Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/14 E. 2022/638 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/14 Esas
KARAR NO : 2022/638

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/01/2022
KARAR TARİHİ : 27/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin gerçek kişi — olduğunu, davalı —— ödeme karşılığında—– davalı tarafından —- diğer yayınları izlettirmek üzere sözleşme yaptığını, sözleşmeye istinaden — ödediğini, kalan ödemelerin ise — taksitler halinde toplam 8 takside bölündüğünü, taksitlerin—– kapsayan dönemde ödenecek şekilde anlaşılmış olduğunu ve müvekkilinin her bir taksit için davalıya senet imzalayıp teslim ettiğini, müvekkilinin, davalı şirket temsilcisi ile yaptığı görüşmede pandemi şartlarının olduğunu, bu nedenle işletmesinin bir idari karar ile pandemi sebebiyle kapatılabileceğini, bu durumda ödeme yapmasının imkansız olduğunu belirttiğini, davalı şirket temsilcisi tarafından ise böyle bir durum olduğunda yayının kapatılması karşılığında ödemelerin durdurulacağı yönünde bilgi alındığını, müvekkili ile davalı şirketin sözleşme——— tarihinden itibaren —– — kapatmak zorunda kaldığını, sadece —- devam ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin, davalı şirkete bu yönde başvuruda bulunduğunu ve ———kapattırdığını, buna rağmen davalı şirketin müvekkilinden aldığı senetleri işleme koyduğunu, müvekkilinin bu senetlerin tamamını ödediğini, müvekkilinin bu süreçte davalı şirkete ulaşmaya çalıştığını fakat bu girişimlerinin sonuçsuz kaldığını, müvekkilinin 20/11/2020 tarihinden itibaren işletmesini müşterilerine kapatması sonucu davalının — işletmesinden gelir elde edemediğini, davalı şirketin—nedeniyle — kapatılması kararından dolayı yayının durdurulması karşılığında ödeme alınmayacağına ilişkin taahhüdüne uymadığını hem de müvekkiline sunduğu hizmeti durdurmasına rağmen müvekkilinden, vermediği hizmetin karşılığı alacağını tahsil yoluna gittiğini, tüm bu sebeplerle müvekkilinin işletmesinin kapalı olduğu—-müvekkilinin davalı şirketi temerrüde düşürdüğü —- tarihinden itibaren—- ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ——- işlemlerini yaptığını, bu — yayınlara—– doğrudan —— firmasınca belirlendiğini, bu noktada ——görev alanının ——–için belirlediği —— uygulayıp, müşteri taleplerini——- iletmekten ibaret olduğunu, bununla birlikte müvekkili şirket ile davacı arasında yapılan sözleşmenin— muacceliyet şartını tanzim ettiğini ve buna göre “—– ettiği taksitlerden herhangi bir taksidin vadesinde ödenmemesi (…) halinde takip eden kıymetli evrak ve taksitler —düzenlemesinin bulunduğunu, davacının, — salgınını bilerek ve idari kısıtlamaların riskini üstlenerek sözleşmeyi imzaladığını,—– olduğunu, bu tarihte — hafifletilen idari yasakların yeniden yürürlüğe gireceği yönünde bilgilerin dolaşıma girdiğini, nitekim çok geçmeden— yasak sürecinin başlamış olduğunu, davacının — aykırı iddiaları dinlenecek olursa bu takdirde de haksız olduğu ve borcun doğduğunun anlaşıldığını, —– imzalanan bir sözleşme ile sağlandığını, sözleşmede buna ilişkin hüküm bulunduğunu, işbu sözleşmeden bütün borçlar ve fer’ileri ödenmeksizin herhangi bir suretle rücu edilemediğini, bununla birlikte sözleşme kapsamındaki senetlerin aylık kullanım bedellerine ilişkin ödemeler olmadığını, — senet vasıtası ile ödenmekte olduğunu, —- olduğunu, sözleşme sezonluk olarak yapıldığından, başvuru konusunda olduğu gibi mücbir sebep ya da sair bir sebeple firma ticari üyeliği kullanamasa——kullanımının sürmekte olduğunu, ——- devam ettiği süreçte kısmi normalleşme —- restoranların açıldığının da bilindiğini, bununla birlikte devam eden süreçte de — oldukça —- ilgili hizmetten, sezon sonuna kadar yararlanmasının mümkün olduğunu, dosyaya başvuruya ilişkin yazılı bir evrak sunulmadığı ve bu sebeple davacı tarafından ispatlanamadığı mahkemece göz önünde bulundurulması gerektiğini, sözleşmede fesih bildirimlerinin yazılı olarak yapılacağına dair hüküm mevcut olduğunu, davacının feshe ilişkin iddialarının soyut olup herhangi bir belgeyle ispatlayamadığını, bu nedenelerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller
Tarafların—kayıtlarının sorgulanarak dosya içerisine alınmıştır.
—– müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
——cevabı dosya arasına alınmıştır.
—– mali müşavir bilirkişi heyet raporu dosyaya sunulmuştur.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca tarafların edimlerini eksiksiz olarak yerine getirip getirmediği, sözleşmeye bağlı olarak davacının davalıdan —–alacağı olup olmadığına dair alacak davasıdır.
Mahkememizce dava dilekçesi, cevap dilekçesi, gelen müzekkere cevapları, taraflarca dosyaya sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir.
Dosyada, davacı tarafça tanık dinletme talebinde bulunulmuş olup, davanın mahiyeti, miktarı, HMK 202 ve devamı maddeleri, davalı tarafın bu hususa açıkça muvafakat etmemesine ilişkin beyanı bir bütün olarak gözetilerek tanık dinlenmesine yer olmadığına karar verilerek yargılamaya devam olunmuş, dosya, bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilerek mali müşavir bilirkişi ve sözleşme — tarihli rapora göre dosyadaki bilgi, belge, faturalar, sözleşme ve ibraz edilen ticari defterler ışığında, davalı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve lehine delil teşkil ettiği, davacının —- hesabı esasına göre defter tuttuğu, davacı —- tarihinde sonlandırdığı, davalı yan ticari defterlerine göre davacı yandan herhangi bir fatura alacağının olmadığı, dosyaya——– itibaren davacının da işletmekte olduğu — yalnızca—- hizmeti vereceklerinin belirlendiği, Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine göre de, faaliyetleri geçici süreliğine durdurulan—————- faaliyete başlayacaklarına dair karar oluşturuluncaya kadar mücbir sebep hali içinde olduklarının belirlendiği, mücbir sebepten bahsedebilmek için, “hukuki ilişkinin kurulduğu an itibariyle mücbir sebebin taraflarca öngörülemeyecek ya da kaçınılamayacak—- alanının dışında (borçlunun faaliyet ve — alanı——– olması”, gerekeceği, söz konusu unsurların mevcut olması halinde, mücbir sebebin illiyet bağını keseceği (olayda, davacının borcunu ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldıracak) borçluyu sorumluluktan kurtaracağı, —– ve —- yaşamdaki etkileri, mücbir sebep kavramıyla birlikte değerlendirildiğinde; —tarihi itibariyle sözleşmeden davacının yararlanması olanağının, davacının sözleşmeden sağlayacağı menfaatin ortadan kalktığı, sözleşmeden istenen menfaati sağlayamadığı için hem sözleşme bedelini ödemekten hem de ——- —–temin etme, ——- gelir sağlama olanağından mahrum kaldığı, bir başka deyişle malvarlığı değerlerinde kayba uğradığının —-açık olduğu, esas itibariyle sözleşmesel ilişki kurulan hallerde sebepsiz zenginleşme söz konusu olmamakla birlikte, bazı durumlarda, taraflar arasında hukuki bir ilişki olmasına rağmen sebepsiz zenginleşme durumunun ortaya çıkabileceğinin gerek —- içtihatlarında karşılık bulduğu, olayda, sözleşmenin taraflarca ihlali söz konusu olmayıp, sözleşme dışı —- sebep nedeniyle davacının sözleşmeden istifade edememesi durumunun ortaya çıktığı, davacının iade talebinin de esas itibariyle sözleşme dışı gelişen olaydan kaynaklandığı, o nedenle ortada bir sözleşme olduğuna göre sebepsiz zenginleşmeye dayanılamayacağı kanaatine varıldığı, davacının sözleşmeden istifade edemediği dönem itibariyle talep etmiş olduğu — ve sebepsiz zenginleşme hüküm ve koşulları gereğince- talep etmekte haklı olduğu rapor edilmiş olup, bilirkişi raporunun bu yönleriyle gerekçeli, denetime elverişli ve hükme esas alınabilir nitelikte bulunduğu, davacının kendinden kaynaklanmayan, sözleşme—sebebe bağlı olarak sözleşmeden istenen menfaati elde edememesine bağlı olarak davalı tarafa ödemiş— davalıdan isteyebilmesinin mümkün olduğu, her ne kadar —– tarihinden itibaren itibaren faiz işletilmesi talep edilmiş ise de, dava öncesinde davalının temerrüde düşürüldüğüne dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge olmadığından dava tarihi itibariyle temerrüdün gerçekleştiği kabul edilmiş, 3095 sayılı yasaya göre taraflar arasındaki faaliyetin ticari iş sayılması ve ticari temerrüt faizinin dava tarihinden itibaren talep edilebilmesinin mümkün olduğu tespitiyle beraber davanın kabulü ile toplam —- tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, —– tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken— peşin alınan—-mahsubu ile bakiye —– harcın davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 277,94 TL harç gideri, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti ve —- masrafı olmak üzere toplam—- yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri —- — ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden —– vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.