Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/780 E. 2023/221 K. 20.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/780 Esas
KARAR NO : 2023/221

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 17/10/2022
KARAR TARİHİ : 20/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı, müvekkili şirket bünyesinde tarihleri arasında “Satış Müdürü” olarak çalıştığını, 21.02.2022 tarihinde işten ayrıldığını, davalı ile 22.12.2020 tarihli imzalanan rekabet yasağı ve gizlilik sözleşmesi “rekabet yasağı kaydı” içerdiğini, müvekkili şirket tarafından hazırlanan ve davalı … tarafından imza altına alınan sözleşme, ekonomik ve ticari hayatta iş ilişkisi sırasında rekabet yasağına uyulmaması sonucunda ortaya çıkabilecek riskleri ortadan kaldırmak amacıyla hazırlandığını ve hukuken, rekabet yasağı ve gizlilik sözleşmelerinde olması gereken hususları ve şartları ihtiva eden ve işveren müvekkilin haklı menfaatlerini koruyan adil ve geçerli bir sözleşme olduğunu, davalı işçi müvekkili ile yaptığı rekabet yasağı ve gizlilik sözleşmesi uyarınca müvekkili işverene ait işyerinde yapmakta olduğu işle doğrudan ilgili ve işverenin asıl faaliyet alanına yönelik aynı işi kendi ve nam hesabına yapmamayı beyan ettiğini, sözleşmedeki açık hükme rağmen davalı işçi buna rağmen müvekkili şirketle aynı iş kolunda kendi nam ve hesabına şirket kurduğunu, her iki şirketinde ana faaliyet alanlarının, satılan ürünlerin benzer olduğunu ve hitap ettikleri pazar ve hedef müşterilerinin benzer olması sebebiyle müvekkili şirket ile davacının çalıştığı dava dışı şirket “rakip” konumunda olduğunu, davalı, müvekkili şirketin müşteri portföyü bilgilerine ve ticari sırlarına iş tanımı ve konumu sebebiyle vakıf olduğunu, müvekkili şirketin müşterilerinin davalı tarafından etki altına alındığından/alınabileceğinden sebeple müvekkili şirketin iş hacimleri ve faaliyet karları olumsuz etkilediğini, davalının, müvekkili şirkete rakip şirket kurmasının akabinde müvekkili şirketin müşteri portföyüne de zarar vermek istediğini, müvekkilinin şirketin müşterilerine mail yoluyla fiyat teklifinde bulunduğunu, bu nedenlerle; davalının sözleşeme de yer alan rekabet yasağına ilişkin kayda aykırılık sebebiyle ortaya çıkan ve çıkacak olan zararın ödenmesi gerektiğini, bu bağlamda, kötü niyetli ve haksız itirazı ile icra takibinin durmasına neden olan davalı aleyhine, itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın asgari %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili arasında dava açılmadan önceki süreçte iş sözleşmesi uyarınca işçi işveren ilişkisi mevcut olduğundan huzurdaki dava bakımından görevli mahkemenin İş Mahkemeleri olduğunu, huzurdaki dava görevsiz mahkemede ikame edilmiş olduğundan kamu düzeni gereği usuli bir dava şartı olan ve yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gereken görev unsuruna ilişkin itirazımız doğrultusunda mahkemenizce esasa girilmeksizin davanın usul yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili işten çıkarılmış olmakla davacı tarafın tüm iddiasının hukuka aykırı olduğu aşikar olduğunu, sözleşmenin mevzuata aykırı olmakla geçersiz olduğunu; geçerli sayılsa bile hem belirli süreli iş sözleşmesi sona erdiğini, hem de İşveren fesih yaptığı için; rekabet yasağı sona erdiğini, bu nedenlerle;——-sayılı ve 01.06.2021 tarihli kararı doğrultusunda davacı ile müvekkil arasında işçi-işveren ilişkisi olduğundan, İçtihat gereği işçi-işveren ilişkisi sonra erdikten sonraki bir aşama için haksız rekabet iddiası İş Mahkemesinin görev alanına girdiğinden davanın görevsizlik yönünden reddine, davacı tarafa kesin süre verilerek HMK gereği somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmesi yönünden haksız rekabete delalet teşkil eden eylemlerin somutlaştırılmasına, Rekabet Sözleşmesinin İş Sözleşmesi ile birlikte istihdama dayalı olarak dayatılarak aynı gün aynı anda imzalatılmış olması, Belirli Süreli İş Sözleşmesine dayalı olarak imzalatılması sözleşme süresi sona erdikten sonra yeni bir rekabet yasağı sözleşmesi akdedilmemesi, Rekabet Yasağı için gereken kanuni koşulların yer almaması sebebiyle hukuken geçersiz olmasını, müvekkilin iş sözleşmesinin davacı işveren tarafından —– çıkış kodu belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirilmeden feshi bildirilerek çıkarılmış olması, bu kodda işçinin herhangi bir kusurunun olmaması işten çıkarmaın herhangi bir haklı ya da geçerli nedene dayanmaması söz konusu olmakla ——. Sayı 12.06.2019 emsal içtihatı ile de sabit olduğu üzere TBK md 447 dayanak Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından feshedilirse rekabet yasağı sona erer, hükmü gereği, davacı tarafın talep ve iddiasının hukuken dinlenilmesinin mümkün olmaması karşısında, davacı tarafında zaten geçersiz olan rekabet sözleşmesi ve istemesi mümkün olmayan talebinin yanı sıra rekabet koşullarının da mevcut olmadığı sabit olduğundan; haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, davacı tarafın, İİK 67. madde gereği, davanın niteliğine göre, reddolunan meblağın % 20’den aşağı olmamak üzere, tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini ve gereğini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şart alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 444/1. maddesinde, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebileceği düzenlenmiştir.25/10/2017 tarihli —— yayımlanarak yürürlüğü giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesindeki düzenleme ile, (…) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işlere iş mahkemelerinin bakacağı hüküm altına alınmıştır. Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümü hizmet sözleşmelerine ilişkin olarak 393 ve 469. maddeler arasındaki düzenlemelerden oluşmaktadır. İşçinin rekabet yasağına ilişkin 444. Madde de bu bölümde düzenlenmiştir.
“2-Dava, rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şart alacaklarının tahsili istemine ilişkin olup, öncelikle dikkate alınması gereken husus uyuşmazlığın 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
…Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir. Dairemizin önceki kararlarında işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonrası dönem bakımından rekabet yasağına ilişkin olarak cezai şart ve tazminat davaları bakımından ticari dava olduğu belirtilmiş ise de; konunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla, yukarıda belirtilen açıklamalar uyarınca görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu belirlendiğinden bu karardan dönülmesi gerektiği anlaşılmıştır.Somut olayda davacı işveren ile davalı işçi arasında rekabet yasağına ilişkin düzenlenmiş olan sözleşme maddesi uyarınca tarafların talep edebilecekleri cezai şart ve tazminata ilişkin davaların görülme yeri iş mahkemeleri olduğundan davalı tarafın bu yöndeki temyiz itirazlarının yerinde değildir.” (—–Hukuk Dairesinin 01.06.2021 tarihli ve ——- sayılı kararı)
“İşçinin hizmet akdinin sonlanmasından sonra oluşan rekabet yasağının, haksız rekabet ve gizlilik yükümlülüklerine aykırılık nedeni ile açılan tazminat davalarının Yargıtay’ın istikrarlı içtihatlarına göre ticaret mahkemelerinin bakmakla görevli olduğu kabul edilmekteydi. Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1-c maddesinde Türk Borçlar Kanununun rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447 maddelerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olarak kabul edilmiş ve TTK’nın 5/1. Maddesinde de aksine hüküm bulunmadıkça, tüm ticari davaların asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiştir. Ancak Mahkemelerin görevi davanın açıldığı durum ve koşullara göre belirlenir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesine göre işçinin rekabet yasağının da yer aldığı TBK’nın Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine ilişkin işçi ve işveren arasındaki ilişkiden kaynaklanan davalarda iş mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir. 7036 sayılı yasanın 5. Maddesinin gerekçesinde yapılan değişiklikle, iş mahkemelerinin görev alanının genişletildiği ve böylece iş mahkemelerinin işçi ve işveren arasındaki tüm ihtilafları çözmekle görevlendirilerek tam bir ihtisas mahkemesi olarak kabul edildiği, bu yaklaşımla işçi ve işveren arasındaki iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda istikrarlı kararların verilmesinin sağlanacağı ve uzmanlık sebebiyle kısa sürede daha güvenilir sonuçlar elde edileceği ve yargı yoluna başvuranların haklarının daha iyi korunacağı belirtilmiştir.Taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesi her ne kadar iş sözleşmesinden sonraki döneme ilişkin ise de TBK’nın 444/2. Maddesinde açıkça rekabet yasağı kaydının, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olduğu düzenlenmiştir. Buna göre rekabet yasağının konusu işçinin iş ilişkisi içinde öğrendiği işverene ilişkin bilgiler oluşturmaktadır. TBK’nın 446. maddesinde de, rekabet yasağına aykırı davranan işçinin, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü olduğu ve işçinin kararlaştırılmışsa cezai şarttan da sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Yürürlük tarihi Türk Ticaret Kanunundan daha sonra olan ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan özel nitelikteki 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 5. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin devamı veya sona ermesinden sonra açılan davalar ayırımı yapılmamıştır.” ——-Tüm dosya kapsamı ve yukarıda yer verilen açıklamalar bir arada değerlendirildiğinde; iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi görevli olmayıp, iş mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla davanın görev yönünden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın görev yönünden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK nın 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacılar tarafından yapılacak müracat halinde dosyanın görevli ve yetkili —– Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine,
3-Tarafların yukarıda belirtilen süre içerisinde başvarmamaları halinde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına,
4-6100 sayılı HMK nın 331/2 maddesi uyarınca harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve gider avansı gibi hususların görevli ve yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına,Dair, tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.