Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/529 E. 2022/708 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/529
KARAR NO : 2022/708

DAVA : Cismani Zarar Nedeniyle Tazminatın Fer’i Niteliğinde Faiz Talebi
DAVA TARİHİ : 23/06/2020
KARAR TARİHİ : 19/10/2022

Mahkememizden verilen —- sayılı karara karşı İstinaf yoluna başvurulması üzerine — Karar sayılı kesin nitelikli ilamıyla kaldırılması üzerine Mahkememizin başlıktaki esasına tevzi edilen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkememizin — sayılı kararı:
”…
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından ibraz edilen dilekçe ile davacının 26/04/2016 tarihinde davalı şirketin işleteni olduğu ve diğer davalının sevk ve idaresindeki—– %100 kusuru nedeniyle sebebiyet verdiği trafik kazasında bir bacağının koptuğu ve diğer bacağının da tamamen işlevsiz hale gelerek %100 malul olduğu; davalı sürücünün —-sayılı ilamı ile cezalandırıldığı ve bu kararın kesinleşmiş olduğu, bu nedenle uzamış zaman aşımı süresinin söz konusu olduğu; fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılan tazminat davasının — sayılı dosyası üzerinden karara bağlandığı ancak dava açılırken sehven faiz talep edilmediğinden faiz yönünden herhangi bir hüküm kurulmadığı, bu faiz alacağının tahsili için—-başvurulduğu halde anlaşma sağlanamadığı, haksız fiil söz konusu olduğu için olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği ve davalıların ticari faaliyet yürütmeleri nedeniyle de ticari avans faizine hükmedilmesi gerektiği, söz konusu —– Esas sayılı dosya üzerinden verilen kararın İstinaf aşamasında olması ve —-kanun yolu süreçlerinde değişebilme ihtimallerine karşılık fer’i nitelikteki faizin de değişmesinin söz konusu olması ihtimali nedeniyle de belirsiz alacak davası şeklinde bu davanın açılmasının zorunlu olduğu ileri sürülerek dava konusu alacağın tam ve kesini olmasından sonra sunulacak talep artırım dilekçesi ile arttırmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’ nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davacı vekili duruşmada da dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalı şirket vekili duruşmada da tekrar ettiği cevap dilekçesinde davacı tarafın davalı şirketten bir alacağının söz konusu olmadığı, buna ilişkin savunmaların söz konusu — Esas sayılı dosyada ileri sürüldüğü, huzurdaki davada faizi talep edilen alacağın kendisinin taraflar arasında tartışmalı olması nedeniyle çekişmeli böyle bir alacağın faizinin olabilmesinin söz konusu olamayacağı, davanın reddinin gerekliliğinin aşikar olduğu, aksi halde ise İstinaf aşamasında olan söz konusu— davanın bekletici mesele yapılması gerektiği; davacının önceki davada faiz alacağına dair hakkını saklı tutmamış olmasına rağmen huzurdaki davada faiz talebinde bulunmasının haksız olduğu, daha önce faiz talebinde bulunulmamış olması nedeniyle faiz alacağından feragat edilmiş olacağı; davacı tarafın davasını belirsiz alacak davası olarak nitelendirmiş olsa da ikame edilen davanın belirsiz alacak davası niteliklerine haiz olmadığı, belirsiz alacak davasının şartlarını taşımadığı, —- Karar sayılı emsal kararları doğrultusunda davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği, aksi halde ise huzurdaki davanın manevi tazminatın bölünemezliği ilkesine aykırı olarak ikame edilmiş olduğu, ayrıca talep edilen faizin hangi alacak için hangi tarihten itibaren talep edildiğinin belirtilmediği o nedenle huzurdaki davanın ikame edildiği tarihten itibaren faizin işletilebileceği ve işletilecek faizin ticari faiz değil yasal faiz olması gerektiği; huzurdaki davadaki taleplere ilişkin olarak —dosyası üzerinden ileri sürülen talep nedeniyle davacının —– içinde olduğu; asıl alacak için yapılan davanın zaman aşımını kesmediği ve huzurdaki davanın tabi olduğu iki yıllık zaman aşımı süresinin geçtiği ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Davalı … ——-herhangi bir cevap verilmemiştir.
