Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/531 E. 2023/563 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/531
KARAR NO: 2023/563
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 27/07/2022
KARAR TARİHİ: 13/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili tarafından ibraz edilen ve gerekli-yeterli kısımları:”…KONUSU : Sahtecilik ve Dolandırıcılık ile gerçekleştirilen 05/06/2022 tarih ve 04/07/2022 tescil tarihli genel kurul kararlarının öncelikle TTK 449. Maddesi uyarınca yargılama sonuçlanana kadar yürütmenin geri bırakılması kararı verilerek yargılama neticesinde iptaline havi dilekçemizdir.

AÇIKLAMALAR :Müvekkillerim ——— ve ———- toplam 4 ortaklı olan ——– şirketinin hem hissedarı hemde yönetim kurulu üyeleridir. Müvekkillerimin hissedar oldukları şirket halen ——– ——— poliklinik olarak işletilmekte olan ——— Tıp Merkezi olup halihazırda çoğunluğu doktor olan 50 kişi istihdam etmektedir.Müvekkilim ———-, ——- şirketinin 20 yıla yakın bir zaman yönetim kurulu başkanı olup şirkette kendi soyadını ünvan olarak almıştır.Müvekkil ———- personel maaşlarının ödenmesi için 27/07/2022 tarihinde ——— bankasına gittiğinde Banka müdürü tarafından artık yetkili olmadığını ve şirketin diğer hissedarı ———– yönetim kurulu başkanı olduğu ve Diğer hissedar ———- Yönetim kurulu üyesi olduğu ve ayrıca ——— kardeşi ——— da yönetim kurulu üyesi olduğuna ilişkin genel kurul tutanaklarını ve imza sirkülerini ibraz edilmesi sonucunda kendilerinden habersiz olarak diğer ortakları tarafından düzmece bir şekilde genel kurul yapılarak Yönetim Kurulu başkanı ———- getirtildiğine vakıf olmuştur.Bu gelişme üzerine müvekkil ———– şirket mali müşaviri ——– aradığında ekteki tutanakta görüleceği üzerine 21/06/2022 tarihinde ticari defterlerin şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi ——— tarafından teslim alındığı bilgisi verilmiştir. Ayrıca Mali Müşavir ———- tarafından 21/06/2022 tarihine kadar Genel Kurula ilişkin herhangi bir işlem yapılmadığı bilgisi verilmiştir.(tanık olarak dinlenecektir.) Defterleri 21/06/2022 tarihinde teslim alan Yönetim Kurulu üyesi ———– 05/06/2022 tarihli düzmece bir genel kurul yapmıştır bu durum defter teslim tarihi ve mali müşavir beyanlarıyla sabittir. Ayrıca işlemlerinde Her zaman işlem yapılan noter tarafından bu işlemlerin yapılamayacağı beyanı üzerine ——— Noterliği’ne giderek imza sirkülerini tastik ettirmişler.Genel kurulun yapıldığı iddia edilen tarih olan 5 Haziran 2022 tarihi pazar günü’ne denk gelmekte olup; pazar günleri şirketin merkezinin kapalı olduğu’na ilişkin güvenlik kamera kayıtları tepe güvenlik firmasından celp edilerek dosyaya ibraz edilecektir. Ayrıca Müvekkilim ———- abisi ——— hasta olup o tarihlerde ———- dışında bulunmaktadır.Ekte 01/06/2022 tarihli olarak 05/06/2022 tarihinde Genel kurulu yapılacağına ilişkin Yönetim kurulu kararı altındaki imzalar da ayrıca müvekkillerime ait değildir. TTk 414 uyarınca uygun bir Yönetim kurulu kararı da ayrıca alınmamıştır.Tamamen düzmece olarak organize edilerekten şirket yönetimi ele geçirilmiştir. Sahte olarak tanzim edilen Yönetim kurulu Kararındaki İmzalar ile Yönetim kurulu’nu değiştirmişler ve daha rahat şirkete zarar verebilmek ve karar alabilmek için şirketle hiçbir alakası olmayan ———- kardeşi ——— yönetim kurulu üyesi yapmışlardır.Türk Ticaret Kanunu 414 ve devam eden maddelere uygun olarak herhangi bir çağrı yapılmaksızın yapılan ekte olan genel kurul tutanağında müvekkil ———- başkanlığında başladığı tutanaklara geçmesine rağmen tutanakların altında müvekkilin imzası bulunmamaktadır. ——– şirketinin 25/03/2015 tarihli ———- 10. Maddesinde ilanların TTK 414 uyarınca yapılacağı belirtilmesine rağmen herhangi bir ilan yapılmamıştır. Bu sebeple genel kurulun iptali gerekmektedir.Ekte sunulan 05/06/2022 tarihli yapıldığı idda