Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/525 E. 2023/611 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/525 Esas
KARAR NO: 2023/611
DAVA: Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 26/07/2022
KARAR TARİHİ: 28/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/

DaAVALI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE;

Davalılardan ——– şirketine ——— nolu ZMM Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalı, davalı———Şti. adına kayıtlı ve davalı ——– sevk ve idaresindeki ——— plakalı aracın, 27.08.2020 tarihinde asli ve tamamen kusurlu olarak, müvekkil şirket’ in sigortalısı ——— adına kayıtlı ———- plakalı araca çarpması sonucu çift taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, ——— adına kayıtlı ——— plakalı araçta toplam 3.145,30 EURO tutarında hasar meydana geldiğini, aracın bütün onarım masrafları kasko sigorta poliçesini düzenleyen müvekkili şirket tarafından yapıldığını, araca ait hasar fotoğrafları, ekspertiz raporu, fiyat listesi, ödeme dekontları delil listemiz ekinde sunulduğunu, meydana gelen kaza sonrası zararın ödenmesi amacıyla ———– plakalı aracın Trafik Poliçesini düzenleyen ——– şirketine müracaat edildiğini ve belirtilen şirket tarafından herhangi bir kabul beyanı olmadan 730,00 EURO müvekkiline ödendiğini, davalı ——– şirketi bakiye zarardan Trafik Poliçesi teminatı limitine kadar sorumlu olduğunu, davalılar ——— Şti. ve ——– ise zararın tamamından müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, izah edilen sebeplerle müvekkile sigortalı araçta meydana gelen zararın tahsili amacıyla huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle, fazlaya ilişkin dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla, davamızın kabulü ile; 2.415,30 EURO tutarındaki hasar bedelinin müvekkili şirket tarafından yapılan ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.

DAVALI ——– Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle, Karayolları Trafik Kanunu 91. Madde gereği ve aynı kanunun 85. Maddesinde düzenlenen işletenin sorumluluğunu mevzuat ve genel şartlar çerçevesinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası poliçesini düzenleyen müvekkili şirketin sigortalı aracın işletilmesinden dolayı üçüncü şahısların uğradığı zararları tazminle mükellef olduğu araç başına teminat limitinin de 41.000,00 TL olduğunu davacının aracındaki hasar için 13.330,78 TL davacıya; 14.045,21 TL ve 4.922,35 TL tedarik firmalara, araçtaki değer kaybı için 16.431,82 TL davacıya ödeme yapıldığını, işbu ödemelerin poliçe limitinde değerlendirilmesi gerektiğini, hasar tazminatı yönünden itirazları dosya incelendiğinde görülmüştür ki; başvuru sahibinin talebi haksız ve mesnetsiz olduğunu zira; müvekkili şirkete yapılan başvuru üzerine ——— nolu dosya açıldığını, şirket tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesi neticesinde davacının aracındaki hasar için 27/08/2021 tarihinde 7.202,26 TL tazminat araç malikine plaka belirtilerek ödeme yapıldığını, müvekkilinin sorumluluğundaki borcun sigortacılık mevzuatı gereği eksiksiz olarak ödendiğinden üzerine düşen edimi ifa eden müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu kalmadığını, trafik kazasının meydana gelmesinde kusurun sigortalı araç sürücüsüne ait olduğu iddia edilmiş ise de bu iddianın kabulünün mümkün olmadığını, bu sebeple; öncelikle kusur yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, kazanın meydana geliş şekli, hava ve yol durumu, trafik ışıkları vs. kazaya etki eden tüm faktörler değerlendirilerek kazanın meydana gelmesinde sürücülerin var ise kusurları ve kusur oranlarının tespiti gerektiğini, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren  Zorunlu Mali Mesuliyet  Sigortası Genel Şartları  üzerinden değerlendirme yapılarak  bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, KDV ‘nin