Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/712 E. 2023/791 K. 14.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/712 Esas
KARAR NO: 2023/791
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/09/2022
KARAR TARİHİ: 14/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 13/08/2019 tarihinde müvekkile ait ——- plakalı araç ile yine aynı mevkide seyir halinde olan davalı sigortalı şirket ile sigortalanmış ——– plakalı araç arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bunun üzerine 11/11/2020 tarihinde ——–sayılı dosyası ile değer kaybı bedeli tazminatının talep edildiğini, dosyada 28/01/2021 tarihinde,——– numarasıyla karar verildiğini, müvekkilinin borcu tahsil etmek amacıyla 18/08/219 tarihinde borçluyu temerrüde düşürdüğünü ancak borcunu 16/02/2021 tarihinde icra kanalı ile tahsil edebildiğini, müvekkilinin davalıdan talep ettiği değer kaybı bedeli tazminatının temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edeceği tarihteki alım gücü de aynı olmayacağını ve müvekkilinin zarara uğrayacağını beyan ederek talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın zaman aşımına uğradığını, aynı kaza nedeniyle müvekkili şirkete karşı ——- tazminat talepli başvuru yapıldığını, söz konusu tahkim yargılaması sonunda müvekkiil şirket aleyhine tazminata hükmedildiğini, ödeme ile müvekkili şirket zarara dair her türlü hukuki sorumluluğunu yerine getirdiğini, iş bu dosya ile tarafları ve talepleri aynı olan tahkim kararının mevcut olduğunu, söz konusu tahkim dosyasının kesinleştiğini, kesin hüküm nedeniyle iş bu davanın reddi gerektiğini beyan ederek haksız, mesnetsiz, usul ve yasaya aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Deliller:Tarafların ticaret sicil sorguları dosya arasına alınmıştır.Davalı sigorta şirketine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.——– yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.——– yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.

Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:Dava, 13.08.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı bulunan ——–plakalı araç ile davacının malik olduğu ——– plakalı aracın çarpışması sonucu, kusurun irdelenmesi, ——– plakalı araçta hasar oluşup oluşmadığı, hasar onarım alacağı ve değer kaybı alacağı varsa miktarının ne olduğu, davacının, varsa alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan munzam zarar alacağının bulunup bulunmadığı hususlarında HMK 107.maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak açılmış 500,00 TL maddi tazminat davasıdır.Mahkememizce dava dilekçesi, cevap dilekçesi, gelen müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirilmiştir. Dosyada, davalı tarafın zaman aşımı itirazı ön inceleme duruşmasında değerlendirilmiş, davanın süresinde açıldığı kabul edilerek yargılamaya devam olunmuştur.———sayılı ilamında; “33. Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez. Zira burada zararın olgusunun, HMK’nın 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır. 34. Bu itibarla davacı tarafından ileri sürülen, ülkemizdeki belirli dönemlerde mevcut olan ekonomik olumsuzluklardan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebi, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemez. Zira ülkemizdeki belirli dönemlerde var olan ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, tek başına davacının temerrüt faizi dışında bir zararının varlığının ispatı değildir. Dolayısıyla ekonomik şartlar sebebiyle ortaya çıkan yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki dalgalanma, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma gibi olumsuzluklar, bir karine olarak kabul edilip davacıyı, kendi somut durumuna özgü vakıalarla oluştuğu iddia olunan zararı ispat yükümlülüğünden kurtarmayacağı gibi davacıya bu yönde herhangi bir ispat kolaylığı da sağlamaz. 35. Hâl böyle olunca, TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Burada kanıtlanacak olgular; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarardır. Ancak mahkemece yapılan yargılama sırasında, davacı tarafından yukarıda belirtildiği şekilde bir zarar olgusunun ileri sürülüp yasal çerçevede ispatlandığı söylenemez. 36. Bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen davanın reddine dair direnme kararı, temerrüt faiziyle birlikte davacıya ödenen anapara yanında temerrüt faizini aşan zararın, davacı tarafından kendi duruma özgü şekilde somut olarak ispat edilememiş olması nedeniyle yerindedir. 37. O hâlde, direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gerekmektedir.” belirtilmiştir.Yukarıda anılan içtihat ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, her ne kadar 07.02.2023 tarihli celsede, dosyanın sigorta hukuku alanında uzman aktüer bilirkişiye tevdiine karar verilmiş ise de, 30.05.2023 tarihli celsede, dosya kapsamına, davanın mahiyetine, sunulan içtihatlara bağlı olarak bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ara karardan rücu edilmesine karar verilerek, davacı vekilinin talebi üzerine, davasını ıslah etmek, ıslah harcını yatırmak ve usulüne uygun ıslah dilekçesini sunmak üzere HMK 180 ve devamı maddeleri uyarınca bir hafta kesin süre verildiği, aksi takdirde ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam olunacağına ilişkin kesin süre sonuçlarının huzuren ihtar edildiği, davacı tarafça aşamalarda davanın ıslah edilmediği ve yargılamaya bu hali ile devam edildiği; TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen geç ödemeden kaynaklı munzam zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerektiği, bu olguların, ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olduğu, davacı tarafından az yukarıda belirtilen içtihattaki şekilde bir zarar olgusunun ileri sürülüp yasal çerçevede ispatlandığının söylenemeyeceği ve davacının davasını ispat edemediği anlaşılmakla, belirtilen gerekçelerle sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubuyla bakiye 189,15 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——— bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——— Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/11/2023