edilen Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri’nin incelenmesinde görüleceği üzere öncelikle Toplantının Müvekkil ———– tarafından açıldığı belirtilmiş ancak tutanak altında imzası bulunmamaktadır. Çünkü genel kurul belirtilen zamanda yapılmamış ve o tarihte müvekkilim ——– dışındadır. Ayrıca Müvekkil ———– 5. Madde de adres bilgileri de eski tutanaklar baz alınarak yanlış yazılmıştır.Ekte sunulan 05/06/2022 tarihli yapıldığı iddia edilen Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri’nin incelenmesinde ayrıca Yönetim kurulu üyeliği sona erdirilen ——— içinde 5. Maddede olumlu oy kullandığı beyan edilmiştir. ——— Genel Kurulda Yönetim kurulu üyeliği sona erdirilmiş biri olarak olumlu oy kullanması hukuken mümkün değildir. Ayrıca tutanaklarda toplantıya katılmadığı beyan edilmiştir.———- ile ——- arasında 2 Temmuzda yapılan ——— yazışmalarında bu Genel kurul yapılması hususu görüşülmüş olup; Genel kurul yapılmadığı beyan edilmiştir. Davalı Şirketin ay sonu olması sebebiyle başta personel maaşları olmak üzere birçok ödemesinin yapılabilmesi için bankalardaki yaklaşık 5 Milyon T.L.’nin düzmece belgelerle yönetim kurulu Başkanı olan ———– tarafından harcanmaması ve ileride telafisi güç zararların oluşmaması Türk Ticaret Kanunu 449. Maddesi mucibinde Kararın yürütmesinin geri bırakılmasına ivedilikle karar verilmesi talebi hasıl olmuştur.Yukarıda kısaca arz ve izah ettiğimiz sebeplerden dolayı iş tamamen düzmece belgelerle yapılan genel kurulun iptalini zarureti hasıl olmuştur……………………….

NETİCE ve TALEP: Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle 05/06/2022 tarihli genel kurul kararlarının hepsi için öncelikle Türk Ticaret Kanunu 449. Maddesi mucibinde Kararın yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmesi ve yapılacak yargılama sonucunda tüm kararların iptali ile yargılama giderleri ile resmi ücreti vekaletin davalılara aleyhine hükmedilmesini saygılarımızla bilvekale arz ve talep ederiz…”şeklinde olup yukarıya aynen aktarılan dava dilekçesi ile ileri sürülen sebeplere bağlı olarak 05/06/2022 tarih ve 04/07/2022 tescil tarihli genel kurul kararlarının öncelikle TTK.449 maddesi uyarınca yargılama sonuçlanana kadar yürütmenin geri bırakılması kararı verilerek yargılama neticesinde iptaline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Davacı vekili duruşmada da dava dilekçesini tekrar etmiştir.Davalı vekili tarafından duruşmada da tekrar edilen ve gerekli-yeterli kısımları:’…KONUSU : 27.07.2022 tarihli dava dilekçesine karşı cevaplarımızın sunulmasıdır.

AÇIKLAMALAR:ÖNCELİKLE DAVALI TARAFÇA TARAFIMIZA TEMSİL YETKİSİ VERİLMİŞ OLUP, NOTER ARACILIĞIYLA VEKALETNAME TEMİN ETME İŞLEMLERİ DEVAM ETMEKTEDİR. BÖYLE DURUMLARDA HMK M.77 KESİN SÜRE İÇİNDE VEKALETNAMEYİ SUNMAK KOŞULU İLE AVUKATIN GEREKLİ USULİ İŞLEMLERİ YAPMASINA CEVAZ VERİLMEKTEDİR. CEVAP SÜRESİNİN SON GÜNÜ OLMASI SEBEBİYLE GECİKMESİNDE SAKINCA BULUNAN BİR HALİN OLAY ÖZELİNDE OLUŞTUĞUNUN KABUL EDİLMESİNİ VE HMK M.77 UAYARINCA VEKALETNAMEMİZİ DAHA SONRA SUNMAMIZ KAYDIYLA CEVAP DİLEKÇEMİZİN İŞLEME ALINMASINI EVLEVİYETLE TALEP EDERİZ. Huzurdaki dava 05.06.2022 toplantı tarihli, 04.07.2022 tescil tarihli genel kurulda alınan kararların usule ve Ticaret Yasasında öngörülen kurallara aykırı olduğundan bahisle dermeyan edilmiştir. Ancak bu dava usul ve yasaya aykırı olmanın yanında kötüniyetlidir. Şöyle ki:A. GENEL KURUL YÖNETİM KURULU KARARIYLA TOPLANTIYA ÇAĞRILMIŞ OLUP YÖNETİM KURULUNDA TÜM ORTAKLAR YER ALDIĞINDAN DAVACILARIN TOPLANTIDAN HABERSİZ OLDUĞU İDDİASININ KABULÜ MÜMKÜN DEĞİLDİR. 1. 01.06.2022 tarihli yönetim kurulu kararı incelendiğinde yönetim kurulu üyelerinin tamamının imzasıyla 2021 yılına ait olağan genel kurul toplantısının 05.06.2022 tarihinde yapılmasının kararlaştırıldığı görülmektedir. 