Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/81 E. 2023/355 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/81 Esas
KARAR NO : 2023/355

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 03/02/2022
KARAR TARİHİ : 18/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket nezdinde —– nolu —- Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı —-maliki olduğu, dava dışı sürücü —- sevk ve idaresindeki —– plakalı aracın, 13.01.2020 tarihinde, —- ili —- ilçesi —- mahallesi —–caddesi—–karşısında —– istikametinden—– Belediyesi istikametine doğru seyir halinde iken; davalı/borçlu—-nezdinde sigortalı, davalı/borçlu sürücü—–malik, sevk ve idaresinde olduğu ——- plakalı aracın hızını alamayarak takip mesafesini ihlal etmesi sonucu sigortalı araca arkadan çarpmak suretiyle maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonrasında düzenlenmiş olan maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağından ve müvekkili şirket tarafından tanzim ettirilen ekspertiz raporundan da anlaşılacağı üzere —— plaka sayılı araç sürücüsü davalı/borçlu —–Karayolları Trafik Kanunu 56/1c 52/1b 84. Maddesine göre meydana gelen olayda asli ve %100 oranında kusurlu olduğunu, kaza sonucu sigortalıya ait araçta meydana gelen zarardan davalı/borçlu——-plakalı aracın ——- poliçe numarası ile zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olması nedeniyle sorumlu olduğunu, müvekkili şirkete vaki hasar ihbarına müteakip hazırlatılan ekspertiz raporuna istinaden sigortalı araçta meydana gelen hasarın 120.000,00-TL olarak belirlendiğini, belirlenen hasar tazminat miktarı olan 120.000,00-TL bakiyenin sovtaj bedeli olan 86.800,00-TL kısmı sovtaj alıcısı tarafından sigortalıya, kalan hasar tazminat miktarı olan 33.200,00-TL tutarındaki bakiye müvekkili şirket tarafından, sigortalı ——- ödendiğini, yapılan hasar tazminatı ödemesi ile müvekkili sigorta şirketi, TTK m.1472 hükmü gereği sigortalısının haklarına halef olduğunu, işbu rücuen tazminat alacağı olan 33.200,00-TL tutarındaki toplam hasar bedelinin ödeme tarihi olan 06.02.2020 tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili için davalılar/borçlular aleyhine—- İcra Müdürlüğü’nün —— Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalılar/borçlular yasal süresi içinde borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz ettiğini, 11.09.2021 tarihinde—– Arabuluculuk Bürosunun —— Arabuluculuk dosya numarası ile arabuluculuğa başvurulduğunu, toplantıda anlaşılamadığını, açıklanan nedenlerle ve fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, —– İcra Müdürlüğü’nün——Sayılı dosyasına haksız olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, arabuluculuk vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafta bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP :
Davalı —— vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu hususların gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu ve ileri sürdüğü trafik kazası tespit tutanağının taraflarına tebliğ edilmemekle birlikte; söz konusu tutanağın davacı tarafın beyanları doğrultusunda taraflı olarak düzenlendiğini, dolayısıyla söz konusu bilirkişi raporunun eksik, yetersiz, çekişkili, taraflı ve denetime elverişsiz olması ve itirazlar doğrultusunda konusunda uzman olmaması nedeniyle, alanında uzman trafik bilirkişiler marifetiyle yeniden durum değerlendirilerek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesi gerektiğini, davalının tam kusurlu olduğu hususu doğru olmayıp sunulacak delillerle kusur incelemesinin yeniden yaptırılmasına ve kazanın davalının eylemiyle bir ilgisi olmayıp tamamıyla davacının kendi kusuru sonucu olduğu hususundaki kanıtların incelenmesine ve açılan davanın reddine karar verilmesini talep etiklerini, söz konusu kazaya karışan —- plaka sayılı aracın davalı müvekkili tarafından —- Noterliği’nin —— Yevmiye nolu ve 12/01/2020 tarihli araç satış sözleşmesi ile satın alındığını, bilindiği üzere ikinci el araç satın alındığında alıcının 15 gün içinde zorunlu trafik sigortasını yaptırmak için süresi olduğunu, ayrıca aracın önceki sahibi tarafından yaptırılması zorunlu olan trafik sigortasının süresi henüz dolmamışsa bu sigorta 15 gün süreyle geçerliliğini koruduğunu, bu sürede yeni alınan aracın herhangi bir trafik kazasına karışması halinde önceki sigorta üzerinden ortaya çıkan masrafların karşılanmadığını, satın alınan tarihte —— plaka sayılı aracın ise eski sahibinin sigorta poliçesi bulunduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği hususların gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafa, ——- plaka sayılı aracın trafik sigortasının olduğu hususları belirtilmesine rağmen; davacı taraf bilerek ve isteyerek aracını ekspertiz görevlilerinin incelemesini engellemek amacıyla sigortaya başvuru yapmaksızın afaki bir rakamla davalının müvekkilini sorumlu tutmayı amaçladığını, söz konusu 120.000,00 TL’lik hasarın sadece davacının delilleri ile tanzim edilmiş hasar tutarlarını gösterdiğini, yerleşik Yargıtay içtihatları çerçevesinde söz konusu 120.000,00 TL’lik hasar tutarına ilişkin raporun denetime elverişsiz olup, silahların eşitliği ilkelerine aykırılık teşkil ettiğini, bu hususta bir inceleme yapılarak —— plaka sayılı aracın onarım masrafının ayrıntılı bir raporla düzenlenmesi gerektiğini, kazayla ilgili kusuru bulunmayan, işbu dava ile hiçbir surette sorumluluk ve husumet yöneltilemeyecek olan müvekkiline, davacı tarafından kazayla ilgili hiçbir ihbar ve bildirimde de bulunulmadığını, bu nedenle kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesi de hukuka uygun olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte yerleşik yüksek mahkeme kararlarında da bilindiği üzere, söz konusu davanın haksız fiile dayanması sebebiyle uygulanacak faizin yasal faiz olması gerektiğini, davacı tarafın talep ettiği faiz tarihleri ve oranlarının hukuka aykırı olduğunu, açıklanan tüm nedenlerle haksız ve hukuka aykırı açılan davanın reddine, davacının icra takibinin konusu olan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

CEVAP /TALEP :
Davalı ——- vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacının, kasko sigortacısı olduğu aracın 13.01.2020 tarihinde karıştığı kaza neticesinde uğradığını iddia ettiği birtakım maddi zararları karşılaması nedeniyle halefiyet ilkesi uyarınca işbu rücu davasını ikame ettiğini, aracın müvekkili şirket nezdinde düzenlenen ——Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesine istinaden de müvekkili şirkete karşı işbu rücu davası ikame edildiğini, Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi (Trafik Poliçesi) ile sigortalı bulunmakta olup kaza tarihi itibariyle teminat limitinin araç başına 41.000TL olduğunu, kabul anlamında olmamakla, müvekkili şirketin sorumluluğu sigortalısının kusur sorumluluğu ve nihayetinde poliçe teminat limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin ancak sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, kusur oranının tespiti bakımından dosyanın —— Dairesi’ne gönderilmesi gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere davacı tarafça dayanak olarak sunulan araç rayiç bedelleri fahiş olup, davacının gerçek zararının tespiti gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere genel şartlar gereğince müvekkili şirketin yalnızca anlaşmalı servislerde uygulanacak tedarik ve işçilik bedelleri ile sorumlu olması sebebiyle zararın tespitinde bu hususun da göz önünde bulundurulması gerektiğini, bu sebeple dosyanın bilirkişi incelemesine gönderilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin Genel Şart hükümleri gereğince üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek, ihbarla aynı gün içinde, davacı tarafı aracın 3 yaşından büyük olması halinde eşdeğer parça bedelleri ile ve anlaşmalı serviste onarılmaması halinde anlaşmalı servislerde geçerli tedarik ve işçilik bedelleri ile sorumlu tutulabileceği hususlarında bilgilendirdiğini, dolayısıyla parça ve işçilik bedellerinin yüksek kaynaklanan fahiş hasar bedelinden sorumluluğu bulunmadığını, bu sebeple davacının fahiş taleplerinin reddi gerektiğini, davacı tarafça sunulan raporda belirtilen işçilik ve parça bedelleri