Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/907 Esas
KARAR NO: 2023/13 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/12/2020
KARAR TARİHİ: 09/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ——müvekkili ile sosyal medya aracılığıyla tanıştığını, —— üzerinden müvekkili ile iletişime geçip arkadaş olmaya çalıştığını, müvekkili de davalının iyi niyetli olduğunu düşünerek karşılık verdiğini ve kendisiyle konuşmaya başladığını, davalı ile belli bir samimiyet kurulduğunu ve davalının yüz yüze buluşma ısrarlarına müvekkili karşılık verdiğini, bundan sonra ilk olarak davalı, ——-yerine geldiğini, orada buluşup sohbet ettiğini, Daha sonra davalı, müvekkili —— ağırlamak istediğini belirterek müvekkile konum gönderdiğini müvekkili de aralarında iyi niyetli olarak samimi bir ilişki kurulduğunu düşünerek teklifi kabul ettiğini, ilk önce—– ilçesinde bulunan —– isimli kafede buluştuklarını, daha sonra davalının ısrarcı olması nedeniyle davalının —- dakikalık uzaklıkta olan evine gitmeye karar verdiğini, Davalı——- ikamet ettiği eve ulaştıktan sonra müvekkilinin lavaboya gitmiş olduğu bir sırada müvekkili, davalıyı kendi telefonunu kurcalarken gördüğünü, kendisine ne yaptığını sormuş ama davalının hemen durumu geçiştirdiğini, daha sonra davalı, müvekkile fark ettirmeden çekmeceden siyah bir silah çıkardığını ve müvekkile doğrulttuğunu, sonrasında müvekkilinin önüne davaya konu senedi koyduğunu “sana bu senedi imzalatmamı söylediler, seni ayağından vurmamı söylediler evde kamera var” şeklinde beyanlarla müvekkile ——– tutarındaki senedi silah zoruyla imzalattığını, sonrasında müvekkile evden çıkmasını söylediğini, davalı müvekkilinin telefonunu o esnaya kadar elinde tuttuğunu, daha sonra siteden çıktıklarında kendisine verdiğini, müvekkili oradan uzaklaşınca yolda davalıyı aradığını ve kendisi hakkında suç duyurusunda bulunacağını söylediğini, Bunun üzerine davalı kendisine tehditler savurduğunu, senedi kendisinden tahsil edeceğini beyan ettiğini, bu nedenlerle, davanın kabulü ile, takip konusu yapılan——-vade ve tanzim tarihli senetten dolayı müvekkilinin davalıya karşı borçlu olmadığının tespitine, senedin iptaline, aralarındaki hukuki işlemin hükümsüzlüğünün tespitine, dava sonuna kadar teminat verilmeksizin veya uygun görülecek teminat karşılığında takibin durmasına ve ayrıca davalı haksız ve kötü niyetli olduğundan müvekkili lehine takibe konu alacak miktarının %20 ‘si kadar tazminatın tahsiline, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmış, davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER:
—–Esas sayılı dosyası, ——– örnekleri, —- —– sayılı dosyası,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (“İİK”) m. 72 hükmü uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir ———– Menfi tespit davası 2004 sayılı İİK’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.
Somut olayda; taraflar arasında—- tanzim ve vade tarihli—-değerindeki bono düzenlendiği, davalı tarafça —– sayılı dosyası ile davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla ilâmsız icra takibi başlatıldığı, davacı tarafın şikayeti üzerine davalı aleyhine—- sayılı dosyası ile ———suçundan soruşturma başlatıldığı, yapılan inceleme neticesinde yağma suçunun işlendiğine ilişkin tanık beyanı veya başkaca bir delil bulunmadığı, müştekinin soyut iddiası dışında kamu davası açılmasını gerektirir nitelikte ve yeterlilikte somut delil veya emare elde edilemediği, özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma suçunun unsurlarından bir özel işaret ve kıyafetin giyilmesi veya takılması olduğu, soruşturmaya konu olayda polis kokardının giyilmediği veya takılmadığından özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma suçu oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, verilen kararın itiraz üzerine kesinleştiği, davacı tarafça davacının iradesinin davalı tarafından fesada uğratılarak, tehdit ve korkutma ile dava konusu senedin imzalatıldığı iddiası huzurdaki menfi tespit davasının ikame edilmiş olduğu görülmüştür.