2. Bu noktada dikkate sunulması gereken bir diğer konu; 07.08.2018 tarihli ——— de açıkça görüldüğü üzere yönetim kurulu üyeliğine ———, ———-, ———- ve ———- seçilmiş olduğu hususudur. Olağan genel kurul toplantısı yapılmasına ilişkin yönetim kurulu kararında imzaları bulunan bu kişiler aynı zamanda şirket ortaklarıdır. ———-, ——— ve ———– ayrı ayrı yüzde otuz oranında pay sahibi, ———– ise yüzde on pay sahibi konumundadır. 3. Genel kurulun toplanacağı zamanın belirlenmesi konusunda aynı zamanda ortak konumunda bulunan yönetim kurulu üyelerinin müzakere ederek ortak karara vardıkları açıktır. Bu noktada mahkemenin gerek görmesi halinde yapılacak imza incelemesinden de imzaların davacılara ait olduğu kanıtlanacaktır. Hal böyle iken davacıların ilgili genel kurul kararından sonradan haberdar olduklarının kabul edilmesi olanaksızdır. Davacılar özellikle ———müvekkil şirketin yönetiminde aktif ve oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Bu yüzden genel kurulun davacılardan habersiz düzenlendiğini kabul etmek abesle iştigal etmekten öte bir anlam ifade etmeyecektir. B. GENEL KURUL TOPLANTISININ BAŞLANGICINDA VE HER AŞAMASINDA TİCARET YASASINDAKİ HÜKÜMLERE RİAYET EDİLMİŞTİR1. TTK m. 416 çağrısız genel kurul prosedürünü öngörmüş olup buna göre tüm pay sahipleri veya temsilcileri çağrıya ilişkin usule uymak zorunda olmaksızın genel kurul olarak toplanabilir ve toplantı nisabı da var olduğu sürece karar alabilirler. Somut olayda da hazirun cetvelinden de açıkça tespit edileceği üzere genel kurul toplantısı tüm pay sahiplerinin katılımı ile gerçekleşmiş olup TTKnın 416.maddesi gereğince çağrıya ilişkin usullere uyulması zorunluluğu bulunmamaktadır. Davacıların bu yöndeki iddiaları kötüniyetli olup kabulü kesinlikle mümkün değildir. 2. Anonim Şirket genel kurulu toplanması ve karar alabilmesi için gereken yeter sayılar TTK m. 418de şu şekilde düzenlenmiştir: “Genel kurullar, bu Kanunda veya esas sözleşmede, aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunan hâller hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanır. Bu nisabın toplantı süresince korunması şarttır. İlk toplantıda anılan nisaba ulaşılamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmaz.Kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir.”3. Bu kapsamda genel kurul toplantısında da alınan kararların bir kısmı katılım sağlayan ortakların oybirliğiyle, bir kısmı da oy çokluğu ile alınmıştır ki bu durum da yasada öngörülen nisapların fazlasıyla üstünde bir şekilde kararların alınmış olduğunun göstergesidir. Bu yönüyle ortada geçerli bir genel kurul kararı bulunduğunun kabulü gerekir.C. GEÇERLİ BİR GENEL KURUL KARARININ İPTAL EDİLEBİLMESİ İÇİN KARARIN KANUNA, ESAS SÖZLEŞMEYE VEYA DÜRÜSTLÜK KURALINA AYKIRI OLMASI GEREKMEKTEDİR. DAVAYA KONU EDİLEN KARAR BU AYKIRILIKLARDAN HİÇBİRİNİ İHTİVA ETMEDİĞİNDEN İPTALİ MÜMKÜN DEĞİLDİR. 1.01.06.2021 tarihli yönetim kurulu kararında yapılacak genel kurul toplantısının gündemi olarak: “başkanlık divanına tutanakları imzalaması için yetki verilmesi, yönetim kurulunun faaliyet raporunun okunması ve görüşülmesi, bilanço ve kar-zarar hesaplarının okunması, müzakere edilmesi ve oylamaya sunulması, yönetim kurulunun ibra edilmesinin oya sunulması” belirlenmiştir.2. 05.06.2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararlar da şu şekildedir:”Yönetim kurulu üyelerinin ibrasına oybirliği ile karar verilmiştir.Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu müzakere edilmiş ve oy birliği ile tasdik edilmiştir. Bilanço ve kar zarar hesapları müzakere edilerek oy birliği ile tasdik edilmiştir.TTK m. 364 ve 413 uyarınca yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmasına karar verilmiş. Yönetim kuruluna üye olarak: ———, ———, ——— ve ———– seçilmiştir. Yönetim kurulu üyelerinden ———- yönetim kurulu başkanı, ———– yönetim kurulu başkan yardımcısı, ———– ve ———- yönetim kurulu üyesi olarak seçilmiştir.”