fahiş olmakla, kabulünün mümkün olmadığını, hukukumuzda sigorta şirketinin sorumlu tutulacağı tazminat miktarının hesaplanması, 11.1.2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun tazminatın hesaplanmasını düzenleyen 49 ila 56. maddelerinden farklı kurallara tabi kılındığını, motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle meydana gelen zararın tazmini hususunda, zarar veren işletenin sorumluluğu haksız fiilden doğan sorumluluk olup 6098 sayılı Kanun’un yukarıda anılan hükümlerine tabi olmakla birlikte aynı zarardan dolayı sigorta şirketinin tazminat sorumluluğu, sözleşmeden doğan sorumluluk olduğunu ve bu sebeple de işletenin tazminat sorumluluğu ile sigorta şirketinin tazminat sorumluluğunun kapsamının farklı esaslara tabi kılınmasının sorumluluklarının dayandıkları esasların farklı olması nedeniyle kaçınılmaz olduğunu, müvekkili şirketin kdv’den sorumluluğu bulunmadığını, KDV hizmetin görülmesi veya malın teslimi ile doğan bir vergi olup fatura tanzimi ile tahakkuk ettiğini, başvuran tarafından dosyaya sunulan herhangi bir fatura bulunmadığından ve fatura alınmadan ya da fatura düşük tutulmak üzere KDV ödemekten imtina edilebilecek olması gibi durumların ülkemizde yaygın olması nedeni ile KDV dahil hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olacağını, başvuru dilekçesinde hasarlanan parçalara ilişkin orijinal parça talep edilmişse de işbu hususun kabulü mümkün olmadığını, trafik sigortası genel şartları uyarınca müvekkili şirketin hasar onarım taleplerini eşdeğer parçalar üzerinden gidereceğini, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkân yok ise orijinali ile değiştirilebilineceğini, başvuru konusu dosyada aleyhe hüküm kurulması halinde hasarlanan parçaların eşdeğer parçalar ile değiştirilmesi mümkün olduğundan dosyada eşdeğer parça fiyatları üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, taraflarına tebliğ edilen başvuru dilekçesinde her ne kadar tazminata iskonto uygulanmadan hükmedilmesi talep edilmişse de kesinlikle kabul anlamına gelmemekle beraber müvekkili şirket aleyhine tazminata hükmedilmesi halinde en az yüzde otuz olmak üzere tedarik ve işçilik iskontosu uygulanması gerektiğini, belirtilen açık hüküm doğrultusunda aleyhe hüküm kurulması halinde müvekkili şirketin anlaşmalı olduğu onarım merkezinde onarılsaydı uygulanacak parça, tedarik, işçilik ve diğer hususlara göre belirlenecek bedele göre hasar onarım miktarına en az %30 iskonto uygulanması gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini, aracın hususi araç olarak kullanması nedeniyle avans faize hükmedilmesinin mümkün olmadığını, açıklanan nedenlerle; haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, davacı tarafa ödeme yapılmış olduğundan davanın reddine, davacının itirazın iptali talebinin ve icra-inkar tazminatı talebinin reddini, davacının icra takibinin konusu olan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, araç hasarına, mahrumiyet gün bedelinden ve değer kaybına ilişkin olarak uzman sigorta eksperinden rapor alınmasına, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, kazaya karışan araç sürücüsünün kusur durumunun tespiti için Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden ve —— Dairesi’nden kusur raporu alınmasına; varsa derdest ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılmasına, aleyhe hüküm kurulması halinde dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu tutulmalarına, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin başvurana yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER:—–. İcra Dairesinin——-Esas sayılı dosyası UYAP kayıtları, Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı, Davalı Gerçek Kişi Nüfus Aile Kayıt Tablosu, Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi, Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi, Trafik Kazası Tespit Tutanağı, Ekspertiz Raporu, —– Noterler Birliği Trafik Tescil Kayıtları, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi Kayıtları, Hasar Dosyası, Ödeme Dekont ve Belgeleri, Kaza ve Araç Fotoğrafları, Bilirkişi Kusur Raporu, Bilirkişi Hasar Raporu, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIALAR, DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI:
