Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/648 E. 2023/754 K. 06.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/648
KARAR NO : 2023/754

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)

DAVA TARİHİ : 13/09/2022

KARAR TARİHİ : 06/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle;
Müvekkili, uzun yıllardır tekstil alanında faaliyet gösteren, iş yaptığı sektörde tanınan ve başarıları ile adından söz ettiren bir şirket olduğunu, müvekkili ile dava dışı—– Şirketi’nin uzun bir zamandır ticari ilişkileri bulunduğunu, aralarındaki iş ilişkisine göre müvekkili şirket, kendi firmasında —– adına kıyafet, mont vb. ürünleri üretmekte, ürettiği ürünleri tırlar ile—– götürüp teslim ettiğini, müvekkilin dava dışı— adına ürettiği ürünlerin,—- deposuna teslimi sırasında davalı şirkete ait tırdan çalındığını, müvekkili şirket, dava dışı — adına 34 koli çocuk montu ürettiğini ve montların teslimi için de davalılardan— Limited Şirketi ile anlaştığını, taraflar arasındaki anlaşma gereği davalı şirket; müvekkilinin ürettiği malları, dava dışı—–deposuna teslim edeceğini, 16/05/2022 tarihinde davalı şirket, müvekkilin ürettiği malları teslim aldığını ve dava dışı—- bulunan deposuna doğru yola çıktığını, mesai saatlerinin bitmesinden dolayı —— malları sabah teslim alabileceğini söylemesi üzerine; tır sürücüsü ve aynı zamanda davalı şirket yetkilisi olan davalı —– plakalı aracı kamerasız ve güvenliksiz bir alana park ederek uyuduğunu, davalı şahıs, müvekkile ait malların çalınmış olduğunu tüm olaylar bittikten sonra, sabah uyandığında fark edebildiğini, malların çalınması sebebiyle müvekkili şirketin toplam zararı 57.790,80 TL olduğunu, söz konusu olayda davalı taşıyanın sorumluluğu bulunduğunu, zira hırsızlık olayının meydana gelmesinde davalı taşıyan %100 kusurlu olup müvekkili şirkete atfedilebilecek bir kusur bulunmadığını, taraflarınca 10.06.2022 tarihinde ticari uyuşmazlıklarda dava şartı olan arabuluculuğa başvurulduğunu, —- Büro Dosya Numarası, —– Arabuluculuk Dosya numarasıyla arabuluculuk görüşmeleri yapıldığını ancak anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle; dava konusu olan taşınan eşyanın karşılığı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, fatura bedeli olan 57.790,80-TL zararı ile malların zayi olması dışında kalan diğer zararlarının temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen (nitelendirilen) kişiler, şeklen (biçimsel açıdan) o davanın tarafları olduğunu, ancak mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerektiğini, bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemeyeceğini, somut olayda taşıma sözleşmesinde taraf sıfatına sahip olmayan müvekkili —– karşı ikame edilmiş olduğunu, bu sebeple davanın reddi gerektiğini, müvekkili davalı şirket, dava dışı —– adına eşyaların teslimi için davacı ile anlaştığı doğru olduğunu, taraflar arasındaki anlaşma gereği müvekkili şirket, teslim edilen malları, dava dışı—– deposuna teslim edeceğini, davacı, müvekkili şirkete bu anlaşma gereği 4.576,00 TL ödeme yapacağı kararlaştırıldığını, davacı, müvekkili şirkete bu ödemeyi de yapmadığını, davacı şirketin ürettiği mallar , davalı müvekkil şirketin aracından çalındığının doğru olduğunu, 16/05/2022 tarihinde saat 19:00 da davalı müvekkili şirket, davacıya ait eşyaları teslim aldığını ve dava dışı—— bulunan deposuna 17/05/2022 tarihinde saat 00:30 günün gecesinde ulaştığını, mesai saatlerinin bitmesinden dolayı —– malları sabah teslim alabileceğini söylemesi üzerine; tır sürücüsü ve aynı zamanda davalı şirket yetkilisi olan davalı müvekkili —– plakalı aracı kameralı ve güvenlikli depo önüne park ettiğini, davalı müvekkili —— davacıya ait malların çalınmış olduğunu fark ettiğini, olayın meydana gelin yerin park etmeye uygun güvenli bir yer olup olmadığı yapılacak keşif ile anlaşacağını, ilgili kamera görüntüleri —– Merkezince alındığını, ilgili savcılığa gönderildiğini, dava konusu olayda davalı taşıyan müvekkili şirketin ve davalı—–sorumluluğu bulunmadığını, zira hırsızlık olayının meydana gelmesinde davalı taşıyan müvekkili şirkete ve davalı —– atfedilebilecek bir kusur bulunmadığını, bu nedenlerle; davanın öncelikle müvekkili —– açısından husumet yokluğu nedeniyle reddine , davalı müvekkili hakkında davanın tümden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER:
—– CBS —– Soruşturma sayılı dosyası, bilirkişi raporu.
Taşımacılık alanında uzman bilirkişi ile tekstil mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 28.03.2023 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; Dosya kapsamında yer alan bilgi ve fatura içeriklerinde belirtilen ürün kodları ile dava dışı 3.şahıs firmaya üretildiği beyan edilen eşyaların internet üzeri fiyat araştırmasında; internet üzeri tespit edilen fiyatları mağaza satış fiyatları olduğu, fatura içeriklerinde beyan edilen fiyatların —– firmasına satış fiyatları olduğu, bu bakımdan davacının zayi olan mallar nedeniyle uğradığını iddia ettiği 57.790,80-TL zarar bedeli talebinin yerinde olduğu,

