Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/378 E. 2023/411 K. 05.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/378 Esas
KARAR NO: 2023/411
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/05/2022
KARAR TARİHİ: 05/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalı … —— fatura borcundan dolayı 02.10.2017 tarihinde—— Esasına kayıtlı dosyası ile başlatmış olduğu icra takibinin, 07.11.2017 tarihinde kesinleştiğini, davalı yanın 20.03.2018 tarihinde —— Karar sayılı dosyasıyla müvekkili aleyhine ikame ettiği menfi tespit davası nedeniyle takibin durdurulduğunu, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiğini, dosyanın görevli mahkemesine gönderildiğini, dava —— sayılı dosyası ile görülmeye devam ettiğini, mahkemece 04.03.2021 tarihinde davanın reddedildiğini, işbu davanın red kararı davalı … —— tarafından istinaf edildiğini, ——- karar numaralı dosya ile görülmekte olan istinaf başvurusu reddedildiğini ve menfi tespitin reddi kararı 17.02.2022 tarihinde kesinleştiğini, davalı borçlunun borcunu ödememek ve sürüncemede bırakmak niyetiyle başlattığı sürecin sonunda 07.11.2017 tarihinde kesinleşen icra takibine ancak 17.02.2022 tarihinde kararın kesinleşmesiyle devam edilebildiğini ve müvekkili … borcunu faizi ve %20 oranında kötü niyet tazminatı ile birlikte bu tarih sonrası tahsil etmeye başladığını, davalı her ne kadar takibi durdurmak için icra ve mahkeme dosyasına teminat yatırmış olsa da müvekkili … alacağını 18.05.2022 tarihi itibariyle tahsil ettiğini, müvekkili, borçlu —— tarafından haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli olarak aleyhine ikame edilen davalar neticesinde uzun süre borcunu tahsil edemediğini ve bu durumdan fazlasıyla zarar gördüğünü, dosya hesabına işleyen faiz oranı müvekkili … uğradığı zararı karşılayamadığını, bu nedenlerle; fazlaya ilişkin bakiye talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla; gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmak suretiyle 07.11.2017 ile 17.02.2022 tarihleri arasında tespit edilecek akam yönünden davalının, müvekkilin faizle karşılanamayan şimdilik 1.000,00 TL aşkın zararının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkile verilmesini,yargılama gideri ve ücret-i vekâletin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın talebi, şimdilik 1000-TL munzam zararın davalıdan tazmini talebi olduğunu, bu davanın kısmi dava mı yoksa belirsiz alacak davası mı olarak açılıp açılmadığı konusunda netlik bulunmadığını, davacı tarafın, 02.10.2017 tarihinde —— Esas dosyası ile müvekkili aleyhinde başlatmış olduğu icra takibinden müvekkilinin haberdar olması üzerinde taraflarınca —— esas sayılı dosyası ile Menfi Tespit davası açıldığını( daha sonradan görevsizlik kararı ile —— sayılı dosyası ile devam ettiğini) ve mahkeme tarafından 21.03.2018 tarihinde verilen tedbir ara kararın kararının uygulanması için; 02/04/2018 tarihinde, 7.830,33-TL dosyanın güncel kapak hesabını karşılayan toplam miktar olan 8.079,23 TL’yi ikmalen icra dosyasına, 04.04.2018 tarihinde ise mahkeme veznesine depo edilmek üzere 1050-TL teminat bedeli yatırıldığını, icra dosyası ile 6510,06-TL asıl alacak talep eden alacaklının icra dosyasına, menfi tespit davasından verilen tedbir kararını takiben müvekkil tarafından tüm alacak kalemleri dahil ( harç ve vekalet ücreti ile masraflar) 8.079,23 TL, mahkeme dosyasına ise 1050-TL teminat yatırıldığını, —— esas sayılı dosyası dosyasından verilen görevsizlik kararı üzerine dosya, —— sayılı dosyası ile devam ettiğini ve mahkemenin 04.03.2021 tarih ve —— sayılı kararı ile davanın reddedildiğini, taraflarınca davanın reddi kararına karşı yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulduğunu, —— Karar sayılı dosyası ile , başvurunun reddine kesin olarak karar verildiğini, yerel mahkeme hükmünün kesinleştiğini, yerel mahkeme kararının kesinleşmesi akabinde, alacaklı tarafından mahkemece hükmedilen alacak kalemlerinin de dahil edilerek güncel dosya alacağının tahsili için müvekkile ödeme emri gönderildiğini, 18.05.2022 tarihinde, müvekkil tarafından daha önce yapılan ödemeye ek olarak mahkemece hükmedilen yargılama gideri, vekalet ücreti, icra inkar tazminatı dahil olmak üzere 6700-TL daha ilave ödeme yapıldığını, bunun yanı sıra alacaklı tarafça müvekkilin mahkeme dosyasına yatırmış olduğu 1050-TL teminat bedelini de haczedip tahsil ettiğini, davacının alacağını geç tahsil etmiş olması nedeniyle uğradığını iddia ettiği aşkın zarar bakımından, alacağın geç tahsili konusunda müvekkilinin herhangi bir kusuru bulunmadığını, müvekkili tarafından, başlatılan icra takibindeki alacaklının tahsil edemediği iddiasıyla aşkın zarara uğradığı asıl alacak miktarı, ferileri ile birlikte 02.04.2018 tarihinde icra dosyasına ödendiğini, ancak davacının icra dosyasından bu parayı tahsil edememiş olması, müvekkilinin kusurundan değil, doğrudan kanuni düzenleme ve uygulamalardan kaynaklandığını, bu nedenlerle;haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DELİLLER:—— Esas,—— Esas sayılı dosyaları.