Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1011 E. 2023/714 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/1011 Esas
KARAR NO: 2023/714
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/12/2022
KARAR TARİHİ: 26/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile akdedilen ticari alım satım akdine istinaden 5.750 kg palet ——— 22.04.2022 tanzim tarihli ——– seri no.lu 220.512,50 TL bedelli fatura ile karşı tarafa sattığını, ilgili fatura konusu mal/emtia/ürün 22.04.2022 tarihinde ———- sıra nou irsaliye ile davalı tarafa teslim edildiğini, ilgili sözleşme gereğince taraflarına ait yükümlülükler yerine getirilmesine rağmen fatura konusu alacağın sadece 180.000 TL’lik kısmı, muhatap şirket adına ve ilgili şirketin hesabından yatırılması gerekirken 13.05.2022 tarihinde ———- adlı şahıs tarafından “———-” açıklamasıyla davacıya ödendiğini, bakiye kalan 40.512,50 TL taraflarına ödeme yapılmadığı gibi davacının haberi ve bilgisi olmadan ve iade faturası konu ürünler teslim edilmeden GİB üzerinden iade faturası düzenlendiğini, kesilen iade faturasını taraflarınca kabul edilmediği ve ticari defterlere işlenmediğini, bakiye bedel olan 40.512,50 TL için taraflarınca davalı şirkette ——— Noterliği’nin 29.07.2022 tarih ve ——— yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini, keşide edilen ihtarnamenin 01.08.2022 tarihinde karşı tarafa tebliğ edildiğini, ancak ihtara rağmen taraflarına herhangi bir dönüş olmadığını beyan ederek; davalı borçlu tarafın vaki itirazının iptaline, davalının asıl alacak olan 40.512,50 TL ve asıl alacağa takip tarihine kadar işleyecek ——— Bankası’nın kısa vadeli kredilere uyguladığı en yüksek avans faizin toplamı olan meblağ üzerinden asgari %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Müvekkili firma ile alacaklı olduğunu iddia eden davacı firma arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, taraflar arasında herhangi bir yazılı ya da sözlü anlaşma bulunmadığını, müvekkili firmaya sözde ticaret nedeni ile kesilen fatura da davacı firmaya iade edildiğini, taraf defterleri incelendiğinde bu durumun ortaya çıkacağını, arz ve izah edilen nedenlerden dolayı haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile davacı tarafın asgari yüzde yirmi kötüniyet tazminatına çarptırılmasına yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER:——– E.dosyası, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanağı, Ticaret Sicil Kayıtları, Taraf Şirketlerin bağlı Bulunduğu Vergi Daireleri Mükellef Kayıtları ve BA-BS Formları, (2022 BA/BS formları) Fatura, Banka Dekontu, ——— Noterliği’nin 29.07.2022 tarih ve ——— yevmiye numaralı ihtarnamesi , Tarafların Ticari Defter ve Belgeleri, Bilirkişi Raporu, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİNE GÖRE VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI : Dava, 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi gereğince açılmış İtirazın İptali ve Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle resen gözetilmesi gereken başta arabuluculuk dava şartı olmak üzere HMK’nin 114 ve 115.maddeleri gereğince dava şartları, taraf sıfatı, hak düşürücü süre ve harç gibi hususlar incelenmek ve değerlendirilmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan taraf vekillerinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanları üzerine tahkikata geçilerek, deliller toplanmış, tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, son duruşmada hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Öncelikle davaya esas ——— Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca taraf şirketlerin ticaret sicil kayıtları çıkartılarak dosyaya konulmuş; bağlı bulundukları ——– ve ——– ve——–vergi dairelerinden vergi mükellef kayıtları ile özellikle uyuşmazlığa konu 2022 yılına ait BA-BS formları getirtilmiş ve dosyaya kazandırılmıştır.Bilindiği üzere 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde; Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır. Bu kuraldan hareketle; takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında; davacı şirket vekili tarafından ———Esas sayılı dosyasından davacı-borçlu şirket hakkında satış sözleşmesi kapsamında düzenlenen 22/04/2022 tarih 220.512,50 TL bedelli faturaya dayalı olarak bakiye alacak için icra takibi başlatıldığı, ödeme emri tebliğine bağlı olarak yasal süresi içinde davalı/borçlu tarafından icra takibine/borca tüm faiz ve ferileri ile birlikte itiraz edildiği, bunun üzerine icra takibinin durdurulduğu ve davacı-alacaklı tarafından bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş ve taraf vekillerince gösterilen tüm deliller toplanmış, işin niteliği gereği uyuşmazlığın çözümüne etki edecek gereken tüm bilgi ve belgeler ilgili yerlerden celbedilmiştir. Akabinde öncelikle taraflar arasında ticari satım ilişkisi bulunduğu ve bu kapsamda fatura düzenlendiği ,takibin temelinin de bakiye fatura alacağından kaynaklandığı anlaşılmakla, 6102 Sayılı TTK’nin 83-85 maddeleri ve 6100 Sayılı HMK’nin 222. maddeleri kapsamında taraf vekillerinin yerinde inceleme talebi gereği taraf şirketlerin ticari defter ve belgeleri üzerinde şirket merkezlerinde bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmasına karar verilmiş ve bu minvalde dosya yetkin bir bilirkişiye tevdi edilmiştir.——– Bilirkişilik Bölge Kurulu listesinden resen seçilen Bilirkişi SMMM ——— tarafından tarafların ticari defterleri ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan 17.09.2023 tarihli raporda özetle; Davacı şirketin ibraz ettiği 2022 yılı ticari defterlerinin noter açılış onamaları ile yevmiye defterinin noter kapanış onamasının sürelerinde yaptırılmış olduğu, defterlerin usulüne uygun tutulduğu, birbirini teyit ettiği, davalı şirketin ibraz ettiği, 2022 yılı ilişkin ticari defterlerin; T.T.K m.64,66, V.U.K. m.220-226′ ve ——– Sıra No’lu Elektronik Defter Genel Tebliğine göre Defteri Kebir ile Yevmiye defterlerini GİB onaylı beratlarını süresinde almış olduğu , Davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 220.512,50 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacı tarafa borcunun bulunmadığı, taraf ticari defter kayıtlarındaki 220.512,50 TL ( 0,00 — 220.512,50 ) tutarındaki uyuşmazlığının, davalının 18.05.2022 tarihli 220.512,50 TL tutarlı iade faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, Davacı taraf 06.09.2022 tarihli icra takibinde, 13.05.2022 tarihinde dava dışı ———- tarafından “———-” açıklamasıyla davacı hesabına gönderilen 180.000 TL’yi takibe konu fatura tutarından mahsup ederek, takipte 40.512,50 TL alacağının tahsilini talep ettiği, davalı, takibe konu olan 22.04.2022 tanzim tarihli ———- seri nolu 220.512,50 TL tutarlı faturayı ticari defterlerine kayıt ettikten sonra yasal 8 günlük itiraz süresinde sonra davacıya 18.05.2022 tarihinde 220.512,50 TL tutarlı iade faturası düzenlediği ve işbu iade faturasının davacı tarafa tebliğ edildiğine dair belge bulunmamakla beraber, davacı tarafından dava dilekçesinde söz konusu faturaya itiraz edildiğini beyan edildiği, davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan, 22.04.2022 tarihli ———- seri no.lu sevk irsaliyesinde, takibe konu faturadaki malların teslim alındığına dair sevk irsaliyesinde teslim alan bölümünde isim ve imza bulunmadığı, ancak irsaliye üzerinde okunaklı olmamakla beraber ———–… isminin bulunduğu, davalının 220,512,50 TL tutarlı iade faturasına konu malların davacı tarafa iade edildiğine dair dosya kapsamında sevk irsaliyesi ve benzeri belge bulunmadığı, dava ve takibe konusu alacağı oluşturan 220.512,50 TL tutarlı faturaya davalı tarafından yasal 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmediğinden ve itiraz süresinden sonra iade faturası düzenlendiğinden, iade faturasına konu malların davacı tarafa teslim edildiğine