3. Görüldüğü üzere toplantıda daha evvelce belirlenen gündemlerin dışında bir günden görüşülmüş yahut karar alınmış değildir. Görüşülecek ve karar bağlanacak hususların tamamı 01.06.2022 tarihli yönetim kurulu kararı ile tespit edilmiş, genel kurul toplantısı da bu çerçevede görülmüştür.4. Her ne kadar dava dilekçesinde toplantının Pazar günü gerçekleştiğinin iddia edilmesinin yanında Pazar günü şirketin kapalı olduğunun ve Pazar günü rutin çalışma yapılmadığının göz önüne alınması istenmişse de anonim şirket genel kurulunun rutin bir işlem olmadığı ve Pazar günü gerçekleştirilmesine yönelik yasada ve esas sözleşmede bir mani bulunmamaktadır. Dolayısıyla genel kurul toplantısının Pazar günü yapıldığı iddiası ile iptalinin talep edilmesi mümkün değildir. 5. Genel kurul toplantısı yapılmasının ardından toplantı tutanağı toplantı başkanı ve oy toplayıcısı tarafından imzalanmış, devamında söz konusu kararın ticari defterlere işlenmesi ve gerekli diğer usuli işlemlerin yapılmasına geçilmiştir. Bu noktada her ne kadar davacılar ticari defterlerin sonradan teslim alındığı ve yine usuli işlemlerin de farklı bir noterde yapıldığını iddia ederek genel kurul kararının iptalini talep etmiş iseler TKKnın ilgili maddeleri gereğince bu hususlar genel kurul kararının iptaline ilişkin gerekçe oluşturabilecek nitelikte değildir. Sayın Mahkemenizce de takdir edileceği üzere genel kurul kararının tasdikine ilişkin işlemlerin toplantıdan sonra yapılması mümkün olduğu gibi, söz konusu tasdik işlemlerinin herhangi bir noterlik tarafından yapılması da mümkündür. 6. Yine belirtmek isteriz ki ——— yönetim ve temsil yetkilerinin elinden alındığı iddiası gerçekle örtüşmemektedir. Zira 06.06.2022 tarihli yönetim kurulu kararıyla, kurul üyeleri ———-, ——— ve ———– herhangi ikisinin çift imzasıyla sınırsız temsil yetkisini haiz bulunmasına karar verilmiştir. Bu da şirketin yönetim ve tasarruf yetkisi kapsamında alınmış bir karar olup şirket veya ortaklar aleyhine olumsuz bir netice ortaya çıkardığını savunmak olanaksızdır. 7. Dava dilekçesine aynı zamanda ———- uygulaması aracılığıyla yapılan 02.07.2022 tarihli konuşmalarda genel kurulun yapılmadığı beyan edildiği iddia edilmiş olsa da sözü geçen tarihlerde taraflara arasında öyle bir konuşma yapılmamıştır. Dolayısıyla davacı tarafın bu iddiaları da yerinde değildir. D. YÖNETİM KURULUNA ÜYE OLARAK SEÇİLEN ——– TÜRKİYENİN ÖNDE GELEN FİRMALARINDA YILLARCA YÖNETİCİLİK FAALİYETİ YÜRÜTMÜŞ OLMASINDAN DOLAYI, TEKNİK BİLGİSİ VE TECRÜBESİ SEBEBİYLE YÖNETİM KURULUNA SEÇİLMİŞTİR.1. Dava dilekçesinde şirket yönetim kurulunda yer alan ——— yönetim kurulundan istifa etmek istemesinin hukuken mümkün olmadığı ve bu sebeple de genel kurul kararının iptal edilmesi gerektiği şeklinde hukuki hiçbir dayanağı olmayan bir iddiada bulunulmuştur. Sayın Mahkemenizce de takdir edileceği üzere yönetim kurulu üyeliği büyük sorumluluk ve zaman fedakarlığı gerektiren bir husus olup kişilerin bu görevi yapmak istememesi hayatın olağan akışına uygundur. Dava dilekçesinde yer alan bu iddia adeta kimse yönetim kurulu üyeliğinden istifa etmez, etti ise o halde genel kurulu kararı hukuka aykırıdır demek ile eşdeğer nitelikte olup böyle bir önermenin hukuki hiçbir dayanağı mevcut değildir. Davacıların tamamen kötüniyetli bu iddialarına itibar edilmesi mümkün değildir. 2. Diğer taraftan dava dilekçesinde şirkete zarar vermek saikiyle hareket edildiği bu iradenin bir neticesi olarak şirketle alakası olmayan ———- yönetim kuruluna üye olarak seçildiği ileri sürülmektedir. Oysa müvekkil şirket piyasadaki değişiklere ayak uydurmak ve şirketin faaliyet alanının gelişmesi ile ilerlemesini sağlamak adına ———- yönetim kuruluna üye seçmiştir. Üyeler, TTK m. 314 e göre en çok 3 yıl için genel kurulda temsil edilen oyların çoğunluğuyla (TTK m. 378) seçilebilmektedirler. Bu anlamda yönetim kurulunun seçimi usulü TTKda öngörüldüğü şekilde ve gerekli yeter sayılar tesis edilerek gerçekleşmiştir. Bunun yanında dosya kapsamında yürütülecek delil toplama faaliyetiyle kolaylıkla tespit edileceği üzere ———- ülkenin önde gelen firmalarında on yılı aşkın bir süredir yöneticilik faaliyetini aktif olarak yürütmekte olup şirket yönetimine ilişkin tecrübeli ve geniş bilgi sahibi