Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/182 E. 2022/542 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/182 Esas
KARAR NO : 2022/542

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/03/2022
KARAR TARİHİ : 05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —-. sayılı yazı ile birim satış fiyatı —– —-adına tahsis edildiğini,—- —- itibaren devamlı arıza çıkardığını, araçların alt takımlarından gelen seslerin sürekli yağlansa da 2-3 gün içerisinde tekrar meydana geldiğini, araçların— kadar değişmesi gereken —–takım parçalarının sökülmediğini, değiştirilip denenmediğini, kilometre 90.000’i geçince söküldüğünü ve arızaların —kaynaklandığını, —–girmediğinden——— karşılanması gerektiğinin bildirdiğini, bunun üzerine taraflarınca davalılara —- ihtarnamesiyle ihtar çekildiğini ve ihtarname sonrasında firma tarafından araçların tekrar revize edilmesi ve hasarların giderilmesi beyanında bulunularak araçların revize edildiğini, —– kapsamında olmadığı ——kusur kabul edilip arızalı —— bedel talep edilmeksizin değiştirildiğini, ancak bunun da çözüm olmadığını, araçlarda tahsis edildiği günden bu yana gerek aynı gerekse farklı farklı —— olarak devam ettiğini, satıcı ve üretici firmanın tüm araçlarda ortaya çıkan —– müteselsil sorumlu bulunduğunu, davalılardan —— öncelikle ticari davalarda dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ve uzlaşmaya varılamadığını, bunun üzerine ——- —– bulunan hasarın tespiti için başvurulduğunu —- araçlarda o tarih itibariyle mevcut bulunan ve önceki arıza kayıtlarının da incelenmesiyle hasarların kronik olduğunun beyan edildiğini, hasar tespit raporunun hazırlandığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin tüm talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile, araçların ayıpsız misli ile değiştirilmesi ya da müvekkil kurumun uğramış olduğu zarara karşılık araçlarda meydana gelen hasar bedeli ile değer kayıpları için şimdilik 10.000,00 TL alacağın ihtar tarihinden itibaren işleyecek —- uygulanan en yüksek mevduat faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın—– müvekkili —– tedarikini——- —– edilerek — edildiğini, davacı tarafın kamu kaynağı kullanan —– olduğunu, müvekkilinin de —— kurumlarının mal ve hizmet tedarikini —–kapsamında sağlayan bir ——-olduğunu, tarafları tacir olmayan davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davanın görev yönünden reddi gerektiğini, ayrıca davanın yetkisiz mahkemede açıldığını ve zaman aşımına uğradığını, davacı tarafın, araçların 40.000 km’den sonra arıza yapmaya başladığını iddia ettiğini, taraflarına ilk bildirimin araçların tesliminin üzerinden 3 yıl geçtikten sonra 27.01.2021 tarihli ihtarname ile yapıldığını, araçlara —– oluşturulduğunu, bu sebeple araçtaki —– kullanıcı —- kullanım sonucu yıpranmasından kaynaklanmış olduğunu, sipariş konusu aracın teslimi yapılmadan önce kabul muayenesi yapılmış olduğunu, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —-cevap dilekçesinde özetle; Taraflarına husumet yöneltilemeyeceğini, davacı taraf —- olduğundan ve uyuşmazlık konusu “—- alım sözleşmesi”nin, davacı —-kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirildiğinden, işbu davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğunu, TTK’nın 16/2. maddesi uyarınca———- çalışan ——- görevi niteliğindeki işlere ——–hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılamayacağından—- olarak kabulünün de mümkün bulunmadığı, — tacir sıfatını taşımadığı ve taraf olduğu davalara bakmaya görevli mahkemelerin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacının usulüne uygun ayıp ihbarında bulunmadığını, TTK ve BK hükümlerinin yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, dava konusu araçların ayıplı olmadığını, davacının dayandığı tespit raporunun müvekkili şirketin katılımı sağlanmadan tek yanlı düzenlendiğini, ayrıca söz konusu tespit raporunun taraflarına hiç tebliğ edilmediğini, araçların değişim talebinin, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının talep etmiş olduğu tazminat miktarının fahiş olduğunu, araçta varsa kullanıcı kaynaklı değer kaybı ve hasar miktarının tespit edilmesi gerektiğini, davacının tüm talepleri gibi, faiz talebinin de haksız olduğunu bu nedenlerle, öncelikle davanın görevsizlik nedeniyle reddine, bununla birlikte dava zaman aşımına uğramış olduğundan, davada müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğinden ve söz konusu dava haksız ve hukuka aykırı olduğundan davanın reddi ile tüm yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller
Tarafların —- kayıtlarının sorgulanarak dosya içerisine alınmıştır.
——- yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
———- müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
—- sayılı dosyasının Uyap kayıtları dosya arasına alınmıştır.
—- müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, satım sözleşmesinden kaynaklı, araçların ayıpsız misli ile değiştirilmesi ve ya araçlarda meydana gelen hasar bedeli ile değer kayıpları için tazminat davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde,bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre tarafların sıfatına veya bir ticari işletme olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari dava olarak sayılan davalar mutlak ticari dava; tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ise nispi ticari davadır.
—– karar sayılı ilamında: “Somut olayda uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ile uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesi tarafından çözülebilmesi için, uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın ——— ilgili olması zorunludur.
Uyuşmazlık konusu ———— davacı şirketin———- ilgili olduğu konusunda hiç bir tereddüt bulunmamaktadır. Ancak, davalı——- konusu işin ihalesi, ticari işletmeleriyle ilgili olarak değil kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirmiştir. Kaldı ki, TTK’nın 16/2. maddesi uyarınca —— çalışan —- yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan ——– bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılamayacağından —- tacir olarak kabulü de mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, tacirin işlerinin ticari olması ilkesi de burada işlevsiz hale gelmiştir.
Hal böyle olunca, eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine ait olup mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere uygun değerlendirme yapılarak davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle reddine karar verilmesi ve bu kararda direnilmesi usul ve yasaya uygun olup; direnme kararının onanması gerekir.” belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen içtihat ve kanun maddeleri ışığında somut olaya gelindiğinde; —- davalı —– konusunda hiç bir tereddüt bulunmamaktadır. Ancak, davacı ———-uyuşmazlık konusu iş, ticari işletmeleriyle ilgili olarak değil kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirmiştir. Kaldı ki, TTK’nın 16/2. maddesi uyarınca—– —— —– fazlasını kamu görevi niteliğindeki —— hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen ——–tacir sayılamayacağından ———— olarak kabulü de mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, tacirin işlerinin ticari olması ilkesi de burada işlevsiz hale gelmiştir. Ayrıca diğer davalı———kurumlarının mal ve hizmet tedarikini istisna kapsamında sağlayan bir iktisadi —olduğundan onun yönünden de dava konu iş ticari değildir. Kaldı ki dava açılmadan önce davacı tarafça —- yoluyla başvurularak bir takım tespitler de yaptırılmıştır. Bu sebeplerle davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin — olduğuna karar vermek gerekmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 138. Maddesi Gereğince: ”(1) Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. ”
Ayrıca her ne kadar iş bu dosyaya ön inceleme günü tayin edilmiş ise de görev yönünden dinlenmesi mümkün olmayan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş olup, dava şartlarının hakim tarafından yargılamanın her aşamasında resen incelenmesi gerektiğinden, — celsede taraf vekillerinin sunmuş olduğu —- vekil-müvekkil ilişkisi içinde bir anlam ifade etmek ve talik sebebi olmamak üzere kabul edilerek, tarafların yokluğunda yapılan inceleme sonucu karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin — Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
4-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan —gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına), bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-Süresinde başvuruda bulunulması halinde yargılama harç ve giderlerinin 6100 Sayılı HMK 331/2. maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemede verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
6-Davalılar vekillerinin zaman aşımı itirazları ile davalı——- yetki itirazının görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.