doğması için malın veya hizmetin teslim edilmiş olması gerektiğini, müvekkilinin KDV’yi ödemesi gereken KDV ‘lerden mahsup edip, aradaki olumlu farkı beyan edip ödemekle mükellef olanlar bulunduğu gibi, sigorta şirketinden tahsil ettiği KDV ‘yi ödemesi gereken KDV ‘den mahsup ederek, aradaki farkı beyan etme mükellefiyeti bulunmayalar da bulunduğunu, sigortalının hasar gören eşya için sigorta şirketinden aldığı tazminat için KDV hesaplanmasının söz konusu olmayacağını, müvekkilinin sorumluluğunda olmayan KDV ‘den kaynaklı bakiye tazminatının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı her ne kadar avans faiz talep etmekte ise de müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, alacak haksız fiilden doğup zarar görenler arasında da sözleşme ilişkisi bulunmadığından istenebilecek faiz türünün sadece yasal faiz olduğunu, arz ve izah edilen nedenlerle birlikte Mahkeme re’sen nazara alınacak sebeplerle, öncelikle davanın yetkili, görevli mahkemenin ———Asliye Hukuk Mahkemesi olmasından dolayı ilk itirazların değerlendirilmesine; mahkeme aksi kanaatte ise esas yönünden izah edilen talepler ile inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmesini, dava açılmasına neden olmadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmili hususunda karar verilmesini beyan ve talep etmiştir. Davalı ——- Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili şirket arasında da bir sözleşme olmadığı olayın haksız fiile dayandığı dikkate alındığında davanın Asliye ticaret mahkemesi değil Asliye hukuk mahkemesi tarafından görülmesi gerektiğini, davacı tarafça müvekkili aleyhine dava ikame edilmişse de, dava öncesi müvekkili aleyhine herhangi bir arabulucu başvurusu bulunmamakla birlikte, başvuru yapılmışsa dahi arabulucu tarafından müvekkiline herhangi bir davet mektubu ulaşmadığını, müvekkilinin arabulucu toplantısına katılamadığını, müvekkilinin aracın maliki olduğunu ancak dava konusu olayda zilyeti olmadığını, müvekkili şirket açısından davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, müvekkili şirketin aracı sigortalattığı firma tarafından ekspertiz incelemesi sonucu gerekli ödeme yapıldığını, davacının taleplerinin yersiz ve mesnetsiz olduğunu, yapılan ödemeler ve talepler poliçe limitinde ve ekspertiz raporunda belirlenen ücretler oranında değerlendirilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde trafik kazasının meydana gelmesinde kusurun müvekkili şirkete ait araç sürücüsüne ait olduğu iddia edilmiş ise de bu iddianın kabulünün mümkün olmadığını, bu sebeple; öncelikle kusur yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, kazanın meydana geliş şekli, hava ve yol durumu, trafik ışıkları vs. kazaya etki eden tüm faktörler değerlendirilerek kazanın meydana gelmesinde sürücülerin var ise kusurları ve kusur oranlarının tespiti gerektiğini, davacı yanın iddialarını destekleyen, objektif ve itibar edilebilir somut bir delilin var olmadığı gözetildiğinde HMK gereği davacının taleplerini ispat edemediğinin sabit olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı her ne kadar avans faiz talep etmekte ise de müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, arz ve izah edilen nedenlerle birlikte mahkeme tarafından re’sen nazara alınacak sebeplerle, öncelikle davanın yetkili, görevli mahkemenin ———- Asliye Hukuk Mahkemesi olmasından dolayı ilk itirazların değerlendirilmesine; mahkeme aksi kanaatte ise esas yönünden izah edilen talepler ile inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmesini, dava açılmasına neden olmadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir. Davalı ———- tarafından 6100 Sayılı HMK’nin 322/1 maddesi atfıyla aynı yasanın 126-131 maddeleri kapsamında cevap dilekçesi verilmemiştir. Davalı gerçek kişi duruşmalara katılmamış; kendisini vekille temsil de ettirmemiştir.

