Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/229 E. 2023/659 K. 16.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/229 Esas
KARAR NO: 2023/659
DAVA: İstirdat
DAVA TARİHİ: 08/04/2021
KARAR TARİHİ: 16/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı şirketten 1 adet ——— Marka ——— tipi ——– model (0) km araç satın almak istediğini ve görüşmeler neticesinde 11.09.2020 tarihinde müvekkilinin vermiş olduğu 865.000,00-TL fiyat teklifinin davalı tarafça kabul edildiğini, aynı gün davalı hesabına 50.000-TL kaparo bedelinin gönderildiğini, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, aracın tesliminin yaklaşık 2 ay boyunca yapılmadığını 06.11.2020 tarihinde aracın fiyatını 972.000-TL’ye yükselttiğini müvekkili şirkete bildirdiğini, fahiş fiyat artışı ve aracın tesliminin davalı şirketten kaynaklı sebeplerle gerçekleşmemesi sebebiyle müvekkilinin siparişi haklı olarak iptal ettiğini ve ödediği 50.000-TL’nin iadesini istediğini, davalıya ——–Noterliği’nin 22.01.2021 tarih ve ——– yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalı şirketin 31.01.2021 tarihli “araç alımından vazgeçilmesi nedeniyle uğranılan zarara ilişkin kesinti” açıklaması ile 15.000-TL fatura tanzim ettiğini, davalının 05.02.2021 tarihinde 35.000-TL müvekkiline iade ettiğini, davalı tarafından düzenlenen 15.000 TL’lik faturanın iade faturası ile iade edildiğini, müvekkilinin düzenlediği faturanın ——–Noterliği’nin 08.02.2021 tarih ve ——— yevmiye nolu ihtarnamesi ile müvekkiline iade edildiğini, müvekkili şirketin ———-Noterliği’nin 15.02.2021 tarih ve ——— yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı şirketin 15.000-TL ve diğer masrafları ödemesi aksi takdirde dava açacağını davalıya ihtar ettiğini;, müvekkili şirketin ortaklarının şahsı ve ailelerinin özel kullanımı için tahsis edilmek üzere, hiçbir ticari amaç gütmeden hususi nitelikte bir araç almak istediği için tüketici konumunda olduğunu, müvekkili şirketin düzenlemiş olduğu iki adet ihtarname için 622,08-TL masraf yaptığını beyan ederek, davanın kabulü ile müvekkili şirkete iade edilmeyen 15.000-TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yapmış olduğu 662,08-TL ihtarname giderinin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tek taraflı olarak sözleşmeden caydığı yönündeki beyanı sonrasında müvekkili şirketi zarara uğrattığının sabit olmakla faturaya dayalı olarak yapılan kesintinin davacı tarafından talep edilmesinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı ile ——– imal ——- marka ———serisi ——— model otomobil ithalatı ve avadanlıklarıyla birlikte otomobilin teslimi konusunda anlaşma sağlandığını, davacının sözleşmeden vazgeçme nedenini “fahiş fiyat artışı” olarak belirttiğini, davacının bilgisi dışında müvekkili şirket lehine söz konusu olmadığını, aracın en yakın teslim tarihinin Kasım ayı olarak ön görüldüğünü, Euro cinsi döviz ile işlemler yapıldığını, satış görüşmeleri esnasında ve aracın şirket stoklarına giriş süreçlerinde davacıya sözlü ve yazılı olarak bilgilendirmelerin anında yapıldığını, müvekkilinin karının sabit olduğunu, satış bedeli vaat edilmediğini, vergi oranlarındaki değişikliklerin ve yeni ihdas edilecek vergilendirmelerin satış bedeline yansıtılacağının açıkça alıcıya sözlü olarak belirtildiğini, ithalatçı firmanın kendi internet sitesi üzerinde ayrıntılı açıklamaya yer verildiğini, aracın 16.10.2020 tarihinde döviz kurlarında meydana gelen artıştan etkilenerek sipariş verilen aracın anahtar teslim fiyatının 972.000 TL olduğunu, aracın bedeline 946 kar, 9680 ÖTV, 9618 KDV ile 1.300-TL plaka tescil masrafları eklendiğinde anahtar teslim fiyatına geldiğini, teslim tarihinde yaklaşık 972.000-TL olduğunu, TBK.m.91 gereği müvekkilinin 30.11.2020 tarihine kadar ifada bulunması gerektiğini, davacının ifa zamanı gelmeden 06.11.2020 tarihinde haksız bir şekilde vazgeçtiğini, davacının sipariş ettiği araç için müvekkili şirket yetkili satış danışmanları tarafından satış