Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/730 E. 2023/291 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/730 Esas
KARAR NO : 2023/291

DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 03/10/2022
KARAR TARİHİ : 27/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait —-plakalı aracına, —–kaza tarihi olan 15.07.2021 tarihlerini kapsayacak şekilde trafik sigortası (Z.M.S.S.) ile sigortalı —– plaka sayılı aracın çarparak hasar verdiğini, kazada —–plaka sayılı araç sürücüsünün olayın oluş şekline göre % 100 kusurlu olduğunu, Müvekkiline ait ——plaka sayılı aracın sürücüsünün ise kusursuz olduğunu, Müvekkiline ait aracın —-model —– orijinal bir araçken, mevcut kaza sebebiyle aracın bir kısım parçalarının yenileriyle değiştirilmiş, bir kısım parçalarının ise tamir görerek onarılmış oduğunu, aracın gördüğü kapsamlı tamir/onarım/boya/parça değişimi ve TRAMER kayıtlarına işlenen hasar kaydı sebebiyle ikinci el piyasa rayiç değerinde ciddi bir düşüş yaşanacağının kaçınılmaz olduğunu, ayrıca Müvekkili adına 30.07.2022 tarihinde—–aracılığıyla —— numaralı gönderi numarasıyla sigortaya başvuru yapıldığını, 01.08.2022 tarihinde sigorta şirketine teslim edilmiş olmasına rağmen sigorta şirketi tarafından tarafımıza herhangi bir ödeme yapılmadığını beyan ederek Müvekkiline ait araçta meydana gelen değer kaybının tespiti için, aracın hasarsız haldeki rayiç değerleriyle, kazadan sonraki rayiç değerinin tespitine yönelik bilirkişiden rapor alınmasını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla HMK 107 kapsamında belirsiz alacak için şimdilik 100,00 TL avans faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücretiyle birlikte, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;usul yönünden itirazında, öncelikle davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının hatalı olduğunu, bu sebeple menfaat yokluğu nedeni ile belirsiz alacak davasının reddini talep etmiş, sonrasında davanın yetkili, görevli mahkemesinin ——Asliye Hukuk Mahkemesi olması gerektiğini beyan ederek, görev ve yetki bakımından itiraz etmiştir. Esas bakımından da öncelikle, Karayolları Trafik Kanunu 91. Madde ve 85. Maddesi gereğince Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası poliçesini düzenleyen müvekkili şirketin sigortalı aracın işletilmesinden dolayı üçüncü şahısların uğradığı zararları tazminle mükellef olduğunu, araç başına teminat limitinin de 41.000,00 TL olduğunu, davacının aracındaki hasar için—–firmasına 3.564,86 TL tedarik ödemesi, —–. Firmasına 910,95 TL tedarik ödemesi, davacıya 4,378.61 TL ödeme yapıldığını, işbu ödemelerin poliçe limitinde değerlendirilmesi gerektiğini, ekspertiz incelemesi neticesinde, tazminat talebinde bulunan aracın hasar ekspertizi neticesinde, sol arka köşe kısım hasarına bağlı olarak kaporta aksam hasarı tespit edildiğini, sol arka çamurluk ve arka panel’in boyasız onarımının yapıldığını, dolayısıyla reel değer kaybı olmadığını, değer kaybı takdir edilecekse aracın önceki hasar kayıtlarının celbinin gerektiğini, yine hesaplanması durumunda kaza tarihi itibariyle hesaplanması ve ödenmiş olan tazminatın bilirkişi tarafından takdir edilen miktardan karar tarihine dek işlemiş olan faizi ile tenzili gerektiğini, kazaya karışan araç ile müvekkili şirkette sigortalı olan aracın kullanım tarzının hususi olduğunu, bu sebeple avans faizi talebinin reddi gerektiğini, trafik kazasının meydana gelmesinde kusurun sigortalı araç sürücüsüne ait olduğu iddia edilmiş ise de bu iddianın kabulü mümkün olmadığını beyan ederek, izah edilen nedenlerle davanın reddi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmili hususunda karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER: Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanağı, Nüfus Kaydı, Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı, Banka Dekontları, Poliçe ve Hasar Dosyası, Ekspertiz Raporu, Fotoğraflar, —– Noterler Birliği Trafik Tescil Kayıtları, Araç Takyidat Bilgisi, Bilirkişi Raporu, Dosyadaki Diğer Bilgi Ve Belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ VE VAKIALARA GÖRE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI:
Dava , maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle davacının maliki olduğu araçta meydana gelen hasar sonucunda oluşan değer kaybının haksız fiil ve ZMMS poliçesi hükümleri kapsamında davalı sigorta şirketi tarafından tazmin edilmesi istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi yollamasıyla 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecinden sonuç alınamadığından bu kez sulh teşvik yapılmasına karşın duruşmada hazır bulunan davacı vekilinin beyanına göre tarafların sulh yolunu tercih etmediklerinin anlaşılması üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri ve delillerin incelenmesi tamamlanmış, karar duruşmasına katılan davalı vekilinin davayı takip ettiklerine yönelik beyanı üzerine tahkikat tamamlanmış ve son sözleri de dinlenip zapta yazılarak aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Öncelikle dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Somut olaya geçmeden önce dava konusu olayın hukuki temeli ve uyuşmazlığın çözümüne etki edecek bir kısım yasal düzenlemelere kısaca değinmekte yarar vardır.