DELİLLER :
Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı, Nüfus Kaydı, Ticaret Sicil Kaydı, Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı, ZMMS Sigorta Poliçesi, Sigorta Hasar Dosyası, Trafik Tescil Kayıtları, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi Kayıtları, Kaza Fotoğrafları, Yurt dışı Bilirkişi Hasar Raporu, Fatura ve Almancadan Tükçeye tercümeleri, Banka Dekontu, Bilirkişi Kusur ve Hasar Raporları, Dosyadaki Sair Bilgi ve Belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLAR:

Dava , 6102 sayılı TTK’nin 1472. maddesi uyarınca; davacı sigorta şirketinin kasko sigorta poliçesi nedeniyle sigortalısının haklarına halef olması sebebiyle, dava dışı sigortalısına maddi hasarlı trafik kazasına bağlı olarak meydana gelen hasar için ödediği tazminatın; haksız fiil sorumlusu sürücüden, KTK’nin 85/1 maddesine göre işletenden ve ZMMS Poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkindir
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi yollamasıyla 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle zorunlu arabuluculuk dava şartı dahil HMK’nin 114.maddesinde düzenlenen dava şartları, hak düşürücü sürenin incelenmesi ve değerlendirilmesine müteakip ön inceleme duruşması icra edilmiş, dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecinden sonuç alınamadığından bu kez sulh teşviki yapılmasına karşın duruşmada hazır bulunan taraf vekillerinin beyanlarına göre tarafların sulh yolunu tercih etmediklerinin anlaşılması üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri ve delillerin incelenmesi tamamlanarak tahkikat bitirilmiş ve karar duruşmasına katılan kendisini vekille temsil ettiren taraf vekillerinin son sözleri de dinlenip zapta yazılarak aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve sürecin anlaşmazlık ile sonuçlanması üzerine usulüne uygun bulunan son tutanağa göre işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Somut olaya geçmeden önce dava konusu olayın hukuki temeli ve uyuşmazlığın çözümüne etki edecek yasal düzenlemelere kısaca değinmekte yarar vardır.Davacının aktif dava ehliyeti yönünden ise 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun “Halefiyet” başlıklı 1472. maddesinde ” (1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. (2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” hükmü bulunmaktadır.Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir. Bilindiği üzere Haksız fiil ise öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur” aynı Yasa’nın 85/1. Maddesinde“bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir. 86/1. Maddesi “işletenin, mücbir sebepten veya zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan, zararlı sonucun ileri geldiğini ispat etmesi şartıyla sorumluluktan kurtulacağı” hükümlerini içerdiği, aynı yasanın 88. maddesinde ise “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” düzenlemesi ile motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, ayrıca birden fazla kişinin zararı tazminat ile yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir. Yine TBK’nin 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” demekle birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Buna göre, araç işletenin sorumluluğunun dayanağı 2918 sayılı KTK’nin 85. maddesi ve sürücünün sorumluluğu ise TBK’nin 49. maddesidir ve aralarındaki ilişki, aynı zarardan çeşitli nedenlerden dolayı sorumlu olma halidir. Zarar gören, zarar miktarının tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların tamamından, dilerse yalnız birinden