Bonoda şekil şartları 6102 sayılı TTK m. 688 hükmünde sayılmış olup, burada sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında bazı seçimlik şartlar da söz konusudur. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden ya da malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ve öğretide kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, mücerret bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel defi nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır. Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir.
Bonoya konulacak bedel kaydı, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı sebebi gösterir. Bedel kaydı içeren bir bononun lehtarı artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı” olduğu yolundaki soyutluk kuralına dayanamaz. İkrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin ispat edilmesi gerekir———-
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır ——– Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir ve bu hâlde ispat yükünün kaydın aksini iddia edene ait olacağında kuşku bulunmamaktadır.
Bir sözleşme yapılırken taraflardan birinin işlem iradesinin oluşum veya beyanı aşamasında ortaya çıkan sakatlıklara irade bozukluğu denir——— İrade bozukluğu hâlleri, 6098 sayılı TBK’nın m. 30 ila 39 hükümleri arasında “yanılma”, “aldatma” ve “korkutma” başlıkları altında düzenlenmiştir.
İkrahın (korkutmanın) varlığının kabulü için bazı şartların gerçekleşmesine ihtiyaç vardır: Birinci şart “korkutma fiili”dir. İradesi sakatlanan taraf bir tehdide maruz kalmış olmalıdır. İkinci şart; “yapılan tehdit, ağır ve yakında gerçekleşecek bir tehlikenin mevcut olduğu kastını uyandırmalı”dır. Üçüncü şart “tehditte belirtilen tehlike karşı tarafın şahsına ve yakınlarına yönelik olmalı”dır. Dördüncü şart “illiyet bağı” Sözleşme korkutma sonucu, onun etkisi ile yapılmalıdır. Bu korku yaratılmasa idi tehdide maruz kalan taraf sözleşmeyi hiç yapmayacak idiyse bu illiyet bağı mevcuttur.
Korkutmayı (ikrahı) ispat yükü, korkutulan tarafa aittir. Hata, hile ve ikrah iddialarının senede bağlanması mümkün olmadığından senetle ispat edilmesinde maddi imkânsızlık vardır. Bu nedenle hukuki işlemlerdeki irade bozukluğu iddiaları, 6100 sayılı HMK m. 203(1)-ç hükmünde senede karşı senetle ispat zorunluluğunun istisnaları arasında sayılmıştır. Sözleşme resmî senetle yapılmış olsa dahi 4721 sayılı TMK’nın “Resmî belgelerle ispat” kenar başlıklı 7. maddesi “Resmî sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, her hangi bir şekle bağlı değildir.” hükmünü taşıdığından, korkutma (ikrah) olgusunun tanık dâhil her türlü delille ispatı mümkündür ———–
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; mahkememizin —- tarihli celsesi ile davacı tarafa tanık listesini sunmak üzere süre verildiği ancak tanık isim ve adreslerinin bildirilmediği, kaldı ki davacı tarafın dava konusu olaya ilişkin —- aşamasında da dosyaya herhangi bir tanık ismi sunamadığı, davacı tarafça davalı hakkında mağdurun bir senedi vermeye mecbur edilmesi suretiyle yağma suçundan cezalandırılması talebiyle —- suç duyurusunda bulunulduğu, yapılan soruşturma neticesinde davalı şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği, davacı tarafından karara itiraz edilmesi üzerine itirazın kesin olarak reddine karar verildiği, her ne kadar davanın hile ve aldatma iddiası ile irade sakatlığı hukuksal nedenine dayalı olması nedeniyle esasen 6100 sayılı HMK m. 226(1)-c hükmü uyarınca bu hususta yemin teklif edilemeyecek olsa da ———- davacı tarafa yemin delilinin hatırlatılması üzerine davacı tarafça dosyaya yemin metni sunulduğu ve davalı tarafça yeminin icra edildiği, bu haliyle açıklanan gerekçelerle dava konusu senedin bedelsiz kaldığının ve davacının iradesinin sakatlandığının ispat edilemediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
-Davalı tarafın kötü niyet tazminatının REDDİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 179,90 TL olmakla baştan peşin alınan 170,78 TL den mahsubu ile bakiye 9,12 TL nin davacı taraftan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bıurakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekil marifetiyle temsil ettirmiş olmakla AAÜT m. 13/1 gereği 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ÖDENMESİNE,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK’nın 341/1,342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle ———- Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/01/2023