Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/43 E. 2023/214 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/43 Esas
KARAR NO : 2023/214

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/01/2022
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı şirket arasında uzun yıllardır devam eden bir ticari ilişki olduğunu, davacının bu süre zarfında borçluya muhtelif pek çok emtianın satışını ve teslimini gerçekleştirdiğini, buna mukabil davalıya teslim edilen ürünlerin karşılığında dava dilekçesinde belirtilen fatura ve imzalı sevk irsaliyeleri tanzim edildiğini, söz konusu faturalarda belirtilen malları davalı şirket çalışanlarına imza karşılığında teslim edildiğini, davalının borçlu olduğunu bildiğini, kabul etmekte ise de ödemeye hiçbir şekilde yanaşmadığını, davalı şirket imza ve kaşesi bulunan Cari Hesap Mutabakat Formlarından da anlaşılacağı üzere, davalı şirket EURO cari hesabının 37.507,03 EURO, TL cari hesabının ise 93.948,10 TL olduğu konusunda anlaşıldığı ve bu borcun kabul edildiği, davacı şirketin borçlu şirketle arasında var olan cari hesap ekstresinde bulanan alacağının tahsili maksadıyla, taraflarınca daha öncesinde ihtiyati haciz talep edildiğini ve—–Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —–sayılı ilamı ihtiyati haciz kararının verildiği, bu karara istinaden 30/07/2019 tarihinde——Esas sayılı dosyasıyla icra takibine geçildiğini, ancak taraflarına hiçbir zaman tebliğe çıkarılmadığı için haricen ve tesadüf eseri çok sonrasında vakıf oldukları sürece, davalı/borçlu mezkur takibe 09/08/2019 tarihinde itiraz ettiğini ve böylece esas takibin durmuş olduğunu, fazlaya ilişkin hak ve alacaklarımız saklı kalmak kaydıyla; —— sayılı İcra takibine yapılan itirazın iptaliyle, fazlaya ilişkin alacak ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek ve sonradan lehlerine değişen ve artan oranlarda ticari avans faiziyle birlikte takiplerin asıl alacak yönünden devamına karar verilmesini, borçlu şirket alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz etmiş olduğundan ve icra takibi durdurulduğundan, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla aleyhinde icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı şirkete tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :Davalı tarafından 6100 Sayılı HMK’nin 322/1 maddesi atfıyla aynı yasanın 126-131 maddeleri kapsamında cevap dilekçesi verilmemiştir. Davalı şirket temsilcisi duruşmalara katılmamış;davalı şirket kendisini vekille temsil de ettirmemiştir.
DELİLLER : —-. İcra Dairesinin —– Esas sayılı dosyası UYAP içeriği , Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı, Ticaret Sicil Kayıtları, Vergi Dairesi Kayıtları ve 2018-2019 yıllarına ait BA-BS Formları, Faturalar, Ticari Defter ve Belgeler, Bilirkişi Raporu, dosyadaki diğer tüm bilgi ve belgeler.
İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLAR:
Dava, 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi gereğince açılmış İtirazın İptali ve Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemine ilişkindir.6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde esasları, süreci ve hukuki sonuçları açıklanarak taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, duruşmada hazır bulunan davacı vekilinin sulh yoluna gitmek istemediklerine yönelik beyanı üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller toplanıp incelenmiş, değerlendirilmiş ve karar duruşmasında da hazır bulunan davacı vekilinin tahkikata ve esasa ilişkin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Öncelikle davaya esas—– Esas sayılı dosyası Uyap sistemi üzerinden getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca tarafların ticaret sicil kayıtları dosyaya kazandırılmış ve bağlı bulundukları vergi dairelerine ayrı ayrı müzekkereler yazılarak tarafların vergi kayıtları ve uyuşmazlığın konusunu oluşturan 2018-2019 yıllarına ait BA-BS formları celbedilmiştir. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecinin yerine getirildiği ve anlaşma sağlanamaması üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır. Bu hükümden haretketle; takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir…İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.Yukarıda yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında; —— Esas sayılı dosyasından davalı-borçlu hakkında satış sözleşmesi kapsamında kesilen faturalara bağlı olarak icra takibi başlatıldığı ,ödeme emri tebliği üzerine yasal süre içinde borca yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiştir. Davalı taraf davaya yanıt vermediğinden iddianın inkar edildiği kabul edilerek davacı vekil tarafından gösterilen deliller ve davanın niteliği gereği resen toplanması gereken sair deliller toplanmış ve tarafların tacir olmasına göre resen karar verilebilmekle birlikte; dava dilekçesinde tarafların ticari defterlerine de dayanıldığından 6102 Sayılı TTK’nin 83-85 maddeleri ve 6100 Sayılı HMK’nin 222. maddeleri kapsamında inceleme gün ve saati belirlenerek öncelikle davacı şirketin merkezinin yargı çevremizde olması nedeniyle davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve bu minvalde dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi SMMM —–tarafından davacı şirketir ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan 05.07.2022 tarihli raporda özetle; Ticari Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden: Davacı şirketin incelenen 2018-2019 yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış onayları ile GİB onaylı Yevmiye ve Defter-i Kebir beratlarının süresinde yapıldığı, dava konusu açık hesap alacağına ilişkin ticari defter kayıtları ve dosya kapsamında sunulan diğer deliller irdelendiğinde; davacının 332.609,08 TL tutarındaki asıl alacak yönünden 30.07.2019 tarihli takip talebine ilişkin ticari defter kayıtları 4.b bölümünde incelenmiş olup, dav: davalı şirket açık hesabında takip tarihi itibariyle 287.464,65 TL tutarında alacaklı gi bahse açık hesabı oluşturan faturaların davalı tarafın bağlı bulunduğu Vergi Dairesi Müdürlüğünce gönderilen BA (Bilanço Alış) bildirim yazıları incelendiğinde, davacıdan alınan mal veya hizmete ilişkin olarak 2018 yılında 281.023,00 TL, 2019 yılında ise 213.894,00 TL olmak üzere toplamda KDV HARİÇ 494.917,00 TL “alım” bildiriminde bulunduğu, bu bildirimlerin davacı defterlerinde davacının açık hesabına kayıtlı faturalar ile uyumlu olduğu, Tüm bu hususlar çerçevesinde; davacının takip konusu alacak talebine ilişkin 287.464,65 TL tutarındaki alacağının ispatına ilişkin karinelerin oluştuğu, davacı her ne kadar icra takibinde takip öncesi için faiz talep etmiş olsa da, dosya kapsamında temerrüt şartlarına ilişkin somut bir belgenin yer almadığı, temerrüt şatlarının oluşup oluşmadığına ilişkin hukuki değerlendirmenin Mahkemenin takdirinde olduğu, ayrıca dava dilekçesinde Harca Esas Değer (332.609,08 TL) olarak talebini asıl alacak yönünden belirtmiş olduğu, bu nedenle takip öncesi için herhangi bir değerlendirme yapılmamış olup, Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen davacı lehine hüküm kurması halinde;ş tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında alacağı için 3095 s.k m.2/2 kapsamında avans faiz talep edebileceği yönünde tespit, hesap ve görüşlerinden oluşan rapor verilmiştir. Bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak taraflarca rapora karşı herhangi bir itiraz öne sürülmemiştir. Mahkememizce davalı şirketin merkezinin ise yargı çevremiz dışında olması nedeniyle davalının merkezinin bulunduğu —— Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak davalının ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınması istenmiştir. İstinabe istenen—— Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından davalı şirkete usulüne uygun olarak ihtarlı şekilde davetiye tebliğ edilmesine rağmen ticari defterler incelemeye sunulmamıştır. Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirmede taraflar arasındaki akdi ve hukuki ilişkinin sabit olduğu, takibe dayanak faturaların vergi dairelerine beyan edilmesi nedeniyle tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının ticari defterlerini incelemeye ibra etmediğinden usulüne uygun olarak tutulan davacının defterlerinin kesin delil niteliğinde kabul edilmesi gerektiği ve böylece davanın bilirkişi raporunda belirlenen ve itiraz edilmeyen miktar kadar ispat edildiği anlaşılmıştır. Zira davalı şirketin takip dosyasına borca yönelik genel itirazlar öne sürdüğü, bilirkişi raporuna da yansıdığı üzere faturaları alım olarak vergi dairesine beyan ettiği, takibe ve davaya konu faturaları ticari defterlerine işlediği ve vergi dairesine beyan ettiği anlaşıldığından, davalının artık faturaya konu mal veya hizmeti almadığını ya da bedeli ödediğini ispat etmesi gerekmektedir. Çünkü ticari defterlere kaydedilmiş ve vergi dairesine bildirilmiş faturanın akdi ilişkinin varlığını da kanıtladığı kabul edilmektedir. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Davalı şirketi tarafından bu yönde bir ispat vasıtasına dayanılmadığı gibi buna ilişkin bir delil de ibraz edilmemiştir. Binaenaleyh davacı şirketin davasını, TMK’nin 6 ile HMK’nin 190, 222/3 maddeleri gereğince mevcut bilirkişi raporları ve anılan diğer durum ve deliller karşısında kısmen ispatladığı sonuç ve kanaatiyle dosyaya mübrez sözü geçen bilirkişi raporunun da gerekçeli, dosya kapsamıyla uyumlu, gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu kabul ve takdir edilerek davanın niteliği gereği icra takip dosyası ve taleple bağlılık ilkesi nazarında; tarafların tacir sıfatına göre faiz tür ve oranı, 6098 sayılı TBK’nin 117/1 maddesi gereğince davadaki talep gibi temerrütün icra takibiyle oluştuğu hususları da gözetilip denetlenmesi sonucunda davacının davasının kısmen kabulü ile, davalı-borçlunun —–İcra Dairesinin ——Esas sayılı takip dosyasına 287,464,65 TL asıl alacak kısmına yapmış olduğu itirazının iptali ile icra takibinin işbu asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin (45.144,43 TL) davanın/talebin ise reddine karar verilmiştir.Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise; Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nin 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda asıl alacağın varlığının ve miktarının kısmen ispatlanması ve sonuca bilirkişi raporu ve yapılan yargılamaya göre ulaşılması nedeniyle dava edilen asıl alacak/borç likit/muayyen olmadığından 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden sorumluluk, aynı yasanın 326/2 maddesi gereğince tarafların haklılık durumu ve oranı (kabul-ret) esas alınarak belirlenmiştir. Bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi—— bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de kabul ve ret oranına göre karşılıklı olarak taraflardan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26 ve 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KISMEN KABUL;KISMEN REDDİNE,
2-)2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun —- İcra Dairesinin —— Esas sayılı takip dosyasına 287,464,65 TL asıl alacak kısmına yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile icra takibinin işbu asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA, fazlaya ilişkin (45.144,43 TL) davanın/talebin REDDİNE,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 19.636,71 TL karar ve ilam harcına, peşin alınan 3.826,87 TL harcın ve icra dosyasına yatırılan 1.853,27 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 13.956,57 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca—– bütçesinden ödenen kabul edilen miktar (%0,86) üzerinden hesaplanan 1.140,84 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——bütçesinden ödenen ret edilen miktar (%0,14) üzerinden hesaplanan 179,16 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-)Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 3.826,87 TL peşin harç ve 11,50 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 172,90 TL harçtan oluşan 4.091,97 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)Davacı tarafından yapılan 330,10 TL posta ücreti ve 1.200,00 TL Bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.530,10 TL yargılama giderinden davanın kabul (%0,86) ve ret (%0,14) oranına göre 1.322,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerine bırakılmasına, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 43.245,05 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, ) Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket temsilcisinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle—–Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.