Davalılar karşısında davacının gönderen sıfatını haiz olduğu ve davacı ya karşı davalıların taşıma sürecinde nezaretsiz bırakılan yükte meydana gelen TTK m.880 hükmüne göre hesaplanan ve TTK m.886 gereği olan hırsızlık zararından müteselsilen sorumlu olduğu, aksi kanaat hasıl olması halinde TTK m.882 kapsamında sınırlı sorumluluk limiti 44.953,13 TL hesaplandığı, davalının navlun ücreti alamadığı savunmasına karşın, takas mahsup veya karşı dava şeklinde bir talebi somutlaştırmadığı, ayrıca zayi yükün toplam yük içinde oran veya kısmi olup olmadığının dosyada belirlenemediği tespit edilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirket ve onun çalışanı araç sürücüsü tarafından yurt içi taşımasına konu emtianın taşıma sırasında hırsızlanması nedeniyle sorumlu oldukları iddiasıyla uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Somut olayda; Davacının dava dışı —–firması için ürettiği yükün göndereni olarak dava konusu emtiaları 16.05.2022 tarihinde davalı yana taşımaya verdiği, 17.05.2022 tarihinde yükün teslimi sırasında 34 koli emtia bakımından eksikliğin tespit edildiği ve eksikliğin dava konusu 34 koli emtianın araç içerisinden çalışması nedeniyle gerçekleştiği, davalı yanca fatura edilen 4.576,00 TL taşıma bedelinin yükün tam olarak teslim edilmemiş olması nedeniyle ödenmediği görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nın 875 ve 879. maddeleri uyarınca taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan; kendi adamlarının, taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden, kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur.

TTK’nın 876 ve 878. maddelerinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma hallerinden birisinin bulunduğunu kanıtlayan taşıyıcı sorumluluktan kurtulur. Taşıyıcının zarardan sorumlu olduğunun kabulü halinde ise; TTK’nın 882. maddesine göre, 880. ve 881. maddeler uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır.
Gönderinin münferit parçalarının zıyaı veya hasarı halinde taşıyıcının sorumluluğu; gönderinin tamamı değerini kaybetmişse tamamının, gönderinin bir kısmı değerini kaybetmişse, değerini kaybeden kısmının net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır. Genel kural, taşıyıcının zıya ve hasardan sınırlı sorumluluğunun bulunduğu şeklinde ise de, TTK’nın 886. maddesinde taşıyıcının sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağı haller düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879. maddede belirtilen kişiler, sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz.
“….Somut olayda hırsızlık olayı, davalı şoförün boşaltma rampasına tam olarak yanaşmaksızın aracın park edilerek yükün korumasız bırakılması nedeniyle meydana geldiği, davalı yanca davacı çalışanlarının talimatları uyarınca hareket edilerek aracın park edildiği ileri sürülmüşse de güvenlik görevlilerinin sitenin güvenlik çalışanları olup, davacı çalışanları olmadığı anlaşılmaktadır. O halde böyle bir durumda şoförden (ve taşıma şirketinden) yüke özen borcu kapsamında basiretli bir taşıyıcıya yakışacak azami tavrı sergilemesi, öncelikle yükün güvenliğini sağlayacak tedbirleri alması, en basitinden aracın başından ayrılmayarak durum ve şartlara göre günün ilk saatlerinde karşılaşma ihtimali en yüksek olan çalınma gibi bir durumlara karşı önlem alması beklenir. Taşımacılık sektöründe faaliyet gösteren kimselerce yükün güvenliği hakkında herhangi bir tedbir alınmaksızın, emtia yüklü aracın park edilerek şoförün araç içinde uyuması ağır kusur ya da pervasızca ve zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle yapılan bir ihmal ya da hareket olarak değerlendirilmiştir. Bu sebeple davalıların, sınırlı sorumluluktan yararlanamayacağı, zayi olan yükün tam değeri üzerinden sorumlu olduklarının kabulü gerekir….
(—–BAM —–. HD —- Esas —– Karar)

Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;

