niteliğinde olmayan bir trafik kazasından kaynaklandığını, davacı ile müvekkili şirket arasında da bir sözleşme olmadığı olayın haksız fiile dayandığı dikkate alındığında davanın Asliye ticaret mahkemesi değil Asliye hukuk mahkemesi tarafından görülmesi gerektiğini, davacının aracındaki hasar onarılmış olup ibraname imzalandığını, hasar için anlaşmalı servis olan ——- firmasına 28/01/2021 tarihinde 15.320.55 TL ödeme yapıldığını, davacının aracındaki hasar onarılmış olup ibraname imzalandığını, hasar için anlaşmalı servis olan ——— firmasına 28/01/2021 tarihinde 15,320.55 TL ödeme yapıldığını, başvuru sahibinin talebi haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili şirkete yapılan başvuru üzerine ———- Nolu dosya açıldığını, şirket tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesi neticesinde anlaşmalı servis olan ———- firmasına 28/01/2021 tarihinde 15,320.55 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin sorumluluğundaki borcun sigortacılık mevzuatı gereği eksiksiz olarak ödendiğinden üzerine düşen edimi ifa eden müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu kalmadığını, işbu sebeple talebin reddi gerektiğini, dava dilekçesinde trafik kazasının meydana gelmesinde kusurun sigortalı araç sürücüsüne ait olduğu iddia edilmiş ise de bu iddianın kabulünün mümkün olmadığını, öncelikle kusur yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, kazanın meydana geliş şekli, hava ve yol durumu, trafik ışıkları vs. kazaya etki eden tüm faktörler değerlendirilerek kazanın meydana gelmesinde sürücülerin var ise kusurları ve kusur oranlarının tespiti gerektiğini, konuya ilişkin olarak aşağıda verilen emsal içtihatlar da bu doğrultuda olduğunu, davacının talebini kabul anlamina gelmemek kaydi ile her halükarda başvurucu tarafindan Anayasa mahkemesinin iptal karari doğrultusunda hesaplama yapilmasi yani aracın marka model ve hasar durumu göz önünde bulundurulduğunda reel kaybın belirlenmesi gerektiğini, arz ve izah edilen nedenlerle birlikte sayın mahkemeniz tarafından re’sen nazara alınacak sebeplerle, öncelikle ilk itirazların değerlendirilmesine; davanın yetkili, görevli mahkemenin ——— Asliye Hukuk Mahkemesi olmasından dolayı ilk itirazlarının değerlendirilmesine; mahkeme aksi kanaatte ise esas yönünden izah edilen talepler ile inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmesini, dava açılmasına neden olmadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmili hususunda karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER: Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı, Nüfus Kayıt Örneği, Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı, Sigorta Hasar Dosyası, Kaza ve Kazalı Araç Fotoğrafları, ZMMS Poliçesi, ——– Kayıtları, ——— Noterler Birliği Trafik Tescil Kayıtları, Ekspertiz Raporu, Bilirkişi Raporu, Teslim, Temlik ve İbra belgesi, Dosyadaki Sair Bilgi Ve Belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİNE GÖRE, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI: Dava , Maddi Hasarlı Trafik Kazası Nedeniyle davacının sürücüsü olduğu araçta meydana gelen hasar onarım ve değer kaybı zararının/bedelinin ZMMS Poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketince tazmin ve tahsili istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi yollamasıyla 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle dava şartları, hak düşürücü süre, zamanaşımı ve ilk itirazların incelenmesi ve değerlendirilmesine müteakip ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecinden sonuç alınamadığından bu kez sulh teşviki yapılmasına karşın duruşmada hazır bulunan davacı vekilinin beyanına göre tarafların sulh yolunu tercih etmediklerinin anlaşılması üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri ve delillerin incelenmesi tamamlanarak tahkikat bitirilmiş ve karar duruşmasına katılan davacı vekilinin son sözleri de dinlenip zapta yazılarak aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Öncelikle dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Somut olaya geçmeden önce dava konusu olayın hukuki temeli ve uyuşmazlığın çözümüne etki edecek yasal düzenlemelere kısaca değinmekte yarar vardır.Bilindiği üzere haksız fiil öğretide; Hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 