Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/379 E. 2023/114 K. 13.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/379 Esas
KARAR NO: 2023/114
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 23/02/2022
KARAR TARİHİ: 13/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili adına, davalı taraftan olan
alacağına ilişkin —– dosyası ile icra takibi taraflarınca başlatıldığını ve borçlunun takibe itiraz ettiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, borçlunun itirazında haksız olduğunu ve itirazın kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin davalıdan—- aldığını, söz konusu bu yağların bedelini de banka üzerinden yapmış olduğu havale ile peşinen ödediğini, söz konusu bu yağların parasını ekte sunmuş oldukları dekontlar ile ödemesine rağmen müvekkiline herhangi —- gerçekleştirilmediğini, müvekkili ile davalı taraf arasında geçen—— görüleceği üzere davalı taraf müvekkiline——edilecek”—— bu mesajlar müvekkili kandırmak ve oyalamaktan başka bir şey olmadığını, müvekkiline teslim edilen ürün olmadığını, tüm bu sebepler neticesinde taraflarınca icra takibi başlatıldığını ancak borçlunun söz konusu borca haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek davalarının kabulüne itirazın iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı taraf usulüne uygun tebliğe rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.

DELİLLER:——– yazı cevabı,———müzekkere cevabı, Bilirkişi Raporu.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava; alacak talebine ilişkindir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesinde; Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevi düzenlenmiş olup, bu hükme göre “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” Ancak aynı maddenin ikinci fıkrasında istisna öngörülerek “Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” ifadesine yer verilmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 4. Maddesinde; nispi ve mutlak ticari davalar düzenlenmiş olup her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava olup, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddenin ilk fıkrasında a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ise mutlak ticari dava niteliğindedir. TTK m. 5 uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Aynı kanunun 12.maddesine “bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari——- ——- açtığını,————– araçlarıyla halka bildirmiş veya —— —– tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır.” Anılan Yasanın 11.maddesinde “Ticari işletme, ——- öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile —-arasındaki sınır,—– çıkarılacak kararnamede gösterilir.”; 15.maddesinde de “İster gezici olsun —- veya ——belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri ——-fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemeleri bulunmaktadır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre — TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. ————— kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde; —– belirlenen —- meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya ——- kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve —- esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan—- sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, —- bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan —- geliri bulunan —- başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
Gerçekten, — Resmi Gazete’de yayımlanan —tarihli — T.T.K.’nun 1463.maddesine göre —- dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
—-tespit ve —- dahil olup da — muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların——Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.——-
—– “….Doya kapsamından; davacı tarafça abonelik sözleşmesine dayalı olarak ———— dosyası ile davalı aleyhine takip başlatıldığı, dava konusu yerin iş yeri olduğu,——- — olduğu, davalının dava tarihi itibariyle tacir olmadığı anlaşılmaktadır.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
TTK 4/2 maddesinde mutlak ticari davalar sayılmış olup, dava sayılan ticari davalar kapsamında değildir. Ancak, TTK 4/1 maddesine göre ticari dava sayılması için de, davanın her iki tarafın da tacir olması ve uyuşmazlığın iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olması gereklidir. Eğer taraflardan biri, tacir değil, esnaf ise, davayı ticari dava olarak kabul etmek mümkün değildir.
Somut olayda davalının tacir olmadığı gözetildiğinde mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur.” şeklindedir.—————
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; mahkememizce davacının davalı taraftan —— iddiasıyla davalı hesabına ödeme yaptığı tarihler göz önünde bulundurularak — ait ——– kayıtlarının ilgili vergi dairelerinden istendiği, davalıya ait vergi kayıtlarının incelenmesinde uyuşmazlık tarihinde davalı tarafın mükellefiyet kaydının bulunmadığı anlaşılmakla her ne kadar davacı taraf bilanço esasına göre defter tutmakla tacir sayılsa da davalı taraf tacir olmadığından huzurdaki davanın nisbi ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, aynı zamanda huzurdaki davanın mutlak ticari davalardan da olmadığı anlaşılmakla davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olup görev yönünden davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-) Davanın, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle; 6100 sayılı HMK’nın 115/1-2 maddesi uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-)6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 1, 2. maddeleri uyarınca görevli mahkemenin —-ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birininin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak talepte bulunması halinde dava dosyasının GÖREVLİ —– ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-)Yargılama giderlerinin 6100 Sayılı HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmezse talep halinde mahkememizce bu durumun tespiti ile dosya üzerinden davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
5-)6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birinin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde mahkememiz tarafından resen davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nın 331/3 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK’nın 341/1,342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle——-Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı