Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/130 E. 2022/890 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/130 Esas
KARAR NO : 2022/890

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 05/10/2020
KARAR TARİHİ : 22/12/2022

—— Esas ve ——— Karar sayılı dosyasıdan verilen görevsizlik kararı sonucu gönderilen dosya mahkememize tevzi edilmiş olmakla yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı —- ait —– müvekkil Şirket tarafından ——– tarihli— poliçesi ile teminat altına alındığını, —- tarihinde, sigortalı araç, —–araçla maddi hasarlı trafik kazasına karışmış olup, alınan ekspertiz raporlarına istinaden hasar gören sigortalı aracın tamiri yapılmış bulunduğunu, davaya konu olan trafik kazasının akabinde taraflarca tutulan anlaşmalı kaza tespit tutanağı uyarınca, davalı ——-sigortacısı olduğu araç, seyir halinde iken ani bir biçimde müvekkil Şirket tarafından —- ile teminat altına alınan aracın önüne kırarak hasara yol açtığını, kazanın oluşmasında sigortalı —- herhangi bir kusuru olmamakla beraber, davalı tarafın sigortalısı olan araç sürücüsü manevraları düzenleyen genel kurallara uymadığından ötürü kusurlu olduğunu, davalı — şirketi, kendi, sigortalısının kusuru sabit olduğundan, gerçekleşen hasarın ödemesini, kısmi olarak, müvekkil Şirkete, — kapsamında yaptığını, aynı kazadan ötürü gerçekleşen— ödemesinin müvekkil şirkete yapılmaması davalı — poliçesinden doğan sorumluluğunun ihlali anlamına geldiğini, somut olayda, davalı şirketin sigortalısı, müvekkil Şirket sigortalısına haksız bir fiil ile zarar verdiğini, Müvekkil Şirket tarafından hasar ödemesi neticende davalıya karşı İşbu ödemenin rücuen tazmini amacıyla —– icra takibi başlatılmış olup işbu takibe itiraz edildiğini, itiraz akabinde, —kapsamında davalı taraf ile gerçekleştirilen arabuluculuk görüşmesinin olumsuz sonuçlanması nedeniyle itirazın iptali davası ikame edilmiş, Haksız ve kötü niyetli bir şekilde likit bir alacağı karşı yapılan itiraz sonucu %20den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini davalının dava süresinde mal kaçırma ihtimaline binaen, ileride telafisi mümkün olmayan zararların doğmasını engellemek ve Müvekkil Şirketin alacağının yargılama sonucu ödenmesinin güvence altına alınması adına; davalının malvarlığı üzerine alacağımıza yeter miktarda ihtiyati haciz konulmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Karayolları Trafik Kanunu 109/4. maddesine göre, motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğradığını, tüm bu açıklanan nedenlerle, zamanaşımı itirazımız kapsamında başvurunun reddine karar verilmesini talep ettiğini, davacı tarafa söz konusu kaza nedeniyle aracında meydana gelen hasar için toplamda —- ödeme yapıldığını, davacı tarafın fazlaya ilişkin talepleri haksız olmakla, reddi gerektiğini, dava konusu kaza sonrasında şirketimize yapılan ihbar üzerine hasar dosyası açılmış ve açılan dosyada davacı tarafından alınan eksper raporu üzerinden inceleme yapıldığını, konu dosyada aracın sol ön ve sol arka kısım hasarı — eksperi tarafından tek hasar olarak değerlendirilmiş, uyuşmazlık konusu hasarın tek hasar olamayacağı kanaatine varıldığını, değer kaybı başvurusu da bulunduğundan —-. ekspertiz raporunda —- için yapılan tazminat hesabı tenzil edilerek ödeme yapıldığını, neticede eksper raporuna istinaden—- hesabına onarım faturası sunulmadığından araçta meydana gelen maddi hasara ilişkin —- hasar tazminat ödemesi yapıldığını, bununla birlikte Trafik Sigortası Genel Şartları B.2 maddesi gereğince —bedellerinin yüksek oluşundan —-kullanımından kaynaklanacak bakiye bedelden ve —- sorumluluğu bulunmadığını, yapılan başvuru sonrasında davalı müvekkil şirketçe usulüne uygun olarak inceleme ve ödeme yapılmış olup, müvekkil şirketin bu süreçte mevzuata aykırı herhangi bir uygulaması bulunmadığını, davacının talepleri haksız ve mesnetsiz olup reddi gerektiğini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER : —-, Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı, Genişletilmiş—- Poliçesi, — ——Kayıtları,—- dosyadaki sair bilgi ve belgeler.
İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLAR:
Dava , 6102 sayılı TTK’nin 1472. maddesi uyarınca davacı —- haklarına halef olması sebebiyle sigortalısına ödediği hasar onarım tazminatının; sigortalısının kusuru nedeniyle davalı sigorta şirketinden rücuen tahsili için başlattığı icra takibine yapılan itiraz nedeniyle; 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi kapsamında açılmış itirazın iptali, takibin devamı ve tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce görevsizlik kararı sonucunda gelen eldeki dosyada usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan davacı vekilinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanı üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, duruşmaya katılan davacı vekilinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçirilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Öncelikle davaya esas— getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. —- dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağı olan 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden—-, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi —– alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Davacının aktif dava ehliyeti yönünden ise 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun “—- 1472. maddesinde ” (1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, —- yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. (2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” hükmü bulunmaktadır.
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir. Bilindiği üzere Haksız fiil ise öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak —- aynı Yasa’nın 85/1. Maddesinde“——- kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, —- sahibi,——– aracın kullanılmasına katılan ———kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir. 86/1. Maddesi —-kusurundan, zararlı sonucun ileri geldiğini ispat etmesi şartıyla sorumluluktan kurtulacağı” hükümlerini içerdiği, aynı yasanın 88. maddesinde ise “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” düzenlemesi ile —- neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, ayrıca birden fazla kişinin zararı tazminat ile yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir. Yine TBK’nin 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” demekle birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Buna göre, araç işletenin sorumluluğunun dayanağı 2918 sayılı KTK’nin 85. maddesi ve sürücünün sorumluluğu ise TBK’nin 49. maddesidir ve aralarındaki ilişki, aynı zarardan çeşitli nedenlerden dolayı sorumlu olma halidir. Zarar gören, zarar miktarının tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların tamamından, dilerse yalnız birinden isteyebilecektir.
———– işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması—— sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunması halinde sözkonusu olup poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği yaptırılan —– sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. Zira sigorta şirketinin sorumluluğu 2918 Sayılı KTK’nin 86/1 maddesi gereğince işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru oranında poliçe limitiyle sınırlıdır. Kaza tarihinde yürürlükte olan—- Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “—– işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, —- kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, ———- işletilmesi sırasında,bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir— 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi,kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim,durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılamaya göre somut olaya gelince ; dava dışı ——- başlangıç ve bitiş tarihli genişletilmiş kasko sigorta ——olduğu anlaşılan——– ile davalı ——–araçların karıştığı—- gelmiştir. Dolasıyla trafik kazası tarihi itibariyle sigorta poliçelerinin bulunduğu ve geçerli olduğu anlaşılmış durumdadır. Trafik Kazası sonucunda kazaya karışan araç sürücüleri tarafından maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı düzenlenmiştir. Trafik kazası nedeniyle davacı aracında oluşan hasar nedeniyle kendi——başvurmuş ve hazırlanan ekspertiz raporu doğurultusunda hasar onarım bedeli karşılanmıştır. Davalı—–hasar onarım bedelinin bir kısmını karşılamış kalan miktar için işbu takibe ve davaya konu uyuşmazlık ortaya çıkmıştır. Somut olayda davacı —- sigortalısı araç için ödemiş bulunduğu hasar onarım bedelinin kazadaki davalıya —-sürücüsünün asli ve tam kusuru iddiası ile