6100 Sayılı HMK’nın 190. maddelerinie göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı, haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır. 6098 Sayılı TBK’nin 50.maddesine göre de zarar gören ,zararını ve zarar verenini kusurunu ispat yükü altındadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasa’nın 85/1. maddesinde, “ bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı” aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir. Yine aynı yasanın 88/1 maddesi gereği de bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebepledir ki, sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunması halinde sözkonusu olup poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği yaptırılan zorunlu trafik sigortalarında sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. Zira sigorta şirketinin sorumluluğu 2918 Sayılı KTK’nin 86/1. maddesi gereğince işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru oranında poliçe limitiyle sınırlıdır. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.Yukarıdaki yapılan genel açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılama ışığında somut olaya baktığımızda; 27.11.2020 tarihinde dava dışı ——— adına kayıtlı davacı ——– sevk ve idaresindeki ——— plaka sayılı otomobil ile kaza tarihinde dava dışı ——– Şti. Adına kayıtlı ,dava dışı ——– sevk ve idaresindeki ——— plaka sayılı ticari araçların ——– ——— karıştığı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği ve davacının aracında maddi hasar ve değer kaybı meydana geldiğinin öne sürüldüğü , kazada kusurun davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünde olması nedeniyle meydana gelen hasarın onarım bedelinin ve değer kaybının davalı sigorta şirketinden tahsili istenmektedir. Hemen ifade edilmelidir ki; tazminat davalarında dava açma yetkisi kural olarak malvarlığı doğrudan doğruya zarar gören kişiye ait olmakla ve işbu davayı araç maliki yerine sürücü açmakla birlikte; malik tarafından kaza nedeniyle açılmış bir dava olduğu savunması ileri sürülmediği ve Av.Kanunu 2/1,2 maddeleri gereğince davacı vekili tarafından bu konuda bir açıklama yapılmadığı halde, haksız fiile dayalı olarak davacı sürücünün dava açmakta hukuki yararının ve dolayısıyla aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilerek davanın esastan çözülmesi gerekmiştir. Bu temelde devam edersek, davaya konu kazada davacı tarafça sürücüsü ——— kusurlu olduğu öne sürülen ——– plakalı aracın kaza tarihi olan 27.11.2020 tarihi itibariyle ——– Şti. Adına kayıtlı olduğu ve davalı sigorta şirketine de 17/09/2020-17/09/2021 başlanğıç – bitiş tarihli maddi hasar halinde araç başına 41.000,00 TL limitli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğu anlaşılmıştır. Meydana gelen trafik kazası sonucunda sürücüler tarafından hazırlanan görüşlerinin yazılı olduğu ve basit krokinin bulunduğu maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı dosyaya sunulmuştur. Davacı malik/sürücü aracında kaza nedeniyle hasar meydana geldiğini ve hasar onarım ve değer kaybı bedelinin kazada kusurun davalı sigorta şirketinin müteselsil olarak sorumluluğunda bulunan araç sürücüsünde olduğu iddiasıyla işbu davayı açmıştır. Somut olayda uyuşmazlığın temelinin meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle doğrudan kusur, hasar, hasar onarım bedeli ve değer kaybı üzerinde yoğunlaştığı ve kusur oranının tespiti esasında hasarın onarım bedelinin ve varsa değer kaybının belirlenmesi halinde uyuşmazlığın aydınlanacağı aşikardır. Bu kapsamda taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve maddi hasarlı trafik kazası tutanağındaki sürücü görüşleri ve olayın gerçekleşme biçimi ile dosya kapsamına nazaran kusur ve hasar onarım bedeli konusunda rapor düzenlenmesi için dosya makine mühendisi bir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi Makine Mühendisi ———- tarafından hazırlanan 19.06.2023 tarihli raporda özetle ;——— plaka sayılı araç sürücüsü ——–; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu içinde hüküm altına alınan Madde57/c2 kuralını ihlal ederek söz konusu maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiği ve %100 oranında KUSURLU bulunduğu,——- plaka sayılı araç sürücüsü ——–; Söz konusu trafik kazasının meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı, 28.11.2020 tarihinde yapılan ekspertiz işlemleri neticesinde ———- Servisinde yapılan onarım işlemlerinin ve onarım bedeli 15.320,55 TL’ nin kadri maruf olduğu ve ilgili firmaya sigortalısı ———- plaka sayılı araç sürücüsü ——– kusuru oranında 28.01.2021 tarihinde ——– adına 15.320,55 TL hasar ödemesi yapıldığı, bakiye alacak / borç bulunmadığı, ——— plaka sayılı aracın 27.11.2020 tarihinde meydana gelen trafik kazası öncesi 11 adet hasarlı trafik kazasına karıştığı, benzer parçaların hasar gördüğü ve onarıldığı, dolayısıyla 27.11.2020 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonrası araçta değer kaybı meydana gelmeyeceği görüş ve kanaatinde olduğuna ilişkin rapor verilmiştir. Bu rapor da taraf vekillerine tebliğ edilmiş olup rapora davacı vekili tarafından itiraz edilmiştir. Mahkememizce öncelikle dava kusur esasına bağlı bulunduğundan yukarıdan beri açıklanan süreç üzerinden yapılan inceleme ve değerlendirmede; öncelikle bilirkişinin kusur değerlendirmesi ve raporuna da yansıdığı üzere taraflarca düzenlenen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı, kaza yerini gösterir fotoğraflar, haritalar, araçların konumu ve dosyaya mübrez benimsenen bilirkişi raporu nazarında kazada özellikle kavşakta sağdan gelen araca ilk geçiş hakkını vermediğinden kusurun tamamen davalıya sigortalı araç sürücüsü olduğu, davacın sürücünün bir kusurununu bulunmadığı kabul ve takdir edilmiştir. Dosyaya mübrez bilgi ,belge, kaza yeri ve kazalı araç fotoğrafları, davacının aracının marka ve modeli , delil niteliğindeki ekspertiz raporu ve benimsenen bilirkişi kusur/hasar/zarar/değer kaybı raporuna ve bilhassa oluşturulan hasar dosyası ve ödeme belgelerine göre ise ; davalı sigorta şirketi tarafından dava öncesi yapılan ödemenin hasar onarım ve değer kaybına yönelik tüm zararı karşıladığı, yapılan ödemenin piyasa rayiçlerine göre kadri maruf ve gerçek zararı karşılar nitelikte olduğu ,mevcut bulgu, deliller ve özellikle 21/12/2020 tarihi araç maliki ——– tarafından düzenlenen teslim, temlik ve ibra belgesine göre maddi gerçeğin davacının başkaca hak talep edemeyeceği olduğu gibi; davanın başta taraf ve dava ehliyeti olmak üzere; uyuşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözülmesi, hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasının sağlanması bir yana hukuk kurallarını zorlayarak hak elde etmeye matuf açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğinde de olduğu değerlendirilmiştir. Binaenaleyh, davacının davasını TMK’nin 2, 6 , HMK’nin 190 ve TBK’nin 49, 50/1, maddeleri esaslarına göre ispat edemediği olduğu sonuç ve kanaatiyle davanın esastan reddine karar verilmiştir. (AY.138/1)Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden aynı yasanın 326/1 maddesi gereğince aleyhinde hüküm verilen davacı taraf sorumlu tutulmuştur. Yine bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi ——– bütçesinden ödenen dava şartı arabuluculuk ücretinin de taraflar toplantıya katıldığından az yukarıdaki esaslar çerçevesinde davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmiştir. Mamafih, talep edilen ekspertiz ücreti yargılama gideri olarak kabul edildiğinden karar tarihi itibariyle dava değeri 110,00 TL olarak kabul edilmiş ve bu değer miktar itibariyle kesinlik sınırının altında olmasına rağmen, davanın kısmi dava olarak açılması karşısında muhtemel ıslah talep ve işlemine göre dava değerinin her zaman kesinlik sınırını aşma ihtimali bulunduğu anlaşılmakla hukuki dinlenilme hakkı da gözetilerek istinaf kanun yolu açık bırakılmak suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 80,70 TL harçtan mahsubuyla bakiye 189,15 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davalı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, 13/2 maddeleri uyarınca hesap ve takdir edilen 110,00 TL nispi vekalet ücreti ile 11,50 TL vekalet harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Davalı tarafından kendisini vekille temsil ettirmek dışında (HMK’nin 323/1/ğ) yapılmış başka bir yargılama gideri bulunmadığından işbu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansın yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; ———–Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2023