Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/689 E. 2023/15 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/689
KARAR NO : 2023/15

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2022
KARAR TARİHİ : 11/01/2023

Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı tarafından ibraz edilen dava dilekçesinde; ——– yönetim kurulu üyeleri olan davalılara emsallerine açıkça aykırı bir şekilde fahiş ve orantısız miktarlarda ücret ödemesi yapılmak suretiyle—– Kanunun 13. Maddesi kapsamında transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kâr dağıtımı yapıldığını tespit ettiği, söz konusu şirketlerin hisselerin halka açık statüde—– gördüklerinde emsallerine aykırı ücret ödemelerinin aynı zamanda —- Piyasası Kanunun ”Örtülü Kazanç Aktarımı Yasağı” başlıklı 21. Maddesi uyarınca yapılan düzenlemelere aykırı teşkil ettiği ve davalılar hakkında TCK madde 155/2 maddesi uyarınca işlem başlatılması için öneri raporları düzenlendiği halde —– incelemelerin başlatılmadığı, bunun üzerine keyfiyetin—— gerekli incelemelerin başlatılmadığı ve bunun üzerine en son şikayette bulunulduğu ve—- soruşturma kapsamında o dönem ki—— uyarıda bulunulduğu halde yapılması—– açılan bu dava ile öncelikle —– yatırımcılarının zararlarının davalı yöneticiler tarafından ödenmesi suretiyle dolaylı olarak tazmin edilmesinin hedeflendiği, bunun yanında yargılama sürecinde— bilgilendirilerek gerek——- bünyesinde gerekli incelemelerin başlatılmasının amaçlandığı, şahsen en ufak bir maddi beklenti içinde olunmadığı, konunun —— amacıyla kamu yararına hareket edildiği ileri sürülerek ve dava dilekçesinde açıklanan şekilde zarar olduğu, davalıların—-dönemlerinde şirket yönetim kurulu üyesi sıfatlarıyla aldıkları yönetim kurulu kararlarına istinaden kendi şahıslarına, piyasa teamülleri ve emsallerine açıkça aykırı tutarlar üzerinden ücret ödemeleri yapmak suretiyle kanunlardan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri, şirket mal varlığından kendi şahıslarına örtülü kazanç aktarımı da bulunmaları yoluyla—- olarak zarara uğratmaları sebebiyle TTK 369/1, 553 ve 555. maddeleri uyarınca sorumlulukları olduğu iddia edilerek ve HMK madde 109 uyarınca fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL maddi zararın —ödenmesine, karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalılar vekili tarafından ibraz edilen — tarihli dilekçe ile gizlilik ve — dilekçe ile de yayın yasağı taleplerinde bulunulmuş olup; HMK madde 28/3 ve bu düzenlemede atıfta bulunulan HMK madde 164 düzenlemelerine bağlı olarak 14/10/2022 tarihinde oluşturulan ara karar gereklerine bağlı olarak —tarihinde gizli olarak yapılan duruşmada davalılar vekili ile davacının ayrıntılı olarak beyanları alındıktan sonra söz konusu dilekçelerde ileri sürülen yayın yasağı ve gizlilik kararı ile ilgili olarak ileri sürülen taleplerin reddine karar verilmiş olduğundan burada açıklamak gerekir ki HMK madde 28 düzenlemesine göre Yasa Koyucu çok sınırlı sebeplere bağlı olarak ve ancak bu sebeplerin ”kesin olarak gerekli” kılması halinde gizlilik kararı verilebileceği istisnasını öngörmüş olup çok istisnai bir durumun yasal karşılıksız kalmaması özeni içinde ve fakat çok sıkı ve sınırlı şartlara tabi kılmak suretiyle esasen temel ilke olan duruşmaların aleni olması ilkesini pekiştirmiştir. Söz konusu sınırlı ve sıkı şartlara bağlı olarak dava konusu değerlendirildiğinde somut olayda yasanın öngördüğü şekilde istisnai gizlilik kararını gerektirir şekilde davalıların korunmaya değer üstün bir menfaatinin kesin olarak gerekli kıldığı halin gerçekleşmediği sonucuna varıldığı için söz konusu talepler reddedilmiş olduğundan yasal düzenleme doğrultusunda red kararının gerekçesi bu şekilde burada açıklanmıştır.