isteyebilecektir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ise, motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sebepledir ki, sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunması halinde sözkonusu olup poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği yaptırılan zorunlu trafik sigortalarında sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. Zira sigorta şirketinin sorumluluğu 2918 Sayılı KTK’nin 86/1 maddesi gereğince işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru oranında poliçe limitiyle sınırlıdır. Kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında,bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi,kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim,durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır.Yukarıdaki yapılan genel açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılama ışığında somut olaya baktığımızda; 27.08.2020 tarihinde kaza tarihi itibarıyla yabancı menşeli davacı sigorta şirketine kasko sigortası ile sigortalı dava dışı sürücü adına kayıtlı ve sevk idaresinde bulunan ——– yabancı plakalı araç ile davalı gerçek kişi ——— sevk ve idaresindeki, diğer davalı şirket adına kayıtlı( işleten) kaza tarihini kapsar şekilde diğer davalı sigorta şirketine 07/08/2020 başlangıç 07/08/2021 bitiş olmak üzere araç başına 41.000,00 TL limitli ZMMS poliçeli ———- plaka sayılı çekici/römork maddi hasarlı trafik kazasına karışmışlardır. Meydana gelen trafik kazası sonucunda kazaya karışan sürücüler tarafından görüşlerinin yazılı olduğu maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı düzenlenmiş ve olayda davalı sürücünün bayanında tam kusurlu olduğu tespitine yer verilmiş olup işbu tutanak dosyaya mübrezdir. Davacı kişi yurt dışında yaşamakta olup zarar gören aracını ———- 20.08.2019 tarihinde düzenlenen bilirkişi hasar raporuna göre 3.145,30 Euro hasar onarım masrafı bulunduğu tespiti yapılmış ve davacı sigorta şirketi tarafından karşılanmıştır. Davacı sigorta şirketi tarafından işbu dava ile davalı sigorta şirketi tarafından yapılan 730.00 Euro ödemeye göre bakiye 2.415,30 Euro zararının rücuen davalılarca tazmin edilmesi gerektiği ileri sürülmüş ve ——— yapılan hasar ve onarım işlemelere ilişkin bilgi ve belgelerin tercümeleri dosyaya sunulmuştur. Davacı tarafın KTK’nin 97.maddesi gereğince davalı sigorta şirketine başvuru yaptığı anlaşılmış olup davalı sigorta şirketi tarafından oluşturulan hasar dosyası ve poliçe örneği de celbedilmiştir. Somut olayda uyuşmazlığın temelinin meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle doğrudan kusur, hasar ve hasar onarım bedeli üzerinde yoğunlaştığı ve kusur oranının tespiti ile hasar onarım maliyetinin ortaya çıkarılması halinde uyuşmazlığın aydınlanacağı aşikardır. Öncelikle her ne kadar kaza tespit tutanağında davalı sürücünün kusurlu olduğunu kabul eden beyanı ve davalı sigorta şirketinin kısmi ödemesi bulunsa da kusur oranına ilişkin yapılan savunma ve itirazlar gözetilerek dosya kusur raporu düzenlenmesi için konusunda uzman bir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi ——— tarafından hazırlanan 06.03.2023 tarihli raporda özetle; ——– Plaka Çekici ve Çekiciye Bağlı ——– Plaka Yarı Römork Sürücüsü
———:
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu Madde

a)- 46/b,c, Madde 67/a-1,2,3 Madde 84/j
ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununa bağlı Yönetmeliğin Madde 94/b,c, Madde
137/A-1,2,3 Madde 157/a-10, Madde 157/b son paragrafında açıklanan hükümler gereği
yukarıda açıklanan trafik kurallarını ihlal ettiğinden kazanın meydana gelişinde % 100
asli kusur kurallarını ihlal ettiği kanaatine varılmıştır.