İbraz edilen Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı —- tarihinde yapılan başvurunun taraflarla ilgili olduğu, tarafların davete uyduğu ancak görüşme sonunda anlaşma sağlanamadığına dair —– tutanak düzenlendiği ——- başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmiş olduğu belirlenmiştir.
Davanın değerine bağlı olarak başlangıçta —- uhdesinde ve basit yargılama usulüne göre ön inceleme duruşması yapılarak ve davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı yönündeki itiraz yerinde görülmeyerek davalı ——davanın usulden reddine yönelik talebin reddine de karar verilmek suretiyle tahkikata geçilerek gerekli deliller toplanıp rapor temini yoluna gidilmiş olup bilirkişi tarafından düzenlenen — Karar sayılı dosyasında hükme bağlanan sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri karşılığı olarak toplam — söz konusu kararın 18/12/2019 karar tarihi arasında işlemiş olan ticari temerrüt faiz miktarının—– kararda davacı yönünden hükme bağlanan —- manevi tazminatın aynı tarihler arasındaki işlemiş ticari temerrüt faiz miktarının ise 46.856,16 TL olduğu hesaplanarak ulaşılan kanaat açıklanmış olup davacı vekili tarafından —- dilekçe ile harcı da yatırılmak suretiyle rapor doğrultusunda talep toplam —— artırılmıştır.
Davalı şirket vekili tarafından rapora ve talep artırımına karşı itiraz dilekçesi sunularak cevap dilekçesindeki savunmalar doğrulusunda itirazlarda bulunulmuş ve özellikle davanın belirsiz alacak davası olarak görülemeyeceği itirazı tekrar edilmiştir.
Söz konusu talep artırımına bağlı olarak— tarihinde oluşturulan ara karar ile dosyanın değere bağlı olarak Heyete tevdi edilmesine karar verildiğinden—– tarihinde oluşturulan “Heyete Tevdi Nedeniyle Ek Tensip Tutanağı” ile:
“…
GGD :
1-Değere bağlı olarak davanın bundan sonraki yargılamasının Heyet tarafından yürütülmesine,
2-Davanın tahkikat aşamasında olduğuna,
3-Davanın bundan sonraki yargılamasının yazılı yargılama usulüne göre yürütülmesine,
4—–Esas sayılı dosyasına yazılan —— müzekkere cevabının beklenmesine,
5-Tahkikat duruşması tayin edilmesi gerektiğine,
6-Her ne kadar bu konuda —— tarihli duruşmada ara karar oluşturulmuş ise de bütün ——–yönünden de meselenin ——- bakımından geçecek sürenin değerlendirilmiş olması yönünden ek rapor alınmasına gerek olmadığına ilişkin ara karardan dönülmesine ve buna göre sonuçta ihtimale göre yasal faiz hesabının yapılarak itirazların da —– yönünden ek rapor düzenlenmesi için dosyanın aynı bilirkişiye verilmesine,
7-Ek rapor ibraz edildiğinde tebliğine,
8-Duruşma gününün— olarak tayin edilmiş olduğuna,
9-Tayin edilen duruşma günü ve saati ile birlikte bu ek —–taraf vekillerine tebliğine,
10-Yukarıdaki karar doğrultusunda bu ek tensip tutanağı örneği de eklenmek suretiyle duruşma günü ve saatinin tebliği için taraf vekilleri adına çıkarılacak davetiyeler ile:
HMK. Madde 147 düzenlemesi gereğince; tahkikat duruşmasına gelmesi aksi halde belirlenen gün ve saatte geçerli bir özrü olmadan Mahkemede hazır bulunmadığı takdirde, duruşmaya yokluğunda devam edileceği ve yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği, tahkikatın sona erdiği duruşmada sözlü yargılamaya geçileceği, sözlü yargılama için duruşmanın ertelenmesi halinde ayrıca davetiye gönderilmeyeceği ve 150 nci madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, yokluğunda hüküm verileceğinin ihtar edilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.”şeklinde ara kararlar oluşturulup yazılı yargılama usulü gerekleri de gözetilerek tahkikat duruşması tayin edilmiş olup meselenin bütün ihtimaller yönünden —– bakımından geçecek sürenin değerlendirilmiş olması yönünden ihtimale göre yasal faiz hesabı yapılarak itirazların ——- yönünden ek rapor temini yoluna gidilerek gereken hususlar yönünden ek rapor alınmıştır.
