Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/101 E. 2022/672 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/101 Esas
KARAR NO : 2022/672

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/02/2022
KARAR TARİHİ : 06/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen satış sözleşmesine —- arızalandığını, işbu tarih itibariyle dahi hala arızalı olduğunu, müvekkili şirketin davalı satıcıdan —- aldığını, dava konusu —makinesinin satın alındıktan kısa bir süre sonra çamaşırlarda kalıcı lekeler bırakmaya ve sesli şekilde çalışmaya başladığını, dava konusu ürünün defalarca servise gönderilmesine, bir çok parçanın değişmesine rağmen halen tam anlamıyla onarımının yapılamadığını, cihazın satın alındıktan sonra ilk olarak 10.08.2019 tarihinde ürünleri lekeli çıkarttığı gerekçesiyle teknik servise başvurulduğunu, düzenlenen servis formunda “çamaşırlarda yağ lekesi benzeri lekelerle karşılaşıldığı ” belirtildiği ve çamaşırların fotoğrafları çekildiğini, üründeki arızanın devam etmesi üzerine başvurulan servis tarafından düzenlenen —— değiştirildi. Fakat cihaz lekesiz çamaşırları lekeli çıkartıyor. Buna istinaden ne yapılmalı —- sorulacak.” ifadelerine yer verildiğini, üründeki arızanın yine giderilememesi üzerine 13.10.2021 tarihinde tekrar teknik servis geldiğini ve bu kez düzenlenen servis fişinde görüleceği üzere—- —- parçaları garanti dahilinde değiştirildiğini, üründeki arızanın halen devam etmesi üzerine cihaz inceleme amaçlı atölyeye alındığını, ancak cihazdaki arızanın değişen tüm parçalarına rağmen cihaz halen sesli çalışmaya ve çamaşırları lekeli çıkarmaya devam ettiğini, 14.04.2021 tarihinde gelen teknik servis tarafından düzenlenen servis fişinde belirtildiği üzere “beş adet parça değiştirildi, lekelerin resmi çekildi, çamaşırların resmi çekildi ve — sorulacak” ifadelerine yer verildiğini, satın alınan cihazın ayıplı olması ve ayıbın giderilememesi nedeniyle —Yevmiye numaralı ihtarnamesiyle cihazın sağlam misliye değiştirilmesi, mümkün olmaması halinde ücret iadesi talebiyle ihtar gönderildiğini, ihtarlarına cevap verilmediğini, bunun üzerine arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ….—-geçerli bir mazereti olmaksızın ilk oturuma iştirak etmemesi nedeniyle arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek satış sözleşmesinde satış konusu cihazın ayıplı olması ve davalının sorumlu olması sebebiyle öncelikle cihazın sağlam ve çalışır şekilde misliye değişimine, aksi taktirde müvekkiline satılan cihazın davalıya iadesi ile davalı satıcıya ödenmiş olan satış bedelinin 28.06.2019 tarihinden itibaren işlemiş olan ticari avans faizi ile birlikte davalı satıcıdan tahsiline, Yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davacı vekili — duruşmada beyanında; tarafların sulh olduğunu ve buna ilişkin sulh protokolü hazırlanarak — tarihi itibariyle ön bürodan sunulduğunu, buna göre karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
CEVAP /TALEP :
6100 Sayılı HMK’nın 126-131 maddeleri kapsamında cevap dilekçesi verilmemiştir.
Davalı vekili 06/10/2022 tarihli duruşmada beyanında; tarafların sulh olduğunun doğru olduğunu, dosyaya sunulan sulh protokolünün müvekkili tarafından imzalandığını, buna göre karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, Hukuki Uyuşmazlıklarda — Vekaletnameler,—Dosyadaki diğer tüm bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava, Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi ve hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecinin yerine getirildiği işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde esasları, süreci ve hukuki sonuçları açıklanarak taraf vekillerinin sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, davacı vekilinin beyanına göre tarafların sulh yoluna gitmek istememeleri üzerine tahkikata geçilmiş ve bir kısım tahkikat işlemleri yerine getirilmiştir. Buna karşı ikinci celsede davacı vekili tarafından 06/10/2022 tarihli 2.celsede tarafların sulh olduğu ve uzlaştığı beyan edilmiş ve ekinde sulh protokolü başlıklı belge sunulmuştur. Davalı vekili tarafından da duruşmada sunulan belge ve içeriği aynen doğrulanmıştır. Bu bağlamda yargılama bitirilerek davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
6100 Sayılı HMK’nin 74.maddesi kapsamında dosyaya mübrez vekaletnameler üzerinde yapılan incelemede taraf vekillerinin SULH yetkilerinin bulunduğu görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nin 313.maddesinde:”(1) Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir.
(2) Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir.
(3) Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir.
(4) Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.”
6100 sayılı HMK’nin 314.maddesinde:”1) Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.”
6100 sayılı HMK’nin 315.maddesinde:”(1) Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.
(2) İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hâllerinde sulhun iptali istenebilir.” düzenlemeleri bulunmaktadır.
Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler, yargılama süreci ve sulh protokolü nazarında tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde öncelikle tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri anlaşılan dava konusu uyuşmazlığı sulh yoluyla sona erdirdikleri sabittir. 6100 sayılı HMK’nin 313 vd. maddeleri gereğince sulhun hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, mevcut sulhun işbu davayı sona erdirdiği ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu açıktır. Ayrıca mahkemenin taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse sulh sözleşmesine göre istemezlerse davanın esasın hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vereceği düzenlemesi gözetilmiştir. Somut olayda taraf vekillerinin beyan ve iradesinin sulh nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine yönelik olduğu görülmekle işbu şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
Yargılama giderleri açısından yapılan değerlendirmede ise, öncelikle sulh protokolü içeriğindeki genel düzenlemeler ve özelde yargılama giderlerine ilişkin madde ve yargılama süreci de gözetilerek 6100 sayılı HMK’nin 331/1, 332/1 maddeleri gereğince aynı yasanın 323.maddesinde sayılan yargılama giderleri karşılıklı olarak tarafların üzerinde bırakılmıştır. Ancak Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi — bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretine ilişkin yargılama giderinin ise taraflar arasında düzenlenen protokolde bu yönde bir hüküm bulunmadığından uyuşmazlığın sulh gereğince davalı şirket sorumluluğunda sonuçlandırıldığı anlaşıldığından ve ayrıca toplantıya davalı şirketin katılmadığı da gözetilerek davalı sigorta şirketinden alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)6100 Sayılı HMK’nin 315/1 maddesi gereğince sulh nedeniyle; DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-)492 Sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (I) sayılı tarifenin (III) kısmınin 2-a fıkrası gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının, Harçlar Kanununun 22.maddesi gereğince davanın ilk duruşmadan sonra sulhle sonuçlanmış olması nedeniyle 2/3’ü alınacağından alınması gereken 53,80 TL karar ve ilam harcının başlangıçta alınan (80,70 TL) peşin harçtan mahsubuyla bakiye 26,90 TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —- — arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider/delil avansının yatırana iadesine,— Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı