Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/161 E. 2023/207 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/161
KARAR NO : 2023/207

DAVA : Ticari Şirket (Yöneticinin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 08/03/2022
KARAR TARİHİ : 15/03/2023
Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili tarafından verilen tedbir talepli dava dilekçesi ile; —– ünvanlı şirketin ortağı—– 29/08/2015 tarihinde vefat etmesi üzerine şirketteki payının mirasçıları olan davacılara intikal ettiği, bu intikale bağlı olarak davacıların söz konusu şirketteki toplam payının %16 olduğu, şirketin diğer ortağı olan davalının aynı zamanda muris —– kardeşi olduğu, davalının, davacıların azınlık pay sahibi statüsünde olmalarından faydalanarak davacıları kandırıp 2016 yılı Ekim ayında davacılara imzalattığı ortaklar kurulu kararı ile kendisini süresiz bir şekilde müdür olarak tayin ettirdiği, bu kararın ticaret siciline tescil ve ilan edildiği, buna göre davalının halen söz konusu şirketin münferit temsile yetkili müdürü olarak görev yaptığı, davalının müdür olarak atandığı tarihten itibaren davacıların hiçbirine şirketin işleyişi ile ilgili olarak herhangi bir bilgi vermediği, genel kurul çağrısında bulunmadığı, davalının sistemli olarak davacıları şirketten uzak tutup yok saydığı, davacıların ortağı olduğu şirketle ilgili hiçbir bilgiye vakıf olmadıkları, bunun üzerine —–Noterliği marifetiyle davalıya ihtar gönderildiği, davalının 5 yılı aşkın bir süredir görevde olmasına rağmen özen yükümlülüğünü ağır bir şekilde ihlal ettiği, TTK. madde 626 ve 630 düzenlemelerine bağlı olarak davalının şirketi temsil yetkisinin kaldırılması için haklı nedenlerin oluştuğu ileri sürülerek şirket müdürü davalının temsil yetkisinin dava süresince tedbiren kaldırılmasına, şirkete kayyım atanmasına, kayyımın temsil yetkisinin ve sınırının mahkemece resen belirlenmesine, bu hususun tescil ve ilanına yönelik olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve nihayetinde davalının müdürlük görevinden azline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Dava dilekçesinde ileri sürülen tedbir talebi yönünden tensiben yapılan inceleme sonunda:
”Tedbir talebi yönünden dosya ele alınmış olup tüm dosya kapsamı üzerinden yapılan irdeleme sonunda davanın niteliği, ticaret sicil kaydına göre kuruluştan itibaren davalının münferiden ve tek başına temsile yetkili müdür olması, kuruluş sözleşmesi ile belirlenen 10 yıllık görev süresi dolmadan kardeşi olan diğer ortak —– 29/08/2015 tarihinde vefat etmesine bağlı olarak mirasçıları olan davacıların belirtilen şekilde pay sahibi olması, 25/10/2016 tarihli olağanüstü genel kurulda da davalının süresiz temsilci atanmış olması, davanın kandırılma iddiasına da dayalı olmasına rağmen söz konusu 25/10/2016 tarihli genel kurula yönelik bir dava açıldığına dair dosyaya herhangi bir bilgi ve belge sunulmamış olması, dava dilekçesinde ileri sürülen ve dayanılan içtihatların davanın esasına yönelik olması, aslolanın şirketin kendini yetkili organları ile yönetmesinin ve çok istisnai durumlar ile kriterlere bağlı olarak dışarıdan müdahalenin doğru bir yöntem olması, yakın ispata ilişkin kurallar, menfaat dengeleri, ihtiyati tedbire ilişkin yasal düzenlemeler ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ihtiyati tedbir talebinin yasal ve maddi şartların somut olayda gerçekleşmediği sonucuna varıldığından mevcut kapsam ve aşamaya bağlı olarak ileri sürülen tedbir taleplerinin reddine ilişkin olmak üzere aşağıdaki karar verilmiştir.”