Taraflar arasında yurt içi taşıma ilişkisi bulunduğu, davalı gerçek kişinin de araç sürücüsü olduğu, davalının adamı olan olan tır şoförünün kendi ifadesinden anlaşıldığı üzere, tırı teslimat için park ettiği sırada üzerinde bulunan araçtan davalılara teslim edilmesi gereken emtialardan 34 koli emtianın hırsızlandığı, her ne kadar davalı taraf dava konusu aracın, malların teslim edileceği deponun önüne park edildiğini ve mezkur deponun güvenlikli ve kameralı olduğunu belirtmiş ise de (davalı sürücünün aracını malların teslim edileceği deponun önüne bıraktığı, özellikle güvenlikli ve kamera ile izlenen bir yere bırakmadığı beyanları karşısında keşfen olay yerinin incelenmesine ihtiyaç duyulmamıştır.) yukarıda yer verilen BAM kararında da belirtildiği üzere güvenlik çalışanları ve kameralar yalnızca depo güvenliğinden sorumlu olduklarından hırsızlık vakalarının en sık yaşandığı sabah saatlerinde davalı sürücünün yüke özen borcu kapsamında basiretli bir taşıyıcıdan beklenen şekilde öncelikli olarak yükün güvenliğini sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alması gerektiği, yine aynı kararda bahsedildiği üzere taşımacılık sektöründe faaliyet gösteren kimselerce yükün güvenliği hakkında herhangi bir tedbir alınmaksızın, emtia yüklü aracın park edilerek şoförün araç içinde uyumasının ağır kusur ya da pervasızca ve zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle yapılan bir ihmal ya da hareket olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu haliyle davalılar bakımından kendilerine tam ve sağlam olarak teslim edilen yükün aynı şekilde teslim borcunun tam olarak yerine getirilememiş olduğu, davalıların yüke özen mükellefiyeti devam ederken oluşan hırsızlık ve zarar sebebiyle TTK m.887 gereği davacıya karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu ve TTK’nın 886. Maddesi gereği taşıyıcının sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağı, davalıların bilirkişi raporu ile tespit edilen 57.790,80-TL zararın tamamından sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nın 139. madde düzenlemesine göre, iki şahıs karşılıklı bir miktar meblâğı veya yekdiğerine mümasil başka malları birbirine borçlu oldukları takdirde her iki borç muaccel ise iki taraftan her biri borcunu alacağı ile takas edebilir. Takas, hukuki niteliği itibariyle bozucu yenilik doğuran bir hak olup, takas hakkının kullanılabilmesi için olumlu ve olumsuz şartların gerçekleşmiş olması gerekir. Takas edilecek alacağın karşılıklı, aynı nitelikte, muaccel, dava edilebilir olması takasın olumlu şartlarını oluşturur. Takas, tek taraflı, şekle bağlı olmayan ve karşı tarafa varması gerekli bir irade beyanıyla kullanılır. Takasın olumlu şartlarından olan alacağın karşılıklı olmasını, tarafların birbirine karşı aynı zamanda hem alacaklı hem de borçlu olması şeklinde anlamak gerekir. Alacaklı ile borçlu arasında karşılık ilişkisi mevcut değil ise, yani aynı anda karşılıklı olarak alacaklılık ve borçluluk durumu söz konusu değil ise, takas beyanının ileri sürülmesi de mümkün olmayacaktır (—–

Huzurdaki davada; dava konusu taşıma işi eksik haliyle de olsa gerçekleştirildiğinden, davacının uğradığını iddia ettiği zararların işbu dava sonucu verilecek nihai kararın icrası ile karşılanacağından, davalı tarafın taşıma işinden kaynaklanan 4.576,00 TL alacağın tamamının hükmedilecek bedelden mahsubu talebinin yerinde olduğu anlaşılmakla davanın 53.214,80 TL üzerinden kısmen kabulüne, kabul edilen miktara haksız fiilin gerçekletiği tarihten itibaren avans faizi işletilmesine, mahsup edilen miktar üzerinen karşı vekalet ücretine (Y.—- HD —- Karar sayılı ilamı) hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ
ile 53.214,80 TL’nin 17.05.2022 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.635,10 TL karar ve ilam harcından baştan alınan 986,93 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 2.648,17‬ ‬TL karar ve ilam harcının davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı ve 986,93 TL peşin harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yargılama gideri olarak yapılan 2.764 TL yargılama giderinin kısmen kabul red oranına göre 2.545,14 TL lik kısmının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL nispi vekalet ücretinın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/2 maddesi uyarınca hesaplanan 4.576,00 TL nispi vekalet ücretinın davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
7-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11),(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1560 TL nin kısmen kabul red oranına göre 1.436,47 TL’lik kısmının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11),(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1560 TL nin kısmen kabul red oranına göre 123,53 TL’lik kısmının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
9-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,) Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle;——Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.