Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/275 E. 2023/213 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/275 Esas
KARAR NO : 2023/213

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/04/2022
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Alıcı durumunda bulunan davacı müvekkili şirketle, satıcı durumunda bulunan davalı şirket arasında yapılan elektronik posta yazışma içeriği ile sabit olduğu üzere 05.03.2021 tarihinde bir taşınır satımı sözleşmesi kurulduğunu, işbu elektronik posta yazışma içeriği HMK.’nın 199. maddesi ilgili hükmü kapsamında delil vasfında olduğunu, işbu sözleşme kapsamında yürütülen muhtelif tarihli E-Posta yazışma içerikleri ile sabit olduğu üzere 15 adet el arabasının müvekkili şirkete satımı ve bunlardan 10 adet el arabasının 25.03.2021 tarihinde müvekkili şirketin gösterdiği adreslere davalı şirket tarafından teslim edilmesi kararlaştırıldığını, bu kapsamda davalı şirket tarafından keşide edilen faturaya istinaden 29.03.2021 tarihinde davacı müvekkili şirketçe toplam satım bedeli olarak davalı şirket hesabına 31.860,00 TL tutarında para havalesi yapıldığını, muhtelif tarihli elektronik posta yazışma içerikleri ile sabit olduğu üzere satım konusu 5 adet el arabası 06.Nisan. 2021 tarihinde taraflarca ifa yeri olarak tayin edilen davacı müvekkili şirketin—— adresinde yer alan deposuna teslim edildiğini, buna karşın geriye kalan sözleşme konusu 10 adet el arabası ise davalı şirketçe teslim edilmediğini, bu hususta davalı şirket yetkilisi —— hitaben ifa edilmeyen teslim edimi nedeniyle davacı şirket ilgili personeli tarafından gönderilen muhtelif tarihli E-Posta yazışma içerikleri sonuçsuz kaldığını, davalı şirket borçlu temerrüdüne düştüğünden ve borcun ifası davalı şirket tarafından taahhüt edilen belirli bir zamanda da gerçekleşmemiş olduğundan, ihbar eden davacı müvekkili şirketçe temerrüt konusu borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçildiğini, sözleşmenin feshedildiğini, borcun ifa edilmemesi nedeniyle temerrüt konusu 10 adet el arabasının teslim edilmemiş olması nedeniyle oluşan KDV dahil, 21.240,00 TL. tutarındaki maddi zararın işbu temerrüt ihbarının davalı şirkete tebliğinden itibaren işleyecek en yüksek ticari reeskont faizi ilavesi ile birlikte, ihbarnamenin muhataba tebliğ edildiği tarihten itibaren en geç yedi iş günü içinde davacı müvekkili şirkete nakden ve def’aten ödenmesini, işbu ihbarnamenin sonuçsuz kalması durumunda verilen süre bitiminde davalı şirket aleyhinde alacağın tahsili için icra/iflas takibi başlatılacağını ve sair yargı yollarına başvurulacağı ihtar edildiğini, işbu ihbarname davalı şirketin muhtelif tarihli E-posta yazışmalarında yer alan adresine tebliğ edildiğini, işbu ihtarnamenin semeresiz kaldığından davacı müvekkili şirket alacağının tahsili için —–Esas. sayılı dosyası ile davalı şirket hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalı takip konusu alacağa ve icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğinden İİK.’nun 67’inci vd. maddeleri ilgili hükümlerinden hareketle borca ve yetkiye itirazın iptali için işbu davanın açılması yönünde hukuki yarar koşulu oluştuğunu, arabuluculuk aşamasında taraflar arasında uzlaşma sağlanamadığını, sunulan nedenler ve yargılama aşamasında ortaya çıkacak sair yeni durumlar göz önüne alınarak İİK’nun 67’inci maddesi ilgili hükmünden hareketle; davalı/borçlunun——Esas. sayılı dosyasına yaptığı yetkiye ve borca itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini, davalı/borçlunun haksız olarak inkar ettiği takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP : Davalı şirket/vekili tarafından 6100 Sayılı HMK’nin 322/1 maddesi atfıyla aynı yasanın 126-131 maddeleri kapsamında cevap dilekçesi verilmemiştir. Davalı şirket vekili duruşmada davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuş ve talep etmiştir.
DELİLLER : —–Esas sayılı dosyası UYAP sureti, Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı, Ticaret Sicil Kayıtları, ——Genel Müdürlüğü’ne Ait Hesap Ekstreleri, E-Posta yazışmaları, Banka Dekontu, İhtarname, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.
İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI:
Dava, 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi gereğince İtirazın İptali ve Tazminat ( Ticari Satımdan ve Sebepsiz Zenginleşmeden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve daha önce arabuluculuk sürecinden bir sonuç alınamadığından bu kez vaki sulh davetine rağmen duruşmaya katılan davacı vekilinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanı üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, duruşmada hazır bulunan davacı vekilinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya esas—– Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden çıkartılarak, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca tarafların ticaret sicil kayıtları dosyaya kazandırılmış ve uyuşmazlığa göre banka şubelerine ayrı ayrı müzekkereler yazılarak hesap hareketleri celbedilmiştir. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır. Bu kuraldan hareketle; takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. Sebepsiz zenginleşme ise; haklı bir neden olmaksızın bir kimsenin malvarlığının başka bir kimsenin malvarlığı aleyhine çoğalmasıdır. Sebepsiz zenginleşme davası, haksız olarak başkasının mal varlığından veya emeğinden zenginleşen kimsenin, bu zenginleşmeyi geri vermesi amacını taşır. Bu şekilde, hukuki değerler arasında bozulmuş olan denge yeniden tesis edilmiş olur. Sebepsiz zenginleşme 6098 sayılı TBK’nin 77-82. maddeleri arasında düzenlenmiştir. TBK’nin 77/I maddesinde “Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlü olacağı” ifade edilmiştir. Zenginleşen kimsenin malvarlığının, herhangi bir mal edinmeden de artış göstermesi ve malvarlığının azalması gerekirken haklı bir sebebe dayanmadan azalmayıp mevcut durumunu muhafaza ettirmesi de madde hükmünde ifade edildiği üzere sebepsiz zenginleşme sayılmaktadır. Davanın sebebi sebepsiz zenginleşme olmakla kural olarak, muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Temerrüt ya bir ihtar ile ya da dava açılması suretiyle gerçekleşir. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez. (BK.m.101/1, TBK.m.117/1) Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin bir ihtar ile ya da aleyhine bir takip ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlememektedir. Sebepsiz zenginleşmede ise sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak, sebepsiz zenginleşmenin iyi niyetli olduğu hallerde temerrüt için bildirim şarttır. (TBK.m.117/2)Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama ışığında somut olaya bakıldığında; evvelin,——-Esas sayılı dosyasından davalı-borçlu hakkında satış sözleşmesi kapsamında malların teslim edilmemesi nedeniyle ödenen bedelin iadesi için icra geçerli bir icra takibi başlatıldığı ,ödeme emrine karşı yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş, taraf vekillerince gösteriler deliller ve davanın niteliği gereği resen toplanması gereken deliller toplanmıştır. Dosya kapsamına göre taraflar arasında satış sözleşmesi kurulduğu ve sözleşme gereğince davacının davalıya satış bedelini düzenlenen fatura , banka dekontu ve hesap dökümlerinden anlaşıldığı üzere gönderdiği ve böylece edimini ifa ettiği tespit edilmiştir. Davalı taraf ise satış sözleşmesi gereği 15 adet olan ürününü 5 adetini teslim etmiş; 10 adete ilişkin teslim borcunu ise yerine getirmemiştir. Bilindiği üzere satışa konu malların teslimi hususunda ispat yükü satıcıya yani somut olay yönünden davalı şirkete aittir. Davacı taraf satışa konu 10 adet ürünün teslim edilmediğini öne sürmüş ve bu ürünler için ödediği bedelin iadesini istemiştir. Mahkememizce taraf şirketlerin temsilcileri dava konusu ile ilgili olarak HMK’nin 169 vd maddeleri gereğince isticvap edilmiştir. Davacı şirket temsilcisi duruşmaya gelerek isticvap gereği iddiayı doğrulamış ve açıklamıştır. Davalı şirket temsilcisi ise usulüne uygun olarak isticvap davetiyesi tebliğ edilmesine ve vekille de temsil edilmesine karşın duruşmaya gelmemiş, mazeret de bildirmemiştir. Böylece iddianın 6100 sayılı HMK’nin 171/2 maddesi gereğince sübut bulduğu kabul edilmiştir. Filhakika, olayda davalının ediminin takip konusu kısmını ifa etmediği ve ifa etmediği edim nedeniyle davacının ifa ettiği edim oranında sebepsiz zenginleştiği ve işbu miktarın takip miktarı ile uyumlu olduğu ve TBK’nin 77/82 maddeleri kapsamında sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği iade etmesi gerektiği anlaşılmış olup, davacının davasını TMK’nin 6. HMK’nin 190 ve 171/2 maddeleri nazarında usulüne uygun olarak ispat ettiği anlaşılmıştır. Binaenaleyh; taleple bağlılık ilkesi nazarında, temerrüt olgu ve tarihi, tarafların tacir sıfatına göre faiz tür ve oranı da gözetilmek, denetlenip düzeltilmek suretiyle davacının davasının kabulü ile, davalı-borçlunun——Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile icra takibinin asıl alacağa ( 21.240,00 TL) takip tarihinden yıllık %16,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle aynen devamına karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise; Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nin 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda alacağın gerçek miktarının sözleşme ilişkisi, icra takip dosyası, fatura, banka dekontu ve banka hesap hareketleri nezdinde belli olup davalı taraf da borcunun varlığı ve miktarını açık ve net olarak belirleyip tespit edebilir durumdadır. Bu nedenlerle davadaki vaki talep, ve davalının itirazının haksızlığına karar verilmesi esasında, davalı-borçlu yönünden icra takip dosyasına konu mevcut asıl alacak/borç likit/muayyen olduğundan İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince şartları oluşmakla asıl alacağın % 20’si olan 4.248,00 TL icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir.Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden sorumluluk, aynı yasanın 326/1 maddesi gereğince tamamen aleyhinde hüküm verilen davalı üzerinde bırakılmıştır. Bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile HukukUyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi—— bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26 ve 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun ——Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa ( 21.240,00 TL) takip tarihinden yıllık %16,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, asıl alacağın %20’si olan 4.248,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.450,90 TL karar ve ilam harcından; peşin alınan 256,53 TL harcın ve icra dosyasına yatırılan 106,20 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 1.088,17 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca——bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 256,53 TL peşin harç, 11,50 TL vekalet harcı, 193,25 TL posta masrafı olmak üzere olmak olmak üzere toplam 541,98 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, ) Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı; davalı vekilinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle—— Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.