şeklindeki gerekçeyle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili duruşmada da dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalı vekili tarafından ibraz edilen ve duruşmada da tekrar edilen cevap dilekçesinin buraya aynen alınması uygun görülen gerekli-yeterli kısımları:
”…
AÇIKLAMALAR :
1) —— kardeşlerin hissedar olduğu AİLE şirketidir. Kardeşlerden —– vefat edince geriye davacı mirasçılar kalmıştır. Tüm mirasçılar arasında 25/10/2016 tarihli MİRAS TAKSİM sözleşmeSİ olduğundan, Şirket ve diğer hissedarlar davalı olarak gösterilmediğinden davanın usulden REDDİ gerekmektedir.
2) DAVACILAR, davalının kardeşi olan —–yasal mirasçılarıdır. Davacılar——- % 16 hissedarıdır.
3) 25/10/2016 tarihinde davacılar ile şirketin diğer hissedarları arasında sözleşme imzalanmıştır. BU SÖZLEŞME İLE; DAVACILARIN HİSSELERİNİN DEVRİ VE—— MÜDÜR ATANMASI İÇİN TÜM MİRASÇILAR AVUKATLARININ HUZURUNDA YAZILI ANLAŞMIŞLARDIR.
25/10/2016 TARİHLİ SÖZLEŞMENİN 2. MADDESİNDE BELİRTİLDİĞİ GİBİ;
– 70 000,00 TL NAKTi ödeme yapılmış
– 3 000,00 TL —- hesabına her ay yatırılmış
—— plakalı araç —–devredilmiş
– Müdürlük yetkisi oybirliği ile —— verilmiştir.
– Şirket hisselerindeki tedbir kalkınca davacılar şirket hisselerini devredecektir. Aynı anda da ya —— plakalı ticari dolmuşun % 50 hissesini devralacak ya da 800.000,00 tl nakit ödeme alacaktır.
Sözleşmenin imzalanmasından bugüne kadar ——şubesi —— iban nolu hesabına toplam 265 000,00 TL ÖDEME YAPILMIŞTIR.
Hatta ödeme süresinde yapılmadığından dolayı —– İcra müdürlüğünün——- Sayılı icra dosyasından davacılar aylık ödemeler gecikti diye icra takibi de başlatmıştır.
4) —–. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN——SAYILI dosyasından devam eden tazminat davasından şirket hisselerine tedbir konduğu için şirket hisseleri devralınamamıştır. HİSSELERDEKİ TEDBİRLER YENİ KALKMIŞ ANCAK DAVACILAR BU KEZ DE ——plakalı ticari dolmuşun % 50 hissesini devralacak yada 800 000,00 tl nakit ödeme- seçimlik haklarından hangisini seçtiklerini belirtmemişlerdir.
Davacılar—– Noterliğinin 02/12/2021 tarihli,——- yevmiye nolu ihtarname ile ; genel kurul toplantısı şirket den talep etmiştir. ŞİRKETİN —– Noterliğinin 20/12/2021 tarihli, —— YEVMİYE nolu ihtarname cevabı ile “…seçimlik hakkının hangisinin kullanıldığının bildirilmesi istenmiş….genel kurul toplantısının usulüne uygun yapılacağı …” bildirilmiştir.
Davacılar 25/10/2016 tarihli sözleşmeye aykırı olarak; ŞİRKET HİSSELERİNDEKİ TEDBİRLER KALKMIŞ OLMASINA RAĞMEN SEÇİMLİK HAKKINI kullanmadan iş bu davayı KÖTÜNİYETLİ olarak açmışlardır.
5) Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesine göre “herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
—— İçtihatTaşınmaz mülkiyet nakli borcunu içeren sözleşme resmi biçim koşuluna uyularak yapılmadığından geçersiz ise de; 30.09.1988 tarihli ve —-sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması halinde olayın özelliğine göre hakimin Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesini gözeterek açılan tescil davasını kabul edebileceği kuralı benimsenmiştir. Zira bu gibi durumlarda şekil eksikliğini ileri sürmek iyi niyet kuralları ile bağdaşmaz.”
DAVACI TARAF KÖTÜNİYETLİDİR. TALEPLERİ HAKSIZDIR.