görüşmeleri öncesinde, gerek satış sırasında gerek satış sözleşmesi yapıldıktan sonra hizmetler sunulduğunu, ciro priminden mahrum kaldığını, aracın alıcı tarafından alınmamasından dolayı aracın mağazada kaldığı süre boyunca stok faizi ödemek zorunda kaldığını, 8.705-TL kota satış priminden mahrum kaldığını, ayrıca otomobil satış hedeflerinin gerçekleşme oranının %88 de kaldığını ve yılsonu prim hakkediş oranı %100 olması gerekirken %76 olarak hesaplandığını, bu nedenle ——— şubesi prim alacağının 236.007,61-TL olmalıyken 180.111,07-TL olarak fatura edildiğini, davacının aracının özel sipariş olarak üretildiğinden iadesinin mümkün olmadığını, yeni müşterinin aracının stoğa düştüğünü, aracın siparişinden iptaline kadar geçen süre ve yeni müşteriye satışına kadar geçen süre için 6.127,00-TL operasyon maliyetine katlanıldığını, araç için tahsis edilen kredi maliyetlerine de katlanmak zorunda kaldığını, müvekkili şirketin haksız iptal nedeniyle zarara uğradığını, bu miktarın 15.000-TL’sini davacı şirkete yansıtmak suretiyle fatura tanzim edildiğini, ticari defterler üzerinde yapılacak inceleme ile zararın tespit edileceğini, davacının düzenledikleri faturaya karşılık düzenlediği iade faturasının ——–Noterliği’nin ——— yevmiye numaralı ihtarnamesi ile iade edildiğini, tek taraflı ve haklı nedene dayanmaksızın gerçekleştirilen sipariş iptalinin davacının ——— sorumluluğunu doğurduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasında her ne kadar araç sözleşmesi tanzim edilmemişse de sözleşme boyutuna varan özel bir bağlantı kurulduğunu, müvekkili şirkete bu minvalde ödenen 50.000-TLile haklı bir güven tesis edildiğini, ithal edilecek araç ile ilgili süreçlerin başlatıldığını, davacı şirketin tek taraflı beyanıyla sözleşmeden vazgeçtiğinde kusurlu olduğunu, Noter kanalıyla ihtarname gönderilmesi keyfiyeti davacıya ait olmakla birlikte ihtarname masraflarının müvekkili şirkete yüklenemeyeceğini beyan ederek, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLLER:19.04.2023 tarihli bilirkişi raporu.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava araç satım sözleşmesinin kurulmaması nedeniyle sözleşme hazırlığı aşamasında bağlanma parası olarak karşı tarafa gönderilmiş olan 15.000,00 TL’nin iadesi talebine ilişkindir.Somut olayda; davacı tarafça 50.000 TL’nin davalı tarafa banka EFT yoluyla gönderildiği ve gönderilen bedelin kapora olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, davacı tarafın bağlanma parasına konu aracı almaktan vazgeçmesi üzerine davalı tarafça kapora bedelinin 35.000 TL’lik kısmının davacı tarafa iade edildiği, bakiye 15.000 TL nin ise uğranıldığı iddia edilen zararlara mahsup edildiğinin davacı tarafa bildirildiği görülmüştür.”Davacı davalıya kapora verdiğini iddia etmiş olup takibe dayanak yaptığı EFT dekontu incelendiğinde açıklama kısmında açıkça kapora ibaresinin olduğu görülmüştür. Davalı davacının aralarındaki araç alım sözleşmesini nedensiz yere fesh ettiğini, aralarındaki sözleşme uyarınca davacının verdiği kaporanın irad kaydedileceğini ileri sürdüğü görülmüştür. Uyuşmazlık ve istinaf sebepleri, takibe konu paranın bağlanma parası (kaparo) olarak verilip verilmediği, kaparo olarak verildiğinin kabulü halinde, sözleşme kapsamında iade koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği noktalarında toplanmaktadır. Takibe konu paranın bağlanma parası (kaparo) olarak verildiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir.6098 sayılı TBK’nın 177. maddesinde “Bağlanma parası; sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel adet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.” şeklinde, 178. maddesinde “Cayma parası: Cayma parası kararlaştırılmışsa, taraflardan her biri sözleşmeden caymaya yetkili sayılır. Bu durumda parayı vermiş olan cayarsa verdiğini bırakır, almış olan cayarsa aldığının iki katını geri verir.” düzenlemeleri bulunmaktadır. 