Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/434 E. 2023/839 K. 28.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/434
KARAR NO : 2023/839

DAVA :Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/06/2022
KARAR TARİHİ : 28/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kendi adına asaleten, davacı —– adına vekaleten Av. —- dava dilekçesinde özetle; —– Sulh Hukuk Mahkemesine yapmış oldukları hasar tespitiyle ilgili müracaatları üzerine 04.08.2009 tarihinde sunulan bilirkişi raporunda müvekkilleri—– mülkiyetindeki bahçelerdeki saksı içinde kartopu, ardıç, alevağacı, şimşir porsuk ağacı, leylandiği, elma (bodur), kiraz, kayısı toplam 37.820,00 TL’lik ekimi yapılmış ağaç ile yine aynı bölgede su baskınından zarar gördüğü bildirilen bina tespit sırasında bir katlı olup eski ve yıpranmış olması nedeniyle su baskınından etkilenmiş kısımların tespitinin yapılamadığı 30.07.2009 tarihli bilirkişi raporuyla tespit edildiğini, bu tespit üzerine —-Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde dava açıldığını,—- Adliyesi’nin açılmasıyla da dosyanın —-. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —– Esas sayılı dosyasıyla yargılaması yapılarak davanın, dava dilekçesinin yargı yolu nedeniyle reddedildiğini, kararın Yargıtay incelemesinden de geçerek 13.02.2014 tarihinde kesinleştiğini, bunun üzerine de görevsizlik nedeniyle dosyanın —–İdare Mahkemesi’ne gönderildiğini, —– İdare Mahkemesi’nin —— Esas sayılı dosyasıyla dava kaydı yapılarak müvekkilinin 8.000,00 TL zararının tazmini için 2577 Sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’nun 15. Maddesinin We fikrası uyarınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Devlet Su İşleri Genel husumetiyle görülmesine karar verilerek ilgili idarelere bildirimler yapıldığını, gerekli işlemlerin tamamlanmasının ardından davanın devam ettiğini, sonuçta idari yargılama devam ederken davaya—-Genel Müdürlüğü, —-Başkanlığı ve —-katıldığını, burada tazminat taleplerinin 25.461,52 TL’lik tutarının kabul edildiğini, hesaplanan 1.502,23 TL nispi karar harcının 20.025,20-TL’den mahsubu ile kalan 18.522,92 TL’nin davacıya iadesine, 2.029,00 TL’sinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince hükmedilen miktar üzerinden hesaplanan 3.051,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, reddedilen miktar üzerinden 2.036,92 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak avukat ile temsil edilen davalılara verilmesine 30.01.2012 tarihinde karar verildiğini, —– İdare Mahkemesinin —- Esas sayılı dosyasında —-Belediyesi’nin %20, —- %20, —– %20, —- %20 oranında kusurlu olduğuna karar verildiğini, karara karşı her ne kadar davalılar itiraz etmişse de itirazlarının kabul görmeyerek her başvurularının reddedildiğini, taraflarınca bakiye kalan 29.820,00 TL’nin haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi için—–idare Mahkemesi’nin —- Esas sayılı dosyasıyla ek dava açıldığını,—-. İdare Mahkemesinin söz konusu ek davaya ilişkin olarak dava dilekçesinde belirtilen tazminat miktarının ıslah edilebileceği ön görüldüğünden —- İdare Mahkemesi’nin —- Esas sayılı dosyasıyla 13.06.2016 tarihinde nihai olarak karara bağlandıktan sonra davacılar vekili tarafından 22.08.2016 tarihinde kayda geçen dilekçeyle tazminat artırımı (ıslah) talebinde bulunduğundan davanın inceleme kabiliyeti bulunmadığına karar verildiğini, bu kararın 12.10.2016 tarihinde yanında çalışan avukata tebliğ edilmişse de bu kişinin hatası nedeniyle —-Hukuk Bürosu’nun haberi olmadan kararın kesinleştiğini, müvekkili —–bir işi sebebiyle —– Genel Müdürlüğü’ne gittiğinde aleyhine açılan davalarından bahsedildiğini, oradan sözlü olarak öğrendiği ifadeleri tarafına anlattığını, bunun üzerine de bürodaki dosyalar ele alınarak açılan ek davayla ilgili olan —- İdare Mahkemesi’nin mahkeme kararının akıbeti sorulmuşsa da sorumlu olarak tarihinde büroda çalışan avukata tebliğ edilerek taraflarına bilgi verilmediğinden müvekkili hakkında açılan davada verilen kararın kesinleştiğinin öğrenildiğini, durum öğrenilir öğrenilmez 03.02.2021 tarihinde sigorta şirketine bildirildiğini, şirket tarafından hasar dosyası açıldığını, sigorta şirketinden mesleki sorumluluk sigorta poliçesi uyarınca müvekkilinin mahrum kaldığı 29.820,00 TL tazminat talebinin, 30.07.2009 tarihinden itibaren talep ettikleri masraf, harç, faiz ve avukatlık ücreti ile birlikte sigorta poliçesinden karşılanması talebinde bulunulduğunu, yapılan başvuru üzerine sigorta şirketince hasar dosyası kaydı yapıldığını, yaptıkları inceleme neticesinde idare mahkemesince verilen kararın kesinleşme tarihi ve sigortaya yapılan başvuru tarihi göz önüne alınarak başvurunun zaman aşımı süresi geçtikten sonra yapıldığı gerekçesiyle tazmin taleplerinin reddine karar verildiğini, sigorta şirketinin yapmış olduğu tespit ve değerlendirmelerin doğru olmadığını, davalı sigorta şirketinin Avukatlık Kanunu’nun 40. maddesi gereği 5 yıllık süre geçtikten sonra müvekkili tarafından tazminat talebi ileri sürüldüğünden sigortalının hak düşürücü süre yönünden tazminat sorumluluğunun bulunmadığından bahisle poliçe kapsamında tazminat talebinin değerlendirilemeyeceğini belirttiğini, ancak Avukatlık Kanunu’nun 40. Maddesinde öğrenim tarihinden itibaren 1 yıl içinde başvuru yapılmış olması gerektiğinin ifade edildiğini, davalı sigorta şirketine de durumun öğrenildiği anda ve yasada belirtilen süre içerisinde başvuru yapıldığını, davalının tazmin borcu söz konusu olmasına rağmen sorumluluğunu yerine getirmediğinden iş bu davanın açılması zaruretinin hasıl olduğunu, fazlaya ilişkin talep ve ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL avukatlık ücreti ve 10.000,00 TL maddi tazminatın davalıya başvuru tarihinden itibaren işleyen faiziyle birlikte taraflarına ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın davacısının, müvekkili şirket tarafından 16/03/2021-16/03/2022 tarihleri boyunca —– numaralı Mesleki Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe şartları ve limitleri ile sınırlı olduğunu, davacının müvekkili şirketin söz konusu poliçeleri teminatı altına alınmış olması teminatın tamamen ve otomatik olarak ödeneceği anlamına gelmediğini, davacıların her ikisinin birden davayı açmakta hukuki menfaatleri olmadığını, kabul anlamında olmamakla, zarar oluştu ise tek bir zararın bulunduğunu, karşılamakla yükümlü olan sigortalı davacı olduğundan ve sigortalının müvekkili olan davacının dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, söz konusu poliçe kapsamında muafiyet bulunduğunu, mesleki sigorta poliçesinin teminat limitinin 100.000,00 TL olduğunu, mesleki sorumluluk teminatı için uygulanacak olan muafiyet tutarının her bir tazminat talebi için asgari 1.000,00 TL olmak üzere her bir hasarın %10’u olduğunu, sigortalı vekilinin Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan yükümlülüklerine aykırı hareket ettiğini, hem sigortalının hem sigortalının müvekkilinin talep hakkının hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle sona erdiğini, müvekkili şirketin dava konusu ile ilgili herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, talep konusu olayın sigortalının beyanında belirtildiği üzere, —- İdare Mahkemesi’nin ——Esas sayılı dosyası kapsamında kurulan hükmün süresi içerisinde istinaf kanun yoluna taşınmaması nedeniyle müvekkilinin hak kaybına uğradığı ve bu zararın oluşumunda sigortalının mesleki hatasının bulunduğu iddiası olduğunu, sigortalının bu iddiasına dayanak olarak,—- Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —- Esas sayılı dosya,—– Asliye Hukuk Mahkemesi’nin——Esas sayılı dosya,— İdare Mahkemesi’nin —– Esas sayılı dosya, —-. İdare Mahkemesi’nin —- Esas sayılı dosya, —–. İdare Mahkemesi’nin —- Esas ve—– İdare Mahkemesi’nin—– Esas sayılı dosya münderecatını, müvekkili tarafından zararın giderimine ilişkin talep yazısını, hasar başvuru dilekçesi ile vekaletnamesini ibraz ettiğini, İYUK md. 45/1 hükmü uyarınca “İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibarı gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir.”, yasada gösterilen bu sürenin hak düşürücü süre niteliğinde olduğunu, bu nitelik gereği belirtilen süre içerisinde hakkın kullanılmaması halinde hakkın kullanımının ortadan kalktığını, talebe konu olayda da —- İdare Mahkemesi’nin —— Esas sayılı dosyası kapsamında 06.10.2016 tarihinde kurulan hükmün 12.10.2016 tarihinde vekil tarafından tebellüğ olunduğunu, gerekçeli kararda da belirtildiği üzere İYUK md. 45 gereği taraflara tanınan 30 günlük sürede istinaf kanun yoluna başvurulmaması nedeniyle hak kaybı oluştuğunu, başvuru hakkının 11.11.2016 tarihinde kaçırılması nedeniyle 29.820,00 TL asıl alacak olmak üzere sigortalının müvekkilinin zararının oluştuğunu, sigortalı tarafından müvekkilinin tazminat talebine ilişkin olarak, taraflarına 11.01.2022 tarih 14.08 tarihinde iletilen mail kapsamında müvekkilinin 25.11.2021 tarihinde—– gittiği ve bu tarihte öğrendiğini beyan ettiğini, sigortalının mesleki hatasına ilişkin taleplerde zaman aşımı süresinin mevcut olduğunu, Avukatlık Kanunu md. 40 hükmü gereğince iş sahibinin avukata karşı ileri sürebileceği tazminat istemlerinin iş sahibinin (Müvekkilin) tazminat talep hakkının doğduğunu öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve her halükarda 5 yıl olduğunu, dolayısıyla dikkate alınması gerekenin mesleki hata tarihinden itibaren 5 yıllık süre içerisinde müvekkili tarafından talepte bulunulup bulunulmadığı olduğunu, davacının talebinin hak düşürücü süre ve zaman aşımı aşıldıktan sonra yapıldığını beyan ederek, davanın reddine, müvekkili şirketin teminatı kapsamına girmeyen talepler bakımından da yargılama giderleri ve vekalet ücreti davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Kendi adına asaleten, davacı —–adına vekaleten Av. —– 23.06.2023 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; Dava dilekçelerindeki fazlaya ilişkin talep hakları saklı tutarak talep ettikleri 10.000,00 TL maddi zararlarını 16.840,00 TL artırarak 26.840,00 TL’ye çıkartılması hususundaki ıslah taleplerinin kabulü ile alacaklarının davalıya başvurdukları tarihten itibaren işleyen faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ederek davalarını ıslah etmiştir. Davalı vekili ıslaha karşı beyan dilekçesinde özetle; Islahı kabul etmediklerini, itirazları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Deliller
Tarafların ticaret sicil sorguları dosya arasına alınmıştır.
Davalı sigorta şirketine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
—–.İdare Mahkemesinin —–esas —– karar sayılı dosyasının Uyap kayıtları dosya arasına alınmıştır.—–İdare Mahkemesinin —–esas —– karar sayılı dosyasının Uyap kayıtları dosya arasına alınmıştır.Meslek sigortaları alanında uzmanlığı bulunan hukukçu öğretim görevlisi bilirkişi ile sigorta hukuku alanında uzman aktüer bilirkişi heyet raporu dosyaya sunulmuştur.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava—–İdare Mahkemesinin—–esas sayılı ve —–. İdare Mahkemesinin —– esas sayılı dosyalarında görülen davalar yönünden —–nolu Mesleki Sorumluluk Sigortası kapsamında davacıların davalı sigorta şirketinden, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL avukatlık ile 10.000,00 TL maddi tazminat alacakları bulunup bulunmadığına dair tazminat davasıdır.Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, gelen müzekkere cevapları ve taraflarca sunulan deliller hep birlikte değerlendirilmiştir.
