Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/35 E. 2022/673 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/35 Esas
KARAR NO : 2022/673

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 23/11/2020
KARAR TARİHİ : 06/10/2022

Mahkememizin —-Esas sayılı dosyası üzerinden— tarihinde verilen—- karar sayılı görevsizliğe ilişkin karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine—– karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun kabul edilerek söz konusu mahkememiz kararının kaldırılması üzerine yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——— kapsamında bulunduğunu, sözü edilen sigortalının, —tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu yaralandığını, bu kaza sebebiyle tedavi görmüş olduğunu, söz konusu tedavi giderlerinin Müvekkili — karşılandığını, müvekkili şirketin sigortalısının yaralanmasına sebep olan — Plaka sayılı aracın davalı — nezdinde —ile sigortalı olduğunun tespit edildiğini, sigortalının, halefi olduğu hususu — sayılı yazı ile davalı şirkete bildirildiğini, söz konusu yazı ile; tedavi masraflarının — — —- olduğunu bu tutarın davalı şirket tarafından ödenmesinin talep edildiğini. ancak davalı şirket tarafından Müvekkili Şirket’e herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı tarafın işbu tutarı ödememesi üzerine davacı tarafın — başvurusu yapmış olduğunu; ekli ——tutanağından anlaşılacağı üzere anlaşma sağlanamadığından işbu davayı ikame etme zorunluluğunun hâsıl olduğunu belirterek davalı için tespit edilecek ——– oranları kapsamında, şimdilik ——– tazminatın, müvekkili şirketin ödeme tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sigortacılık kanunu gereği müvekkili şirkete başvuru şartının gerçekleşmediğini, başvuru aşamasında sunulması gereken zorunlu evrakların kendilerine sunulmadığını, açıklanan nedenlerden dolayı davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, ——- tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı kanun çerçevesinde —- başvurabilir.” şeklinde değiştirildiğini, öncelikle davacının kusur durumunu tespit edebilmek adına ve ceza dosyasında —- müvekkili şirketin sorumluluğu olmayacağını, ceza dosyasının celbini talep ettiklerini, müvekkili şirketin kaza tarihi itibariyle yalnızca sürekli iş göremezlik tazminatından sorumlu olduğunu, geçici iş göremezlik-bakıcı ve tedavi giderleri-yol masrafı sorumluluk kapsamında bulunmadığını, —– karşılanması beklenen bakıcı, tedavi ve geçici iş göremezlik giderlerinin müvekkilinden talep olunmasında hukuka uyarlık olmadığını, müracaatçının —-olup olmadığına bakılmaksızın, mevzuata göre — tarafından karşılanması gereken giderler trafik sigortalarının teminat kapsamına girmediğini, kusur durumunun şüpheye mahal vermemesi adına — tarafından kusur raporu düzenlenmesini talep ettiklerini, zararın tespit edilmesi gerektiğini,———kurumunun ödemiş olduğu tazminat varsa tespit edilerek ödenecek tazminattan düşülmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğu teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini belirterek davanın öncelikle usulden reddine, aksi takdirde haksız ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacak nitelikteki talebinin esastan reddi ile yargılama masraf ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arubuluculuk Tutanağı, Trafik Kazası Tespit Tutanağı, —-Tedavi Giderleri ve Faturalar, ——– — Kusur raporu, Dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava , 6102 sayılı TTK’nin 1472. maddesi uyarınca sigortalısının haklarına halef olan davacının dava dışı sigortalısı için ödediği —-aşan tedavi giderlerini rücuen davalı ——-tazmini ve tahsili istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan — yargılama usulüne göre duruşma açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan davacı vekilinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanları üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, son duruşmada duruşmaya katılan davacı vekilinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçirilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Burada Dosyaya mübrez Hukuk Uyuşmazlıklarda Dava Şartı —-Son Tutanağına göre ——— şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı da hemen ifade edilmelidir.
