Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/185 E. 2022/758 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/185 Esas
KARAR NO : 2022/758

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/03/2022
KARAR TARİHİ : 10/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılar aleyhine —-faturasına dayanarak —– başlatıldığını, davalı şirketin gerekçe göstermeden haksız ve mesnetsiz olarak dosyaya itiraz ettiğini, itiraz sonrası başvurulan—— tarihinde yapılan oturum sonucunda tarafların anlaşma sağlayamadığını, davalı taraflar arasında —- bulunduğunu, davalının bu sözleşmeye bağlı olarak elektrik kullandığını, davalı şirketin tahakkuk ettirilen faturaya 8 gün içinde itiraz etmediğini, davalı şirketin borca itirazının iptali ve takibin devamına, borçlunun %20’dden aşağı olmamak üzere İcra İnkar tazminatına mahkum edilmesini talep etme zarureti doğduğunu beyan etmiş, davalı şirketin ve davalı şahsın yaptığı haksız itirazın iptaline ve takibin devamına, borçlu şirketin ve gerçek kişi davalının %20’den aşağı olmamak üzere, icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın müvekkili şirketten alacaklı olduğuna dair bir kısım faturaları delil olarak gösterdiğini, taraflar arasında geçerli bir temel borç ilişkisi bulunmaması halinde faturanın tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağını, taraflar arasında bulunan sözleşmenin içeriğinin usul ve yasaya, kamu düzenine ve ahlaka aykırı olduğunu, söz konusu sözleşmenin davacı tarafça haksız ve hukuka aykırı olarak feshedildiğini, bu nedenle davaya konu cezai şartın davalı şirketten talep edilmesinin mümkün olmadığını, sözleşme gereğince mücbir sebep teşkil eden bir sebebe bağlı olarak feshinde cezai şartın ödenmesi söz konusu olmayacağı, yaşanan fahiş fiyat artışlarına bağlı kriz ve ödeme güçlüğünden doğan mücbir sebepleri göz ardı ederek sözleşmenin tek taraflı feshinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, talep konusu cezai şart miktarının yüksek olduğunu, sözleşme gereğince mücbir sebeplerin dikkate alınması gerektiği, davacı tarafın kanundan doğan yükümlülüklerinin bir kısmını ihlal ettiğini, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafça tek taraflı feshinin kabul edilemeyeceğini, davacı tarafın davalı şirkete gerekli bildirimde bulunmaksızın sözleşmeyi feshetmiş ve takibe başladığını, yapılan bu işlemin kanunun emredici düzenlemelerinden kaynaklı yükümlülüklere aykırı olduğunu, bu sebepler gereğince haksız ve hukuka aykırı davanın reddinin gerektiğini beyan etmiş, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davanın reddi kararının kesinleşmesi ile davalı müvekkili—- başlatılan takibin iptaline, reddedilen miktar üzerinden % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : —- sistemi üzerinden celp olunan —— dosyası, Hukuk Uyuşmazlıklarında ——- dosyadaki sair bilgi ve belgeler.
İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLAR :
Dava, 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi gereğince açılmış İtirazın İptali, takibin devamı ve Tazminat istemine (Ticari Satımdan Kaynaklanan ) ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesindeki miktara ilişkin değişikliğe bağlı olarak ön inceleme duruşmasından itibaren 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle dava şartları, harç ve ilk itirazlar, zamanaşımı, hak düşürücü süre gibi usule ilişkin hususular incelenmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde daha önce dava —– sürecinden sonuç alınamadığından bu sefer taraf vekilleri sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, tarafların sulh olmak istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller toplanıp incelenmiş ve karar duruşmasına katılan her iki taraf vekilinin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Öncelikle davaya esas——- getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez —- göre de—-dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, —— —ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında———— davalı-borçlu hakkında — kapsamında düzenlenen ve ödenmediği iddia edilen faturaya bağlı olarak için icra takibi başlatıldığı ,ödeme emrine karşı yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş taraf vekillerince gösterilen ve resen toplanması gereken deliller toplanmış ve resen bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Mahkememiz ara kararı gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda bilirkişi——– tarafından düzenlenen raporda özetle mealen; taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin fesih edilmesi konusunda taraflar arasındaki——-maddeler ile ilgili işlem yapılmış olduğu ve bu sözleşme nedeniyle davacının toplam——– alacaklı olduğu yönünde tespit, hesap ve görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş rapora karşı sunulan beyan ve itiraz dilekçeleri ve ekleri değerlendirilmiştir. Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirmede davalı tarafın icra dosyasına genel ve soyut bir itirazda bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ve akdi ilişkiyi inkar etmediği, takibe dayanak faturalara ve borca dair yeterli hukuki bir açıklama yapmadığı gibi yargılamada ödeme savunmasında da bulunmadıkları ve buna ilişkin bir bilgi ve belge de sunulmadığı, bilirkişi raporunun da sözleşme ilişkisini ve borcu esas olarak doğrulandığı, faturaya konu borcun ve vadenin belli olduğu, dolayısıyla davalının sözleşmeye aykırı davrandığı ve alacağın takipte olduğu gibi sabit kabul edilmesi gerektiği düşünülmüştür. Binaenaleyh, davacı şirketin davasını TMK’nin 6 ile HMK’nin 190. maddeleri gereğince esasa ilişkin mevcut bilirkişi raporu ve anılan diğer durum ve deliller karşısında açıkça ve tam olarak ispatladığı hukuki ve vicdani sonuç ve kanaatiyle; dosyaya mübrez sözü geçen bilirkişi raporunun da genel olarak gerekçeli, dosya kapsamıyla uyumlu, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kabul ve takdir edilerek sözleşmenin içeriğine göre müteselsil kefaletin bulunması ve kefilin aynı zamanda diğer borçlu şirketin münferiden temsilcisi olması nedeniyle borçtan sorumlu tutulması gerektiği, davanın niteliği gereği icra takip dosyası ve taleple bağlılık ilkesi, tarafların tacir sıfatı nedeniyle faturalardaki vadeye göre oluşan temerrüt olgusuna göre işlemiş ve işleyecek faiz tür, oran ve miktarı da gözetilip denetlenmesi sonucunda davacının davasının kabulü ile davalı-borçluların —–takip dosyasına yapmış oldukları itirazlarının iptali ile icra takibinin asıl alacağa——— tarihinden itibaren yıllık %19,20 tamerrüt faizi uygulanmak suretiyle 56.243,06 asıl alacak ve 591,71 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 56.834,77 TL üzerinden aynen devamına karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise; Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nin 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda alacağın gerçek miktarının belli olmasının yanında, davalılar da borcunun varlığı ve miktarını fatura ve icra takibine göre açık ve net olarak belirleyip tespit edebilir durumdadır. Filhakka, davalıların itirazının haksızlığına karar verildiğinden ve davalı-borçlulan yönünden sözleşme ilişkisi, faturaya dayalı icra takip dosyası ve bilirkişi raporu itibariyle mevcut alacak/borç likit/muayyen olduğundan İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince şartlarının oluştuğu anlaşıldığından asıl alacağın (56.243,06 TL) % 20’si olan 11.248.61 TL icra inkar tazminatının da davalılardan alınarak davacıya verilmesine de hükmedilmesi gerekmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden aynı yasanın 326/1-3 maddeleri gereğince aleyhinde hüküm verilen davalılar müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi—– ödenen arabuluculuk ücretinin de davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26 ve 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince davalı-borçluların—– takip dosyasına yapmış olduğu itirazlarının İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa ( 56.243,06 TL) takip tarihinden itibaren yıllık %19,20 tamerrüt faizi uygulanmak suretiyle ———- olmak üzere toplam 56.834,77 TL üzerinden aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, asıl alacağın %20’si olan 11.248,61 TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.882,38 TL karar ve ilam harcına 970,60 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 2.911,78 TL karar ve ilam harcının davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —– arabuluculuk ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
6-) Davacı tarafından yapılan 80,70 başvurma harcı, 970,60 TL peşin harç, 11,50 TL vekalet harcı, 93,00 TL posta masrafı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.155,80 TL yargılama giderinın davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —-. 13/1 maddesi uyarınca 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinın davalılardan müteselisilen alınarak davacıya verilmesine,
5-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.