Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/597 Esas
KARAR NO: 2023/7
DAVA: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 23/08/2022
KARAR TARİHİ: 09/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının takip alacaklısı olduğu —— Esas sayılı dosyasından takip borçlusu —–borcu olması halinde haczi için 3.kişi olan müvekkili davacıya 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnameleri gönderildiğini, ihbarnameler muhtara tebliğ edildiği için müvekkilinin haciz ihbarnamelerinden itiraz süresi geçtikten sonra haberi olduğunu 89/2 haciz ihbarnamesine takip borçlusuna borcu bulunmadığına dair icra dosyasına itiraz etmiş ise de itirazı süresinde olmadığı gerekçesiyle müvekkili davacıya 08.08.2022 tarihinde 89/3 haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiğini, borç müvekkili davacının uhdesinde kabul edilerek 15 gün içinde dava açmak için süre verildiğini, her ne kadar 89/3 haciz ihbarnamesi ile borç müvekkili davacının uhdesinde/zimmetinde kabul edilmiş ise de; müvekkili davacının, takip borçlusu—–hiç bir borcu bulunmadığını, müvekkili davacı—— ortaklarından olduğunu, takip borçlusu şirkete sermaye borcu dahil hiç bir borcu bulunmadığını, bu nedenlerle fazlaya dair her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla haklı davanın kabulü ile davacı müvekkilin borçlu olmadığının tespitine, yargılama gideri, masraf ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Üçüncü kişinin açacağı menfi tespit davasında kural olarak yetkili mahkeme takibin yapıldığı yer mahkemesi; görevli mahkeme ise kural olarak asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, ancak davacı yan tarafından işbu dava görevsiz mahkemede açılmış olduğunu, görevli mahkemenin ——Asliye Hukuk Mahkemelerinin olduğunu, işbu sebeple öncelikli olarak görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, aynı zamanda işbu davanın icra müdürlüğünün bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde, yani——-Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılması gerekmekte olduğunu, yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, taraflarınca borçlu şirket —— (Eski dosya no: —— nolu dosyası üzerinden, 9.500,00 TL bedelli çek alacağına istinaden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, akabinde icra takibi yasal süresi içerisinde kesinleştirilerek borçlu aleyhinde icrai işlemlere dosya üzerinden devam edildiğini, Düzenlenen 89/1 haciz müzekkeresini içerir tebligat davacı üçüncü şahsa 01.06.2022 tarihinde tebliğ edildiğini, davacı yanca 7 günlük yasal süresi içerisinde 89/1 haciz müzekkeresine itiraz edilmediğini, 89/1’e itirazın süresi içerisinde yapılmaması sebebiyle davacı üçüncü şahsa 89/2 haciz müzekkeresi gönderildiğini, 05.07.2022 tarihinde tebliğ edilen ikinci haciz müzekkeresine de 7 günlük yasal süresi içerisinde davacı üçüncü şahıs tarafından itiraz edilmediğini, her ne kadar davacı yan dava dilekçesinde 89/2 haciz müzekkeresine itiraz ettiğini ileri sürmüşse de itirazı yasal süresi içerisinde olmadığını, işbu sebeple 89/3 haciz müzekkeresi de davacı üçüncü şahsa 08.08.2022 tarihinde tebliğ edildiğini, davacı üçüncü şahıs tarafından davanın ikame edildiğini, bu nedenlerle davanın görevsiz mahkemede açılmış olması sebebiyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, davanın yetkisiz mahkemede açılmış olması sebebiyle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine, haksız ve mesnetsiz olarak ikame edilen işbu davanın reddine, işbu davanın açılmasında ve borcun ödenmemesinde kötüniyetli olan davacı hakkında alacağın %20’ sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana tahmiline, karar verilmesini bilvekale arz ve talep ederiz.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava; 2004 Sayılı İİK’nın 89/3. maddesi gereğince davalı tarafa borçlu olunmadığının (menfi) tespiti istemine ilişkindir.Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 Sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4. ve 5. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 6. maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2. maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır. Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 Sayılı Kanunun 5. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5. maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 Sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; huzurdaki davanın İcra ve İflas Kanunun 89/3. maddesi hükmüne dayalı olarak menfi tespit talepli ikame edildiği, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişkinin bulunmadığı, uyuşmazlığın takip hukukundan kaynaklandığı, bu haliyle yukarıda yer verilen hususlar muvacehesinde eldeki davanın ticari dava olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu —— Esas, ——Karar sayılı ilamları.) anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c. ve 115/1-2. maddeleri gereğince usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle; 6100 sayılı HMK’nın 115/1-2 maddesi uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-)6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 1, 2. maddeleri uyarınca görevli mahkemenin—– ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birininin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak talepte bulunması halinde dava dosyasının GÖREVLİ —— ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-)Yargılama giderlerinin 6100 Sayılı HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmezse talep halinde mahkememizce bu durumun tespiti ile dosya üzerinden davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
5-)6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birinin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde mahkememiz tarafından resen davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nın 331/3 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK’nın 341/1,342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle——Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.