Davacının aktif dava ehliyeti yönünden ise 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun “———-başlıklı 1472. maddesinde ” (1) Sigortacı, —— ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar,—– intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, —– uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. (2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, —– dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” hükmü bulunmaktadır. Öte yandan ——– sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, —– doğan bir dava olmayıp; aynen ——- sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı ——–hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. Dosya kapsamında yer alan –sözleşmesi ile faturalar ve ödeme belgesine göre davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı ——-vekili cevap dilekçesinde özetle ve ——– poliçesi ile teminat verdiği hususların iş gücü kaybı ve bu bağlamdaki tazminatlar olup ———-yönünden sorumluluğun — olduğunu, bu nedenle talebin kendilerine yöneltilmesinin hukuka aykırı olduğunu öne sürmüştür.
Bu kapsamda öncelikle ve özellikle taraf ehliyeti ve sıfat kavramaları üzerinde bir kısım hukuki açıklamalar yapılarak somut olaya uyarlanması uygun olacaktır.
Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usulî hukukî ilişkinin —–olabilme yeteneğidir. Medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan istifade (hak) ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şekil olan taraf ehliyetini haiz olup olunmadığı hususu 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na (TMK) göre belirlenir. Buna göre medeni haklardan istifade ehliyeti bulunan her gerçek (TMK, m. 8) ve tüzel (TMK, m. 46) kişi davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir [6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), m. 50].
Her gerçek kişi sağ doğmakla, yaşadığı sürece—- sahip olur. —– ve buna bağlı olarak —-ne zaman kazanılacağı ise maddi hukuk normlarıyla belirlenir. Gerçek veya tüzel kişiliği olmayan ——yahut toplulukların ——- bulunmamaktadır.
Dava ehliyeti; HMK’nin 51. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup kişinin kendisi veya yetkili kılacağı bir temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usul işlemlerini yapma ehliyetini ifade eder. Dava ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki TMK’nin 9. maddesinde düzenlenen medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre; medeni hakları kullanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi dava ehliyetine sahip kabul edilmelidir.
6100 Sayılı HMK’nin 114/1-d maddesinde açıkça düzenlendiği üzere dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Bu düzenlemede husumet ya da başka bir deyişle taraf sıfatı dava şartları arasında sayılmamıştır. Dava şartının özelliği tıpkı taraf sıfatı gibi davanın esastan görülüp karara bağlanabilmesi için varlığı ya da yokluğu hâkim tarafından davanın her aşamasında kendiliğinden gözetilen ve taraflarca noksanlığı davanın her aşamasında ileri sürülen nitelikte olmasıdır.
Taraf sıfatı, bir başka deyişle —– ise dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Yargısal uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukukî koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.
Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir ve bu durumda dava ret veya kabul ile sonuçlanır. Başka bir anlatımla dava şartların işin esasının incelenmesine engel teşkil eder mahiyetteyken, bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse,—– arasındaki uyuşmazlığın çözümüne girilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Sıfat, ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de teşkil etmediğinden davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur — Açıklanan işbu ilke ve hususlar—- KARARINDA DA YER BULMUŞTUR.
Yukarıda açıklanan hususlar ve yapılan yargılama çerçevesinde yeniden somut olaya bakacak olursak; davacı —- ile dava dışı sigortalı ———- arasında —-arasında geçerli ——- ——-düzenlendiği tartışmasızdır. Yine sigortalının — karıştığı trafik kazasında —–olarak bulunan sigortalı yaralanmıştır. Bu yaralanmaya bağlı olarak dava dışı sigortalı tedavi görmüş ,giderler davacı —-tarafından karşılanmıştır. Bu davada ise davacı kaza tarihinde davalı şirkete — plakalı motosiklet nedeniyle yaralanmasına sebebiyet verildiği iddiası ile poliçe limiti kapsamında davalı—– ile —- tebliğini aşan kısmının rücuen tazmini istenmektedir. Bu nedenle konuya ilişkin mevzuat ve yargısal içtihatlara değinilmesi gerekecektir.