birisidir. Müvekkil şirketin yönetim kuruluna seçilmesinin de tek sebebi budur. Bu anlamda müvekkilin ortaklığın aleyhine bir işlem gerçekleştiğini söylemek gülünçtür. E. GENEL KURUL KARARININ YÜRÜTMESİNİN GERİ BIRAKILMASININ ŞARTLARI OLUŞMADIĞINDAN BU TALEBİN REDDİNE KARAR VERİLMESİ GEREKMEKTEDİR1. Kararların yürütmesinin geri bırakılmasının düzenlendiği TTK m. 449 şu şekildedir: “Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.”2. Genel Kurul kararının yürütmesinin durdurulması aynı zamanda kararın kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu gösterir somut ve kuvvetli emarelerin bulunmasına ve geri dönülmesi imkânsız sonuçların doğma tehlikesini ihtiva etmesine bağlıdır. Yukarıdaki açıklamalarımızla ortaya koyulduğu üzere davaya konu edilen karar ticaret yasasına, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygundur. Bunun yanında gerek yönetim kurulu üyelerine çift imza ile sınırsız yetki verilmesi kararının şirket aleyhine bir sonuç doğuracak mahiyette olmaması gerekse alınan diğer kararların şirketle ilgili esaslı bir değişiklik veya ekstra mali külfet yükleyecek nitelikte olmaması göz önünde tutulduğunda kararın yürütmesinin geri bırakılmasını zorunlu kılacak fiili bir tehlikenin mevcut olmadığının kabulü zorunludur. Bu doğrultuda davacının somut dayanaktan yoksun tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
………………..
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan ve mahkemenizce resen dikkate alınan sebeplerle;
1. HMKnın 77. maddesi uyarınca müvekillere ilişkin vekaletnameye sunabilmemiz tarafımıza süre verilmesine,
2. Somut dayanaktan yoksun tedbir talebinin reddine karar verilmesini,
3. ——— numaralı dosyasının bekletici mesele yapılmasını,
4. Haksız ve mesnetsiz davanın reddine karara verilmesini,
5. Vekalet ücreti ve yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep ederiz.
…”şeklinde olup yukarıya aynen aktarılan cevap dilekçesinde ileri sürülen savunmalara bağlı olarak davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI: Dava; davalı şirketin 05/06/2022 tarihli Genel Kurulu’nda alınan kararların hükümsüz olduğunun tespiti / iptali istemine ilişkindir. ——— sayılı ilamında açıklandığı üzere anonim şirket genel kurul kararlarının hükümsüzlük halleri, iptal, yokluk ve butlan olarak iki alt kategoride ele alınabilir. Genel kurul kararlarının iptali talebinde bulunabilmek için 6102 sayılı TTK’nin 445 ve 446.maddelerindeki sebep ve prosedürlerin varlığı dikkate alınır. Anonim şirket genel kurul kararlarının butlan sebepleri ise Kanun’un 446.maddesinde örnekseme yöntemiyle sayılmıştır. Buna karşın, anonim şirket genel kurul kararlarının yokluğu müessesesi TTK’da düzenlenmemekle birlikte, Yokluk; bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen kurucu veya şekli nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir . Bu aykırılık, işlemin unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi “yokluk” ile sakat hale getirir. Yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir, hâkim tarafından da re’sen dikkate alınır. Mahkemenin vereceği tespit hükmü, bu durumu açıklayıcı niteliktedir. Yokluk ve butlan hallerinin varlığı halinde bu hususun mahkemelerce re’sen göz önünde bulundurulacağı ve herkesin bu geçersizliği, 6102 S. TTK 445-446 maddelerinde düzenlenen koşullara tabi olmaksızın ileri sürebileceği ———- sayılı ilamında da benimsenmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 446/1-a maddesi gereğince toplantıda hazır bulunan ortağın alınan karara red oyu vermesi ve oylamadan sonra da muhalefetini tutanağa geçirmesi dava şartı olup mahkemece re’sen gözetilir. 6102 sayılı TTK’nın 447. maddesinde “(1) Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır. ” hükmüne yer verilmiştir. ———– yerleşmiş içtihatlarına göre genel kurul kararlarının iptali istemli davada yokluk ve butlan hallerinin bulunup bulunmadığı resen incelenmesi gerekmektedir. 6102 sayılı TTK’nın “İptal sebepleri” başlıklı 445. maddesine göre “446’ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” düzenlemesi mevcut olup, aynı kanunun “İptal davası açabilecek kişiler” başlıklı 446. maddesinde ise, “a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c) Yönetim kurulu, d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.” hükmü mevcuttur.6102 sayılı TTK’nin “Butlan” başlığını taşıyan 447. maddesi, “Genel kurulun, özellikle; a) pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır.” hükmünü haizdir. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında toplanan deliller ve yapılan yargılamaya göre somut olaya bakıldığında; davalı ——– şirketi unvanlı şirketin 05.06.2022 tarihli genel kurul kararlanın iptali istenmektedir. Öncelikle davacıların davalı şirketin pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri oldukları ve davanın genel kurul kararlarının alındığı 05.06.2022 tarihinden itibaren üç aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı sabittir. Dava konusu toplantının tutanak içeriğinde yazılı olduğu üzere 6102 sayılı TTK’nin 416.madesi gereğince çağrısız toplandığı anlaşılmaktadır. TTK’nin 416.maddesi gereğince çağrısız genel kurul toplantısının geçerli olabilmesi için ortakların tümünün toplantıya katılıp, toplantının yapılmasına herhangi bir itirazlarının bulunmaması ve toplantı sonuna kadar da hazır bulunmaları gereklidir. Kanun koyucu çağrısız bir genel kurulun var sayılmasını, bütün pay sahipleri veya temsilcilerinin hazır bulunmaları ve pay sahiplerinin bu toplantı şekline itiraz etmemiş bulunmaları şartlarının gerçekleşmesi durumunda kabul etmektedir. Tek bir payın sahibi veya temsilcisi hazır bulunmaz veya toplantıyı terk ederse ya da katılıp toplantı şekline itiraz ederse, bir genel kuruldan bahsedilemez. Doktrine göre de, toplantıya katılmayan veya itirazı olan pay sahibinin genel kurulun gidişini etkileyebilecek durumda olup olmaması da durumu değiştirmez O halde, TTK.nun 416. maddesinde öngörülen şartlar gerçekleşmeden yapılan genel kurul hukuken yoktur ve alınan kararlar da yoklukla malüldür. Bu anlamda olayda olduğu gibi 01.06.2022 tarihli Yönetim Kurulu Kararı ile şirketin olağan genel kurul toplantının 05.06.2022 tarihinde yapılmasının kararlaştırılması karşısında hazirun cetvelinin ve buradaki imzaların yukarıda açıklanan şartlara bir etkisi yoktur. Dava konusu 05.06.2022 tarihli ——– şirketi 2021 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağı ile davacılardan ———- yönetim kurulu üyeliğine son verildiği, dışarıdan ——— isimli kişinin yönetim kurulu üyesi yapıldığı, diğer davacı yönetim kurulu başkanı ——— yerine ——— seçildiği, ———– yönetim kurulu başkan yardımcısı seçildiği, ——— ve ———- yönetim kurulu üyesi olduğu ve böylece şirketi yönetiminin esaslı şekilde değiştirildiği anlaşılmıştır. Bu esaslı değişikliğe rağmen dosya kapsamına ve duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve beyanlar , tanık anlatımları ve her şeyden önemlisi duruşmalarda yapılan gözlemlere göre toplantı tutanağının bir numaralı maddesinde yer alan toplantı başkanlığına ———- oy birliği ile seçilmesinin dahi mümkün olmadığı, şirketin yönetimine ilişkin esaslı değişikliklere ve oy çokluğuna rağmen tutanağa hiçbir muhalefet şerhinin geçirilmediği, toplantı tutanağının yalnızca ——— ve ———- tarafından imzalandığı, davacıların toplantı tutanağının sonunda imzalarının bulunmadığı ve böylece toplantı sonuna kadar hazır bulunma ilkesinin fiilen sağlanmadığı açıkca tespit edilmiştir. Mamafih özellikle dosyaya yansıyan tanık beyanları, toplantı tarihi ve tarafların iddia ve savunmalarından aslında fiilen bir genel kurul yapılmadığı, hazirun cetvelinin öncesinde imzalandığı, toplantı tutanağın da fiilen ‘masa başında’ hazırlandığı, önceki fiili uygulamanın bu şekilde olmasının dahi dava konusu toplantıya hukuki geçerlilik kazandırmayacağı, herhalde davacıların katılımı olmadan toplantının icra ve imza edildiği bedihidir. Filhakika, 01.06.2022 tarihli Yönetim Kurulu Kararında gündemde yer almamasına rağmen dava konusu toplantının ana konusunun doğrudan yönetim kuruluna ilişkin olduğu işbu durumuna dürüstlük kuralına ve şirket ana sözleşmesine de aykırı olarak 6102 sayılı TTK’nin 413/3 ve 364.maddeleri gerekçe gösterilerek toplantı metnine yazıldığı, müşahhas gayenin şirketin yönetiminin kendi uhdelerine almak olduğu sonuç ve inancı hakim olmuştur. Burada hemen ifade edilmelidir ki; davalı ve ilgilerin dosyaya yansıyan tüm savunma ve beyanlarından şirketin mevcut davacı yönetim kurulu başkanı tarafından özetle; kötü yönetiltildiği, günümüzün ekonomik, ticari ve sosyal akışına uygun hareket edilmediği, şirketin ticari kayıplar yaşamasına neden olunduğu savunmasıyla; şirketin genç, dinamik, günün ekonomik ve sosyal koşullarını bilen ve alanında kariyer sahibi ellerde yükseltilmesinin amaçlandığı görülmek ve bu amaç mahkememizce anlaşılmakla birlikte; işbu sonuca meşru olmayan yol ve yöntemlerle ulaşılmasına hukuken cevaz verilmesi ise mümkün görülmemiştir. Bu itibarla; 05.06.2022 tarihli genel kurul kararlanın yoklukla malul olduğu ve bu durumun resen gözetilmesi gerektiğinden Mahkememiz Başkanı ———– karşı oyundan mütevvellit oy çokluğuyla davanın kabulü ile, işbu genel kurul kararının yokluklu malul olduğunun tespitine karar verilmesinin gerektiği sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Ancak kısa kararda tespit hükmü yerine sehven iptal hükmü yazılmasına karşın bu durum usul gereği aynen korunmak zorunda kalınmış ve HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. (AY.138/1)

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile davalı şirketin 05/06/2022 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptaline,
2-Maktu karar harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 99,20 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça peşin ödenen harçlar dahil olmak üzere davacı tarafça yapılan toplam 1.388 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Davalı tarafça yapılan giderin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacılar vekili için tarife gereğince belirlenen 9.200 TL maktu avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacılara müştereken verilmesine,
6-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
İlişkin olmak üzere davacılar, davacılar vekili, davalı vekili ile 3. Kişi ———- yüzlerine karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——– Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere Başkan ——— karşı oyu ve oy çokluğu ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/09/2023
KARŞI OY GEREKÇESİ
Dava genel kurul kararının iptaline yönelik olup, dava sebebi olarak “sahtecilik ve dolandırıcılık” sebebi ile TTK. Madde 414 uyarınca yapılması gereken ilanların yapılmamış olması gösterilmiş olup, dava dilekçesinde ileri sürülen sair hususlar bu sebeplerin gerekçelendirilip delillendirilmesine yöneliktir. Dava sebebi belirtilen bu şekilde olduğu halde davacılar vekili 11/01/2023 tarihli duruşmadaki imzalı beyanı ile imza yönünden bir itirazları olmadığını belirttiği gibi davacılar da aynı duruşmadaki imzalı beyanlarında 05/06/2022 tarihinde yapılan 2021 yılına ait olağan genel kurul toplantısı ile ilgili hazirun cetveli altındaki imzalar yönünden bir itirazlarının olmadığını ifade etmişlerdir.Dava dilekçesinden sonra sunulan dilekçeler, cevap dilekçesi, duruşmalarda alınan beyanlar ve dosya kapsamına göre dava konusu toplantının TTK. Madde 414 düzenlemesine bağlı olmayıp, TTK Madde 416 düzenlemesinde yer alan çağrısız genel kurul şeklinde yapıldığı aydınlanmış ve anlaşılmış olup, dava konusu toplantının çağrısız yapıldığı taraflar arasında ihtilaflı değildir. Buna göre dava sebebi olarak gösterilen ilan yapılmadığı sebebi dayanaksız hale gelmiştir.Hazirun cetvelindeki imzaların kabul edilmiş olması, dava konusu genel kurulun çağrısız genel kurul olması, TTK Madde 417/4 düzenlemesine göre genel kurula katılanların imzaladığı listenin “hazır bulunanlar listesi” adını alması, davacı tanığı olup 2008 yılından 2022 yılının sonuna kadar davalı defterleri tutan mali müşavir olduğunu belirten tanığın beyanına göre davalı şirketin hükümet komiserinin hazır bulunması gereken toplantılar dışında genel kurullar yönünden toplantılarının yüz yüze gelinmek suretiyle yapılmayıp, sirküler yoluyla yani imzalar dolaştırılmak suretiyle yapılmış olması, TTK Madde 418/2 düzenlemesine göre kararların toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile alınması, TTK Madde 419 düzenlemesine göre toplantıyı genel kurul tarafından seçilen bir başkanın yönetecek olması, TTK Madde 422 düzenlemesine göre tutanağın toplantı başkanlığı ve Bakanlık temsilcisi tarafından imzalanmasının yeterli olması yani toplantıya katılan herkesin imzalaması gereğinin söz konusu olmaması, toplantının sirküler yoluyla ve çağrısız bir şekilde yapılmış olması nedeni ile dava konusu tutanağın bütünlüğünde ve imzalanmasında geçerliliğine halel getirecek bir eksikliğin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Tanık beyanına, dava konusu toplantıya dayanak olup itiraza uğramayan ve davacıların da imzalarının bulunduğu 01/06/2022 tarihli yönetim kurulu kararına, imzaların kabul edildiği hazirun cetveline ve dosya kapsamına göre dava konusu genel kurul sirküler yoluyla ve çağrısız olarak yapılmış olduğundan davaya dayanak yapılan ve yukarıda ifade edilen sebepler dosya kapsamında karşılık bulmamıştır. Ulaşılan bu kabul çerçevesinde alınan kararların yasa, anasözleşme ve dürüstlük kuralına uygun olup olmadığı ve gündeme bağlılığın gözetilip gözetilmediği hususlarının irdelenmesi gerekmiş olup, toplantıya dayanak yönetim kurulu kararındaki gündem ile çağrısız genel kuruldaki gündem arasındaki fark yönetim kurulundaki değişiklikten ibaret olup buna göre yapılan değerlendirmeye bağlı olarak ise TTK. Madde 364 düzenlemesine göre gündemden bağımsız olarak yönetim kurulu üyelerinin genel kurul kararıyla her zaman görevden alınabileceği ön görülmüş olduğundan gündeme bağlılık yönünden de çağrısız genel kurula halel getirecek bir yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Haklı sebep ve dürüstlük kuralı yönünden yapılan değerlendirmeye göre de dava konusu genel kurul yapılmadan önceki yönetim kurulunda yer aldığı halde genel kurul sonrası yönetim kurulunda yer almayan üyenin payının 100/1000 olup, bu farklılıktan başka diğer farkın ise öncesinde başkanın ——— olmasına rağmen genel kuruldan sonra başkanın ——— olması ve temsilin iki imzaya bağlanmış olması karşısında ve ilgililerin geleceğe dönük ve objektif olarak anlamlandırılması güç güven ihtiyacı değil de ortaklığın müşterek menfaati ve güvene dayalı temeli ile güvene dayalı geleceği esas alındığında söz konusu farklılıkların ortaklığın menfaatine uygun olduğu, ortaklığın işleyişinin gelecekte nasıl şekilleneceğinin şimdiden bilinmesinin mümkün olmadığı, bu durumda salt yönetim kurulundaki söz konusu değişikliğin ve temsilin iki imzaya bağlanmış olmasının müdahaleyi gerektirir istisnai bir durum arz etmediği, bir ortağın geleceğe dönük ve güvene dayalı geçmişe vefadan da koparan ———- tahminine bağlı aşırı güven ihtiyacına mutlak değer verilmesinin esasında kabul edilen imzalarla ortaya konan “güven iradesi” ne de halel getireceği; yönetim değişikliğinin şirketin geleceğinin daha profesyonelce yönetilmesine ve kurumsallaşmaya yönelik olup öncelenmesi gereken şirketin menfaati ile örtüştüğü sonucuna varılmıştır. Bu noktada davacılardan beklenen kendi iradelerine, imzalarına, şimdiye kadar ki yönetimlerine, şimdiye kadar ki güven bağlarına halel getirmeden bekleyip görmek ve ——— tahminler gerçekleştiğinde muhtemel ihlalin gerektirdiği hukuki arayışlara başvurmak olmalıdır.Sonuç olarak dava sebepleri, yukarıda özetlenen yasal düzenlemeler, itiraza uğramayan yönetim kurulu kararı, toplantının çağrısız yapılmış olması, toplantının sirküler yoluyla gerçekleşmiş olması ve bunda yasa ve ana sözleşmeye aykırı bir durumun olmaması, kaldı ki tanık beyanına göre de önceki toplantıların da aynı şekilde sirküler yoluyla yapılmış olması, tutarlılık sorumluluğunun öncelikle herkes tarafından gözetilmesi gereği, tutarsızlığa düşen tarafın geleceğe dönük olarak bundan aşırı güven ihtiyacına ——— olmasına hukuken mutlak bir değer verilemeyecek olması, imzaları kabul edilen hazirun cetveli, yasal düzenleme karşısında tutanağın sıhhati için dava konusu tutanakta yer alan imzaların yeterli olması, gündem farklılığının TTK Madde 364 düzenlemesi kapsamında kalması nedeni ile gündeme bağlılık yönünden toplantıya halel gelecek bir durumun bulunmaması, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde dava konusu toplantının yokluğunu gerektirir bir yasal eksikliğin söz konusu olmadığı ve yukarıda açıklanan verilerle ulaşılan kabule göre de iptali gerektirir haklı bir nedenin bulunmadığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmesinin daha isabetli olacağı düşüncesiyle çoğunluğun görüşüne iştirak etmek mümkün olmamıştır. 26/09/2023