…”şeklinde yukarıya aynen aktarılmış olup, davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Yapılan ön inceleme duruşmasında engel bir dava şartı olmadığı da belirlenerek tahkikata geçilerek hukuki yarar görülmediğinden tanık dinlenmesine yer olmadığına karar verilerek diğer delillerin toplanması yoluna gidilmiştir.Dava, davalının dava dışı —–ünvanlı şirketteki müdürlük görevinden azlinin gerekip gerekmediğine ilişkin olup, celp edilen ticaret sicil kayıtlarına, davalı tarafın dayandığı ve itiraza uğramayan söz konusu şirketin tasfiyesine ilişkin olup, davacıların da imzaladığı 25/10/2016 tarihli sözleşme, —–Esas sayılı icra dosyasının gerekli UYAP içeriği,—–Noterliğinin 02/11/2021 tarih ve —- yevmiye nolu ihtarnamesi,——Noterliğinin 20/12/2021 tarih ve—— yevmiye nolu cevabi ihtarname, ——. Asliye Hukuk Mahkemesinin ——Esas sayılı dosyasının gerekli UYAP içeriği ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacıların, kurucu ortaklardan —–vefatı üzerine ırsen ve intikalen ortak oldukları —— ünvanlı şirketteki toplam paylarının %16 olduğu, kuruluş sözleşmesine göre davalının münferiden ve tek başına temsil yetkisi olan müdür olduğu, temsil süresinin 10 yıl olduğu, bu süre dolmadan kardeş, —— 29/08/2015 tarihinde vefat ettiği, 25/10/2016 tarihli olağanüstü genel kurulda da davalının süresiz olarak temsilci atandığı, dava dilekçesinde ”kandırılma” olgusuna dayanılarak süresiz temsilci atandığı ileri sürülmüş ise de buna ilişkin olarak söz konusu genel kurul kararının iptali yönünde bir dava açılmadığı, böyle bir dava olduğuna ilişkin dosyaya herhangi bir bilgi ve açıklama yansımadığı, davacıların da imzaladığı 25/10/2016 tarihli sözleşme ile söz konusu şirketin tasfiyeye girdiği, tasfiyenin—–Asliye Hukuk Mahkemesinin—–Esas sayılı dosyası üzerinden verilen tedbire ve ihtiyati hacze ilişkin ara kararlardan etkilendiği anlaşılmış olup, bu tespit ve dosya kapsamı davanın aydınlanması yönünden yeterli görüldüğünden cevap dilekçesi doğrultusunda bankaya yazılan müzekkereye verilen cevap ekindeki CD yönünden ve sair hususlara bağlı olarak hukuki yarar görülmediğinden bilirkişi incelemesi yoluna gidilmemiştir.Sonuç olarak ticaret sicil kayıtlarına, kuruluş sözleşmesine, 25/10/2016 tarihli olağanüstü genel kurul sonucuna, tasfiye sözleşmesine, bunlara yansıyan ortaklık iradesine, tarihlerine, şirketin tasfiyeye girmiş olmasına, yukarıda belirtilen icra takibine ve yargılamaya ilişkin süreçlerden tasfiyenin etkilenmiş olmasına, bu konuda cevap dilekçesine yansıyan savunmaya, yukarıda tespit edilen veriler karşısında davacı tarafın dayandığı içtihatların eldeki dava dosyası yönünden emsal nitelik taşımamasına, aslolanın şirketin kendi kendini yönetmesi ve ortaklık iradesine değer verilmesi olması ve müdahalenin ancak çok istisnai hallerde sağlam kriterlere bağlı olarak yapılabilmesi, konuya ilişkin yasal düzenlemeler ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde yöneticinin azlini gerektirir istisnai şartların yasal ve maddi dayanaklarının somut olayda gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından sübut bulmayan davanın reddine ilişkin olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın reddine,
2-Maktu karar harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 99,20 TL harcın davacılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan toplam 20,50 TL yargılama giderinin davacılardan müştereken alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı vekili için tarife gereğince belirlenen 9.200,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacılardan müştereken alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,İlişkin olmak üzere davalının ve taraf vekillerinin yüzlerine karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —–Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.