Dava , 6102 sayılı TTK’nin 1472. maddesi uyarınca davacı sigorta şirketinin, genişletilmiş kasko sigorta poliçesi nedeniyle sigortalısının haklarına halef olması sebebiyle, dava dışı sigortalısına maddi hasarlı trafik kazasına bağlı olarak meydana gelen hasar için ödediği tazminatının; sigortalısının kusuru nedeniyle davalı sigorta şirketinden ve işleten – sürücü olarak haksız fiil sorumlusu olan gerçek kişi sigortalıdan rücuen tahsili için başlattığı icra takibine yapılan itiraz nedeniyle; 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi kapsamında açılmış itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce görevsizlik kararı sonucunda gelen eldeki dosyada usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak dava şartları, hak düşürücü süre, ilk itirazlar ve zamanaşımı itirazları değerlendirilmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan davacı ve davalı gerçek kişi vekilinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanları üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, son duruşmaya katılan davacı vekilinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçirilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.Öncelikle davaya esas —–.İcra Dairesinin ——Esas sayılı dosyası UYAP Sistemi üzerinden getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Davanın yasal dayanağı olan 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır. Bu kuraldan hareketle; takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Davacının aktif dava ehliyeti yönünden ise 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun “Halefiyet” başlıklı 1472. maddesinde ” (1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. (2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” hükmü bulunmaktadır.
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir. Bilindiği üzere Haksız fiil ise öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur” aynı Yasa’nın 85/1. Maddesinde“bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir. 86/1. Maddesi “işletenin, mücbir sebepten veya zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan, zararlı sonucun ileri geldiğini ispat etmesi şartıyla sorumluluktan kurtulacağı” hükümlerini içerdiği, aynı yasanın 88. maddesinde ise “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” düzenlemesi ile motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, ayrıca birden fazla kişinin zararı tazminat ile yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir. Yine TBK’nin 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” demekle birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Buna göre, araç işletenin sorumluluğunun dayanağı 2918 sayılı KTK’nin 85. maddesi ve sürücünün sorumluluğu ise TBK’nin 49. maddesidir ve aralarındaki ilişki, aynı zarardan çeşitli nedenlerden dolayı sorumlu olma halidir. Zarar gören, zarar miktarının tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların tamamından, dilerse yalnız birinden isteyebilecektir.

Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ise, motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sebepledir ki, sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunması halinde sözkonusu olup poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği yaptırılan zorunlu trafik sigortalarında sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. Zira sigorta şirketinin sorumluluğu 2918 Sayılı KTK’nin 86/1 maddesi gereğince işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru oranında poliçe limitiyle sınırlıdır. Kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.

Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında,bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.

Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir —- 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi,kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim,durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır.

