Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/58 Esas
KARAR NO : 2023/138
DAVA : Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 25/01/2022
KARAR TARİHİ : 20/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin —– tarihinde —- plakalı aracı — istikametine seyir halindeyken, dava dışı —- plakalı aracın, yüksek hızla dikkatsiz bir şekilde manevra yapması nedeniyle araç hakimiyetini kaybettiğini ve önünde bulunan müvekkiline ait araca çarpması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, o tarihte aracın, müvekkili — eşi —- kayıtlı olduğunu, kazadan kısa bir süre — vefat etmesi üzerine, — mirasçısı olan müvekkillerin adına tescil edildiğini, veraset ilamını ekte sunduklarını, ekte sunulan kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere dava dışı — meydana gelen kazaya asli kusuruyla (%100 kusur ) sebebiyet verdiğini, çarpma sonucu müvekkiline ait —- —- bedelinin müvekkilinin aracının——- karşılandığını ancak araçta bu kaza nedeni ile değer kaybı oluştuğunu, — kullanmış olduğu——-. tarafından yapılmış olduğunu, yerleşik —-uyarınca trafik kazası nedeni ile araçta oluşan değer kaybı gerçek zarar kapsamında olduğunu, kazaya sebebiyet veren aracın —- tarafından bu zararın karşılanması gerektiğini, bağımsız ekspertiz raporlarında müvekkilinin — değer hasar kaybı olduğu tespit edildiğini ancak davalı—- müvekkillerine yalnızca —ödemiş olduğunu, bakiye alacaklarının 14.000 TL nin de ödenmesi gerektiği kanaatinde olduklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bilirkişi incelemesi sonucunda ortaya çıkacak olan araçta oluşan değer kaybının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketi tarafından tazminine, Yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Türk Ticaret Kanunu 5/3 fıkrası gereği Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki kamu düzeninden olan ‘görev’e ilişkin olduğundan davada görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, Karayolları Trafik Kanunu 91. Madde gereği ve aynı kanunun 85. Maddesinde düzenlenen işletenin sorumluluğunu mevzuat ve genel şartlar çerçevesinde ——düzenleyen müvekkili şirketin —-aracın işletilmesinden dolayı üçüncü şahısların uğradığı zararları tazminle mükellef olduğu araç başına teminat limitinin de —- olduğunu, davacının aracındaki hasarın — tarafından onarıldığından müvekkili —– rücu ödemesi yaptığını, araçtaki değer kaybı için reel olarak hesaplama yapıldığını ve — ödeme yapıldığını, yapılan ödemeler ile poliçe limiti tükendiğini, kusur incelemesi yapılması gerektiğini, değer kaybı tazminat talebine yönelik kaza tarihi itibari ile reel kayıp uygulanması gerektiğini, zarara ilişkin gerekli belgelerin müvekkiline sunulduğu tarihten itibaren 8 iş günü sonunda temerrüt başladığından kaza tarihinden faiz talebi haksız olduğunu savunarak öncelikle davanın yetkili, görevli mahkemenin —- Hukuk Mahkemesi olmasından dolayı ilk itirazlarının değerlendirilmesine, mahkeme aksi kanaatte ise poliçe limitinin tükendiği yönünde inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ VE GEREKÇE:
Dava, HMK 107 gereği açılmış trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı tazminatı talebine ilişkindir.
HMK 123. maddesine göre “Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir.”
Davacı vekili tarafından —- tarihinde davadan vazgeçme talepli dilekçe sundukları görüldü.
Davalı 20/02/2023 tarihli celsedeki beyanlarında; karşı tarafın davayı geri alma talebine muvafakat ettiğini imzalı beyanıyla bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, taraf beyanları bir bütün halinde incelendiğinde; HMK uygulamasında “davadan vazgeçme” usulü bulunmadığı, bu talebin ancak davanın geri alınması şeklinde değerlendirilebileceği anlaşılmakla davacı tarafın huzurda açılan davayı geri almak istediği kabul edilerek davalı tarafın da açıkça davacının geri alma talebine muvafakat ettiği anlaşılmakla davada geri alma nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 123.maddesi gereği geri alma nedeniyle açılmamış sayılmasına,
2-Alınması gereken harç 179,90 TL olmakla baştan alınan 80,70 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 99,20 TL nin davalı taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 52,65 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —-. 13/2 maddesi uyarınca hesaplanan 6.640,00 TL nispi vekalet ücretinın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile—— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,)
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.