Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/723 E. 2022/864 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/723 Esas
KARAR NO : 2022/864

DAVA : Mülkiyet (Tespit İstemli)
DAVA TARİHİ : 29/09/2022
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Mülkiyet (Tespit İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ekte fatura bilgileri bulunan —— motor no’lu iş—— 30.11.2013 tarih ve—– seri no’lu, 15.340,00TL bedelli fatura ile davalı—— satın aldığını, satın alınan işbu iş makinesinin teknik özelliklerini içeren ve fatura ile uyumlu olduğunu gösteren bilirkişi uzman raporunu ekte sunduklarını, söz konusu iş makinasının anahtarları ve kendisi müvekkili nezdinde olduğunu ve makinenin müvekkiline ait olduğunu, anahtar teslimi ile zilyetliği ve mülkiyetini kazanan müvekkilinin makine üzerinde istediği gibi hakimiyet sahibi olduğunu ve fiili hakimiyetini dilediği gibi kullanabildiğini, dava konusu iş makinesinin müvekkiline aidiyeti konusunda davalı ile de herhangi bir ihtilaf da bulunmadığını, ne var ki işbu iş makinasının halen——kayıtlı olmadığı (Plakasız olduğu) için —— tarafından trafikten men edilme tehlikesi ile karşı karşıya olduğundan ihtiyaç duyulan yerlere nakledilemediğini, bu sebeple müvekkilinin oldukça büyük mağduriyetler yaşadığını, iş makinasının halihazırda ——adresinde bulunduğunu, işbu iş makinasının Karayolları Trafik Kanunu’nun 36. Maddesi uyarınca müvekkilinin kayıtlı bulunduğu—— tescili yapılarak plakası çıkarılmak zorunda olduğunu, işbu iş makinesinin —– kaydı için —— başvurulduğunda da, iş makinesi daha önce hiç kaydedilmediği için —— çıkardığı “İş Makinelerinin Tescili İle İlgili Esaslar” Genelgesi’nin 9/4 maddesi gereğince mahkemeden sahipliğe dair karar getirilmesi istendiğini ileri sürerek davalarının kabulü ile yukarıda ve ekte sunulan uzman bilirkişi raporunda teknik özellikleri belirtilen——- motor no’lu iş makinesinin müvekiline ait olduğunun tespitine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP /TALEP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacının dava dilekçesinde teknik özelliklerini belirttiği iş makinesinin, 30.11.2013 tarih ve ——seri no’lu, 15.340,00TL bedelli fatura ile taraflarınca davacıya satıldığını ve teslim edildiğini ancak önemle dava konusunun tespit davası olması ve müvekkili tarafından satışı yapılarak davacı tarafa teslim edildiği göz önüne alındığında tespit davasının hasımsız olarak açılması gerekirken müvekkili şirketin davalı olarak gösterilmesinin hatalı olduğunu, işbu nedenle husumet itirazları kapsamında müvekkili şirketin davalı sıfatından çıkarılması gerektiğini savunarak dava konusu edilen iş makinesinin 30.11.2013 tarih ve ——-seri no’lu, 15.340,00TL bedelli fatura ile taraflarınca davacıya satılarak ve teslim edildiğinden müvekkili şirketin davalı sıfatından çıkartılmasına, davanın açılmasına taraflarınca sebebiyet verilmediğinden aleyhlerine yargılama giderine hükmedilmemesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER:—- müzekkere cevabı, Ticaret Sicili Kayıtları,Fatura, Uzman Raporu, Örnek Mahkeme Karaları, Dosya kapsamındaki sair tüm bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava , 6100 Sayılı HMK’nin 106 Maddesi Gereğince İş Makinesinin Mülkiyetinin Aidiyetinin Tespiti İstemine İlişkindir. 6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve işin niteliği ve davalı vekilinin kabul beyanı da gözetilerek aşağıdaki sonuca ulaşılmıştır.Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 sayılı HMK mad. 106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir. (HMK mad. 114/1-h, 115).Taşınır mülkiyeti ise; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 762. ve 778. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Buna göre taşınırlar (menkuller) “nitelikleri itibarıyla taşınabilen maddi şeyler ile edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal güçler” olarak tanımlanmıştır. (TMK, m.762). Bu bakımdan bir yerden diğer bir yere bağımsız olarak, özünde bir değişiklik olmadan taşınabilen her türlü maddi eşya (örneğin çanta, koltuk, sandalye, buğday, arpa veya eldeki davada söz konusu olduğu üzere otomobil) satımı taşınır satımı niteliğinde olduğu gibi, taşınmaz mülkiyetine dâhil olmayan ve temellüke (mülk edinmeye) elverişli bulunan elektrik, su, —– elektrik gibi tabii kuvvetlerin satımı da taşınır satımı niteliğindedir. Bu bakımdan taşınır (menkul) satımını “taşınmaz (gayrimenkul) olmayan her şeyin satımıdır” şeklinde tanımlamak daha isabetli olacaktır. Nakli için zilyetliğin devri gereken taşınır mülkiyetinde (TMK, m.763/1) aslolan zilyetlik karinesidir. Bir taşınırın zilyetliğini iyi niyetle ve malik olmak üzere devralan kimse, devredenin mülkiyeti devir yetkisi olmasa bile, zilyetlik hükümlerine göre kazanmanın korunduğu hâllerde o şeyin maliki olur (m. 763/2).Buna ilişkin TMK’nın 985. maddesine göre; “Taşınırın zilyedi onun maliki sayılır. Önceki zilyetler de zilyetlikleri süresince o taşınırın maliki sayılırlar.” düzenlemesi bulunmaktadır—– arasında imzalanan 06/08/1985 tarihli protokol doğrultusunda çıkartılan 17/10/2008 tarihli iş makinelerinin tescili ile ilgili esasların düzenlendiği yönetmeliğin 6. maddesine göre