Yukarıda yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılamaya göre somut olaya gelince ; dava dışı sigortalı —- maliki olduğu yine dava dışı —– sevk ve idaresindeki davacı sigorta şirketine 30/01/2019-30/01/2020 başlangıç ve bitiş tarihli genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalı —– Plakalı araç ile davalı gerçek kişinin maliki ve sürücüsü diğer davalı sigorta şirketine 13/01/2020-13/01/2021 başlangıç ve bitiş tarihli trafik sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan —- plakalı araçlar 13.01.2020 tarihinde —–Mahallesinde ——suretiyle maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir. Dolasıyla trafik kazası tarihi itibariyle her iki araca ait kasko ve trafik sigorta poliçelerinin bulunduğu ve işbu poliçelerin kaza tarihi itibariyel geçerli oldukları anlaşılmış durumdadır. Trafik Kazası sonucunda kaza mahallinde—– Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü tarafından Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı düzenlenmiş olup bir örneği dosyaya mübrezdir. Trafik kazası nedeniyle davacı aracında oluşan hasar nedeniyle kendi kasko sigorta şirketine başvurmuş ve hazırlanan ekspertiz raporu doğurultusunda araç sovtaj bedeli düşülerek geri kalan miktar ödenmiş ve akabinde halefiyet ilkesi gereğince davacı sigorta şirketi sigortalısı araç için ödemiş bulunduğu hasar bedelini kazadaki davalıya sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusuru iddiasıyla genel haciz yoluyla icra takibi başlatmış ve itirazlar üzerine takip durmuş ve bir yıllık hak düşürücü yasal süre içinde işbu davanın açıldığı görülmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın temelinin yukarıda anılan trafik kazasındaki sürücülerin kusur durum ve oranı ile hasar onarım bedeli üzerinde yoğunlaştığı, sürücülerin kusur oranının tespiti ve hasar tazimanatının net olarak belirlenmesi halinde uyuşmazlığın aydınlanacağı ortadadır. Mahkememizce; haksız fiil sorumluluğu kusura bağlı olduğundan, kusurun ve zararın ispatı da davacıya ait olduğundan önce bu kapsamda dosya alanında uzman bir bilirkişiye verilerek kazaya karışan sürücülerin kusur durum ve oranı hakkında rapor düzenlenmesi istenmiştir. Bilirkişi —— tarafından hazırlanan 18.07.2022 tarihli raporda özetle ; sürücü ——2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52. Maddesindeki Sürücüler: “b) Hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak, Zorundadırlar.” Madde 56 – Sürücüler aşağıdaki kurallara ve yasaklara uymak zorundadırlar. “c) Araçlar arasındaki mesafe: Sürücüler önlerinde giden araçları yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli bir mesafeden izlemek zorundadırlar.” Trafik kazalarında sürücü kusurlarının tespiti ve asli kusur sayılan haller başlıklı Madde 84 – Araç sürücüleri trafik kazalarında; “d) Arkadan çarpma.” maddesindeki kuralları ihlal ederek kazaya sebebiyet verdiği, diğer araç sürücülerinin ise kural ihlali tespit edilmediği, bu duruma göre ——- plakalı otomobil sürücüsü —— 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun, Trafik kazalarında sürücü kusurlarının tespiti ve asli kusur sayılan haller: başlıklı Madde 84 – Araç sürücüleri trafik kazalarında “d) Arkadan çarpma.” maddesindeki kuralları ihlal ettiğinden dolayı ASLİ DERECEDE KUSURLU OLDUĞU, Yüzdeyüz (%100) —- plakalı otomobil sürücüsü ——2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda belirtilen kural ihlalinin tespit edilmediği —– plakalı otomobil sürücüsü —— 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda belirtilen kural ihlalinin tespit edilmediği,—— plakalı otomobil sürücüsü —— 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda belirtilen kural ihlalinin tespit edilmediği için kusurunun olmadığı görüş ve kanaatlerine yer verilmiştir. Mahkememizce işbu bilirkişi raporu taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak herhangi bir itiraz vaki olmamıştır. Bu kapsamda olay sırasında trafik ekiplerince tutulan kaza tespit tutanağı ve mevcut kusura ilişkin bilirkişi raporunun birbirini teyit ettiği, sunulan rapor ekinde kazanın renkli olarak harita üzerinde gösterilmek suretiyle canlandırıldığı, sürücülerin kural ihlallerinin tek tek gösterildiği ve kazanın açıklandığı şekilde meydana geldiği , kazada davalı gerçek kişinin birden çok kural ihlali yaptığı ve arkadan çarparak kazaya ve hasara sebebiyet verdiği, bilirkişi raporunun her yönüyle gerekçeli , denetime açık, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu anlaşılmış ve buna göre davaya konu kazada davalı