b) ——— Plakalı Araç Sürücüsü ———:
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununu ve bu kanuna bağlı yönetmeliğin herhan
gi bir maddesini ihlal ettiğine dair kanaatin oluşmadığı ve kazanın oluşumunda kural
ihlalinin olmadığı, kanaatine varılmıştır ‘şeklinde rapor verilmiştir. Mahkememizce işbu bilirkişi raporu taraf ve taraf vekillerine tebliğ edilerek vaki beyan ve itirazlar değerlendirilmiştir. Bu kapsamda gerekçeli, denetime açık ve hüküm kurmaya yeterli ve elverişli görülen kusur raporunda da açıklandığı üzere kazanın davalı sürücünün birden çok asli ve tali kural ihlali yapmasından kaynaklandığı, davacıya sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı açık bir şekilde ortada olup kusurun ispat edildiği ve davalıların zarardan sorumlu tutulabilecekleri anlaşılmıştır. Bu tespitten hareketle zararın belirlenmesi gerekmekte olup dosya bu sefer makine mühendisi bir bilirkişiye verilmiş ve hasar onarım miktarına ilişkin rapor istenmiştir. ——— Bilirkişilik Bölge Kurulu Listesinden resen seçilen bilirkişi ———- tarafından hazırlanan 03.07.2023 tarihli raporda özetle ; davacıya sigortalı ——— marka aracın ———- yapılan onarım bedelinin yedek parça işçilik dahil toplam 3.145,30 Euro bedelin makul olduğu yönünde tespit ve görüşe yer verilmiştir. Mahkememizce işbu bilirkişi raporu da taraf ve taraf vekillerine tebliğ edilerek özellikle davalı sigorta şirketi vekili tarafından öne sürülen vaki beyan ve itirazlar da değerlendirilmiştir. ———- yapılan hasar onarım bedeline ilişkin yapılan değerlendirmede öncelikle hemen ifade edilmelidir ki; ———– sayılı kararı uyarınca; araç malikinin geçici olarak ——— getirdiği aracının meydana gelen kaza sonucunda hasar görmesi nedeniyle aracın onarımını ———– yapması konusunda zorlanamayacağı, aracını ———- veya ikamet ettiği ülkede tamir ettirmek konusunda seçimlik hakka sahip olduğu, yabancı ülkede tamiri seçmiş olması halinde o ülkedeki tamir bedellerinin tahsilini talep etme hakkının bulunduğuna hükmedilmiştir. Öte yandan 6098 sayılı TBK’nin 99. maddesi gereğince konusu para olan borç ülke parasıyla ödenir. Ancak ödemenin ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödenmesi kararlaştırılmış ise alacak ödemenin bu para birimiyle veya ülke para birimiyle ödenmesini istemede seçimlik hakka sahiptir. Yenilik doğurucu nitelikteki bu hakkın kullanılmasıyla birlikte hakkı kullanan kişi bu kararından geri dönemez. Yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası olarak ödenmesini isteyebilir. Yabancı para cinsinden yapılan harcamalar, yabancı para alacağı olarak dava edilebilir ve ödeme günündeki kura göre işlem görür. Davacı alacağı, yabancı para cinsinden meydana gelmiş olup fiili ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden TL karşılığının tahsiline karar verilmesi gerekir. Yabancı para borcuna hangi faizin uygulanacağı 3095 sayılı Kanun’un “Yabancı para borcunda faiz” kenar başlıklı 4/a maddesinde düzenlenmiş olup ilgili düzenlemede; “Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” kuralına yer verilmiştir. Bu açıklamalar ışığında tekrar somut olaya döndüğmüzde davacı seçimlik hak kapsamında aracının yurt dışında onarımını gerçekleştirmek suretiyle her bir işlemi belgeye bağlamış ve tercümelerini dosyaya sunarak yine seçimlik hak kapsamında alacağını yabancı para alacağı olarak dava konusu yapmış durumdadır. Bu kapsamada dosyaya sunulan ve yedek parça ve işçilik yönünden tek tek değerlendirilen işlemlere göre yerinde görülen ve benimsenen bilirkişi raporunda davacı sigorta şirketinin hasar için ödediği meblağın makul olduğu tespiti mahkememizce de kabul ve takdir edilmiştir. Zira zarar gören aracın marka ve modeline göre işbu hasar onarım miktarının dosyaya sunulan tercümeli belgeler ışığında; günümüzün küresel ekonomik uygulamaları ve özellikle ——— hukuku ve