Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/212 E. 2022/684 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/212 Esas
KARAR NO: 2022/684
DAVA: Tespit
DAVA TARİHİ :20/04/2020
İSTİNAF TEVZİ TARİHi : 25/03/2022
KARAR TARİHİ:11/10/2022
Mahkememizin — dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen kararın,—– Karar sayılı ilamıyla kaldırılması üzerine, mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —-yer alan—– hukuken geçerliliğinin tespitini talep ettiklerini, Müvekkili —— yürüttüklerini, ——— verilen yetkilerin kötüye kullanıldığını, alacakların tahsil edilmediğini, tahsil edilenlerin ise haricen tahsil edildiğini, davalının piyasaya borç bıraktığını ve sırra kadem bastığını, fabrikanın yaklaşık iki yıl boyunca atıl vaziyette kaldığını, ülke ekonomisindeki olumsuz gelişmelere paralel olarak da şirketin zor durumda kaldığını,—– gereğince değişen —— kullanılma yasağı nedeniyle, ——numaralı —– değiştirilmesine ve bu maksatla başka bir firma—- hale geldiğini, ——– kararlar aldıklarını, devir konusunun —-tarihinde kararlaştırıldığını, devir işlemlerinin tamamlanamadığını, —-yapılamadığını —-gerçekleştiğini, devir işlemleri —- tarihinde kararlaştırıldığını, tamamlanmasının ise —– tarihine kadar sürdüğünü, bu sürede yapılan işlemlerin esasa ilişkin değil şekli işlemler olduğunu beyan ederek—-alanına sahip ,—–devrine ilişkin yönetim kurulu kararının hukuken geçerli liğinin tespitini, —-sayılı ilamının hukuka aykırı bir şekilde oluşturulup kesinleştirildiğinden, telafisi mümkün olmayan zararların önlenmesi için bu davanın sonuçlandırılmasına kadar tedbiren durdurulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların,—– kullanılması yasağından ötürü doğal mineralli su işletme ruhsatının başka firmaya devrinin zorunlu hale geldiğini iddia ettiklerini —-Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın —- bentlerine göre reddedilemez.” hükmü bulunduğunu, müvekkilinin—– tarihinde yapılan —- da —- tarihinde sona erdiğini, müvekkili şirketin,—– devredilmesine yönelik karar aldıklarını, bu devir esnasında —- görev süresi dolduğunu, müvekkili şirketin eski yöneticileri aldıkları karar ile, kendilerinin hissedarı ve yöneticisi oldukları, davacıların hissedarı oldukları—-söz konusu ruhsat devir işlemini gerçekleştirdiklerini yapılan işlemin kötü niyetli bir işlem olduğunu,—– bedelsiz bir şekilde—- süresinin bittiği tarihte yapılmış olmasının kötü niyetli olduğunu, —- kararının batıl olduğunun tespiti yönünde,—- sayılı dava dosyasının açıldığını, mahkemece yapılan yargılama sonucunda, —– Maddesi uyarınca batıl olduğunun tespitin karar verilmiş olup, iş bu kararın kesinleştiğini, davacının, iş bu davadaki talep konusu ile ilgili, HMK 303. maddesi çerçevesinde verilmiş bir kesin şeklen ve madden kesin bir hükmün mevcut olduğunu, usule ilişkin tüm taleplerinin ve beyanlarının nazara alınarak davanın öncelikle usulden reddine, haksız, hukuki mesnetten yoksun ve dayanaksız davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya aidiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller
Tarafların—– dosya arasına alınmıştır.
—- yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
—- yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
SAFAHAT
Mahkememizin —- Kararı ile; dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş olup, verilen kararın,—–ilamıyla kaldırıldığı ve dosyanın, mahkememizin iş bu esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava —-yer alan ——– devrine ilişkin yönetim kurulu kararının geçerli olduğunun tespitine dair tespit davasıdır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, az yukarıda belirtilen istinaf ilamına uygun yargılama yapılması amacıyla, davacılar vekilinin talebi üzerine, Mahkememizin—– tarihli celsesinde uyuşmazlığın esasını çözmesi amacıyla dosyanın ticaret hukuku alanında uzman hukukçu bilirkişi ile bir mali müşavir bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiş olmakla, dava açan kişinin gerekli delil ve yargılama giderlerini yatırması gerektiği, davacı tarafa bilirkişi incelemesi yapılabilmesi için gerekli bilirkişi ücretini yatırmak üzere iki hafta kesin süre verildiği, aksi takdirde bilirkişi incelemesi delilinden vazgeçilmiş sayılarak dosya kapsamı ile yetinilmek sureti ile değerlendirme yapılacağının ihtar edildiği, davacı tarafça kesin süre içerisinde ve dahi sonraki tarihlerde bilirkişi incelemesi yapılması için gerekli gider avansını yatırmadığından bilirkişi incelemesi yapılamadığı anlaşılmıştır.
—– tarihli celsede davacılar vekili tarafından gerekli avansın yatırılması amacıyla yeniden süre verilmesi talebinde bulunulmuş olup;
—– tarihli celsede:
“G.D:
1-1 nolu celse ara kararı uyarınca verilen sürenin kesin süre olduğu, usulüne uygun ihtaratın huzurda yapılmış olduğu, bu hususun karşı taraf yönünden usuli kazanılmış hak doğurduğu, karşı tarafın açıkça muvafakatının da bulunmadığı, HMK 94.maddesindeki amir hüküm bir bütün olarak değerlendirilerek yeniden süre verilmesine yer olmadığına,
2-Davalı vekilinin mazeretinin vekil-müvekkil ilişkisi içinde bir anlam ifade etmek ve talik sebebi olmamak üzere kabulüne karar verilerek tefhim ile açık yargılamaya devam olundu.
Dosya incelendi.
Dosyanın aydınlandığı, HMK 320 gereği tahkikatın bittiği, davanın basit yargılama usulüne tabi bir dava olup dilekçeler teatisinin ve taraf teşkilinin sağlandığı, 7251 sayılı kanun ile getirilen değişikliğe uygun olarak sözlü yargılama duruşması için ayrı bir gün tayinine yer olmadığı anlaşılmakla sözlü yargılamaya geçildi.
Davacılar vekilinden son sözü soruldu: Davamızın kabulüne karar verilsin, dedi.
Dosya incelendi.
Araştırılacak başkaca bir husus kalmadığı anlaşıldı. Açık yargılamaya son verildi. ” şeklinde ara kararlar oluşturularak yukarıya aynen akratılmıştır.
Sonuç olarak davacı tarafça kesin süre içerisinde ve dahi sonraki tarihlerde bilirkişi incelemesi yapılması için gerekli bilirkişi ücretinin yatırılmadığı anlaşıldığından davacılar bilirkişi incelemesi delilinden vazgeçilmiş sayılarak ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubuyla arta kalan 26,30 TL harcın dosyanın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacılara iadesine,
3-Davacılar tarafından istinaf aşaması da dahil olmak üzere yapılan tüm yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davacılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ——- Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/10/2022