Davacı duruşmada da dilekçesini tekrar ederek—-tarihli duruşmada kendisinin dava açma niyeti ile ilgili olarak davalılar vekilinin duruşmada dile getirdiği ifadeleri doğrulamak suretiyle esasında kendisinin aktif husumetinin olmadığını, — sağlamak amacını taşıdığını, aslında — olarak vergilerini ödeyen kurum ve kişiler olduğu; örtülü kazanç aktarımının hemen hemen bütün şirketlerin yaptığını, çok varlıklı olan davalıların bu davaya konu edilen değerlere ihtiyaçlarının da olmayabileceğinin, davalılar vekilinin ileri sürdüğü ve kendisinin de kabul ettiği ”niyet” doğrultusunda davalıların ve bütün şirketlerin ”örtülü kazanç aktarımı” olmayacak şekilde işlem yapılmasının sağlanmasına dönük ”Tebliğ” çıkarılmasını amaç edindiğini, böyle bir ”Tebliğ” çıktığında amacına ulaşacağını ve umduğu kamu yararını elde edeceğini ifade etmiş ve 11/01/2023 tarihli duruşmada ise TTK madde 555’e göre hukuki yarar öngörülmediğine, zararın esas alındığını ileri sürerek hukuki yarar yokluğu itirazının reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili tarafından ibraz edilen ve duruşmalarda tekrar edilen cevap dilekçesinde, davacının dava dilekçesinde kendisinin de ifade ettiği şekilde amacının — denetimini sağlamak olması nedeniyle dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı, dava dilekçesinde toplam zarara ilişkin açıklamalar gözetildiğinde kısmi dava açılamayacağı, buna bağlı olarak harç ikmalinin gerektiği, davanın TTK madde 558/2 düzenlemesinde öngörülen 6 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı, davacı tarafından ileri sürülen delillerin resmi vergi incelemesine dayalı olması nedeniyle hukuka aykırı olarak elde edilmiş olması nedeniyle vergi mahremiyetinin ihlal edildiği, —yürütme komitesinin TTK ve —– Piyasası Hükümlerine uygun kurulmuş olup üyelere verilen ücretlerin hukuka uygun olduğu, ileri sürülen iddiaların tamamıyla yanlış ve geçersiz olduğu TTK madde 553 düzenlemesinde aranan şartların oluşmadığı ileri sürülerek usule ve esasa ilişkin sebeplerle davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Ön inceleme duruşmasında yapılan değerlendirmede öncelikli sair dava şartı eksikliği bulunmadığı belirlenerek dava şartı niteliğinde hukuki yarar yokluğu itirazı yönünden irdeleme yapılması gerekmiş olup :
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-h maddesine göre, ”Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması,” hükmü,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115. maddesindeki; Mahkemenin, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmasına ve dava şartı noksanlığını tespit etmesi halinde davanın usulden reddine karar vermesi gerektiğine ilişkin düzenlemesi,
Yukarıda özetlenen niyete ve amaca ilişkin olup dava dilekçesinde ve duruşmalarda alınan davacı beyanlarında ayrıntılı olarak yer verildiği üzere davacının bu davayı açmasındaki niyet ve hedefinin— denetimini sağlamak, —- sorumluluğu anlayışı içinde ve fakat kendince kamu yararı düşüncesine bağlı olarak davalılarla da ilgisi olmayan bütün şirketler yönünden ‘—- etmek ve bu hedefi gerçekleştirmek için Mahkeme aracılığıyla kamuoyu baskısı oluşturmak olduğuna ilişkin dosya kapsamına yansıyan ve esasen davacının da samimi beyanları ile kabulünde olan iradesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının davanın niteliğine uygun olacak şekilde samimi hukuki yararının somut olayda söz konusu olmadığı, TTK madde 555 yönünden hukuki yararın öngörülmediğine ilişkin davacı savunmasının yerinde olmadığı; açıklanan bu duruma, yasal düzenlemeye ve dosya kapsamına göre dava şartı niteliğinde hukuki yararın eksik olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği, sair itirazların irdelenmesine gerek kalmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından hukuki yarar yokluğuna bağlı olarak dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin olmak üzere aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Hukuki yarar yokluğuna bağlı dava şartı eksikliği nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-Maktu karar harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 9,12 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılmış bir gider olmadığından bu konuda başkaca bir karar oluşturulmasına yer olmadığına,
5-Davalılar vekili için tarife gereğince belirlenen ——— davacıdan alınarak davalılara müştereken verilmesine,
6-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
İlişkin olmak üzere davacının ve davalılar vekilinin yüzlerine karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.