uygulamalarının ülkemiz ekonomisi ve hukuku ile benzerlik göstermekte olup ——— yapılan hasar işlemlerinin ve onarım miktarının gerek o ülke gerekse ülkemiz hukuku yönünden geçerli, kadri maruf ve gerçek zararı yansıttığı kabul edilmelidir. Böylece olaya uygun ve hüküm kurmaya yeterli ve elverişli görülen bilirkişi kusur ve hasar raporları da gözetilerek davacının haksız fiil kapsamında işbu zararını, zarar veren aracın sigortacısı sıfatıyla davalı sigorta şirketinden, işleten şirketten ve haksız fiil sorumlusu sürücüden ispat edilen kusur ve zarara göre müştereken ve müteselsilen isteyebileceği değerlendirilmiştir. Binaenaleyh, davacının davasını TBK,49, 50/1, KTK,91/1, 85/1-son, 86/1 , 88/1 , Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları temelinde TMK, 6 ve HMK, 190. maddeleri esaslarına göre ispat ettiği ve davasında haklı olduğu sonuç ve kanaatiyle; taleple bağlılık ilkesine göre ( eldeki olayda davalı gerçek kişi ve işleten şirket yönünden haksiz fiil tarihinde; davalı sigorta şirketi yönünden ise başvuruya bağlı olarak KTK’nin 97 ve 99.mddesi gereğince oluşan temerrüt tarihi, işlemiş ve işleyecek faiz tür ve oranı, poliçe teminat limiti ve TBK’nin 99.maddesi gereği yabancı paraya ilişkin seçimlik hak gözetilmek suretiyle davanın kabulü ile; 2.415,30 Euro’nun davalılar ——— ve malik şirket yönünden haksız fiil / kaza tarihi olan 27.08.2020 gününden, davalı sigorta şirketi (davalı sigorta şirketinin araç başına maddi 41.000,00 TL poliçe teminat limitiyle sınırlı/sorumlu olması kaydıyla) yönünden ise temerrüt tarihi olan 26.03.2021 gününden itibaren değişen oranlarda avans faizini aşmamak üzere 3095 sayılı kanunun 4/A maddesi uyarınca kamu bankalarının aynı yabancı para türünden bir yıl vadeli mevduata uyguladıkları en yüksek faiz uygulanmak ve fiili ödeme günündeki ——— döviz satış kuru üzerinden hesaplanmak suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1-3 maddeleri gereğince davalılar müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Yargılama giderlerinin (harç ve vekalet ücreti) hesabında yabancı paranın dava tarihindeki efektif döviz kuru karşılığı Türk Lirası esas alınmıştır. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi ——— bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama giderleri olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddelesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-)DaAVANIN KABULU ile ; 2.415,30 Euro’nun davalılar ——— ve malik şirket yönünden haksız fiil / kaza tarihi olan 27.08.2020 gününden, davalı sigorta şirketi (davalı sigorta şirketinin araç başına maddi 41.000,00 TL poliçe teminat limitiyle sınırlı/sorumlu olması kaydıyla) yönünden ise temerrüt tarihi olan 26.03.2021 gününden itibaren değişen oranlarda avans faizini aşmamak üzere 3095 sayılı kanunun 4/A maddesi uyarınca kamu bankalarının aynı yabancı para türünden bir yıl vadeli mevduata uyguladıkları en yüksek faiz uygulanmak ve fiili ödeme günündeki ——— döviz satış kuru üzerinden hesaplanmak suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.011,51 TL karar ve ilam harcından başlangıçta alınan 752,88 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 2.258,63 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——— bütçesinden ödenen 1.600,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı 752,88 TL peşin harç, 11,50 TL vekalet harcı, 460,50 TL posta masrafı ve 1.800,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 3.105,58 TL yargılama giderinın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 17.900,00 TL nispi vekalet ücretinın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı sigorta şirketi vekilinin ve davalı ——— Şti vekilinin yüzlerine karşı, davalı ——– yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle ———- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/09/2023