— esas sayılı dosyanın gerekli kısımları celp edilmiş olup davacılar arasında eldeki davanın davacısı—– yer aldığı, davalılar arasında eldeki davanın davalılarının da yer aldığı, davalı şirketin işleteni olduğu — — sürücüsü davalı …– %100 kusurlu olduğu ve davacının %100 oranında maluliyeti olduğu kabul edilerek —kararla sürekli iş göremezlik ve bakıcı giderlerine ilişkin talepler yönünden toplam ——– ve davacı lehine —- manevi tazminata hükmolunarak gerekçede dava dilekçesinde faiz talebinde bulunulmamış olması nedeniyle belirsiz alacak niteliğinde dava yönünden verilen bedel artırım dilekçesi ile de dava dilekçesinde hiç yer almayan faiz talebinin sonradan eklenmesinin mümkün olmadığı ve ıslah iradesinin de bulunmadığı gerekçesi ile faize hükmedilmediğinin belirtildiği ve bu kararın safahattan geçerek kesinleşmiş olduğu belirlenmiştir.
Eldeki dava söz konusu — kararla hükme bağlanan ve yukarıda belirtilen bedeller yönünden sonuçta cismani zarar nedeniyle tazminatın fer’i niteliğinde faiz talebine ilişkin olup böyle bir talebin belirsiz alacak davasına konu olup olamayacağının irdelenmesi gerekmiştir.
HMK. madde 107 düzenlemesi ve konuya ilişkin cevap dilekçesine de yansıyan yargısal uygulama, daha önce hükme bağlanan tazminatların fer’i niteliğinde ve sadece faiz talep edilmiş olması, hesaba esas tarihlerin, — niteliğine göre oranların davacı tarafça bilinebileceği; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının belirlenebilmesinin davacıdan beklenemeyeceğine veya bunun imkansız olduğuna ilişkin yasal şartların somut olayda bulunmadığı ve davanın belirsiz alacak davası olarak görülemeyeceği, bu nedenle belirsiz alacak davası yönünden hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ise de — iştirak etmemiştir.
Sonuç olarak davanın hükme bağlanan cismani zarar nedeniyle tazminatın fer’i niteliğinde faiz talebine ilişkin olması ve belirsiz alacağa ilişkin HMK. madde 107 düzenlemesi birlikte değerlendirildiğinde davanın belirsiz alacak davası olarak görülemeyeceği kanaatine varıldığından belirsiz alacak davası yönünden hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin olmak üzere oy çokluğu ile aşağıdaki şekilde karar verilmiş olup öncelikli bu dava şartına bağlı olarak karar verilmiş olması nedeniyle sair hususların irdelenmesine gerek olmamıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Belirsiz alacak davası yönünden hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine,
2-Peşin harç ve tamamlama harcının toplamından maktu karar harcının mahsubu ile artan—– harcın kararın kesinleşmesine bağlı olarak ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan harç ve yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılmış bir gider olmadığından bu konuda başkaca bir karar oluşturulmasına yer olmadığına,
5-Kararın mahiyetine bağlı olarak davalılar vekilleri için tarife gereğince belirlenen —- davacıdan alınarak davalılara müştereken verilmesine,
6-Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İlişkin olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —- İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere diğer —-karşı oyu ve oy çokluğu ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
…”şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
Yukarıya aynen aktarılan karara karşı İstinaf yoluna başvurulması üzerine—–Karar sayılı kararı ile:
”…Uyuşmazlık eldeki davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılmayacağına ilişkindir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde: “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtayın yerleşik ve istikrar kazanmış kararlarında da açıklandığı üzere, davanın açıldığı tarihte alacak miktarının belirlenmesi imkansız ise belirsiz alacak davası açılabilir. Öte yandan alacaklıdan alacağın miktar veya değerinin tam olarak belirlenmesi beklenemez ise yine belirsiz alacak davası açılabilir. Alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmektedir.
