Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/25 E. 2023/172 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/25 Esas
KARAR NO: 2023/172
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/01/2022
KARAR TARİHİ: 02/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Borçlu/davalının müvekkiline olan borçlarından dolayı —– ile icra takibi başlatıldığını, takibin 29.281,60 – TL asıl alacak ve 9.965,51 TL işlemiş vade farkı olmak üzere 39.247,11 TL üzerinden açıldığını, şimdilik sadece anapara olan 29.281,60 TL üzerinden dava açıldığını, borçlunun, müvekkilinin şahıs firması ile uzun zamandır ticaret yaptığını, müvekkilinin borçluya mal vermekte, karşılığında fatura keserek alacağı tahsil ettiğini, bu çerçevede müvekkili ile borçlu şirket arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davalı borçlunun herhangi bir borcu olmadığından bahisle takibe itiraz edildiğini, borçlunun müvekkili firmadan mal aldığını, faturası kesilerek kendilerine malların teslim edildiğini, borçlu tarafın almış oldukları malların bedellerini açık hesap olduğu düşüncesi ile ödemediğini bildirip, davanın kabulünü ve itirazın iptalini, takibin devamını, borçlunun asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, icra takibi ve ödeme emrinden 08.12.2021 günü haberdar olunduğunu, şirkete ait olmayan başka bir adrese tebliğe çıktığını, işbu adresi de kabul etmediklerini, bu adresle ilgili yapılan işlemlerin usulsüz olduğunu, takip dayanağına, borca, faize, ferilerine süresinde açık ve kesin olarak itiraz ettiklerini, dava konusu iddia edilen alacak kalemine ilişkin her hangi bir mal ya da hizmetin davacıdan alınmadığını, alınan faturaya sekiz gün içinde itiraz edilmezse, fatura sadece miktar ve fiyat yönünden kabul edilmiş sayılacağını, yoksa faturada yazılı mal ya da hizmet daha önce ifa edildiğinin kabul edilemeyeceğini, taraflar arasında yapılmış yazılı bir cari hesap sözleşmesi olmadığı gibi iddia edilen alacak kalemine ilişkin herhangi bir mal ya da hizmet alınmadığını, her türlü hakları saklı kalmak kaydı ile haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatını davacının müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.

DELİLLER: —– Esas sayılı dosyası, Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı, — Kayıtları, Ticari Defter ve Belgeler, Tarafların Vergi Kayıtları ve — yıllarına ait ——Formları, Faturalar, Bilirkişi Raporu ve ek raporu, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI:
Dava, 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi gereğince İtirazın İptali ve Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan davacı vekilinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanı üzerine tahkikata geçilerek deliller toplanmış, tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, son duruşmada hazır bulunan davacı vekilinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Öncelikle davaya esas —— üzerinden getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca taraf şirketlerin ticaret sicil kaydı çıkartılarak dosyaya konulmuştur. Öte yandan tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerinden mükellef kayıtları ve uyuşmazlığa ilişkin ——- formları, gelir vergisi beyannamelerine ilişkin bilgi ve belgeler celbedilmiştir. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde; —- Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.—– Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın —- yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. —-Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.—– Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır. Bu kuraldan hareketle; takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında;——- sayılı dosyasından davalı-borçlu hakkında satış sözleşmesi kapsamında kesilen faturalara bağlı olarak icra takibi başlatıldığı ,icra takibe yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiştir. Bu kapsamda taraf vekillerince gösterilen deliller ve davanın niteliği gereği resen toplanması gereken tüm deliller toplanmış ve dosya kapsamına göre tarafların tacir olması ve davacı vekilinin ticari defter ve belgelere delil olarak dayanması da gözetilerek 6102 Sayılı TTK’nin 83-85 maddeleri ve 6100 Sayılı HMK’nin 222. maddeleri kapsamında inceleme gün ve saati belirlenerek tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve bu minvalde dosya bilirkişiye tevdi edilmesine karar verilmiştir. Dosyanın bilirkişiye verilmesine yönelik ara karar gereği duruşmada hazır bulunmayan davalı vekiline ve bizatihi davalı şirkete belirlenen inceleme gün ve saatinde defterlerin ibrazı hususunda gerekli ve yeterli ihtar şerhli davetiyeler gönderilmiş ve usule uygun olarak tebliğ edilmesi sağlanmıştır. Bilirkişi SMMM ——- tarafından davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan raporda özetle mealen; tacir olan davacının incelenen —- yıllarına ait ticari defterlerinin TTK ve VUK hükümlerine uygun olarak açılış ve kapanış onaylarının bulunduğu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, delil niteliğine haiz olduğu tespit edilmekle, taraflar arasında — yılından itibaren ticari ilişki başladığı, davacının takip tarihi olan — tarihi itibariyle davalıdan —- alacaklı olduğu , davalının ticari defterlerini incemeye ibraz etmediği için hesap incelemesi yapılamadığına ilişkin tespit ,hesap ve görüşlerini içeren rapor verilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilerek vaki beyan ve itirazlar değerlendirilmiştir. Bu kapsamda gerek davacı vekili tarafından sunulan faturalar gerekse — yıllarına ait celbedilen —- taraf vekillerince öne sürülen itirazlar değerlendirilerek ek rapor düzenlenmesi istenmiştir. Bilirkişi tarafından düzenlenen 30.11.2022 tarihli ek raporda ise ; davacı şirketin —– adet fatura karşılığı 16.417 TL, —— döneminde —— fatura karşılığında 57.115,00 TL mal satış faturası beyan edildiği, davalı şirketin ise —- adet fatura karşılığı 10.599,00 TL, —- adet fatura karşılığında 12.258,00 TL mal aldığına ilişkin bildirimde bulunduğu, —- adet 5.818 TL, —yılında 44,857,00 TL tutarında faturaların ise —— olarak beyan edilmediği, kök raporda tespit edildiği üzere davacının takip tarihi itibariyle 29.281,60 TL alacağı olduğu, dosyaya sunulan irsaliyeli faturalarda——- kişilerce teslim alındığının anlaşıldığı yönünde tespit ve görüşlere yer verilmiştir. Mahkememizce ek raporda taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve beyan ve itirazlar değerlendirilmiştir. Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirmede; öncelikle davalı tarafın icra dosyasına genel ve soyut bir itirazda bulunduğu, bilirkişi raporları ve vergi dairesi kayıtlarına göre taraflar arasındaki temel ilişkinin yani ticari, akdi ve hukuki ilişkinin sabit olduğu tespit edilmiştir. Somut olayda, davalı şirket tarafından takibe konu faturalara sekiz günlük yasal süre içinde itiraz edilerek iade edilmediği, faturaya konu malların tesliminin yapıldığı, davalının faturaların bir kısmını vergi dairesine beyan ettiğinden davalının teslime ilişkin savunmasının yerinde olmadığı, takip/dava konusu asıl alacağın davacının ticari defter ve belgelerinde aynen kayıtlı olduğununu tespit edildiği ve mevcut halde davacı defterlerin sahibi lehine kesin delil niteliği taşıdığı anlaşılmıştır. Öte yandan taraflar arasındaki ilişkinin yazılı bir cari hesap sözleşmesi ibraz edilmediğinden açık hesap ilişkisi olduğu kabul edilmelidir. Davalı taraf her ne kadar faturaya konu malların teslim edilmediğini savunmuş olsa da yukarıda açıklandığı üzere sabit olan akdi ilişki, vergi dairesi kayıtlarına göre beyan edilen faturalar ve ödemeye ilişkin bir belge sunulmaması bir yana; davalının ticari defter ve belgelerini usulüne uygun şekilde gönderilen ihtarlı davetiyeye rağmen incelemeye ibraz etmediğinden işbu savunmasına itibar edilmemiştir. Zira ticari defterlerin hukuken kesin delil niteliğinde olması ve 6100 Sayılı HMK’nin 222/3 maddesi hükmüne eklenen ‘diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi’ ibaresi sonucunda aynı maddenin içeriği gereği davalının ticari defterlerini ibrazdan kaçınması nedeniyle usulüne uygun olarak tutulan ve sahibi lehine delil olarak kabul edilen davacı taraf ticari defterlerindeki kayıtlara göre dava konusu alacağın sabit kabul edilmesi gerektiği düşünülmüştür. Binaenaleyh, davacı şirketin davasını, TMK’nin 6 ile HMK’nin 190, 222/3 maddeleri gereğince takip dosyası, mevcut bilirkişi kök ve ek raporu ve anılan diğer durum ve deliller karşısında açıkça ispatladığı sonuç ve kanaatiyle dosyaya mübrez sözü geçen bilirkişi raporlarının da gerekçeli, dosya kapsamıyla uyumlu, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kabul ve takdir edilerek, davanın niteliği gereği icra takip dosyası ve taleple bağlılık ilkesi, tarafların tacir sıfatına göre faiz tür ve oranı ile 6098 sayılı TBK’nin 117/1 maddesi gereğince temerrütün icra takibiyle oluşması, davanın da zaten takipte gösterilen asıl alacak miktarıyla sınırlı olarak açıldığı da gözetilip denetlenmesi sonucunda davacının davasının kabulü ile; davalı-borçlunun —– takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile icra takibinin, asıl alacağa (29.281,60 TL) takip tarihinden itibaren yıllık %16,75 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle 29.281,60 TL üzerinden devamına karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise; —– kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nin 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda asıl alacağın gerçek miktarının davacı ticari defterlerine göre açıkça belli olmasının yanında, davalı taraf da ibrazdan kaçınmakla birlikte kendi ticari defter ve belgelerine göre borcunun varlığını ve miktarını açık ve net olarak belirleyip tespit edebilir durumdadır. Bu nedenlerle davalının itirazının haksızlığına karar verilmesi ve davalı-borçlu yönünden icra takip dosyası ve bilirkişi raporu itibariyle mevcut asıl alacak/borç likit/muayyen olduğundan İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince şartları oluştuğundan takibe konu asıl alacağın (29.281,60 TL ) % 20’si olan 5.856,32 TL icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince tamamen aleyhine hüküm verilen davalı şirket sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi —– bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE,
2-) 2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun——– Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile icra takibinin, asıl alacağa (29.281,60 TL) takip tarihinden itibaren yıllık %16,75 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle 29.281,60 TL üzerinden DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, asıl alacağın %20’si olan 5.856,32 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.000,23 TL karar ve ilam harcından 303,82 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 1.696,41 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı 303,82 TL peşin harç 11,50 TL vekalet harcı, 125,50 TL posta masrafı ve 750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.150,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, 13/2 maddeleri uyarınca hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle—– Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/03/2023