Dosyada, davalı tarafın hak düşürücü süre, zaman aşımı itirazı, ön inceleme duruşmasında değerlendirilmiş, itirazların, davanın mahiyeti ve yapılacak bilirkişi incelemesine bağlı olarak aydınlatılabileceği anlaşılmakla itirazların nihai kararda değerlendirilmesine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dosya, meslek sigortaları alanında uzmanlığı bulunan hukukçu öğretim görevlisi bilirkişi ile sigorta hukuku alanında uzman aktüer bilirkişi heyetine tevdi edilmiş; 20.02.2023 tarihli rapora göre dosyadaki bilgi, belge, sigorta poliçesi, dava dosyaları ve ibraz edilen deliller ışığında, davacı sigortalının mesleki sorumluluğunun 16.3.2021-16.03.2022 tarihleri arasında geçerli olmak üzere—–no.lu Mesleki Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile davalı —–Sigorta Şirketi tarafından sigortalandığı, dava dışı zarar görenin sigortalıya (avukata) yönelttiği tazminat talep tarihinin 25.11.2021 olduğu, bu tarihin sigorta sözleşmesi yürürlük süresi olan 16.03.2021-16.03.2022 tarihleri arasında kaldığı, ayrıca sigortalının sorumluluğuna yol açan 11.11.2016 tarihli hizmetin geriye dönüş tarihi olan 16.03.2006 tarihinden önce olmadığı, sigortalının sorumluluğuna yol açan 11.11.2016 tarihli kusurlu hizmetin poliçe başlangıç tarihinden önce gerçekleştiği, ilgili tazminat talebinin sigortalıya 25.11.2021 tarihinde yani poliçe yürürlük süresi içinde bildirildiği, bu durumda, Genel Şartlar A.1. ve poliçe özel şartları çerçevesinde aranılan koşulların tümünün birlikte gerçekleştiği ve sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğünün doğduğu, mevzuat hükümleri ile poliçe kapsamı birlikte ele alındığında, Mesleki Sorumluluk Sigortası kapsamında, sigortalının kendi zararlarının teminat kapsamında olduğuna dair herhangi bir hükme ya da kloza rastlanmadığı, davacı tarafın taleplerine konu “1.000,00 TL avukatlık ücreti” ile ilgili dava dosyasında herhangi bir tespit ya da karar görülemediği, davaya konu sigorta poliçesindeki “tazminat talebinde bulunan kişinin somut olarak zarara uğramış olması gerekir” şartının iş bu talep yönünden gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun Mahkemenin takdirinde olduğu, davacı —–yönünden oluşan zararın somut olup olmadığı hususu hukuki nitelendirme ve değerlendirme gerektirmesi nedeniyle Mahkemenin takdirinde olduğu, —-. Sulh Hukuk Mahkemesinin —– sayılı dosyasında alınan 30.07.2009 tarihli bilirkişi raporunun ve raporda tespit edilen 37.820,00 TL’lik zararın Mahkemece uygun bulunması durumunda, davacı tarafın —- İdare Mahkemesinin 13.06.2016 tarihli —– sayılı kararı ile hak kazandığı 8.000,00 TL’nin mahsubu ile 29.820,00 TL bakiye zararının kaldığı, poliçedeki “her bir tazminat talebi için asgari 1.000,00 TL olmak üzere her bir hasarın %10’u kadar muafiyet uygulanacağı” klozu hesaplamaya uygulandığında talep edilebilecek maddi zararın 29.820,00 TL- 2.980,00 TL (29.800,00 TL x 0,10)=26.840,00 TL olabileceği, bu tutarın poliçe teminat limiti olan 100.000,00 TL’nin altında kaldığı ve poliçe ile uyumlu olduğu, sorumluluk sigortalarına dair gerek TTK m.1482 hükmü gerekse de Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartları C.9. hükmü birlikte göz önünde bulundurulduğunda, 11.11.2016 tarihinde gerçekleşen zarar yönünden ve dava tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, rapor edilmiş olup, bilirkişi raporunun bu yönleriyle hükme esas alınmaya uygun, gerekçeli ve denetlenebilir bulunması sebebiyle yeni bir rapor alınması cihetine gidilmeyerek ve yine davalı vekilinin HMK 178.maddesi uyarınca teminat alınmasına yönelik talebinin yasal şartlar oluşmadığından reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuş, davacılar tarafından, maddi tazminatın 26.840,00 TL olarak ıslah edildiği, yine dava dilekçesinde 1.000,00 TL de avukatlık ücretinin talep edildiği, davacı tarafça ıslah harcının yatırıldığı, hesaplanan miktarın poliçe limitleri dahilinde kaldığı tespit edilmiştir.