Somut olayda davacının faiz istemini içeren davası — esas sayılı dosyasında hükmedilen maddi ve manevi tazminata dayanmaktadır. Bahse konu davada hükmedilen tazminatlar kesinleşmemiş olup, tazminat alacaklarının kanun yollarına başvurulması halinde değişmesi ihtimali bulunmaktadır. Ayrıca manevi tazminatın takdiri bağlı olduğu ve bu suretle alacakların değişmesi ihtimalinin bulunduğu, alacakların değişmesi halinde faiz alacağının da ona bağlı olarak değişeceği gözönüne alındığında davacının alacağının belirlenebilir nitelikte olduğunu kabule yasal olanak bulunmadığı gibi belirsiz alacak davası açılamayacağını kabule de yasal olanak bulunmamaktadır. Hal böyle olunca da, ilk derece mahkemesinin kabulü ve kararı hatalı olmuştur.
Kabule göre de, ilk derece mahkemesi tarafından HMK’nın 107.maddesi kapsamında belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmaması nedeniyle dava koşulunun gerçekleşmediği kabulünden sonra alacağın tartışmasız veya belirli olması hâlinde kısmi dava açılamayacağına ilişkin 6100 sayılı HMK’nın 109’uncu maddesinin ikinci fıkrasının yürürlükten kaldırılmış olmasından dolayı belirli alacaklar için de artık kısmi dava açılması mümkün hâle geldiğine ve davacının alacağının bir kısmını dava ettiğinin dava dilekçesi içeriğinden anlaşılmasına göre dava reddedilmeyip davaya kısmi dava olarak devam edilebilmesinin düşünülmemiş olması da doğru olmamıştır.—-
Bu durumda davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6.maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın esası hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak, aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R /Gerekçe uyarınca,
1/Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.nun 353/1-a/6 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
…”şeklinde olup yukarıya aynen aktarılan gerekçelere bağlı olarak kararın kaldırılması üzerine dosya bu kez Mahkememizin başlıktaki—-üzerinden yargılama yapılarak sonuçlandırılmıştır.
Sonuç olarak gereğine göre işlem yapılması yasal zorunluluk olan söz konusu BAM kararı, BAM kararının gerekçesine göre davanın belirsiz alacak davası olarak görülebilmesi, yukarıya aynen alınan önceki kararın gerekçesinde ayrıntıları belirtilen—— sayılı dosyasında hükme bağlanan sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri karşılığı olarak toplam —- davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline —– tarihinde karar verilmiş olması, olay tarihinin 26/04/2019 tarihi olması, olay tarihi ile söz konusu karar tarihi arasındaki süre yönünden işlemiş faiz miktarının eldeki bu davaya konu olması ve bu hususun söz konusu —- gibi o kararda da hükme bağlanmamış olması, dosya kapsamına uygun ve Mahkememizce de yeterli görülen raporda söz konusu —-söz konusu kararın 18/12/2019 karar tarihi arasında işlemiş olan ticari temerrüt faiz miktarının —- ve ayrıca aynı kararda davacı yönünden hükme bağlanan 100.000 TL manevi tazminatın aynı tarihler arasındaki işlemiş ticari temerrüt faiz miktarının 46.856,16 TL olarak hesaplanmış ve talep arttırımının da buna göre harcı da yatırılmak suretiyle toplam 702.573,18 TL üzerinden yapılmış olması, aracın ticari araç vasfında olması nedeni ile ticari faiz talebinin yerinde olduğu, raporda ticari faize göre yapılan ve burada yukarıda açıklandığı şekilde yer verilen hesabın esas alınması gerektiği hususların ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davanın sübuta erdiği kanaatine varıldığından talebi arttırılan davanın kabulüne ilişkin olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Talebi arttırılan davanın kabulü ile —- davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Önceki kararın 2 nolu hüküm fıkrasına göre harç iadesi işleminin gerçekleşmemiş olması da gözetilerek sonuçta kabule konu dava değeri üzerinden hesaplanan 47.992,78 TL nispi karar harcından 54,40 TL peşin harç ile 2.396,23 TL tamamlama harcının toplamı olan —- davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun madde 18/A-(13) ve (14) düzenlemelerine ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine bağlı—– yapılan ve—- davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından peşin ödenen harçlar dahil olmak üzere davacı tarafça yapılan toplam —yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan giderlerin yapan üzerinde bırakılmasına,
6-Kabule konu değer üzerinden davacı vekili yararına tarife gereğince hesap ve takdir edilen — davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İlişkin olmak üzere davacı vekili ile davalı şirket vekilinin yüzlerine karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı