Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/710 E. 2022/647 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/710 Esas
KARAR NO: 2022/647
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/09/2022
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili davacı/alacaklı ile davalı borçlu site yönetimi arasındaki bakım sözleşmesi kaynaklı ödenmeyen —- tarihli fatura bakiye alacağı, —-fatura alacağı ve —- tarihli fatura alacağı için —- dosyası üzerinden —- takip çıkışlı icra takibi başlatıldığını, davalı aleyhine başlatılan icra takibine haksız ve mesnetsiz şekilde itiraz edilmesi üzerine mahkeme nezdinde işbu itirazın iptali davası açma zaruretlerinin hasıl olduğunu, davanın niteliği gereği dava şartı olan arabuluculuk sürecinin —- numaralı dosyası ile anlaşamama şeklinde tutanak düzenlenerek ikmal edildiğini, müvekkili firma ve davalı arasındaki —- yürürlük tarihli —- gereği müvekkili davacı yüklenici sıfatına davalı —- iş sahibi sıfatına haiz olduğunu, akdolunan —–kararlaştırıldığı üzere yüklenici tarafından ifa edilecek hizmetin ücreti —–olduğunu, bu ücret yine aynı maddede kararlaştırıldığı üzere —- halinde ödeneceğini fakat davalı borçlu yönetimin bakım hizmetini almasına rağmen müvekkili tarafından faturalandırılan taksitleri ısrarlı bir şekilde ödemediğini, müvekkili davacının vadesi gelen taksit borcunun ödenmesi için her ay vade tarihlerinde davalıya fatura kestiğini, kesilen fatura bedellerinin ödenmediği gibi faturaya itiraz da edilmediğini, —– Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” bildirildiğini, —— yapıldığında icra takibine prosedür gereği itiraz edildiği borcun baki olduğunu ve ödeneceğinin müvekkili davacıdan sözleşmede belirlenen bakım hizmetine devam etmesinin istendiği ifade edildiğini, bu ifadelerin mesaj kayıtlarının dilekçe ekinde sunulduğunu, yine davacı müvekkilinin davalı borçlu yönetime ——- mutabakat sözleşmeleri gönderdiğini ve davalı borçlunun bu mutabakat sözleşmelerini her defasında imzaladığını, borcu ikrar ettiğini, davacı müvekkilinin, icra takibine konu bu alacağının, belli veya belirlenebilir nitelikte olduğunu, icra takibine yapılan itirazında kötü niyetle yapıldığının da sabit olduğunu, bu sebeplerle icra inkar tazminatı taleplerinin olduğunu, ileri sürerek davalarının kabulü ile itirazın iptaline, ticari işlerde uygulanan en yüksek faiz ile icra takibinin devamına, itirazın haksız olması sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP/TALEP: Dosya üzerinden karar verildiğinden bu aşamada 6100 Sayılı HMK’nin 126-131 maddeleri kapsamında cevap dilekçesi bulunmamaktadır.
DELİLLER: ——-Hizmet sözleşmesi suretleri, Arabuluculuk Tutanağı, Faturalar, Dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava, 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi kapsamında İtirazın İptali, takibin devamı ve tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Anayasa’nın 37. maddesine göre “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz”. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/(1)-c maddesine göre, mahkemenin görevli olması dava şartıdır. 115. maddesine göre, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” Bu yasal çerçevede mahkemelerce görev konusu her aşamada resen gözetilmesi gerekmektedir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu değildir. Bu kapsamda dosyanın usul ekonomisi ilkesi de gözetilerek öncelikle görev dava şartı yönünden incelenmesi ve sonuçlandırılması gerekmiştir.
6102 Sayılı TTK’nin 4.maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlığın konusu işin her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine Kanunun 19/2.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmediği gibi görevin belirlenmesi yönünden bir etkisi de bulunmamaktadır. Öyleyse davanın açıldığı——- tarihinde yürürlükte olan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında görev hususu değerlendirilmeli ve belirlenmelidir.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve——– tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun amaç başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanun’un amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir. hükmü,—–maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Aynı kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde tüketicinin ”Ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi’ ifade edeceği, (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nin 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Yukarıda anılan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalara göre somut olayda; uyuşmazlığın hizmet sözleşmesi gereğince düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ve bağlı isteklerden kaynaklandığı, davacının tacir sıfatı bulunmakla birlikte; davalı —- ise tacir sıfatı bulunmadığı ,davalı olayda ticari ve mesleki amaçlarla hareket etmediğinden tüketici konumunda olduğu sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Bu tespite göre de davalının 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında tüketici sıfatını sahip olması nedeniyle uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. —— sayılı HMK’nin 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle davanın 6100 sayılı HMK’nin 115/1-2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-)Davanın, 6100 sayılı HMK’nin 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle;6100 sayılı HMK’nin 115/1-2 maddesi uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-)6100 sayılı HMK’nin 114/1-c ve 6502 sayılı TKHK’nin 3/k,l 73/1,83/2 maddeleri uyarınca görevli mahkemenin ——–TÜKETİCİ MAHKEMESİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)6100 Sayılı HMK’nin 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birininin, süresi içinde Kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; veya Kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak talepte bulunması halinde dava dosyasının GÖREVLİ ——— TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE
4-)Yargılama giderlerinin 6100 Sayılı HMK’nin 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmezse talep halinde dosya üzerinden davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
5-)6100 Sayılı HMK’nin 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birininin,süresi içinde Kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; Kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde mahkememiz tarafından davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nin 331/3 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı şirket temsilcisinin yokluğunda dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle ———– Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/09/2022