Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/685 E. 2023/512 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/685 Esas
KARAR NO: 2023/512
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/09/2022
KARAR TARİHİ: 13/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında 30.09.2020 tarihli elektrik satışına ilişkin ikili anlaşma akdedildiği, sözleşme kapsamında müvekkilinin yükümlülüklerini gerçekleştirmişse de, davalının kullandığı elektriğe istinaden düzenlenen faturaları ödemediği, davacı müvekkilinin alacağını tahsil edebilmek için davalı aleyhine —— E. Sayılı icra dosyası üzerinden icra takibi başlattığı, davalının 24.01.2022 tarihli dilekçe ile borca itiraz ettiği ve icra takibinin durduğu, arabuluculuk görüşmeleri neticesinde de davalının görüşmeye katılmaması nedeniyle anlaşmama tutanağı düzenlendiği, yukarıda arz ve izah edilen nedenler ve Mahkemece re’sen tespit edilecek hususlar doğrultusunda davanın kabulü ile davalının —— E. Sayılı icra dosyası kapsamındaki borcuna ilişkin yapmış olduğu 24.01.2022 tarihli itirazının iptali ile icra takibinin devamına, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli şekilde borca itiraz edildiğinden %20’den aşağı olmamak üzere müvekkil lehine tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı şirket tarafından 6100 Sayılı HMK’nin 322/1 maddesi atfıyla aynı yasanın 126-131 maddeleri kapsamında cevap dilekçesi verilmemiştir. Davalı şirketin yetkili temsilcisi duruşmalara katılmamış; kendisini vekille temsil de ettirmemiştir. Davalı şirket temsilcisi davanın esasına ilişkin verdiği 23/05/2023 tarihli dilekçesinde özetle ; Hiçbir kötü niyet ihtiva etmeyen hak arayışımız yönünderi karar verilerek; Daha öncede belirttiğimiz üzere 13.443,B0 H asıl borç ve bu miktar üzerinden 12.08.2021 tarihinden itibaren işleticek faiz yönüyte karar verilmesi, icra inkar tazminatı isteminin reddine ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER: ——- E.dosyası, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanağı, Ticaret Sicil Kayıtları, Elektrik Enerjisi Tedarik Sözleşmesi , Enerji Alım-Satım Bildirim Formu, Vergi Dairesi Kayıtları (2020-2021 BA/BS formları) Ticari Defter ve Belgeler, Bilirkişi Raporları, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİNE GÖRE VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI : Dava, 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi gereğince İtirazın İptali ve Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle resen gözetilmesi gereken başta arabuluculuk dava şartı olmak üzere HMK’nin 114 ve 115.maddeleri gereğince dava şartalar ve hak düşürücü süre incelenmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan davacı vekilinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanı üzerine tahkikata geçilerek, deliller toplanmış, tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, son duruşmada hazır bulunan davacı vekilinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.Öncelikle davaya esas—— Esas sayılı dosyası fiziki olarak getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca davacı şirketin ticaret sicil kayıtları çıkartılarak dosyaya konulmuş, davalı şirketin ticaret sicil kayıtları da —— Müdürlüğünden getirtilmiştir. Ayrıca taraf şirketlerin bağlı bulundukları —– ve ——vergi dairelerinden vergi dosyaları ve özellikle 2020 ve 2021 yıllarına ait BA-BS formları getirtilmiş ve dosyaya kazandırılmıştır. Bilindiği üzere 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde;Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır. Bu kuraldan hareketle; takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında; ——- Esas sayılı dosyasından davacı-borçlu şirket hakkında Elektrik Enerjisi Tedarik Sözleşmesi kapsamında düzenlenen faturalara dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, ödeme emri tebliğine bağlı olarak yasal süresi içinde davalı/borçlu tarafından icra takibine/borca tüm faiz ve ferileri ile birlikte itiraz edildiği, bunun üzerine icra takibinin durdurulduğu ve davacı-alacaklı tarafından bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş ve