Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/743 E. 2023/400 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :2022/743 Esas
KARAR NO:2023/400
DAVA:Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/10/2022
KARAR TARİHİ:30/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilİ —- kendisine ait olan——- taşınmazın devri için davalı ile anlaştığını, taşınmazın devredilmesinin sebebi müvekkilinin davalıya olan borcundan kaynaklandığını, müvekkili—- davalı arasında yapılan anlaşmaya göre müvekkilinin, davalıya olan borcuna karşılık eşi —— adına kayıtlı taşınmazını devredecek ve devri güven altına almak için takibe konu çekin müvekkili — tarafından dava dışı —– düzenlenecek ve —-cirolanacağını, müvekkili —– tarafından taşınmazın devrinin teminatı olarak borcun güvencesi yerine geçmesi amacıyla davalıya verilen işbu çekin, taşınmaz davalıya devredilse de iade edilmediğini, davalının müvekkillerinden alacağı bulunmamasına rağmen —– bedelli çekin davalı tarafından ———- dosyası ile icra takibine konu edildiğini, işbu çek sebebiyle davalı tarafından ihtiyati haciz talep edilmiş ve bu şekilde müvekkillerine zarar vermek amacıyla tüm malvarlığına haciz konulduğunu, müvekkillerinin davalı tarafından bu şekilde mağdur edilmesi ve müvekkillerinin davalıya herhangi bir borcunun bulunmaması sebebiyle işbu davayı açma zaruretimiz hasıl olduğunu, müvekkillerinin haciz tehdidi altında bulunması ve olmayan borcundan dolayı sorumlu tutulmaya çalışılması sebebiyle işbu dava ivedilikle açıldığını beyan etmiş, İİK madde 72 uyarınca alacağın yüzde onbeşinden oranında teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, haklı davanın kabulü ile birlikte borçlunun ————– takip dosyasındaki alacağın tamamına ilişkin müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, alacaklı olmadığını bildiği halde haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine girişen davalı aleyhine takibe konu alacak miktarının %20’sinden az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile birlikte vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ve davalı her iki tarafın da tacir olduğunu, uyuşmazlığın ticari bir ilişkiden kaynaklandığını, bu nedenle ticari dava şartı arabuluculuk müessesine başvurulması gerektiğini, ancak dava şartı arabuluculuk başvurusu yerine getirilmediğinden davanın usulden reddi gerektiğini, Menfi Tespit davasının konusu bir kambiyo senedi olan çekten kaynaklandığını, çeke konu davaların mutlak ticari nitelikli bir dava olduğunu, ticari dava niteliğini haiz alacak ve tazminat davalarında arabulucuya başvurulmaması durumunda mahkemece, diğer usuli işlemlere geçmeden ve davanın esasına girmeden önce davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın her iki davacı tarafından açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, borçlu olmadığının tespitini isteyen tarafın belirlenmesi ve diğer davalı yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, çekin ödeme dışında başka bir amaçla verildiğinin davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, senetle ispat kuralı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nda (HMK) 200. maddede yer aldıını, HMK’nın 200 ve 201 maddeleri uyarınca davacı çeklerin avans çeki olduğunu ve bedelsiz olduğunu/kaldığını aralarındaki sözleşmeyi, sözleşmeye istinaden bu çeklerin avans ve güven çeki olarak verildiğini ve çek bedeli kadar taşınmaz satışı yapıldığını delillerle ispatlanması gerektiğini, davacı çeklerin üzerinde avans veya teminat çeki olduğuna dair bir ibarenin veya ciro edilemez şerhinin bulunduğuna dair herhangi bir bilgi ve belge de dosyaya sunulmadığını, davacı tarafça bu hususta yazılı delil ibraz edilmediğini, dava konusu çekin avans çeki olduğu veya ciro edilemeyeceğinin HMK 200 ve 201. maddeleri uyarınca ispatlanamadığını, somut olayda keşideci, çekte kendi imzasını inkar etmediği için soyut ve kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi konusundaki havaleden dolayı çek hamiline karşı sorumluluğu devam ettiğini, müvekkilinin davalı ———– uzun yıllardır ticari ilişki içerisinde olduğunu, müvekkili davalının ticari taşınmaz satım alımı ve oto alım satımı ile ilgilendiğini, davacı —- müvekkilinden bir takım borçlar aldığını, aldığı bu borçların karşılığında ve aldığı paraların karşılığında müvekkiline ve ortağı——- taşınmazlar devrettiğini ve yine çekler verdiğini, bu taşınmazlardan bazıları kendi üzerine bazıları ise başkalarının üzerine kayıtlı taşınmazlar olduğunu, müvekkilinin bu taşınmazların paralarını dahi ödediğini, ancak davacının müvekkiline ve ortağına devrettiği taşınmazların ipotekli ve hacizli çıktığını, bu taşınmazlardan bazıları müvekkili üzerine kayıtlı iken icra yolu ile satıldığını bir kısmında ise müvekkili davalının, davacının ve eşinin tüm kredi ve ipotek borçlarını ödemek