Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/471 E. 2023/586 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/471 Esas
KARAR NO: 2023/586
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/08/2021
KARAR TARİHİ: 21/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 05.08.2020 tarihli ”——– Dağıtım Otomasyon Aylık Kira Hizmet Sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşme süresinin ise Sözleşmenin ”D. Sözleşme Geçerlilik Süreleri” başlıklı maddesinin D.1. maddesine göre 12 ay yani 1 yıl olduğunu, diğer bir ifadeyle sözleşmenin sona erme tarihinin 05.08.2021 tarihi olduğunu, işbu sözleşmeye göre müvekkili şirketin davalı şirkete lisans kiralama hizmeti vermesi, davalı şirketin ise müvekkil şirkete aylık 4.000 TL (KDV hariç) hizmet bedeli ödemesi gerektiğini, müvekkili şirket davalı şirkete sözleşmeye uygun şekilde hizmet vermesine rağmen davalı şirketin yalnızca iki aylık hizmet bedelini ödediğini ve fakat diğer hizmet bedellerini ödememeye başlamadığını, bunun üzerine müvekkili şirket yetkilisi tarafından davalı şirket yetkilisine hem sözlü hem de yazılı olarak sözleşmeye uygun şekilde hizmet bedellerinin ödenmesi gerektiğinin, aksi takdirde sözleşmenin müvekkili şirket tarafından haklı nedenle feshedileceğinin ve davalı şirketin sözleşme bakiye süre bedelinden sorumlu tutulacağı defalarca ifade edildiğini, müvekkili şirketin tüm bu sözlü ve yazılı uyarılarına rağmen davalı şirket sözleşmeyle üstlenmiş olduğu edimini aylarca yerine getirmediğini ve ödemesi gereken hizmet bedellerini ödemediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin sözleşmenin D.2 maddesine göre davalı şirkete hizmet vermeyi 2021 yılının şubat ayı itibariyle durdurduğunu, davalı şirketin müvekkili şirketten hizmet aldığı süre çerçevesinde dört aylık hizmet bedeline tekabül eden 16.000 TL’ yi müvekkili şirkete ödemediğini, bu nedenle anılan dört aylık hizmet bedelinin ödenmesinden sorumlu olduğunu, Bunun yanında davalı şirketin müvekkili şirketin sözleşmeyi haklı nedenle feshetmesi nedeniyle de sözleşmenin altı aylık bakiye hizmet bedeli olan 24.000 TL’ den de sorumlu olduğunu, çünkü sözleşmenin ”E. Sözleşme Feshi” başlıklı E.1 ve E.3 maddeleri gereği sözleşmenin 1 yıldan önce feshedilmesi halinde bakiye süre hizmet bedelinin müvekkili şirkete ödenmesi gerektiğini, Bu bağlamda davalı şirketin 16.000 TL hizmet alınmasına rağmen ödenmemiş hizmet bedeli, müvekkili şirketin haklı feshi nedeniyle 24.000 TL de sözleşme bakiye süre hizmet bedeli olmak üzere toplamda 40.000 TL’ lik sözleşme bedelinden sorumluluğunun bulunduğunu, borcunu ödememesi nedeniyle——– icra takibi başlatıldığını ve borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, takibin devamına, takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP : Davalı tarafından 6100 Sayılı HMK’nin 322/1 maddesi atfıyla aynı yasanın 126-131 maddeleri kapsamında süresi içinde cevap dilekçesi verilmemiştir. Davalı şirket temsilcisi duruşmalara katılmamış ;davalı şirket kendisini bir vekille temsil de ettirmemiştir.