dair dosyada sevk irsaliyesi ve benze belge bulunmadığından, takibe konu fatura muhteviyatındaki malların davalı tarafından teslim alındığının kabulü halinde, talebe bağlılık ilkesi gereği davacının davalından takip tarihi itibariyle 40.512,50 TL alacaklı olduğu, dava ve takibe konusu alacağı oluşturan 220.512,50 TL tutarlı faturaya konu malların davalı tarafa teslimine ilişkin sunulan 22.04.2022 tarihli ——— seri no.lu sevk irsaliyesinde, teslim alan bölümünde isim ve imza bulunmadığı, ancak irsaliye üzerinde okunaklı olmamak beraber ———… isminin bulunduğu, İşbu sevk irsaliyesine göre davacı tarafından davalı tarafa faturaya konu malların teslimini kanıtlamadığının kabulü halinde, davacının, takibe konu olan faturalardan kaynaklı davalından herhangi bir alacağının bulunmadığı, takip alacaklısı davacı taraf 06.09.2022 tarihli icra takibinde 40.512,50 TL alacağına 3.323,09 TL işlemiş faiz ve asıl alacağına takip tarihinden itibaren yılık %13 faizi yürütülmesini talep ettiği, ———- verilerinden 06.08.2022 temerrüt tarihi itibariyle avans faizi oranının yıllık %15,75 olduğu, davacı tarafından yıllık % 13 faiz talep edildiğinden, Sayın Mahkeme tarafından kısmen veya tamamen davacı lehine hüküm kurulması halinde, talebe bağlılık ilkesi gereği 40.512,50 TL asıl alacağa 06.08.2022 temerrüt tarihinden 06.09.2022 takip tarihine kadar yıllık %13 oran üzerinden işlemiş faizi 447,30 TL olduğu yönünde tespit, hesap ve görüşlerine yer verilmiştir. Mahkememizce bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliği edilerek davacı vekili tarafından sunulan beyan ve itirazlar değerlendirilmiştir. Bilirkişi raporuna karşı davalı vekili tarafından ise süresi içinde bir itiraz öne sürülmemiştir.(HMK,266,281, 282,) Mahkememizce bu kapsamda yapılan inceleme ve değerlendirmede öncelikle davaya ve takibe konu 22.04.2022 tarihli ———- seri numaralı 220.512,50 TL bedelli bir adet fatura bulunduğu ,faturanın taraflarca BA-BS formu olarak vergi dairelerine beyan edildiği tespit edilmiştir. Buna göre de, davalı tarafın icra dosyasına genel ve soyut bir itirazda bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ve akdi ilişkinin sabit olduğu anlaşılmıştır. Filvaki, davalının da takibe ve davaya konu faturayı ticari defterlerine işlediği anlaşıldığından, davalının artık faturalara konu mal veya hizmeti almadığını ya da bedeli ödediğini ispat etmesi gerekmektedir. Nitekim, davalı şirket tarafından işbu fatura bedeli için 180.000.00 TL ödeme yapılmış olup takip ve dava faturanın bakiyesi olan 40.512,50 TL kısma ilişkindir. Davalı şirket işbu faturayı ticari defterlerine kayıt ettikten sonra yasal sekiz günlük itiraz süresinde sonra davacıya 18.05.2022 tarihinde 220.512,50 TL tutarlı iade faturası düzenlemiştir. Ancak olayımızda olduğu gibi sekiz günlük yasal süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen faturadaki alacakla ilgili olarak, süre geçtikten sonra iade edilmesi veya ticari defterlere kaydedildikten sonra iade faturası düzenlenmesi/kesilmesi borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. Bu neden itiraz süresi geçtikten sonra, faturaların doğrudan iade edilmesi veya iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmamaktadır. Somut olayda taraflar arasındaki ticari ve akdi ilişkinin sabit olduğu, bilirkişi raporunda tarafların ticari defter ve kayıtlarının özellikle fatura ve kayıtları itibarıyla iade faturası dışında birbirleriyle uyumlu oldukları açıktır. Filvaki, davalının da takibe ve davaya konu faturayı ticari defterlerine işlediği ve vergi dairesine beyan ettiği anlaşıldığından, davalının artık faturaya konu mal veya hizmeti almadığını ya da bedelini tamamen ödediğini ispat etmesi gerekmektedir. Zira bilinmelidir ki, ticari defterlere kaydedilmiş ve vergi dairesine bildirilmiş faturanın akdi ilişkinin varlığını da kanıtladığı kabul edilmektedir. Faturayı teslim aldıktan sonra