de, tarım kesiminde kullanılanların dışında kalan ve sanayi, bayındırlık ve diğer kesimlerde kullanılan iş makinelerinin sahiplerinin iş makinalarını Karayolları Trafik Yönetmeliği’nde belirtilen esaslara göre odalara tescil ettirmek ve tescil belgesi almak zorundadır. Aynı Yönetmeliğin 9/1-b-4. maddesine göre 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’ nda tanımlanan iş makinelerinden; gerçek veya tüzel kişilere ait olan ve tarım kesiminde kullanılanların dışında kalan ve sanayi, bayındırlık ve diğer kesimlerde kullanılan iş makinelerinin tescil edilebilmesi için maddenin üst fıkralarında belirtilen belgelerin temin edilememesi durumunda mahkemeden alınacak sahiplik belgesinin tescil talebinde kabul edilebileceği düzenlenmiştir.Davacı vekili davaya konu ikinci el olarak davalıdan satın alınan iş makinesini ticaret odasına tescil ettirebilmek için, iş makinelerinin tescili ile ilgili esasların düzenlendiği yönetmeliğin 9. maddesinde belirtilen belgeleri ibraz edecek koşulları sağlanamadığından, aynı maddenin 4. fıkrası uyarınca “bu belgelerin ibraz edilememesi durumunda mahkemeden alınacak sahiplik belgesi” hükmüne dayanarak işbu davayı açtığını iddia ve beyan etmiştir. Buna göre davacının tescilsiz olan iş makinesinin ——- tescilini yaptırabilmesi ve buna bağlı olarak her türlü hukuki tasarrufta bulunabilmesi, hak ve sorumluluğun da tespiti açısından işbu tespit davasını açmasında güncel hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir.Davalı vekili ise vermiş olduğu cevap dilekçesinde davaya konu iş makinesini faturalı olarak davacıya satıp fiilen teslim ettiklerini ifade etmiş davayı kabul ettiklerini beyan etmiştir. Vekil ayrıca aleyhlerinde yargılama giderlerine hükmedilmemesini beyan ve talep etmiştir.
Yapılan açıklamalar ve yargılama ile toplanan delillere göre somut olaya bakıldığında; davacı şirket tarafından dava konusu asfalt silindiri niteliğindeki iş makinesinin 30.11.2013 tarihinde 15.340,00 TL bedelle davalıdan satın alındığı, söz konusu iş makinasının herhangi bir—— tescilinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan uzman mütalaasının da dava konusu iddiaları doğruladığı iş makinesinin teknik özelliklerinin belirlendiği, fotoğraflandığı ve iddiayı aynen doğruladığı görülmüştür. Bu kapsamda dosyaya mübrez sözü geçen uzman raporunun da açıklandığı üzere dava konusu taşınır malın davacının zilyetliğinde ve fiilen kullanımında olduğu, davalının iş makinesi üzerindeki zilyetliğini ve mülkiyetini mübrez fatura gereği satım sözleşmesiyle davacıya devir ve teslim ettiği açıkça anlaşılmıştır. Böylece öncelikle dosyaya mübrez anılan uzman raporunun da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edildiğinden davacı şirketin davasını TMK’nin 6. HMK’nın 25, 27, 29, 190,194,293 maddelerine göre usulüne uygun olarak ispat ettiği sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Bununla birlikte; davalı taraf vekili de cevap dilekçesiyle davacının davasını kabul etmiş durumdadır. Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’nin 308.maddesinde ‘Kabul ,davacının talep sonucuna ,davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.’ düzenlemesi bulunmaktadır. HMK’nin 310/1 maddesi gereğince; kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. HMK’nin 309/1-2. maddesine göre ise; kabul ,dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabilir. Kabul, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatına bağlı değildir. HMK’nin 309/4 maddesine göre de; kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. 6100 Sayılı HMK’nın 311.maddesinde; “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.” hükmü bulunmaktadır. 6100 Sayılı HMK’nin 312/1.maddesine göre ise “Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir. Feragat veya kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerini mahkumiyet, ona göre belirlenir.” düzenlemesi bulunmaktadır. Yukarıdan beri açıklanan hususular ve mahkemenin doğru sicil oluşturma yükümlülüğü de gözetilerek netice olarak davanın kabul nedeniyle kabulü ile dava konusu ——-mülkiyetinin ve zilyetliğinin —— aidiyetinin tespitine karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden davacı vekilinin vaki vazgeçmesi, davalı vekilinin ilgili beyanı ve dahi davanın niteliğine göre külliyen davacı taraf sorumlu tutulmak suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-)Davanın kabul nedeniyle; KABULÜNE,
2-)Dava konusu —– mülkiyetinin ve zilyetliğinin —— Şirketi’ne AİDİYETİNİN TESPİTİNE ,
3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin, davalı üzerinde bırakılmasına,
5-)Harçlar Kanunu’na bağlı (I) sayılı tarifenin (III) kısmının 2-a fıkrası gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının Harçlar Kanunu’nun 22.maddesi gereğince -davanın ilk celsesinden önce davalının kabulü ile sonuçlanmış olması nedeniyle 1/3’ü alınacağından- alınması gereken 26,90 karar ve ilam harcının peşin alınan 80,70 TL harçtan mahsubuyla bakiye 53.80 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( —–maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, ) Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle ——Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.