Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/682 E. 2023/699 K. 24.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İ
İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/682 Esas
KARAR NO: 2023/699
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/09/2022
KARAR TARİHİ: 24/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ;

29.07.2021 tarihinde ——— ruhsat sahibi olduğu ——– plakalı araç ile ——— plakalı davalı sigorta şirketinin sigortalısı arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza çift taraflı olduğunu, kazada ——— plakalı aracın kusurlu olduğunu, müvekkilinin ise iş bu kazada kusuru bulunmadığını beyan ederek, müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklı munzam zararının şimdilik 500,00 TL’sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ——— plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde ———- numaralı karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile 22/01/2021-22/01/2022 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, munzam zararın poliçe teminatı kapsamında olmadığını, dava öncesinde müvekkili tarafından sorumlu olunan tutarın tamamının davacıya ödendiğini, 10.8.2021 tarihinde 11.650,00 TL maddi hasar tazminatı, 8.2.2022 tarihinde 6.000,00 TL değer kaybı tazminatı, yine 20.6.2022 tarihinde 1.500,00 TL değer kaybı tazminatı ve ——— e. dosyası aracılığıyla 18.399,13 TL ödendiğini, davacının faiz talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili 17.05.2023 tarihli talep artırım dilekçesinde özetle; Taleplerini 6.793,49 TL’ye çıkardıklarını beyan etmiştir.

DELİLLER:

Tarafların ticaret sicil sorguları dosya arasına alınmıştır.
Davalı sigorta şirketi tarafından sunulan sigorta poliçesi ve hasar dosyası dosya arasına alınmıştır.
——– yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
———– yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
Trafik kusuru konusunda uzman makine mühendisi bilirkişi ile sigorta hukuku alanında uzman aktüer bilirkişi heyet raporu dosyaya sunulmuştur.

DeELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE ;

29.07.2021 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı bulunan ——— plakalı araç ile davacının malik olduğu ———- plakalı aracın çarpışması sonucu, kusurun irdelenmesi, ———- plakalı araçta hasar oluşup oluşmadığı, hasar onarım alacağı ve değer kaybı alacağı varsa miktarının ne olduğu, davacının, varsa alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan munzam zarar alacağının bulunup bulunmadığı hususlarında HMK 107.maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak açılmıştır.

5000,00 TL maddi tazminat davasıdır

.Mahkememizce dava dilekçesi, cevap dilekçesi ile gelen müzekkere cevapları ve tümdsya kapsamı bir bütün olarak değerlendirimiştir.
Dosyada, davalı tarafın zaman aşımı itirazı ön inceleme duruşmasında değerlendirilmiş, davanın süresinde açıldığı kabul edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dosya, trafik kusuru konusunda uzman makine mühendisi bilirkişi ile sigorta hukuku alanında uzman aktüer bilirkişi heyetine tevdi edilmiş; 11.05.2023 tarihli rapora göre dosyadaki bilgi, belge, sigorta poliçesi, hasar dosyası ışığında, ———– nezdinde yapılan yargılama sonucunda davacıya ait ———- plakalı aracın 29.07.2021 tarihinde karıştığı kaza neticesinde araçta 20.479,00 TL’ hasar bedeli ve 7.500,00 TL değer kaybı oluştuğu, öncelikle zararın tam olarak tespit edildiği 28.05.2022 karar tarihi ile sigorta şirketi tarafından fiili ödeme yapılan 22.06.2022 tarihi esas alınarak TÜFE/ÜFE oranı, Dolar kuru, Euro kuru, altın ve banka mevduat faiz oranları üzerinden, ardından da sigorta şirketinin ——— başvurudan önce hasar tazminatı yönünden 10.08.2021 tarihinde, değer kaybı yönünden 08.02.2022 tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilerek bu tarihler ile fili ödeme yapılan 22.06.2022 tarihleri için TÜFE/ÜFE oranı, Dolar kuru, Euro kuru, altın ve banka mevduat faiz oranları üzerinden ayrı ayrı hesaplama yapılması gerektiği, Yargıtay’ın denkleştirici adalet sistemi ilkesi gereğince gram altın fiyatı, Dolar ve Euro kuru, mevduat faizi ve ÜFE/TÜFE oranları çerçevesinde yapılan hesaplama sonucunda, 10.329,11 TL’nin ödeme tarihi olan 22.06.2022 tarihindeki değerinin 17.408,85 TL olduğu, sigorta şirketi tarafından yapılan 18.175,86 TL ödemenin 10.614,36 TL’sinin hasar, değer kaybı ve faize ilişkin olduğu, munzam zarara ilişkin değerlendirme Mahkemeye ait olmak üzere bakiye tespitin 6.793,49 TL olduğu rapor edilmiştir.————sayılı ilamında; “33. Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez. Zira burada zararın olgusunun, HMK’nın 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır. 34. Bu itibarla davacı tarafından ileri sürülen, ülkemizdeki belirli dönemlerde mevcut olan ekonomik olumsuzluklardan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebi, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemez. Zira ülkemizdeki belirli dönemlerde var olan ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, tek başına davacının temerrüt faizi dışında bir zararının varlığının ispatı değildir. Dolayısıyla ekonomik şartlar sebebiyle ortaya çıkan yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki dalgalanma, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma gibi olumsuzluklar, bir karine olarak kabul edilip davacıyı, kendi somut durumuna özgü vakıalarla oluştuğu iddia olunan zararı ispat yükümlülüğünden kurtarmayacağı gibi davacıya bu yönde herhangi bir ispat kolaylığı da sağlamaz. 35. Hâl böyle olunca, TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Burada kanıtlanacak olgular; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarardır. Ancak mahkemece yapılan yargılama sırasında, davacı tarafından yukarıda belirtildiği şekilde bir zarar olgusunun ileri sürülüp yasal çerçevede ispatlandığı söylenemez. 36. Bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen davanın reddine dair direnme kararı, temerrüt faiziyle birlikte davacıya ödenen anapara yanında temerrüt faizini aşan zararın, davacı tarafından kendi duruma özgü şekilde somut olarak ispat edilememiş olması nedeniyle yerindedir. 37. O hâlde, direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gerekmektedir.” belirtilmiştir.Yukarıda anılan içtihat ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen geç ödemeden kaynaklı munzam zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerektiği, bu olguların, ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olduğu, davacı tarafından az yukarıda belirtilen içtihattaki şekilde bir zarar olgusunun ileri sürülüp yasal çerçevede ispatlandığının söylenemeyeceği ve davacının davasını ispat edemediği anlaşılmakla, belirtilen gerekçelerle zarar hesabı olabileceğine dair sunulan bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek, sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL ile 107,49 TL ıslah harcının toplamı olan 188,19 TL harcın mahsubuyla bakiye 81,66 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——— bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 6.793,49 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341/2 maddesi uyarınca miktar itibarıyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/10/2023