ödenmeyen bakiye alacak için genel haciz yoluyla icra takibi başlatmış ve itiraz üzerine takip durmuş ve bir yıllık hak düşürücü yasal süre içinde işbu dava açıldığı görülmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın temelinin yukarıda anılan trafik kazasındaki sürücülerin kusur durum ve oranı ve kısmende hasar onarım bedeli üzerinde yoğunlaştığı, sürücülerin kusur oranının tespiti ve hasar onarım bedellinin net olarak belirlenmesi halinde uyuşmazlığın aydınlanacağı ortadadır. Mahkememizce bu kapsamda dosya alanında uzman bir bilirkişiye verilerek kazadaki kusur ve davalının sorumluluğundaki araç sürücüsüne kusur izafe edilmesi ihtimaline göre araçtaki hasar onarım gideri yönünden de rapor düzenlenmesi istenmiştir. Bilirkişi —- tarafından dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan raporda özetle ve mealen ; meydana gelen kazada davalıya sigortalı — plakalı araç sürücüsü— KTK’nin 84/f maddesindeki doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma kuralı ihlali yaptığından —-% 100 oranında kusurlu olduğu, davacıya sigortalı— plakalı araç sürücüsü— kusursuz olduğunu, dosyada bulunan ekspertiz raporundaki 29.739,70 TL (KDV dahil) hasar onarım miktarı tespitının rayiç değerlere uygun olduğu, kaza nedeniyle davalının ödediği—- düşüldüğünde bakiyenin 1.300.00 TL olacağı yönünde görüş, tespit ve hesap içerir rapor verilmiştir. Mahkememizce bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliği edilmiştir. Bilirkişi raporuna karşı herhangi bir itiraz öne sürülmemiştir. Bilindiği üzere —- eksperleri tarafından tanzim edilen raporların hukuki niteliği 5684 sayılı Sigortacılık Kanununda düzenlenmiştir. Kanunun 2/1-n maddesinde sigorta eksperlerinin tarafsız ve bağımsız olduğu, aynı kanununun 22/13 fıkrasında —-tarafsız olmak zorunda olduğu, yine aynı kanunun 22/17 fıkrasında eksperler tarafından düzenlenen raporların delil niteliğinde olduğu yönündeki düzenlemeler dikkate alındığında ———— tarafından düzenlenen raporların yargılama aşamasında itibar edilecek türden bir belge olduğu açıktır. Bu kapsamda dosyaya mübrez ekspertiz raporu ve işbu raporu hasar onarım tazminatı yönünden teyit eden bilirkişi raporu ve esasında davalı———- tarafından yapılan ödemeye göre yine bilirkişi raporunda tespit ve tayin edilen kusur durum ve oranı gözetildiğinde belirlenen hasar onarım bedelinin olaya uygun ve kadri maruf olduğu, davalının yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler uyarınca gerçek zararı karşılama sorumluğu ve yükümlüğü altında olduğu sonuç ve kanaati oluşmuştur. Binaenaleyh, dosyada —— benimsenen ekspertiz ve bilirkişi raporlarına göre davacının davasını; TTK, 1472, TBK,49, KTK,91/1,85/1-son,86/1,—- Genel Şartları, TMK, 6 ve HMK, 190. maddeleri nazarında açıkça ispat ettiği tespitiyle beraber, olayda ödeme tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğinden, takibe itirazın tamamen haksız ve yersiz olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne ve itirazın iptaline karar verilmesi gerekmiştir.
2004 Sayılı İİK’nin 67/2 maddesine göre davacının icra inkar tazminatı talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; olayın haksız fiilden kaynaklanması, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirmesi ve sonuca yapılan yargılama, kusura ve hasara ilişkin alınan bilirkişi raporu, hasar ve onarım bedeline ilişkin düzenlenen ekspertiz raporu ile ödeme belgeleri gibi bir kısım bilgi ve belgenin incelenmesi sonucunda ulaşılması nedeniyle alacağın davalı yönünden likit/muayyen olmadığı kanaatiyle reddedilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince tamamen davalı—————- tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava önces—– yargılama gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun —– yapmış olduğu itirazının İPTALİ İle takibin — alacak ve 159,95 TL işlemiş faiz olamak üzere toplam— takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 99,73 TL karar ve ilam harcından 54,40 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 45,33 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —– ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet harcı, 120,75 TL posta masrafı, 750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 987,35 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan —. 13/1, 13/2 maddeleri uyarınca hesap ve takdir olunan 1.459,95 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nin 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle miktar yönünden — yoluna başvuru sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.