6111 sayılı Yasa, — tarihinde yürürlüğe girmiş olup somut olayda kaza—-tarihinde meydana gelmiş, dava — tarihinde açılmıştır. 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Yasanın 59. maddesinde, trafik kazaları nedeniyle————– hizmet bedellerinin ———olup olmadığına bakılmaksızın “— karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan —- bedellerinin —– maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili ——— öngörülmüştür. Bu düzenlemeler ile trafik kazasından kaynaklanan ve KTK’nun 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri bakımından, trafik sigortacısı ile sorumluluğunu üstlendiği araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu son bulmuştur. —
Öte yandan, —- tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde de; “— ve —- tedavinin gerektirdiği tüm ————— olup olmadığına bakılmaksızın— hükümler doğrultusunda karşılanır” düzenlemesi getirilmiştir. Söz konusu — Tebliği’nin 4. maddesinin 1. Fıkrasının iptali istemiyle ——- yürürlüğe giren değişik 98. maddesinde, —-sebebiyle sunulan —- bedellerinin — tarafından karşılanacağının belirtilmesine rağmen, dava konusu Yönetmelik hükmüyle, tedavi giderlerinin,— uyarınca belirlemiş olduğu — yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı yönünde kısıtlama getirilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle; Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere —-Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde yer alan —– doğrultusunda”—- tarihinde de —–Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin—— doğrultusunda” ibaresinin iptaline karar verilmiş olmakla trafik kazalarına bağlı acil hal teşkil eden tedavi giderlerinden —- gidilmediği gibi —konusunda da bir ayrım yapılmadığı anlaşılmıştır.
— tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6645 sayılı Kanunun 60. maddesiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinin birinci fıkrasına “kazazedenin —olup olmadığına bakılmaksızın” ibaresinden sonra gelmek üzere ——- belirlenen —- geri ödeme usul ve esasları —– ibaresi ile —- kapsama girenler yönünden genel —— için belirlenen —– ilave sağlık hizmetlerini belirler, —- için farklı birim fiyatı tespit eder. Bu—- tebliğindeki istisnai —- dâhil edilmez.” cümlesi eklenmiş ve ödeme kıstası tekrar belirlenmiştir. Bu nedenle sorumluluğun belirlenmesinde kaza tarihindeki kanun hükümleri nazara alınması gerektiği, davaya konu kazanın 6645 Sayılı düzenleme ancak yürürlük tarihinden sonra 2018 yılında meydana geldiği nazara alındığında 6111 sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinin değişiklikten sonraki hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Ancak, yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre eldeki davada —-kapsamında bir değerlendirme yapılmaksızın, kaza ile illiyet bağı bulunan ve 6111 sayılı Yasa kapsamında kalan tüm belgeli tedavi giderlerinden —- sorumluluğunu üstlendiği araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu son bulduğu, 2918 sayılı Yasa’nın 98. madde kapsamına girmeyen —–sigortacısı olan davalının sorumluluğu ise devam ettiği anlaşılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında tekrar somut olaya—– kazasında yaralanan dava dışı sigortalı——tedavi ve tedavi giderlerine ilişkin —- tarihli —-raporu,——- tutarında fatura ve tazminat ödemesine ilişkin belge birlikte değerlendirildiğinde yapılan giderlerin doğrudan —meydana gelen trafik kazasından kaynaklandığı ve bu kazadaki yaralanmaya bağlı olarak gerçekleştirildiği görülmekle 6111 sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı Yasa’nın 98. Maddesi kapsamındaki belgeli tedavi giderlerinden olduğu anlaşılmakla davaya konu belgeli tedavi giderlerinin tamamından 2918 sayılı KTK 98. maddesi kapsamında davalının sorumluluğu bulunmadığı, dolayısıyla davalıya husumet yöneltilemeyeceğinden davalı hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir. ——-
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden aynı yasanın 326/1 maddesi gereğince davacı şirket sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi ———ücretinin de yargılama gideri kapsamında davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-)Davalının davada taraf sıfatı (Pasif Husumet Ehliyeti) bulunmadığından; DAVANIN ESASTAN REDDİNE,
2-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının başlangıçta alınan 85,39 TL peşin harçtan mahsubuyla bakiye 4,69 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-) Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —–13/1 ,13/2 ,7/2, maddeleri gereğince —–nispi/maktu vekalet ücretinin ve 8.50 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Davalı tarafından vekille temsil dışında (HMK’nin 323/1/ğ) yapılmış başkaca bir yargılama gideri bulunmadığından işbu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile ——— ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
7-) 6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansın yatırana iadesine, (Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına)
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.