Yukarıda belirtilen ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, davalı sigorta şirketinin, Mesleki Sorumluluk Sigortası kapsamında, oluşan zarardan sorumluluğu doğduğu, dosya kapsamına göre, davacılardan—– diğer davalı —– avukatı olmasına ve onu Mahkemelerde temsil etmesine bağlı olarak, doğan zararın her iki davacıya ait olduğu, her ne kadar davalı tarafça hak düşürücü süre ve zaman aşımı itirazında bulunulmuş ise de, dosya kapsamı, TTK ve poliçe hükümleri uyarınca davanın süresi içinde açıldığı anlaşıldığından, davalı tarafın bu itirazlarına itibar edilmeyerek, davacıların maddi zararına yönelik davalarının sübut bulduğu kanaatinin mahkememizde hasıl olduğu, davacılar tarafından faiz talebinde bulunulmuş olmakla, faizin nev’i açıkça belirtilmediğinden ve ticari faiz talebi bulunmadığından yasal faize hükmetmek gerekmiş, her ne kadar davalıya başvuru tarihinden itibaren faiz işletilmesi talep edilmiş ise de, davalının, başvuru tarihi olan 03.02.2021 tarihinden sekiz iş günü sonrasına tekabül eden 16.02.2021 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü anlaşıldığından, davalı yönünden bu tarih itibariyle temerrüdün gerçekleştiği, ayrıca her ne kadar davacılar tarafından 1.000,00 TL avukatlık ücreti yönünden de talepte bulunulmuş ise de, Mesleki Sorumluluk Sigortası kapsamında, sigortalının kendi zararlarının teminat kapsamında olduğuna dair herhangi bir hükme ya da kloza rastlanmadığı, davacı tarafın taleplerine konu “1.000,00 TL avukatlık ücreti” ile ilgili dava dosyasında herhangi bir tespit ya da karar görülemediği, davaya konu sigorta poliçesindeki “tazminat talebinde bulunan kişinin somut olarak zarara uğramış olması gerekir” şartının bu talep yönünden gerçekleşmediği, dosyada herhangi bir somut bilgi ve belge bulunmadığı anlaşıldığından, bu talep yönünden iddianın sübut bulmadığı hukuki ve vicdani kanaatiyle, davacı —– kendi adına sunduğu yokluklarında karar verilmesi talepli mazereti talik sebebi olmamak üzere kabul edilerek, davanın kısmen kabulüne, toplam 26.840,00 TL maddi tazminatın 16.02.2021 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin 1.000,00 TL’lik avukatlık ücretine yönelik davanın sübut bulmadığından reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, toplam 26.840,00 TL maddi tazminatın 16.02.2021 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin 1.000,00 TL’lik avukatlık ücretine yönelik davanın sübut bulmadığından reddine,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.833,44 TL harçtan peşin alınan 187,86 TL harç ile 290,00 TL ıslah harcının toplamı olan 477,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.355,58 TL harcın davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan peşin alınan 187,86 TL harç ile 290,00 TL ıslah harcının toplamı olan 477,86 TL harç gideri, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 50,25 TL posta masrafı olmak üzere toplam 3.528,11 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen kısmı dikkate alınarak 3.386,99 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
4-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul edilen kısmı dikkate alınarak 1.497,60 TL’sinin davalıdan tahsili ile; 62,40 TL’sinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,
Dair, davacı —-vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde —— Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.