Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/411 E. 2023/402 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/411 Esas
KARAR NO: 2023/402
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 10/06/2022
KARAR TARİHİ: 01/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —— şirketinin 7147 sayılı kuruluş kanununa göre sermayesinin 9499,08’llik bölümü —— ait olmak üzere bir kamu bankası olarak faaliyetlerini hali hazırda yürüttüğünü, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 62’nci Maddesi birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca yapılan ihaleler kapsamında, müvekkili Banka bünyesinde temizlik ve yardımcı hizmetler ile güvenlik ve yönlendirme hizmetlerinin ifası için alt işverene bağlı istihdam edilen personelden, iş sözleşmeleri tazminat almaya hak edecek şekilde sona erenlere ödemeleri, 4857 Sayılı İş Kanunu 112. ve ilgili diğer maddeleri ile ilişkili yönetmelikler çerçevesinde kamu kurum ve kuruluşlarına yüklenen hukuki sorumluluk gereği müvekkili Banka tarafından gerçekleştirildiğini, davalıların, müvekkili Banka’ nın taşeronu (yüklenici-altişveren) olarak yürüttükleri hizmetlerde çalışmakta olan işçilerden —— iş akdi tazminat almaya hak edecek şekilde sona ermiş olup, müvekkili Bankada taşeron işçi olarak çalışmış olduğu döneme (01.07.2013 – 12.06.2019 arası) ilişkin 5 Yıl 11 ay 11 günün karşılığı olan brüt 23.157,00 TL Kıdem tazminatı ile brüt 7.268,33 TL ihbar tazminatı toplamı brüt 30.425,33 TL’nin net tutarı olarak toplam 29.104,15 TL, kamu kurum ve kuruluşlarına yüklenen hukuki sorumluluk gereği 28.06.2019 tarihinde müvekkili banka tarafından asıl işveren sıfatıyla işçi hesabına yatırılmak sureti ile ödendiğini, Türk Borçlar Kanunu ile İş Kanunu hükümleri ve ayrıca asıl işveren olan müvekkili banka ile alt işveren davalılar arasında akdedilen Hizmet Alım Sözleşmeleri ile Teknik Şartname, İdari Şartnamelerin “Yüklenicin Yükümlülükleri” maddeleri uyarınca tüm işçi ödemelerinden alt işveren sorumlu olduğunu, işçi alacaklarından alt işverenin sorumlu olduğuna dair hükümler de gözetilerek, iç ilişkide rücu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, zorunlu arabuluculuk sürecine başvurulduğunu, anlaşma sağlanamadığını, açıklanmaya çalışılan nedenler çerçevesinde müvekkili banka tarafından işçilik alacaklarına istinaden ödenen tutarın, davalılardan rücuen tahsiline karar verilmesi, açıklamaya çalıştıkları mahkemece resen göz önüne alınacak nedenler çerçevesinde, asıl işveren sıfatı ile —– işçilik alacaklarına istinaden müvekkili banka tarafından ödenmiş olan tazminat tutarlarının, ödeme tarihinden itibaren tahsiline kadar işleyecek kanuni faizi ile birlikte, dava dilekçesinde ayrıntıları verilen sorumluluk tutarları çerçevesinde; brüt kıdem tazminatı açısından firma bazında çalıştığı gün sayısı dikkate alınarak yapılan hesaplama çerçevesinde sorumluluk tutarları yönünden; 1.600,76 TL’ nin davalı —– şirketinden 7.798,32 TL’ nin davalı şirketinden 13.757,92 TL’ nin şirketi Ve şirketi ortak girişimi adına müteselsilen sorumlu —– Şirketi Ve —- şirketinden Brüt 7.268,33 TL ihbar tazminatı açısından son yüklenici taşeron firma sıfatı ile —— şirketi Ve şirketi ortak girişimi adına müteselsilen sorumlu —– Şirketi Ve —– ödeme tarihinden itibaren tahsiline kadar işleyecek kanuni faizi ile birlikte alt-işveren davalılardan tahsili karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalılar tarafından 6100 Sayılı HMK’nin 322/1 maddesi atfıyla aynı yasanın 126-131 maddeleri kapsamında cevap dilekçesi verilmemiştir. Davalı şirketlerin temsilcileri duruşmalara katılmamış; davalı şirketler kendisini vekille temsil de ettirmemiştir.

DELİLLER : Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı, Hizmet Alım Sözleşmeleri, Ödeme Dekontu, Hizmet Cetveli, Bilirkişi Raporu, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI:Dava, Hizmet Sözleşmesi Kapsamında Dava Dışı İşçiye Ödenen Kıdem ve İhbar Tazminatının Alt İşveren Konumundaki Davalılardan Hizmet Alım Sözleşmeleri kapsamında Rücuen Tahsili İstemine İlişkindir.6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan davacı vekilinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanı üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, son duruşmada davacı vekilinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçirilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. 4857 Sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerin sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. ” düzenlemesi bulunmaktadır.
6098 Sayılı TBK’nin 61. maddesinde ise “Dış ilişkide, birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” denilmiş, 62. madde de ise “Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur. Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.” düzenlemesi ile birden çok kişinin aynı zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Türk Borçlar kanununun müteselsil borçluluk ve dış ilişki de borçluların sorumluluğu başlıklı 163. maddesinde “Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder” denilerek, zarar verenlerin zarar görenlere karşı sorumluluğunun kapsamını düzenlemiştir. Buna göre zarar gören tazminatın tamamını dilediği takdirde zarar verenlerin hepsinden talep edebileceği gibi bir kısmından veya sadece birinden de talep edebilir. Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki; müteselsil borçlular arasında aksi yönde bir kararlaştırmanın bulunmaması halinde, kural olarak borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumlu iseler de, bu kuralın istisnalarının da bulunduğu, Türk Borçlar Kanunu’nun 167. maddesinde düzenlenen “…veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça” şeklindeki ifadeden açıkça anlaşılmaktadır. Gerçekten de, müteselsil borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliği, aksine bir anlaşma olmasa dahi müteselsil borçluların, alacaklıya yapılan ifadan eşit oranda sorumlu olmamalarını, tam aksine müteselsil borçlulardan birinin borcun tamamından sorumlu olmasını gerektirebilir.
—— sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. —– kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. —– sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır. İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında; dava dışı işçi —– davacı banka tarafından iş akdinin tazminat almaya hak edecek şekilde sona ermesi nedeniyle çalışmış olduğu 01/07/2013-12/06/2019 tarihleri arasında 5 yıl 11 ay 11 gün karşılığı olarak brüt 23.157,00 TL kıdem tazminatı ve brüt 7.268,33 TL ihbar tazminatı olmak üzere toplam brüt 30.425,33 TL ( NET 29.104.15 TL ) 28.06.2019 tarihinde ödenmiştir. Yapılan ödemeye ilişkin banka dekontu dosyaya mübrez olup iddiayı doğrulamaktadır. Davacı banka hizmet alım sözleşmeleri gereğince ödediği işbu meblağın davalılardan rücuen tahsilini istemektedir. Öyleyse yapılması gereken rücu şartlarının varlığının, davalıların sorumluluğunun ve miktarlarının araştırılmasından ibarettir. Mahkememizce davalılar davaya yanıt vermediğinden iddianın inkar edildiği kabul edilerek davacı vekilince gösterilen deliller toplanmış, sunulan deliller inclenmiş ve dosya HMK’nin 266 vd maddeleri gereğince rücuen tazminat alacağının varlığı ve miktarlarına ilişkin rapor tanzim edilmesi için resen seçilen konusunda uzman bir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı —— tarafından hazırlanan 26.03.2023 tarihli raporda özetle; İşbu dava konusu olayda, İşçilik alacakları işveren/Banka/Davacı tarafından ödenen işçinin; alt işveren işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal hakların dahil olması, Davacı Bankanın işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında Davacı
bankanın işçiyi çalıştıran alt işverenlerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını alt işverenden talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerektiği göz önüne alınarak, Davacının dava dışı işçiye ödediği 23.157,00 TL kıdem tazminatı alacağının işçinin maaş aldığı şirketler bakımından sorumlulukları hesap ve tespit edildiği, —- şirketinin 119 gün bazında ve 1350,16TL brüt tutardan sorumlu olacağı,
