Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/285 E. 2023/257 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/285 Esas
KARAR NO : 2023/257

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/04/2022
KARAR TARİHİ : 05/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava şartı arabulucuk süreci tamamlanmış olup sürecin anlaşamama şeklinde sonuçlandığını, davalının müvekkili şirketten yurdışına ihraç edeceğini ve bu nedenle KDV muafiyetinden yararlanmak istediğini bildirerek,—— ürününden 3.600 kg tutarında satın aldığını, 3065 Sayılı Kanunun 11/1-a maddesinde, yurtdışına yapılan mal ve hizmet tesliminde KDV düzenlenmeyeceğini yani ihracatta yapılan mal ve hizmet teslimleri açıkça KDV’den muaf tutulamayacağının düzenlendiğini, davalının ihracat yapmak üzere anılan ürünleri satın aldığını bildirmesi üzerine, müvekkilce anılan KDV muafiyeti de düzenlenerek —– fatura numaralı ve 14/07/2021 tarihli 105.183,84 TL tutarlı fatura tanzim edildiğini, davalı tarafça ihracatın yapıldığını gösterir ihracat çıkış evraklarının müvekkiline 90 gün içinde teslim edilmesi gerekmekte iken, davalı taraf yapılan sözlü ve yazılı taleplere rağmen söz konusu evrakları müvekkiline teslim etmediğini, davalı tarafın anılan ihracat çıkış evraklarını müvekkiline teslim etmemesini takiben müvekkilinin, vergi dairesine kanunen zorunlu olduğu üzere düzeltme beyannamesi verdiğini ve faturanın KDV’si (18.933,09 TL) ve bu KDV’ye uygulanan gecikme zammını (939.12 TL) ilgili vergi dairesine ödediğini ve bu tutarda zarara uğradığını, borcun tahsili için yapılan yazılı ve sözlü uyarılara cevap verilmemesinin akabinde—–sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak borçlu tarafından takibe haksız olarak itiraz edilmek suretiyle icra takibi durdurulduğunu, haklı davanın kabulü ile, borçlunun haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, borçlu aleyhine % 20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP:Davalı tarafından 6100 Sayılı HMK’nin 322/1 maddesi atfıyla aynı yasanın 126-131 maddeleri kapsamında cevap dilekçesi verilmemiştir. Davalı duruşmalara katılmamış; kendisini vekille temsil de ettirmemiştir.
DELİLLER : —– Esas sayılı dosyası, Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı, —– Ticaret Odası Ticaret Sicil Kayıtları, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Kayıtları, Vergi Dairesi Kayıtları ve BA-BS formları, Bilirkişi Raporu, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.
İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLAR:
Dava, 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi gereğince İtirazın İptali ve Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan davacı vekilinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanı üzerine tahkikata geçilerek deliller toplanmış, tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, son duruşmada hazır bulunan davacı vekilinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Öncelikle davaya esas —— Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca davacı şirketin ticaret sicil; davalının nüfus kaydı çıkartılarak dosyaya konulmuştur. Öte yandan tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerinden mükellef kayıtları ve uyuşmazlığa ilişkin 2021 yıllına ait BA, BS formları, gelir vergisi beyannamelerine ilişkin bilgi ve belgeler celbedilmiştir. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır. Bu kuraldan hareketle; takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında; —— Esas sayılı dosyasından davalı-borçlu hakkında satış sözleşmesi kapsamında kesilen faturaya ve işbu fatura nedeniyle verilen KDV düzeltme beyanı ve ödenen KDV ve bağlı zararlarına dayalı olarak geçerli şekilde ilamsız icra takibi başlatıldığı , ödeme emrine yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan işbu dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiştir. Davalı taraf davaya yanıt vermediğinden iddianın inkar edildiği kabul edilerek davacı vekil tarafından gösterilen deliller ve davanın niteliği gereği resen toplanması gereken tüm deliller toplanmış ve dosya kapsamına göre tarafların tacir olması nedeniyle 6102 Sayılı TTK’nin 83-85 maddeleri ve 6100 Sayılı HMK’nin 222. maddeleri kapsamında inceleme gün ve saati belirlenerek tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve bu minvalde dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi SMMM —– tarafından davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan raporda özetle mealen; Davacının 2021 hesap dönemi itibarı ile e-defter uygulamasına tabi olduğu anlaşılmaktadır. Bu çerçevede yaptığımız tespitlere göre yevmiye ve defteri kebir e-defter beratlarının—-onaylarının bulunduğu , Envanter defter açılış kaydının —– Noterliğince —— sayılı yevmiye kaydı ile yapılmış olduğu, bu haliyle ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olduğu ,defterlerin birbirini doğrulama özelliğine sahip olduğu, Davacının davalı ile ilgili muhasebe kayıtlarını —– nolu defteri kebir cari hesabında izlediği , dava konusu sevkiyata ilişkin —– sayılı faturanın ve ilgili KDV nin—–nolu yevmiye maddesi ile kayıtlara alınmış olduğu tespit edildi. Ayrıca 18.933,09 tutarındaki Kdv ve ilgili gecikme cezasının davacı tarafından 29 11.2021 tarihinde— vergi dairesine ödendiği, bu tutarın aidiyeti ciheti ile bir borç dekontuna konu edilerek davalının işlemlerinin izlendiği —— cari hesabına da borç tahakkukunun yapılmış olduğu , davacının muhasebe kayıtlarına göre davalıdan 19 .872.21 TL alacaklı olduğu yönünde tespit ve hesap bildirilmiştir. Bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporuna karşı davacı vekili beyan dilekçesi vermiş ancak davalı tarafça herhangi bir itiraz öne sürülmemiştir. Böylece bilirkişi raporu yönünden davacı lehine usulü kazanılmış hak doğmuştur. Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirmede; öncelikle davalı tarafın icra dosyasına genel ve soyut bir itirazda bulunduğu, taraflar arasındaki ticari, akdi ve hukuki ilişkinin sabit olduğu tespit edilmiştir. Somut olayda takip konusu alacağın davacının ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olduğu ve defterlerin delil niteliği taşıdığı anlaşılmıştır. Öte yandan davalıya usulüne uygun olarak gerekli ihtar şerhi içeren davetiye tebliğ edilmesine rağmen; ticari defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemiş ve dolayısıyla üzerinde bilirkişi incelemesi yapılamamıştır. Bu durumda 61010 Sayılı HMK’nin 222/3 hükmüne göre davacının ticari defterlerinde aynen kayıtlı olan ve ödemeye ilişkin bir savunma ve belge de sunulmayan takip ve dava kounusu alacağın varlığının ve miktarının sabit kabul edilmesi gerektiği düşünülmüştür. Binaenaleyh, davacı şirketin davasını, TMK’nin 6 ile HMK’nin 190, 222/3 maddeleri gereğince takip dosyası, fatura, vergi dairesi kayıtları, mevcut bilirkişi raporu ve anılan diğer durum ve deliller karşısında açıkça ispatladığı sonuç ve kanaatiyle dosyaya mübrez sözü geçen bilirkişi raporunun da gerekçeli, dosya kapsamıyla uyumlu, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kabul ve takdir edilerek, davanın niteliği gereği icra takip dosyası ve taleple bağlılık ilkesi, tarafların tacir sıfatına göre faiz tür ve oranı ile 6098 sayılı TBK’nin 117/1 maddesi gereğince temerrütün icra takibiyle oluştuğu da gözetilip denetlenmesi sonucunda davacının davasının kabulü ile; davalı-borçlunun —— Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile icra takibinin asıl alacağa ( 19.872,21 TL) takip tarihinden itibaren yıllık %16,75 avans faiz uygulanmak suretiyle aynen devamına karar verilmiştir.Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise; Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nin 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda asıl alacağın gerçek miktarının davacı ticari defterlerine göre açıkça belli olmasının yanında, davalı taraf da ibrazdan kaçınmakla birlikte kendi ticari defter ve belgelerine göre borcunun varlığını ve miktarını açık ve net olarak belirleyip tespit edebilir durumdadır. Bu nedenlerle davalının itirazının haksızlığına karar verilmesi ve davalı-borçlu yönünden icra takip dosyası ve bilirkişi raporu itibariyle mevcut asıl alacak/borç likit/muayyen olduğundan İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince şartları oluştuğundan takibe konu asıl alacağın (19.872,21 TL ) % 20’si olan TL 3.974,44 TL icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince tamamen aleyhine hüküm verilen davalı sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi —– bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun—- İcra Dairesinin ——-Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa ( 19.872,21 TL) takip tarihinden itibaren yıllık %16,75 avans faiz uygulanmak suretiyle aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, asıl alacağın %20’si olan 3.974,44 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.357,47 TL karar ve ilam harcından; dava açılışında peşin yatırılan 240,01 TL harcın ve icra dosyasından alınan 99,36 TL harcın mahsubuyla bakiye 1.018,10 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 240,01 TL peşin harç, 11,50 TL vekalet harcı, 240,25 TL posta masrafı ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere olmak üzere toplam 1.572,46 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, ) Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle ——- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.