Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/343 E. 2023/82 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/343 Esas
KARAR NO : 2023/82

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/05/2022
KARAR TARİHİ : 02/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı şirkete muhtelif tarihlerde mallar sattığını ve satılan malların tamamının davalıya teslim edildiği ve bu mallara ilişkin 4 adet fatura düzenlendiğini, faturalarda belirtilen malların davalıya teslim edilmesine rağmen davalının bakiye 24.000 TL yi davacıya ödemediğini, davacının iyi niyetli tüm girişimlerine rağmen satılan malların bedelinin ödenmemesi üzerine, alacağın tahsili için davalı aleyhine —- sayılı icra dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu,—- düzenlendiğini ve ardından —– dosyasına haksız itirazda bulunulduğunu, davacı iade faturasını kabul etmediğini ve itirazlarını—-davalıya bildirdiğini, izah edilen nedenlerle davanın kabulü ile fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla davalının — dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, icra takibinin devamına, alacağın %20’den aşağı olmamak icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, taraflar arasında cari hesap ilişkisi kurulmuş ise de davacının icra takibinde konu alacağına ilişkin ürünlerin davalı şirkete teslim edilmediğini, dava dilekçesinde davalı şirket adına mal teslim edildiği iddia edilen —- isimli bir davalı şirket çalışanın bulunmadığını, bu isme teslim edilen malların davalı şirkete ulaşmadığını,——–yapıldığı iddia edilen teslimatlara ilişkin —- davalı şirkete teslim edilmediğini, bu sebeplerle davalı şirket 10.02.2022 tarihli iade faturasını keserek davacıya gönderildiğini, davalı şirketin bu cari ilişki sebebiyle davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığı, davacı şirket fatura konusu malları usulüne uygun olarak davalı şirkete teslim ettiğini ispatla yükümlü olduğunu, her ne kadar davacı taraf faturaya süresinde itiraz edilmediğini iddia etmiş ise de bu tek başına malın teslim edildiği ya da hizmetin alındığı anlamına gelmeyeceğini, izah edilen nedenlerle; davanın reddine, kötü niyetle takip başlatan davacının %20′ den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, dava masrafları vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER —- dosyası UYAP kayıtları, Hukuk Uyuşmazlıklarında —- Belgeler, Bilirkişi Raporu, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava , 2004 Sayılı İİK’nın 67.maddesi uyarınca İtirazın İptali ve Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan davacı vekilinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanı üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, duruşmada hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya esas — dosyası —- üzerinden çıkartılarak, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca tarafların nüfus ve — dosyaya kazandırılmış ve bağlı bulundukları vergi dairelerine ayrı ayrı müzekkereler yazılarak vergi kayıtları ve uyuşmazlığın tabi olduğu —- celbedilmiştir. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, —— alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır. Bu kuraldan hareketle; takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama ışığında somut olaya bakıldığında; evvelin— dosyasından davalı-borçlu hakkında satış sözleşmesi kapsamında kesilen faturalara bağlı olarak icra takibi başlatıldığı ,icra takibe yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş, taraf vekillerince gösteriler deliller ve davanın niteliği gereği resen toplanması gereken deliller toplanmış ve 6102 Sayılı TTK’nin 83-85 maddeleri ve 6100 Sayılı HMK’nin 221,222 maddeleri kapsamında inceleme gün ve saati belirlenerek taraf şirketlerin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve bu minvalde dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.—-tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan raporda özetle mealen; Ticari Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden: Tarafların raporun 4.a. bölümünde 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtlarının incelemesi neticesinde; ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikleri ile—- beratlarının T.T.K” nu ve V.U.K” nu hükümlerine göre süresinde ve usulüne uygun tutulduğu, Taraflar arasındaki ticari ilişkinin ihtilafsız olduğu, her iki tarafın raporun 4.b. bölümünde incelenen ticari defter kayıtlarında; davacı şirketin kendi defterlerinde —- tutarında alacaklı gözüktüğü, davalı şirketinde kendi ticari defterlerinde davacıdan 401,12 TL tutarında alacaklı gözüktüğü, tarafların defter kayıtları arasındaki 34.901,12 TL tutarında uyumsuzluğa ilişkin takip tarihi dikkate alındığında raporun 4.b.3. bölümünde yapılan irdeleme neticesinde; davalı defterlerinde davacı aleyhine borç kaydedilen “iade faturası açıklamalı ” faturalardan ibaret olduğu tespit edildiği, raporun 4.c. bölümünde karşılaştırmalı olarak incelenen— bildirim formlarında davacının—davalı şirkete —– toplamda —- yaptığını, davalı tarafında aynı yıl davacıdan 28 adet fatura karşılığı toplamda—” yaptığını bağlı bulunduğu —–müdürlüğüne bildirildiği, — bildirim — karşılaştırıldığında herhangi bir uyumsuzluk bulunmadığı, bahse konu bildirimlere ilişkin faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı alış/satış faturalarından ibaret olduğu, Eş deyişle davalının takip konusu alış faturalarını döneminde ticari defterlerine kaydettiği, iade fatura açıklaması ile kendi defterlerinde davacı açık hesabında davalı aleyhine borç kaydettiği faturaların ise — tarihli olduğu tespit edilmiştir. Hiç kimsenin başkasına ait faturayı sebepsiz yere kendi defterlerine kendi borcu olarak yazmayacağı, “alım” olarak kendi aleyhine vergi dairesine beyan etmeyeceğinden işbu faturalar içeriği malların davalı şirkete teslimine ilişkin karinelerin oluştuğu, bu kez ispat yükünün davalı şirkete geçtiği, davalının işbu malı/hizmeti almadığını veya fatura bedelinin tamamını ödediğini ispat etmesi gerektiği kanaatine varıldığına yönelik tespit, görüş ve hesaplarını havi rapor verilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve beyan ve itirazlar değerlendirilmiştir. Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirmede öncelikle davalı tarafın icra dosyasına mal ve hizmetin kendisine teslim edilmediği gerekçesiyle itiraz ettiği , davalı şirketin bilirkişi raporuna da yansıdığı üzere faturaları alım olarak—- beyan ettiği, takibe ve davaya konu faturaları ticari defterlerine aynen işlediği anlaşıldığından, davalının artık faturaya konu mal veya hizmeti almadığını ya da bedeli ödediğini ispat etmesi gerekmektedir. Zira bilinmelidir ki, ticari defterlere kaydedilmiş ve vergi dairesine bildirilmiş faturanın akdi ilişkinin varlığını da kanıtladığı kabul edilmektedir. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Davalı şirketi tarafından bu yönde bir ispat vasıtasına dayanılmadığı gibi bunu ilişkin bir delilde ikame edilmemiştir.—– defterleri arasındaki farkın sebebinin davalının düzenlemiş olduğu toplam 34.901,12 TL miktarlı iade faturaları olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bilindiği üzere olayda olduğu gibi süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen faturadaki alacakla ilgili olarak, süre geçtikten sonra iade edilmesi veya ticari defterlere kaydedildikten sonra iade faturası düzenlenmesi/kesilmesi borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. Bu neden itiraz süresi geçtikten sonra, faturaların doğrudan iade edilmesi veya iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmamaktadır. Böylece davacının davasını TMK’nin 6. HMK’nin 190 ve 222/3 maddeleri nazarında usulüne uygun olarak tutulan her iki taraf ticari defter ve kayıtları ile dava edilen asıl alacak yönünden ispat ettiği anlaşılmıştır. Binaenaleyh, taleple bağlılık ilkesi gözetilmiş ve dosyaya mübrez bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli, yeterli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kabulü ile, davalı-borçlunun —- takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile icra takibinin, asıl alacağa —- takip tarihinden itibaren yıllık %15,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle 24.000,00 tl üzerinden devamına karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise; ——– kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nin 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda alacağın gerçek miktarının icra takip dosyası, faturalar, vergi dairesi kayıtları ve ticari defter ve belgeler nezdinde belli olmasının yanında, davalı taraf da borcunun varlığı ve miktarını kendi ticari defter kayıtlarına göre açık ve net olarak belirleyip tespit edebilir durumdadır. Bu nedenlerle davalının itirazının haksızlığına karar verilmesi esasında, davalı-borçlu yönünden icra takip dosyasına konu mevcut asıl alacak/borç likit/muayyen olduğundan İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince şartları oluşmakla asıl alacağın % 20’si olan 4.800,00 TL icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden sorumluluk, aynı yasanın 326/1 maddesi gereğince tamamen aleyhinde hüküm verilen davalı üzerinde bırakılmıştır. Bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava — arabuluculuk ücretinin de davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26 ve 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun —– dosyasına yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile icra takibinin, asıl alacağa (24.000,00 TL) takip tarihinden itibaren yıllık %15,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle —üzerinden DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, asıl alacağın (24.000,00 TL) %20’i olan 4.800,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.639,44 TL karar ve ilam harcından 80,70 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 1.558,74 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —- davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı 80,70 TL peşin harç 11,50 TL vekalet harcı, 79,50 TL posta masrafı ve 1.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.452,40 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan —13/1, 13/2 maddeleri uyarınca hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.