sekiz günlük yasal süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Davalı şirket bu yönde bir savunma ve delil sunmadığı gibi, faturanın bedelini tamamen ödediğini de kanıtlayamamıştır. Dolayısıyla ticari defter ve belge içerikleri kesin delil oduğundan içeriklerinin doğru olduğunun kabul edilmesi gerekmiştir. Böylece davacının icra takibine konu ettiği alacağına ilişkin davasını TMK’nin 6. HMK’nin 190 ve 222/3 maddeleri nazarında usulüne uygun olarak tutulan her iki tarafın ticari defter ve kayıtları ile açıkça ispat ettiği anlaşılmıştır. Binaenaleyh, taleple bağlılık ilkesi, tarafların tacir sıfatına göre takip tarihi itibariyle faiz tür ve oranı ile 6098 Sayılı TBK’nin 117/1 maddesi gereğince temerrütün icra takibiyle oluştuğu gibi hususlar da gözetilmiş ve dosyaya mübrez bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli, yeterli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kabulü ile, davalı-borçlunun——— Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile icra takibinin, asıl alacağa (40.512,50 TL) takip tarihinden itibaren yıllık %13,00 avans faizi işletilmek suretiyle 40.512,50 TL üzerinden devamına karar verilmiştir.Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise; Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nin 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda takip hukuku acısından tazminatın yaptırım amacı ışığında yapılan değerlendirmede; takibe konu alacak yönünden davalının itirazının haksızlığına karar verilmiş olması ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin sabit ve davalı şirket tarafından satış sözleşmesi gereğince düzenlenen faturaya göre yaptığı kısmi ödemeye nazaran davalı borçlu yönünden asıl alacak/borç likit/muayyen olduğu anlaşılmakla İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince koşulları oluştuğundan asıl alacağın % 20’si olan 8.102,50 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine de karar verilmiştir. Davalı vekilinin, 2004 sayılı İİK’nin 67/2 maddesi gereğince kötüniyet tazminatına yönelik talebinin ise; davanın dava konusu edilen asıl alacağa ilişkin olarak haklı çıkması, işlemiş faizin davaya konu edilmemesi karşısında, davacının davalıya ızrar kastıyla ve kötü niyetle takip yaptığına yönelik vaki soyut beyan ve talep dışında hukuki bir tespit ve beyyine bulunmadığından reddine karar verilmesi gerekmiştir.6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince esasa ilişkin aleyhinde hüküm verilen davalı şirket sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi ——— bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun ——— Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile icra takibinin, asıl alacağa (40.512,50 TL) takip tarihinden itibaren yıllık %13,00 avans faizi işletilmek suretiyle 40.512,50 TL üzerinden DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, asıl alacağın %20’si olan 8.102,50 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Davalının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle tazminat talebinin REDDİNE,
5-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.767,41 TL karar ve ilam harcına 472,68 TL peşin harcın ve icra dosyasından alınan 219,18 TL harcın mahsubuyla bakiye 2.075,55 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına
6-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——– bütçesinden ödenen 3.120,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
7-)Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı 472,68 TL peşin harç, 11,50 TL vekalet harcı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 39,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.603,88‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanununun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 17.900,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle ———- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/10/2023