—– Şirketi bakımından 645 gün bazında 7.318,11 TL brüt tutardan sorumlu olacağı, şirketi Ve ——
şirketi ortak girişimi bakımından ise 1277 gün bazında 14.488,73 TL brüt tutardan sorumlu olacağı,
İhbar tazminatı bakımından ise dava dışı işçinin son çalıştığı veya son maaş aldığı şirket sorumlu olacağı için 7.268,33 TL şirketi ve —– şirketi ortak girişimi’nin sorumlu olacağı, davacı Bankanın talep ettiği kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacağını Davalı taraftan toplamda 30.425,33 TL olarak ve sorumluluk ayrımı bakımından belirlenen biçimde talep edilebileceği yönünde tespit, hesap ve görüş bildirilmiştir. Mahkememizce bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalı şirketlere ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporuna karşı herhangi bir itiraz öne sürülmemiştir. Bu kapsamda mahkememizce hizmet alım sözleşmeleri gereğince kıdem tazminatı yönünden davalı şirketlerin işçiyi çalıştırdıkları kendi dönemleri ile sınırlı olarak sorumlu tutulmaları , ihbar tazminatı yönünden ise son işverenlerin sorumlu tutulmaları ilkesi gerekmiştir. Binaenaleyh, davacı bankanın davasını TMK’nin 6 ile HMK’nin 190. maddeleri gereğince esasa ilişkin hizmet alım sözleşmeleri, ödeme belgeleri ve işçiye ait hizmet cetveli ile mevcut bilirkişi raporu ve anılan diğer durum ve deliller karşısında açıkça ve tam olarak ispatladığı, ödeme tarihinden itibaren faiz talep edilebileceği sonuç ve kanaatiyle; dosyaya mübrez sözü geçen bilirkişi raporunun da esasa ilişkin genel olarak gerekçeli, dosya kapsamıyla uyumlu, denetime açık, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu kabul ve takdir edilmek; ödeme tarihinden itibaren faiz talep edilebileceği de gözetilmek suretiyle davanın kabulü ile; 1.350,16 TL rücuen kıdem tazminatı alacağının 28.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketinden alınarak davacıya verilmesine, 7.318,11 TL rücuen kıdem tazminatı alacağının 28.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketinden Alınarak davacıya verilmesine , 14.488,73 TL rücuen kıdem tazminatı alacağının 28.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar —- Şirketi Ve şirketinden Müştereken Ve Müteselsilen Alınarak Davacıya Verilmesine, 7.268,33 TL rücuen ihbar tazminatı alacağının 28.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar —– Şirketi Ve —– şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine Karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, davacı kurum harçtan muaf olduğundan başlangıçta harç alınmadığı da gözetilerek tamamından 326/1-3 madde ve fıkraları gereğince davalılar müştereken ve müteselsilien sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi —- bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
a-) 1.350,16 TL rücuen kıdem tazminatı alacağının 28.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketinden alınarak davacıya verilmesine .
b-) 7.318,11 TL rücuen kıdem tazminatı alacağının 28.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketinden alınarak davacıya verilmesine .
c-) 14.488,73 TL rücuen kıdem tazminatı alacağının 28.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar —– ŞİRKETİ ve —– şirketi müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine ,
d-) 7.268,33 TL rücuen ihbar tazminatı alacağının 28.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar —— ŞİRKETİ ve —- şirketi müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine ,
2-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken (davacı banka harçtan muaf olduğundan başlangıçta alınmayan) 80,70 başvurma harcı ve 2.078,35 TL karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 2.159,05 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.600,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan 407,00 TL posta masrafı, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.907,00 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket temsilcilerinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle —– Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.