davalı süresi içinde davaya yanıt vermediğinden iddianın inkar edildiği kabul edilerek davacı tarafça gösterilen tüm deliller toplanmış, işin niteliği gereği uyuşmazlığın çözümüne etki etki edecek gereken tüm bilgi ve belgeler ilgili yerlerden celbedilmiştir. Akabinde öncelikle taraflar arasında ticari satım ilişkisi bulunduğu ve bu kapsamda faturalar düzenlendiği ,takibin temelinin de fatura alacağından kaynaklandığı anlaşılmakla, 6102 Sayılı TTK’nin 83-85 maddeleri ve 6100 Sayılı HMK’nin 222. maddeleri kapsamında inceleme gün ve saati belirlenerek davacının muamele merkezi mahkememiz yargı çevresinde olduğundan ilk önce davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmasına karar verilmiş ve bu minvalde dosya yetkin bir bilirkişiye tevdi edilmiştir. ——- Bilirkişilik Bölge Kurulu listesinden resen seçilen Bilirkişi SMMM ——tarafından davacı şirketin ticari defterleri ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan 14.12.2022 tarihli raporda özetle; davacı tarafın 2020-2021 döneminde e-defter kullanan mükellef olduğu, dava konusu 2020-2021 Defteri Kebir ile Yevmiye defterlerinin açılış ve kapanış ——- onaylı beratları ile Envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin TTK VE VUK hükümlerine söre süresinde alınmıs olduğu ve usulüne uygun tutulduğu, taraflar arasında imza altına alınan sözleşme kapsamında davalı adına tanzim edilen ve aynı zamanda takibe konu edilen davacının 09.12.2021 takip tarihi itibarıyla kendi ticari defter kayıtlarında yer alan, elektrik tedarik/dağıtım hizmet ifası ispatlanan 18.507,70 TL ana para, 997,98 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 19.505,58 TL alacağını talep edebileceği, Taraflar arasındaki “ikili anlaşma ile elektrik enerjisi tedarik sözleşmesi”nin 6.5.maddesinde “Herhangi bir faturanın ödenmemesi halinde Tek Elektrik Türk Borçlar Kanunu 88.maddede yazılı hükümleri saklı kalmak kaydıyla, ödenmeyen elektrik enerjisi fatura tutarına Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’da belirtilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulama hakkına sahiptir” şeklindeki düzenleme kapsamında Sayın Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen davacı lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının sözleşme ile önceden kararlaştırılmış olması münasebetiyle, hükmolunacak davacı alacağı için Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’da belirtilen gecikme zammı oranında gecikme faizi talep edilebileceği yönünde tespit, hesap ve görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalı şirkete tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporuna karşı davalı şirket temsilcisi tarafından itiraz edilmiştir. Davalının itirazının borcun kısmi miktarına ilişkin olduğu, sabit fiyat sözleşmesine davacı tarafından uyulmadığından fazla borç çıkarıldığı ve durumun sözleşmeye aykırı ve haksız olduğu ileri sürülmüştür. Davalının işbu beyanları gözetilerek davalı ticari defter ve belgelerinin incelenmesinin dosyaya ve uyuşmazlığın çözümüne bir katkısı olmayacağı anlaşılmakla davalı tarafın ticari defter ve belgelerinin incelenerek rapor alınması yoluna gidilmemiştir. Bu kabule göre işin çözümünün sözleşme ilişkisi ve elektrik piyasasından ve mevzuatından kaynaklandığı değerlendirilerek bu kez Elektrik Mühendisi bir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiştir. ——- Bilirkişilik Bölge Kurulu listesinden resen seçilen bilirkişi Elektrik Mühendisi ——- düzenlediği 26.04.2023 tarihli raporda ise özetle; Davacı ile davalı arasında elektrik tedariğine anlaşması kurularak elektrik hizmeti sağlandığı, davacının davalıdan 19.12.2021 takip tarihi itibariyle 20.820,60 TL asıl alacak 997,88 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.818,48 TL alacağı bulunduğu, davalının birim fiyat yönünden itirazları ile ilgili sözleşmede bulunan maddeler ele alınarak davacıya geciken ödemeler ve eksik güvence bedeli olması halinde —— birim fiyatına kadar fiyat serbestisi ve sözleşmeyi tek taraflı fesih imkanı doğduğu, işbu dava konusu icra dosyasına davacı şirketin yapmış olduğu itirazın iptali talebinin