gerçek kişinin asli ve tam kusurlu olduğu, diğer sürücülere ise atfı kabil bir kusur bulunmadığı tespit, tayin ve takdir edilmiştir. (TBK, 74, HMK 266, Yargıtay —–HD——.) Bu aşama geçildikten sonra inceleme sırası hasar tazminatına gelmiş ve dosya ödenene hasar tazminatının hukuka uygunluğunun denetiminin sağlanması için makine mühendisi bir bilirkişiye verilmiş ve rapor istenmiştir. Bilirkişi Makine Mühendisi —— tarafından hazırlanıp dosyaya sunulan 20.11.2022 tarihli raporda ise özetle ve mealen ; davacı sigorta şirketinin sigortalısına kazaya bağlı olarak 37.362,00 TL hasar tazminatı ödediği ve ödenen bu tazminatın piyasa fiyatlarıyla uyumlu, kadri maruf olduğu yönünde tespit ve görüş beyan edilmiştir. Mahkememizce anılan bilirkişi raporu da taraf vekillerine tebliğ edilmiş ancak işbu bilirkişi raporuna karşı da herhangi bir itiraz öne sürülmemiştir. Öte yandan bilindiği üzere; Sigorta eksperlerinin hukuki statüsü ve sigorta eksperleri tarafından tanzim edilen raporların hukuki niteliği 5684 sayılı Sigortacılık Kanununda düzenlenmiştir. Kanunun 2/1-n maddesinde sigorta eksperlerinin tarafsız ve bağımsız olduğu, aynı kanununun 22/13 fıkrasında sigorta eksperlerinin tarafsız olmak zorunda olduğu, yine aynı kanunun 22/17 fıkrasında eksperler tarafından düzenlenen raporların delil niteliğinde olduğu yönündeki düzenlemeler dikkate alındığında sigorta eksperleri tarafından düzenlenen raporların yargılama aşamasında itibar edilecek türden bir belge olduğu da açıktır. Bu kapsamda dosyaya mübrez ekspertiz raporu ve işbu raporu hasar tazminatı yönünden teyit eden makine mühendisi tarafından hazırlanan bilirkişi raporu, yine diğer adli trafik uzmanı bilirkişi raporunda tespit ve tayin edilen kusur durum ve oranları gözetildiğinde belirlenen hasar bedelinin kazaya ve dosyaya uygun ve kadri maruf olduğu, davalıların yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler uyarınca gerçek zararı müştereken ve müteselsilen tazmin etme sorumluluğu altında oldukları sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Binaenaleyh, dosyada mukim benimsenen ekspertiz ve bilirkişi raporlarına göre davacının davasını; TTK, 1472, TBK,49, 50/1, 74, KTK , 85/1-son, 90, 91/1, 86/1 , 88/1 , Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları temelinde TMK, 6 ile HMK, 190 ve 266. maddeleri esaslarına göre açıkça ispat ettiğinin tespitiyle beraber, davalıların takibe itirazların tamamen haksız ve yersiz olduğu anlaşılmakla taleple bağlılık ilkesi, olayda ödeme tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinin mümkün olması ve poliçe limiti gibi hususlar denetlenmek ve gözetilmek suretiyle davacının davasının kabulü ile ; davalı-borçluların —-.İcra Dairesinin —— Esas sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazlarının ayrı ayrı iptali ile icra takibinin ( davalıların müştereken ve müteselsilen ; davalı sigorta şirketinin ise araç başına maddi 41.000,00 TL poliçe teminat limitiyle sınırlı/sorumlu tutulması kaydıyla) asıl alacağa (33.200,00 TL) takipteki gibi 06.02.2020 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle aynen devamına karar verilmesi gerekmiştir.
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1-3 maddeleri gereğince davalılar müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi ——bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE,
2-) 2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince davalı-borçluların—–.İcra Dairesinin ——Esas sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazlarının ayı ayrı İPTALİ ile icra takibinin ( davalıların müştereken ve müteselsilen ; davalı sigorta şirketinin ise araç başına maddi 41.000,00 TL poliçe teminat limitiyle sınırlı/sorumlu tutulması kaydıyla) asıl alacağa (33.200,00 TL) takipteki gibi 06.02.2020 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle aynen devamına,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.497,52 TL karar ve ilam harcından; 441,57 TL peşin harcın ve icra dosyasına yatırılan 182,81 TL harcın mahsubuyla bakiye 1.873,14 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 441,57 TL peşin harç, 11,50 TL vekalet harcı, 139,50 TL posta masrafı, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.773,27 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, 13/2 maddeleri uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, ) Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekillerinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle—— Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.