Bilindiği üzere haksız fiil öğretide; hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 6100 Sayılı HMK’nin 190. maddelerine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı, haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır. 6098 Sayılı TBK’nin 50.maddesine göre de zarar gören ,zararını ve zarar verenini kusurunu ispat yükü altındadır. Öte yandan; sürücünün trafik kazasının oluşmasında kusurlu bulunması durumunda zarar gören 6098 Sayılı TBK’nun 49.maddesi gereğince sürücüye, 2918 Sayılı Kanunun 85. maddesi gereğince motorlu araç işletenine karşı dava açabilir.Araç işleteni de, zarar görene karşı sürücü ile birlikte müteselsilen sorumludur. Zarar gören olayda olduğu gibi 6098 Sayılı TBK’nin 163. maddesi uyarınca zararını tüm müteselsil borçlulardan isteyebileceği gibi birinden de isteyebilir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasa’nın 85/1. maddesinde, “ bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı” aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir. Yine aynı yasanın 88/1 maddesi gereği de bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebepledir ki, sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunması halinde sözkonusu olup poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği yaptırılan zorunlu trafik sigortalarında sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. Zira sigorta şirketinin sorumluluğu 2918 Sayılı KTK’nin 86/1. maddesi gereğince işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru oranında poliçe limitiyle sınırlıdır. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.Yukarıdaki yapılan genel açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliler ve yapılan yargılama ışığında somut olaya baktığımızda; davacının maliki olduğu dava dışı —– sevk ve idaresindeki —– plaka sayılı araç ile davalı sigorta şirketine kaza tarihine kapsar şekilde 19/08/2020- 19/08/2021 başlangıç ve bitiş tarihli ZMMS poliçeli maliki —- sürücücü —– olan —– plaka sayılı plaka sayılı araç araçların karıştığı maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir. Kazaya ilişkin olarak taraflarca maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı düzenlenmiştir. Davacı taraf kaza nedeniyle aracında hasar meydana geldiği ve bu nedenle değer kaybı da oluştuğu iddiası ile kazada kusurlu olduğunu düşündüğü karşı tarafın aracının sigortacısına karşı işbu davayı açmıştır. Filvaki olayda uyuşmazlığın temelinin meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle doğrudan kusur, hasar ve değer kaybı üzerinde yoğunlaştığı ve kusur oranının tespiti ve hasar ve zarar durumunun varlığının ortaya çıkarılması halinde uyuşmazlığın aydınlanacağı aşikardır. Bu kapsamda taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve dosya kusur durum ve oranı ile hasar ve değer kaybı yönünden rapor düzenlenmesi için konusunda uzman bir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi Makine Mühendisi —– tarafından dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda hazırlanan 22.01.2023 tarihli raporda özetle ;—- plakalı araca—– tarafından —– numaralı Z.M.S.S. Poliçesi ile sigortalı —–plaka sayılı aracın arkadan çarparak hasar verdiği, kazada ——plaka sayılı aracın %100 (8/8) oranında asli kusurlu olduğu, Mevcut kaza sebebiyle aracın rozet, arka tampon demiri ve arka tamponunun yenileriyle değiştirildiği, sol arka çamurluk ve arka panelin boyasız tamir görerek onarılmış olduğu,—– tarafından hasar dosyası ile ilgili —– plakalı araçtaki hasarın tazminine yönelik olarak —–toplamda 4.094,21-TL ödeme yapıldığı, dosyaya dekontların sunulduğu, Aracın olay tarihi itibariyle hasarsız rayiç değerinin takriben 165.000-TL olduğu, Hasar dosyasında onarımı ile igili yer alan bilgi ve belgeler dikkate alındığında onarımı sonrasında değer kaybı olmadığı görüş ve kanaatine varıldığına yönelik rapor verilmiştir. Mahkememizce işbu kusur raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Ne var ki, davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı herhangi bir beyan ve itiraz öne sürülmediği gibi davacı vekili tarafından dava takip de edilmemiştir. Davalı vekili tarafından ise bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi ibraz edilerek duruşmada davanın takip edildiği beyan edilerek esastan sonuçlandırılması istenmiştir. Bilirkişi raporuna göre kusur tamamen davalıya sigortalı araç sürücüsünde olduğu halde, davacının aracında hasar nedeniyle değer kaybı oluşmadığı değerlendirilmiştir. Mahkememizce yapılan değerlendirmede öncelikle bilirkişi raporuna da yansıdığı üzere taraflarca düzenlenen trafik kazası tespit tutanağındaki basit korki, yazılı sürücü görüşleri ile ekspertiz ve bilirkişi raporuna göre kazada kusurun tamamen KTK’nin 84/l maddesinde yazılı park için ayrılmış yerlerde veya taşıt yolu dışında kurallara uygun olarak park edilmiş araçlara çarpma asli kuralını ihlal eden davalıya sigortalı araç sürücüsünde olduğu, davacının maliki olduğu araç sürücüsünün ise normatif kurallara ve kazanın oluşumuna göre kusurunun bulunmadığı anlaşılmakla olaya ve oluşa uygun bilirkişi kusur raporunun yerinde olduğu kabul ve takdir edilmiştir. —— Ancak, dosyaya mübrez bilgi ,belge, kaza yeri ve kazalı araç fotoğrafları, aracın marka ve modeline göre kazadan önceki piyasa değeri ile kazadan sonraki rayiç piyasa değeri arasındaki fark esasında; davacının aracında değer kaybı bulunmadığı benimsenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporundan da anlaşılmıştır. Binaenaleyh; davacının davasını, TBK,49, 50/1 KTK,90, 91/1, 85/1-son, 86/1 ,Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları temelinde TMK, 6 ve HMK, 190. maddeleri esaslarına göre taleple bağlılık ilkesi nazarında değer kaybına ilişkin olmak üzere ispat edemediği sonuç ve kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden ise aynı yasanın 326/1 maddesi gereğince aleyhinde hüküm verilen davacı taraf sorumlu tutulmuştur. Yine bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi —– bütçesinden ödenen dava şartı arabuluculuk ücretinin de davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmiştir. Mamafih, karar tarihi itibariyle dava değeri miktar itibariyle kesinlik sınırının altında olmasına rağmen, davanın belirsiz alacak davası olarak açılması karşısında muhtemel talep arttırımına göre dava değerinin her zaman kesinlik sınırını aşma ihtimali bulunduğu anlaşılmakla hukuki dinlenilme hakkı da gözetilerek istinaf kanun yolu açık bırakılmak suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26 ve 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının başlangıçta alınan 80,70 TL peşin harçtan mahsubuyla bakiye 99,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye kazanç kaydına,
4-)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davalı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1,13/2 maddeleri uyarınca hesap ve takdir edilen 100,00 TL nispi vekalet ücretinin ve 11,50 TL vekalet harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Davalı tarafından vekille temsil dışında (HMK’nin 323/1/ğ) yapılmış başkaca bir yargılama gideri bulunmadığından işbu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca—–bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye kazanç kaydına,
7-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansın yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; —- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.