mevcut dosya kapsamında yerinde olduğu yönünde tespit, hesap ve görüşlerini içeren rapor verilmiştir. İşbu bilirkişi raporu da davacı vekiline ve davalıya tebliğ edilmiş ve yine davalı şirket temsilcisi tarafından sözleşme ilişkisi çerçevesinde enerji piyasasındaki yükselişten sorumlu tutulamayacağı öne sürülerek itiraz edilmiştir. Mahkememizce taraflar arasındaki sözleşme, dosyaya sunulan bilirkişi raporları ve özellikle davalı şirket temsilcisi tarafından işbu raporlara karşı yapılan itirazlar bir bütün olarak değerlendirilmiştir. Buna göre bilindiği üzere 6098 sayılı TBK’nin “Sözleşme özgürlüğü” başlıklı madde 26 hükmünde “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.” düzenlemesi bulunmaktadır. Davanın her iki tarafı TTK’nin 16/1 maddesi gereğince ticari şirket ve tacir olup, aynı yasanın 18/2 maddesi gereğince basiretli tacir gibi davranmak zorundadır. Bu halde, davalının ticari şirket olduğu,——- davranma yükümlülüğü bulunduğu ve bilirkişi raporuna da yansıdığı üzere davacının —— birim fiyatı yansıtma ve bedel belirleme imkanı bulunduğu, sözleşme ile belirlenen 10.000,00 güvence bedeli ve ödenen 2.500,00 TL güvence bedeline göre davacının sözleşmeyi feshetme hakkının doğduğu anlaşılmakla davalının işbu hususlara yönelik itirazları yerinde görülmemiştir. Somut olayda davalının beyanlarına göre yalnızca dava konusu alacağının miktarına yönelik bir çekişme bulunduğu ve davalının borca ilişkin kısmi kabulü de gözetildiğinde bilirkişi raporları nezdinde uyuşmazlığın tamamen aydınlandığı, mevcut durumda davalının takibe konu borcun tamamından sorumlu tutulması gerektiği anlaşılmıştır. Binaenaleyh, davacı şirketin davasını TMK’nin 6 ve HMK’nin 190 maddeleri gereğince, başta Elektrik Enerjisi Tedarik Sözleşmesi , faturalar ticari defter ve belgeleri ile dosyaya mübrez gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilen her iki bilirkişi raporu da gözetildiğinde açıkça ispatladığı sonuç ve kanaatiyle, taleple bağlılık ilkesi nezdinde tarafların tacir sıfatına ve işin niteliğine göre temerrüt, faiz tür ve oranı da denetlenmek ve yerinde görülmek suretiyle davanın kabulü ile; davalı-borçlunun ——- Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile icra takibinin asıl alacağa ( 20.860,60 TL) takip tarihinden itibaren yıllık %15,00 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle aynen devamına karar verilmiştir. Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise; Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda takip hukuku acısından tazminatın yaptırım amacı ışığında yapılan değerlendirmede; davalının itirazının haksızlığına karar verilmekle birlikte , taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi nezdinde alacağın varlığı ve miktarının yapılan yargılamaya ve alınan bilirkişi raporlarına göre belirlenmesi karşısında davalı borçlu yönünden dava konusu alacağın takip tarih itibariyle muayyen/likid olmadığı anlaşılmakla İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince şartları oluşmadığından davacı vekilinin mütemerrid icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince esasa ilişkin aleyhinde hüküm verilen davalı şirket sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi —— bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun —— Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa ( 20.860,60 TL) takip tarihinden itibaren yıllık %15,00 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin Reddine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.424,99 TL karar ve ilam harcına 263,52 TL peşin harcın ve icra dosyasından alınan 109,09 TL harcın mahsubuyla bakiye 1.052,38 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydın
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı 263,52 TL peşin harç ve 11,50 TL vekalet harcı, 2.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 177,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 3.033,22 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket temsilcisinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle —— Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/07/2023