DELİLLER: Hukuk Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı,——– Esas sayılı dosyası, Ticaret Sicil Kayıtları, ——– Dağıtım Otomasyon Aylık Kira Hizmet Sözleşmesi, ——- Banka Kayıtları, Vergi Dairesi Kayıtları, ———Noterliğinin 23.03.2021 tarih ve ——- sayılı fesih İhtarnamesi, e-mail, ——— Mesajları, Bilirkişi Raporu, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLAR: Dava , 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi uyarınca İtirazın İptali ve Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve daha önce arabuluculuk sürecinden sonuç alınamadığı anlaşılmakla bu kez vaki davete rağmen duruşmaya katılan davacı vekilinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanı üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, duruşmada hazır bulunan davacı vekilinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.Davaya esas ——– Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden çıkartılarak, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca tarafların ticaret sicil ve vergi dairesi dosyaya kazandırılmıştır. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde; ” Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır. Bu kuraldan hareketle; takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında; ——– Esas sayılı dosyasından davalı-borçlu hakkında 05.08.2021 Tarihli ———- Dağıtım Otomasyon Aylık Kira Hizmet Sözleşmesi kapsamında alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı ,ödeme emrinin tebliğine müteakip yasal sürede davalı/borçlu tarafından borca karşı yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan işbu dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş ve davalı taraf davaya cevap vermediğinden iddianın usul gereği inkar edildiği kabul edilerek davacı vekili tarafından gösterilen tüm deliller toplanmış, tarafların tacir sıfatı , uyuşmazlığın niteliği , dosyada bulunan takibe dayanak sözleşme, vergi dairesi, banka kayıtları ve tarafların sözleşmeye göre yükümlülüklerine göre alacağın varlığı ve miktarının tespiti yönünden 6102 Sayılı TTK’nin 83-85 ve 6100 Sayılı HMK’nin 222. maddeleri kapsamında inceleme gün ve saati belirlenerek taraf şirketlerin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmasına karar verilmiş ve bu minvalde dosya ——— Bilirkişilik Bölge Kurulu Listesinden resen seçilen SMMM bir bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi SMMM ——– tarafından düzenlenen 27.01.2023 tarihli raporda özetle ; tarafların ticari defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmediklerinden alacak borç ilişkisinin ve miktarının cari hesap ekstresine göre belirlenemeyeceği , ancak dosyada mevcut diğer delillere göre davacının sözleşmeyi fesih yetkisinin bulunduğu ve sözleşme bedelini talep edebileceği yönünde mütalaa sunulmuştur. Bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ve davacı vekilinini itirazı üzerine banka kayıtları bilirkişiden ek rapor düzenlemesi istenmiştir. Bilirkişi tarafından 23.05.2023 tarihli ek raporda ise ,taraflar arasında düzenlen sözleşme kapsamında davacının sözleşmeyi fesih yetkisinin olduğu ve sözleşme bedelinin tamamında haklı olduğu, bu tutarın 48.000,00 TL olduğu, davalı tarafından sözleşme gereğince yapılan 8.500,00 TL ödemeye göre bakiye alacağın 39.500.00 TL olduğu yönünde tespit, hesap ve görüş bildirilmiştir. Bilirkişi ek raporu yine taraflara tebliğ edilmiş ve yalnızca davacı vekili tarafından beyan ve itiraz dilekçesi ibraz edildiği görülmüştür. Mahkememizce tüm deliller, bilirkişi raporları ve işbu raporlara karşı yapılan itirazlar gözetilerek yapılan inceleme ve değerlendirmede ; taraflar arasında düzenlenen 05.08.2021 tarihli ——— Dağıtım Otomasyon Aylık Kira Hizmet Sözleşmesinin karşılıklı borç yükleyen sözleşme niteliğinde olduğu, davacının sözleşeme gereğince hizmet edimini yerine getirmesine rağmen davalının ödeme edimini zamanında ve tam olarak yerine getirmediği ve böylece davacının sözleşmeyi fesih etmesinin haklı ve hukuka uygun olduğu tespit ve tayin edilmiştir. Öte yandan davacı vekilinin itirazı üzerine yapılan denetimde bilirkişi ek raporunda gösterilen ödemelerden 500,00 TL kısmın takip ve dava konusu sözleşme dışında cari hesap kayıtlarına alındığı üzere başka bir hizmet olan server barındırma bedeline ilişkin olduğu, işbu sözleşme gereğince toplam alacağın iddiaya uygun olarak 40.000,00 TL olduğu ve itirazın haksız olduğu anlaşılmıştır. Binaenaleyh, davacı şirketin davasını TMK’nin 6 ve HMK’nin 190 maddeleri gereğince, sözleşme ilişkisi , banka kayıtları , icra takibi, denetlenen bilirkişi ek raporu ve sair tüm deliller de gözetildiğinde açıkça ispatladığı sonuç ve kanaatiyle dosyaya mübrez sözü geçen bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu da kabul ve takdir edilmek, taleple bağlılık ilkesi nazarında icra takibiyle oluşan temerrüt, faiz tür ve oranı da denetlenmek ve gözetilmek suretiyle davacının davasının kabulü ile; davalı-borçlunun ——— Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile icra takibinin asıl alacağa (40.000,00 TL) takip tarihinden itibaren yıllık %16,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle aynen devamına karar verilmiştir.Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise; Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda alacağın gerçek miktarının belli olmasının yanında, davalı tarafın da hizmet sözleşmesi, banka dekotları, icra takip dosyası ve bilirkişi ek raporu itibariyle borcunun varlığı ve miktarını açık ve net olarak belirleyip tespit edebilir durumda olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenlerle davalının itirazının haksızlığına karar verildiğinden ve davalı-borçlu yönünden mevcut alacak/borç likit/muayyen olduğundan vaki talep gereği 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince şartları oluşmakla asıl alacağın (40.000,00 TL ) % 20’si olan 8.000,00 TL icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince tamamen davalı şirket sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi——– bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun ——- Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa (40.000,00 TL) takip tarihinden itibaren yıllık %16,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, asıl alacağın (40,000,00 TL) %20’i olan 8.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.732,40 TL karar ve ilam harcına 483,10 TL peşin harcın ve icra dosyasından alınan 200,00 TL harcın mahsubuyla bakiye 2.049,30 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydın
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı 483,10 TL peşin harç ve 8,50 TL vekalet harcı, 1.700,00 TL bilirkişi ücreti ve 424,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.250,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 17.900,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket temsilcisinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle ———- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2023