zorunda kaldığını, yine bu taşınmazlar üzerinde davacıya ait şirket olan———- de borçlarından dolayı şahsi kefaletler ve borçlar bulunduğunu, davacı ise taşınmazların borçlarını ve şahsi borçlarını da ödeyeceğini söylemesine karşın ödemediğini, dolayısı ile bu nedenler ve diğer ilişkilerden dolayı davacıların müvekkiline borçlu konumda olduğunu, davacı yan dava dilekçesinde zaten davalıya borçlu olduğunu ikrar ettiğini, davacı taraf çeki ödenmeden kaçınmak adına—– çekin kaybına ilişkin dava açarak çek hakkında ödemeden men kararı aldırdığını, tamamen kötüniyetli bu davranış sonrasında müvekkilinin davacı da çekin kendisinde olduğunu ———- sayılı dosyasına beyan ettiğini, davacı taraf çekin müvekkilde olduğunu bilmesine karşın ve çekin lehtarı olmamasına karşın böyle bir başvuru yaparak müvekkilinin alacağına kavuşmasını önlemek ve engellemek istediğini, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, iddiasını ispat edecek olan tarafın davacı taraf olduğunu, dava dilekçesinde bir takım soyut iddialar ile borçlu olmadığını iddia ettiğini ancak herhangi bir delil dosyaya sunmadığını, arz ve izah edilen ve fakat bunlarla da sınırlı olmayan maddi ve hukuki nedenler ve Mahkemece re’sen dikkate alınacak nedenlerle, başkaca cevap verme ve delil sunma hakkı ile sair talep, dava ve takip hakları mahfuz kalmak kaydıyla; davanın hukuki yarar/dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, davacıların talepleri hem usul yönünden hem de miktar yönünden bütünüyle haksız ve mesnetsiz olduğundan davanın esastan reddine, davacılar aleyhine haksız dava nedeniyle dava konusunun %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, sair talepler yönünden yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER—–, dosyası — Kaydı, Taraflara Ait —– Örneği, Çek fotokopisi, dosya kapsamındaki sair bilgi ve belgeler.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ: Dava, Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak ön inceleme duruşması icra edilmeden dava feragat ile sonuçlanmıştır.
Yargılama sırasında davacılar vekili tarafından —– sistemi —üzerinden gönderilen —– tarihli dilekçe ile, işbu davadan feragat edilmiş ve buna göre karar verilmesi beyan ve talep edilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nin 74.maddesi kapsamında dosyaya mübrez vekaletnameler üzerinde yapılan incelemede davacılar vekilinin davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nin 309/1.maddesi gereğince; feragat dilekçe ile veya sözlü olarak yapılır. HMK’nin 310/1 maddesi gereğince; Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. HMK’nin 309/2.maddesine göre ise; feragat karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatına bağlı değildir. HMK’nin 309/4 maddesine göre de; Feragat kayıtsız ve şartsız olmalıdır.
6100 Sayılı HMK’nin 311.maddesinde; “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.” hükmü bulunmaktadır.
6100 Sayılı HMK’nin 312/1.maddesine göre ise “Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir. Feragat veya kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerini mahkumiyet, ona göre belirlenir.” hükmü bulunmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve anılan yasal düzenlemeler ışığında davacılar vekilinin davayı sona erdiren kayıtsız ve şartsız vaki feragat beyanı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Yapılan yargılama giderleri de, vaki feragat beyanı tarihi itibariyle dosyanın bulunduğu aşama gözetilerek hesap ve takdir edilerek davacılar üzerinde bırakılmış ve 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın, FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-)Yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
3-)492 Sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (I) sayılı tarifenin (III) kısmınin 2-a fıkrası gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının Harçlar Kanununun 22.maddesi gereğince davanın ön inceleme duruşması yapıldıktan sonra feragat ile sonuçlanmış olması nedeniyle 1/3’ü alınacağından, alınması gereken 59,96 TL karar ve ilam harcının başlangıçta alınan (3.056,88 TL) peşin harçtan mahsubuyla artan 2.996,92 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacılara iadesine,
4-)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davalı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 6. ve 13/1 (ön inceleme duruşmasından önce 1/2) maddeleri uyarınca 13.925,00 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
5-)Davalı tarafından davada kendisini vekille temsil ettirmek dışında (HMK’nin 323/1/ğ) yapılmış başka bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansınin yatırana iadesine, (Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına )
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; ——— Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/05/2023