6098 sayılı TBK m. 177. uyarınca, bağlanma parası verilmesi halinde, asıl olan onun akdin vukuuna delil olarak verilmiş olmasıdır. Açıkça cayma tazminatı olduğu şart edilmedikçe kaparo, pey akçesi gibi verilen paralar cayma tazminatı olamayacağından akdi bozmakta haklı olsun olmasın onu veren taraf istirdada yetkilidir. Cayma akçesi akdin yapıldığı sırada karşı tarafa verilen sözden cayıldığı takdirde karşı tarafta kalması kabul edilen bir paradır. Somut olayda davalı davacının kendisine kapora açıklaması ile gönderdiği 15.000 TL’nin kapora bedeli olmadığını cayma bedeli olduğunu, sözleşmeden cayılması halinde gönderilen paranın irat kaydedileceği yönünde davacı ile aralarında sözleşme olduğunu ispat külfeti altındadır. Davacının dosyaya bu yönde kesin deliller sunmadığı, cevap dilekçesinde de açıkça yemin deliline dayanmadığı görülmekle davanın kabulü yönündeki mahkeme kararı usul ve yasaya uygun görülmüştür. Dava itirazın iptali davası olup, bilindiği üzere itirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. Davalı sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle zarara uğradıklarını iddia etmiş olup eldeki takibin konusu davacı tarafından davalıya kapora açıklaması ile gönderilen paranın iadesi talebine ilişkindir.Bilindiği üzere sözleşmenin butlan, iptal gibi nedenlerle geçersiz hale gelmesi halinde parayı alan taraf sebepsiz zenginleşme hükümlerince parayı iade etmekle yükümlüdür. Sözleşme tarafların anlaşması suretiyle ortadan kaldırılırsa da kaporanın iadesi istenebilir. Bu kapsamda aksine yerel adet olsa dahi sözleşmenin geçersiz olması ya da sözleşmenin tarafların anlaşması suretiyle ortadan kaldırılması hallerinde kaporanın iadesi gerekir. Bu açıklamalar göstermektedir ki davacı sözleşme geçersiz olsa dahi kaporayı geri isteyebilecek olup davalı varsa zararı bunu ayrıca bir dava açarak isteyebilecektir. Bu doğrultu da davalının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; bağlanma parası diğer adıyla kapora Türk Borçlar Kanunu 177/1 maddesine göre sözleşme yapılırken borçlunun alacaklıya vermiş olduğu bir miktar para olup, bir yandan sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak diğer yandan da ispat kolaylığı sağlamak amacıyla verilmiş sayılır. Aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca ise, aksine bir sözleşme veya yerel adet olmadıkça bağlanma parası, esas alacaktan düşülür. Sözleşmenin butlan veya iptal gibi sebeplerle geçersiz olması halinde, bağlanma parasını alan alacaklı bunu borçluya sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri vermek zorundadır . Huzurdaki davada, davalı tarafın bağlanma parası yani kapora olarak aldığı ve uğradığını iddia ettiği zararlara ilişkin mahsup ettiği 15.000,00 TL’yi sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davacıya iade etmesi gerektiği, her ne kadar davalı tarafça davacı taraf ile yapılan sözleşmeden kaynaklı zarara uğranıldığı iddia edilmiş ise de uğranıldığı iddia edilen zarara ilişkin dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin taraflar arasındaki sözleşmeye konu araca ilişkin olduğuna dair somut bir delilin dosyaya ibraz edilemediği anlaşılmakla 15.000 TL’nin, faiz başlangıç ve türü belirtilmediğinden, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile 15.000 TL’nin dava tarihi olan 08/04/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.024,65 TL karar ve ilam harcından baştan alınan 267,47 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 757,18‬ TL karar ve ilam harcının davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 267,47 TL peşin harç ile yargılama gideri olarak yapılan 1.331‬,00 TL ve 662,08 TL ihtarname masrafının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/2 maddesi uyarınca hesaplanan 15.000,00 TL nispi vekalet ücretinın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,)
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda 6100 sayılı HMK 341/2 maddesi uyarınca miktar itibarıyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/10/2023