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, TBK’nın 122.maddesine dayalı munzam zarar istemine ilişkindir.”Türk Borçlar Kanunu’nun 105. maddesine göre alacaklının uğradığı zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu takdirde borçlu kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini kanıtlamadıkça bu zararı ödemekle mükelleftir.Kanun koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Bu zararın karşılanması iki bölümde düşünülmüştür. Birinci bölüm, kanıtlanmadan ödenmesi talep edilecek zarar miktarıdır ki bu temerrüt faizidir. Diğer bir deyişle temerrüt faizi miktarınca alacaklının zarara uğradığı yasal bir karine olarak kabul edilmiştir. Bunun dışında davacının herhangi bir karineden istifade etme olanağı yasal olarak mevcut değildir. İkinci bölüm, temerrüt faizini aşan (munzam) zarara ilişkin olup; temerrüt faizini aşan bir zararı olduğunu iddia eden, bu iddiasını somut delillerle ispat etmek zorundadır.Yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu davacıyı ispat yükünden kurtarmaz. Zira davacı, para alacağını zamanında alması halinde bu parayı ne şekilde kullanacağını ispatlayamamıştır. Ayrıca alacaklı, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu da ispat etmek zorundadır. Soyut enflasyonun ya da bankalarda mevduat için ödenen faizin temerrüt faizinden yüksek oranda olması munzam zararın gerçekleştiği ve ispatlandığı anlamına gelmez. Davacı tarafından ispatlanması gereken husus, enflasyon ve mevduat faizinin yüksekliği gibi genel olgular değil, kendisinin şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğü keyfiyetidir. Örneğin; alacağını zamanında tahsil edememekten ötürü, başkasına olan borcunu ödemek için daha yüksek oranda faizle borç aldığını veya alacaklı olduğu parayı zamanında alsa idi, yabancı para ile ödemek durumunda olduğu borcunu, geçen süre içinde geçekleşen kur farkı sebebiyle daha yüksek miktardan ödemek zorunda kalmayacağı gibi olguları kanıtlamak durumundadır. Ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle paranın döviz karşısında hızlı değer kaybı, yüksek enflasyon gibi genel, afaki ve doğrudan davacının zararını ifade etmeyen umumi ekonomik konjonktürel olgular TBK’nın 105. maddesinde sözü edilen munzam zararın varlığını göstermez. İstikrar bulmuş Yargıtay uygulamasına göre, davacı faizi aşan (munzam) zararını yukarıda açıklanan şekilde ispat etmeden bu yöndeki talebin kabul edilmesi mümkün değildir. —— sayılı kararında da belirtildiği üzere munzam zararın ispatına ilişkin yükümlülük, bu zararın varlığını iddia eden alacaklının üzerinde olup, alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 194. maddesi gereğince ispata elverişli şekilde somutlaştırılarak ileri sürülen iddianın ispatı için gerekli tüm deliller somut olarak ortaya konulmalıdır. Bu itibarla salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı olarak ileri sürülen aşkın (munzam) zarar talebi, alacaklının bu sebeple zarara uğradığını açık ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK’nın 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın kanıtı olarak ileri sürülemez ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzluklar alacaklı zararı olarak kabul edilemez. Dolayısıyla TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Başka bir anlatımla yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, davacıyı ispat yükünden kurtarmayacağı gibi herhangi bir ispat kolaylığı da sağlamaz. Bu itibarla ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan hareketle ileri sürülen soyut ve varsayıma dayalı zarar iddiaları hükme esas alınamaz . Ayrıca bir para borcunun ödenmesinde temerrüde düşülmesinden dolayı alacaklının zarara uğrayacağı kabul edilerek bu zararın, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum dikkate alınarak belli bir oranda olacağı benimsenmiş ve TBK’nın 120. maddesi yollaması ile 3095 sayılı Kanun’un hükümleri çerçevesinde temerrüt faiz oranları belirlenmiştir. Uğranıldığı iddia olunan zararın, yetkili merciin belirlediğinden fazla ve bu nedenle TBK’nın 122. maddesine dayanılarak munzam zarar istenilmesi hâlinde ise artık açılmış olan davaya özgü somut vakıalara dayanılması gerekir. Bunlar da yasal, elverişli ve geçerli delillerle, geçerli ispat kuralları dairesinde kanıtlanmalıdır. Burada kanıtlanacak olgular geç ödeme ile davacının maruz kaldığı zararı doğuran vakıalar ve bu vakıalar nedeniyle uğranılan fiili zarardır. Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı tarafça munzam zararına ilişkin somut ve açık deliller sunulamadığı, yalnızca hakkın doğduğu tarihten itibaren geçen sürede enflasyon, paranın değer kaybı ve alım gücündeki düşüş, faizin ana para üzerinden hesaplanması ve ana paranın enflasyon karşısında sürekli erimesi gibi olgular dikkate alınarak munzam zarar hesaplaması yapılmasını talep ettiği, bu haliyle davacı tarafın geç ödeme nedeniyle somut olarak uğradığı zarar olgusunu ileri sürüp ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 179,90 TL olmakla baştan alınan 80,70 TL peşin harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 99,2‬0 TL nin davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/2 maddesi uyarınca hesaplanan 1.000,00 TL nispi vekalet ücretinın davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
5-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,)
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde —— Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/06/2023